Turkish sentences from Tatoeba 20

 0    1 000 kartičky    aleksandra.eska
stáhnout mp3 Vytisknout hrát zkontrolovat se
 
otázka odpověď
A cold wave attacked Europe.
začněte se učit
Bir soğuk hava dalgası Avrupa'yı vurdu.
A cookie is under the table.
začněte se učit
Bir kurabiye masanın altındadır.
A day has twenty-four hours.
začněte se učit
Bir gün yirmi-dört saattir.
A doctor examined Mr. Brown.
začněte se učit
Bir doktor Bay Brown muayene etti.
A dog suddenly jumped at me.
začněte se učit
Bir köpek aniden bana atladı.
A fire broke out last night.
začněte se učit
Dün gece bir yangın patlak verdi.
A friend told me that story.
začněte se učit
Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.
A girl is playing the flute.
začněte se učit
Bir kız, flüt çalıyor.
A good memory is his weapon.
začněte se učit
İyi bir bellek onun silahıdır.
A haiku is one type of poem.
začněte se učit
Bir haiku bir şiir türüdür.
A man is as old as he feels.
začněte se učit
Bir insan hissettiği yaştadır.
A man is as old as he feels.
začněte se učit
Bir insan hissettiği kadar yaşlıdır.
A mouse is a timid creature.
začněte se učit
Bir fare çekingen bir yaratıktır.
A Mr. Kimura is calling you.
začněte se učit
Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.
A Mr. Ono called to see you.
začněte se učit
Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.
A new difficulty has arisen.
začněte se učit
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
A novel idea occurred to me.
začněte se učit
Aklıma yeni bir fikir geldi.
A novelty wears off in time.
začněte se učit
Bir yenilik zamanla yok olur.
A nurse took my temperature.
začněte se učit
Bir hemşire ateşimi ölçtü.
A pound is a unit of weight.
začněte se učit
Bir pound bir ağırlık birimidir.
A rash appeared on his face.
začněte se učit
Onun yüzünde bir isilik ortaya çıktı.
A stone hit him on the head.
začněte se učit
Kafasına bir taş çarptı.
A strange man came up to us.
začněte se učit
Tuhaf bir adam bize doğru geldi.
About how long will it take?
začněte se učit
O, yaklaşık ne kadar sürecek.
About how much will it cost?
začněte se učit
O, yaklaşık kaça mal olacak.
Admission to the show is $5.
začněte se učit
Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.
After a while, it grew dark.
začněte se učit
Bir süre sonra, hava karardı.
All of the milk was spilled.
začněte se učit
Sütün hepsi döküldü.
All of them are not present.
začněte se učit
Onların hepsi mevcut değiller.
All of them remained silent.
začněte se učit
Onların hepsi sessiz kaldılar.
All the boys enjoyed skiing.
začněte se učit
Bütün erkekler kayaktan hoşlandı.
All the men are hardworking.
začněte se učit
Tüm erkekler çalışkandır.
All these things cost money.
začněte se učit
Bütün bu işler paraya mal olur.
All Tom wants to do is swim.
začněte se učit
Tom'un bütün yapmak istediği yüzmektir.
All was silent in the house.
začněte se učit
Evde herkes sessizdi.
Americans eat a lot of meat.
začněte se učit
Amerikalılar çok et yer.
An apple fell to the ground.
začněte se učit
Yere bir elma düştü.
An elephant has a long nose.
začněte se učit
Bir filin uzun bir burnu vardır.
Any amount of money will do.
začněte se učit
Bir miktar para iş görür.
Anywhere with a bed will do.
začněte se učit
Yataklı herhangi bir yer iş görür.
Are both of you ready to go?
začněte se učit
Siz ikiniz gitmeye hazır mısınız?
Are you a creature of habit?
začněte se učit
Sen alışkanlıklarından vazgeçemeyen birimisin?
Are you coming to the party?
začněte se učit
Partiye geliyor musun?
