1. bak
Bak! Tren geldi!
Kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorsan, sözlüğe bak.
Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
Sözcüklere sözlüğünden bak.
Bu resime bak.
Bak! Orada göktaşı gidiyor.
Yukarıda verilen örneğe bak.
Bu pencere açılmaz,Onu kımıldatıp kımıldatamadığına bak.
Resme bak.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
Bu Japon arabasına bak.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
Sayfanın üst kısmındaki resme bak.
2. bulmak
Çünkü şehirde doğal ürünler bulmak çok zor.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
Onun ofisini bulmak kolaydı.
Avustralya'ya altın bulmak arzusuyla gittiler.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
3. bulunan
Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.
Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?