1. gürültü
Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
Sürekli gürültü bizi sağır etti.
Çok gürültü yapmadığımız sürece oynamaya devam edebiliriz.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Gürültü yüzünden uyuyamıyoruz.
Lütfen gürültü yapma.
Gürültü yapmayın.
Tavan arasında bir gürültü duydum gibi geliyor.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
2. gürültülü
Napoli çok gürültülü bir şehir.
Turecký slovo „głośno„(gürültülü) se zobrazí v sadách:
Przymiotniki, zaimki