Are you done with the paper?
začněte se učit
Gazete ile işin bitti mi?
Are you for or against this?
začněte se učit
Bunun lehinde mi yoksa aleyhinde misin?
Are you going by bus or car?
začněte se učit
Otobüsle mi yoksa araba ile mi gidiyorsun?
Are you good at mathematics?
začněte se učit
Matematikte iyi misin?
Are you happy in your house?
začněte se učit
Evinde mutlu musun?
Are you in immediate danger?
začněte se učit
Sen yakın tehlike içinde misin?
Are you interested in music?
začněte se učit
Müzikle ilgileniyor musun?
Are you looking for someone?
začněte se učit
Birini mi arıyorsun?
Are you looking for someone?
začněte se učit
Sen birini arıyor musun?
Are you sick? You look pale.
začněte se učit
Hasta mısın? Solgun görünüyorsun.
Are you sure of your answer?
začněte se učit
Cevabından emin misin?
Are you waiting for anybody?
začněte se učit
Birini bekliyor musun?
At first, I didn't like him.
začněte se učit
Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.
At first, I failed the test.
začněte se učit
İlk başta, testte başarısız oldum.
At last he reached his goal.
začněte se učit
Sonunda o, hedefine ulaştı.
Basho was the greatest poet.
začněte se učit
Başo, en büyük şairdi.
Be quiet while I am speaking.
začněte se učit
Ben konuşurken sessiz ol.
Be sure and call me tonight.
začněte se učit
Gece beni mutlaka ara.
Be sure not to eat too much.
začněte se učit
Çok fazla yemediğinizden emin olun.
Be sure to mail this letter.
začněte se učit
Bu mektubu mutlaka postala.
Bell invented the telephone.
začněte se učit
Bell telefonu icat etti.
Betty likes classical music.
začněte se učit
Betty klasik müzik sever.
Betty likes classical music.
začněte se učit
Betty klasik müzikten hoşlanır.
Bigger is not always better.
začněte se učit
Daha büyük her zaman daha iyi değildir.
Bill is good at mathematics.
začněte se učit
Bill matematikte iyidir.
Bill is honest all the time.
začněte se učit
Bill her zaman dürüst.
Bill is seldom ever on time.
začněte se učit
Bill nadiren zamanında gelir.
Bill often goes to the park.
začněte se učit
Bill sık sık parka gider.
Bill signed up for the exam.
začněte se učit
Bill sınav için kaydını yaptırdı.
Bill's work is selling cars.
začněte se učit
Bill'in işi otomobil satmaktır.
Birds are flying in the air.
začněte se učit
Kuşlar havada uçuyorlar.
Bob and I are great friends.
začněte se učit
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
Both brothers are musicians.
začněte se učit
Her iki kardeş müzisyendir.
Both girls wear white suits.
začněte se učit
Her iki kız beyaz takım elbiseler giyiyor.
Both of my parents are dead.
začněte se učit
Ebeveynlerimin her ikisi de öldü.
Both were seriously wounded.
začněte se učit
Her ikisi de ağır yaralandı.
Both you and I are students.
začněte se učit
Hem sen hem de ben öğrenciyiz.
Bring your brother with you.
začněte se učit
Erkek kardeşini yanında getir.
Bring your friends with you.
začněte se učit
Arkadaşlarınızı yanınızda getirin.
Bring your sister next time.
začněte se učit
Gelecek sefer kız kardeşinide getir.
Brothers should not quarrel.
začněte se učit
Kardeşler kavga etmemelidir.
Butter is sold by the pound.
začněte se učit
Tereyağı pound ile satılmaktadır.
Can I go hiking next Sunday?
začněte se učit
Önümüzdeki Pazar yürüyüşe gidebilir miyim?
Can I have something to eat?
začněte se učit
Yiyecek bir şey alabilir miyim?
Can you describe the object?
začněte se učit
Nesneyi tarif edebilir misiniz?
