1. Biraz
Biraz sakinleşmelisin.
Biraz bekleyiniz ve hattan ayrılmayınız, lütfen.
O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
Biraz kapıyı aç!
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Gerçekten biraz gözleme yemeliyim, derhal!
Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
Lidia; Magdalena, Ania, Piotr ve Lech'e biraz yemek pişirebilir misin?
Kapı uymuyorsa, düzgün şekilde kapanana kadar ahşabı biraz rendelemek zorunda kalabilirsin.
Annem yeteri kadar masum bir halde "Biraz daha bira ister misin?" diye sordu.
Turecký slovo „trochę„(Biraz) se zobrazí v sadách:
Turecki podstawowy2. Bazı
Bazı yılanlar zehirlidir.
Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
Bazı değerli taşlar akuamarin, ametist, zümrüt, kuvars ve yakuttur.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir etkiye sahiptirler.
Michelangelo Sistine Kilisesinin tavanına bazı figürler çizebilsin diye, Shakespeare bazı konuşmaları ve Keats şiirlerini yazabilsin diye, bana öyle geliyor ki sayısız milyonlarcasının yaşamış olmalarına ve acı çekmiş olmalarına ve ölmüş olmalarına değer.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Amcam her ne zaman gelse, o bizim için bazı güzel şeyler getirir.
Bir Alman gazetesi için yazarken bazı gramer halini datif haliyle değiştirmen gereken her birkaç cümle ya da İngilizce çevirisi ile değiştirmen gereken bir isim dilsel olarak makaleni daha ilginç yapacaktır.
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü "₣" idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
Bob bazı kızların önünde tedavi edildiği için utandı.
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
3. küçük
Kitap küçük.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
Gülümsedi ve küçük hediyemi kabul etti.
Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.
Onun çizdiği şey son derece detaylandırılmış ve belirgin, her zaman küçük detaylara ayrılamaz.
Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
4. az
Daha az alamam.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
Daha az et yemek iyi bir fikir midir?
Az param var. Bununla birlikte seninle mutluyum.
Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.
Hey,teslimat tarihine az zaman kaldı,biliyor musun?Etrafta şaşkın şaşkın gezmeyi bırak.
Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
İskoçyalı ve en az on iki yıllık değilse, o zaman viski değildir.
Turecký slovo „trochę„(az) se zobrazí v sadách:
D_Lekcja 5 - okno, drzwi, jestem zaręczona itd...5. bir nebze