1. tek
Tek başına yaşıyordu.
İnsan gülebilen tek hayvandır.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
Bir deliyle aramdaki tek fark benim deli olmamamdır.
Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.
Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
Onun tek isteği oğlunu son bir kez görmekti.
O benim dağa tek başıma tırmanmamın imkansız olduğunu düşünüyor.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
Kanser tek değil fakat yüzlerce farklı hastalıklardan biridir.
Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.
Final maçındaki tek gol Andrés Iniesta tarafından atıldı.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
Baba Ken'i haydi haydi severdi,çünkü onun tek oğluydu.
Turecký slovo „only„(tek) se zobrazí v sadách:
Easy Turkish Readers: Altın Makas – Bölüm 2 – Kuaför