Could you turn the volume down?
začněte se učit
Sesi kısar mısın?
Can you page someone for me?
začněte se učit
Benim için birinin adını anons eder misin?
Can you reach the top shelf?
začněte se učit
Üst rafa ulaşabilir misin?
Can you send the bellboy up?
začněte se učit
Komiyi yukarı gönderir misin?
Can you take his place, Leo?
začněte se učit
Onun yerini alır mısın, Leo?
Can your mother drive a car?
začněte se učit
Annen araba sürebilir mi?
Carlos climbed the mountain.
začněte se učit
Carlos dağa tırmandı.
Carol returned to her hotel.
začněte se učit
Carol oteline döndü.
Carranza rejected the offer.
začněte se učit
Carranza teklifi reddetti.
Cats are very clean animals.
začněte se učit
Kediler çok temiz hayvanlardır.
Check your answers with his.
začněte se učit
Cevaplarını onunkiyle karşılaştır.
Children are full of energy.
začněte se učit
Çocuklar enerji dolu.
Children grow up so quickly.
začněte se učit
Çocuklar çok çabuk büyürler.
Children like to beat drums.
začněte se učit
Çocuklar davul çalmayı severler.
Children often hate spinach.
začněte se učit
Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.
Choose any flowers you like.
začněte se učit
İstediğin çiçekleri seç.
Choose one from among these.
začněte se učit
Bunların arasından bir tane seçin.
Choose your favorite racket.
začněte se učit
En sevdiğin raketi seç.
Christmas is soon, isn't it?
začněte se učit
Noel yakın, değil mi?
Cold this morning, isn't it?
začněte se učit
Bu sabah soğuk değil mi?
Columbus discovered America.
začněte se učit
Columbus Amerikayı keşfetti.
Come the day after tomorrow.
začněte se učit
Yarından sonraki gün gel.
Come to the party, will you?
začněte se učit
Partiye gel, lütfen?
Compare these two computers.
začněte se učit
Bu iki bilgisayarı karşılaştır.
Cookie is under 5 years old.
začněte se učit
Cookie 5 yaşın altındadır.
Could you assist me, please?
začněte se učit
Bana yardım eder misin, lütfen?
Could you draw a map for me?
začněte se učit
Benim için bir harita çizer misin?
Could you drive more slowly?
začněte se učit
Daha yavaş sürer misin?
Could you give me your name?
začněte se učit
Bana adını verebilir misin?
Could you press this button?
začněte se učit
Bu düğmeye basar mısınız?
Could you sign here, please?
začněte se učit
Burayı lütfen imzalayabilir misiniz?
Could you solve the problem?
začněte se učit
Sorunu halledebildin mi?
Could you take this, please?
začněte se učit
Bunu lütfen alabilir misiniz?
Dick had a traffic accident.
začněte se učit
Dick, bir trafik kazası geçirdi.
Dick passed the photo to me.
začněte se učit
Dick fotoğrafı bana verdi.
Dick plans to go by himself.
začněte se učit
Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.
Did he mention the accident?
začněte se učit
O, kazadan bahsetti mi?
Did he show you the picture?
začněte se učit
O, resmi sana gösterdi mi?
Did you do this on your own?
začněte se učit
Bunu tek başına mı yaptın?
Did you make it by yourself?
začněte se učit
Onu kendiniz mi yaptınız?
Did you pay for those shoes?
začněte se učit
Şu ayakkabılar için ödeme yaptınız mı?
Did you read the whole book?
začněte se učit
Bütün kitabı okudun mu?
Did you see anyone run away?
začněte se učit
Birinin kaçtığını gördün mü?
Did you take back the books?
začněte se učit
Kitapları geri götürdün mü?
Did you turn off the heater?
začněte se učit
Isıtıcıyı kapattın mı?
Did you watch TV last night?
začněte se učit
Dün gece televizyon izledin mi?
