1. hızlı
İstanbul'da hayat çok hızlı.
Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
Ben hızlı yüzebilirim.
O, takımdaki herhangi bir çocuk kadar hızlı koştu.
Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?
Bu araba hızlı.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
Tom treni kaçırmayacağını umarak elinden geldiği kadar hızlı koştu.
Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.
Turecký slovo „fast„(hızlı) se zobrazí v sadách:
Turkish | Miscellaneous #2