1. dışarıya
O, dışarıya belli etmedi.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
Hastalık onun dışarıya çıkmasını engelledi.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
Sabah dışarıya çıkmadan önce her zaman hava durumunu izlerim.
Turecký slovo „na zewnątrz„(dışarıya) se zobrazí v sadách:
Wrzesień 20212. dışında
Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
Yurt dışında eğitim görmekteyim.
Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Babasının yurt dışında öldüğü söyleniyor.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.
İspanyolca dışında İngilizce de konuşabiliyor.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.
Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.