Didn't you lock up your car?
začněte se učit
Arabanı kilitlemedin mi?
Do I have to change my diet?
začněte se učit
Diyetimi değiştirmek zorunda mıyım.
Do I pay you or the cashier?
začněte se učit
Ben size mi yoksa kasiyere mi ödeme yapayım.
Do you believe what he said?
začněte se učit
Onun dediğine inandın mı?
Do you eat in the classroom?
začněte se učit
Sen sınıfta yemek yer misin?
Do you go to school on foot?
začněte se učit
Okula yaya gider misin?
Do you have a pen or pencil?
začněte se učit
Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var.
Do you have any French wine?
začněte se učit
Biraz Fransız şarabın var mı?
Do you have any soft drinks?
začněte se učit
Hiç alkolsüz içeceğin var mı?
Do you have anything to eat?
začněte se učit
Yiyecek bir şeyin var mı?
Do you have anything to say?
začněte se učit
Söyleyecek bir şeyin var mı?
Do you have enough blankets?
začněte se učit
Yeterli battaniyelerin var mı?
Do you have laundry service?
začněte se učit
Çamaşır yıkama servisiniz var mı?
Do you have this in my size?
začněte se učit
Bundan benim ölçüme uyan varmı?
Do you have time to help me?
začněte se učit
Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Do you know an ethnic dance?
začněte se učit
Bir etnik dans biliyor musunuz?
Do you know any Greek myths?
začněte se učit
Hiç Yunan mitolojisi biliyor musun?
Do you know where Tom lives?
začněte se učit
Tom'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
Do you like ancient history?
začněte se učit
İlk çağ tarihini sever misin?
Do you like Renaissance art?
začněte se učit
Rönesans sanatı sever misiniz?
Would you mind me smoking here?
začněte se učit
Burada sigara içebilir miyim?
Do you play basketball well?
začněte se učit
Basketbolu iyi oynar mısın?
Do you play soccer or rugby?
začněte se učit
Futbol yada ragbi oynar mısın?
Do you want anything to eat?
začněte se učit
Yiyecek bir şey istiyor musun?
Do your homework right away.
začněte se učit
Derhal ev ödevini yap.
Does he go to school by bus?
začněte se učit
O, otobüsle okula gider mi?
Does that price include tax?
začněte se učit
O fiyata vergi dahil mi?
Does this cap belong to you?
začněte se učit
Bu kep sana mı ait?
Does Tom always carry a gun?
začněte se učit
Tom her zaman bir silah taşır mı?
Dogs see in black and white.
začněte se učit
Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
Don't be a back-seat driver.
začněte se učit
Sürücüye müdahele etme.
Don't be late for the train.
začněte se učit
Tren için geç kalmayın.
Don't bother to call on him.
začněte se učit
Onu aramak için zahmet etmeyin.
Don't expect too much of me.
začněte se učit
Benden çok şey bekleme.
Don't fail to lock the door.
začněte se učit
Kapıyı kilitlemeyi ihmal etmeyin.
Don't forget to write to me.
začněte se učit
Bana yazmayı unutma.
Don't forget to write to us.
začněte se učit
Bize yazmayı unutma.
Don't lean against the wall.
začněte se učit
Duvara yaslanma.
Don't leave it up to chance.
začněte se učit
İşi şansa bırakma.
Don't leave the window open.
začněte se učit
Pencereyi açık bırakma.
Don't let go. Hold on tight.
začněte se učit
Gitmesine izin vermeyin. Sıkı tutun.
Don't look down on the poor.
začněte se učit
Fakirleri hor görme.
Don't lose confidence, Mike.
začněte se učit
Güvenini kaybetme, Mike.
Don't meddle in his affairs.
začněte se učit
Onun işlerine karışmayın.
Don't run across the street.
začněte se učit
Caddeyi koşarak geçmeyin.
Don't speak so fast, please.
začněte se učit
Çok hızlı konuşma, lütfen.
