1. onlar
Onlar kazandılar.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.
Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
Onların okuyamaması veya hiç yazmaması anlamında onlar cahil değiller.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!
Yaklaşık beş yüz yıl önce onlar Peru'da imparatorluklarını kurmuşlardı.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Hiç bir nedenle, onlar evlenmedi.
Dün onlar hayvanat bahçesine otobüs ile gitti.
Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.
Turecký slovo „zij„(onlar) se zobrazí v sadách:
NHA woorden (4-6)