Don't talk in the classroom.
začněte se učit
Sınıfta konuşma.
Don't treat me like a child.
začněte se učit
Bana bir çocuk gibi davranma.
Don't use all the hot water.
začněte se učit
Sıcak suyun tümünü kullanma.
Don't walk alone after dark.
začněte se učit
Karanlıktan sonra yalnız yürüme.
Don't worry. You'll make it.
začněte se učit
Endişelenmeyin. Onu yaparsınız.
Dorothy isn't in the office.
začněte se učit
Dorothy ofiste değildir.
Each congressman could vote.
začněte se učit
Her kongre üyesi oy verebildi.
Each member was called upon.
začněte se učit
Her üye davet edildi.
Each time I tried, I failed.
začněte se učit
Denediğim her sefer başarısız oldum.
Economy cars save you money.
začněte se učit
Ekonomi araba size tasarruf sağlar.
Eisenhower kept his promise.
začněte se učit
Eisenhower sözünü tuttu.
English is spoken in Canada.
začněte se učit
Kanada'da İngilizce konuşulur.
Everybody desires happiness.
začněte se učit
Herkes mutluluk arzular.
Everybody is busy except me.
začněte se učit
Benim dışında herkes meşgul.
Everybody is relying on you.
začněte se učit
Herkes size güveniyor.
Everybody looks up to Henry.
začněte se učit
Herkes Henry'ye güvenir.
Everybody wants to be happy.
začněte se učit
Herkes mutlu olmak istiyor.
Everyone ate the same thing.
začněte se učit
Herkes aynı şeyi yedi.
Everyone is friendly to her.
začněte se učit
Herkes ona karşı samimi.
Everything is all right now.
začněte se učit
Şimdi her şey yolunda.
Everything's going to be OK.
začněte se učit
Her şey tamam olacak.
Excuse me. What's your name?
začněte se učit
Affedersiniz. Adınız nedir?
Explain it once more, Jerry.
začněte se učit
Onu bir kez daha açıkla, Jerry.
Face adversity with courage.
začněte se učit
Güçlüklerle cesaretle yüzleş.
Few students can read Latin.
začněte se učit
Birkaç öğrenci Latince okuyabilir.
Finally, he lost his temper.
začněte se učit
Sonunda, o, kontrolünü kaybetti.
Finding her office was easy.
začněte se učit
Onun ofisini bulmak kolaydı.
Finding her office was easy.
začněte se učit
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Food is fuel for our bodies.
začněte se učit
Gıda vücudumuz için yakıttır.
Food shipments were blocked.
začněte se učit
Gıda sevkiyatı bloke edildi.
Forget about that right now.
začněte se učit
Onu derhal unut.
France is in western Europe.
začněte se učit
Fransa, Batı Avrupa'dadır.
Fred is always telling lies.
začněte se učit
Fred her zaman yalan söylüyor.
Fred's house has five rooms.
začněte se učit
Fred'in evinde beş oda bulunmaktadır.
Fred's house has five rooms.
začněte se učit
Fred'in evinin beş odası var.
Fresh fruit is good for you.
začněte se učit
Taze meyve, sizin için iyidir.
Gamblers enjoy taking risks.
začněte se učit
Kumarbazlar risk almayı severler.
General Braddock was killed.
začněte se učit
Genel Braddock öldürüldü.
Get me the scissors, please.
začněte se učit
Bana makası getir, lütfen.
Get out of here immediately!
začněte se učit
Hemen buradan çıkın.
Get up early in the morning.
začněte se učit
Sabah erken kalk.
Get your friend to help you.
začněte se učit
Arkadaşın sana yardım etsin.
Give it to whoever needs it.
začněte se učit
Onu ihtiyacı olana ver.
Give it to whoever wants it.
začněte se učit
Onu her kim isterse ona ver.
Give me a copy of this book.
začněte se učit
Bu kitabın bir kopyasını bana verin.
Give me a little more water.
začněte se učit
Bana biraz daha su verin.
Give me the main points now.
začněte se učit
Şimdi bana ana konulardan bahsedin.
Give me two pieces of chalk.
začněte se učit
Bana iki parça tebeşir ver.
Give my love to your family.
začněte se učit
Ailenize sevgimi iletin.
Gold is heavier than silver.
začněte se učit
Altın gümüşten daha ağırdır.
Grant took 14,000 prisoners.
začněte se učit
Grant, 14.000 tutsak aldı.
Grant was extremely popular.
začněte se učit
Grant son derece popüler oldu.
Greek is difficult to learn.
začněte se učit
Yunanca öğrenmek zordur.
Half of the melon was eaten.
začněte se učit
Kavunun yarısı yendi.
Hamilton did not like Adams.
začněte se učit
Hamilton, Adams'tan hoşlanmadı.
Hanako likes cake very much.
začněte se učit
Hanako keki çok fazla seviyor.
Has all the coke been drunk?
začněte se učit
Bütün kola içildi mi?
Has Ken left Japan for good?
začněte se učit
Ken Japonya'dan geri dönmemek üzere mi ayrıldı?
Has she ever fallen in love?
začněte se učit
O hiç aşık oldu mu?
Have a look at that picture.
začněte se učit
Şu resme bir bak.
Have a nice summer vacation.
začněte se učit
Güzel bir Yaz tatili geçirmeni dilerim.
Have there been any changes?
začněte se učit
Herhangi bir değişiklik var mı?
Have there been any changes?
začněte se učit
Herhangi bir değişiklik oldu mu?
Have they ever come on time?
začněte se učit
Onlar hiç zamanında geldiler mi?
Have you checked the engine?
začněte se učit
Motoru kontrol ettiniz mi?
Have you done your homework?
začněte se učit
Ev ödevini yaptın mı?
Have you ever been to India?
začněte se učit
Hiç Hindistan'da bulundunuz mu?
Have you ever been to Japan?
začněte se učit
Hiç Japonya'da bulundunuz mu?
Have you ever been to Nikko?
začněte se učit
Hiç Nikko'da bulundun mu?
Have you ever been to Tokyo?
začněte se učit
Hiç Tokyo'da bulundun mu?
Have you ever broken a bone?
začněte se učit
Sen hiç bir kemik kırdın mı?
Have you ever donated blood?
začněte se učit
Sen hiç kan bağışladın mı?
Have you ever gone to Paris?
začněte se učit
Hiç Paris'e gittin mi?
Have you ever seen a cuckoo?
začněte se učit
Şu ana kadar bir guguk kuşu gördün mü?
Have you ever visited Kyoto?
začněte se učit
Hiç Kyoto'yu gezdin mi?
Are you finished with your work?
začněte se učit
İşini bitirdin mi?
Have you heard from Freddie?
začněte se učit
Freddie'den haberin var mı?
Have you heard the news yet?
začněte se učit
Haberi henüz duydun mu?
Have you read this book yet?
začněte se učit
Bu kitabı henüz okudun mu?
Have you read today's paper?
začněte se učit
Bugünün gazetesini okudun mu?
Have you washed the car yet?
začněte se učit
Arabayı henüz yıkadın mı?
Haven't you had your dinner?
začněte se učit
Akşam yemeğini yemedin mi?
He absconded with the money.
začněte se učit
O, para ile birlikte kaçtı.
He accepted gifts from them.
začněte se učit
O, onlardan hediyeler kabul etti.
He accomplished his mission.
začněte se učit
O görevini yerine getirdi.
He always wears blue shirts.
začněte se učit
O her zaman mavi gömlek giyer.
He arrived after I had left.
začněte se učit
Ben ayrıldıktan sonra o geldi
He arrived the day she left.
začněte se učit
O, gittiği gün geldi.
She asked him some questions.
začněte se učit
O, ona bazı sorular sordu.
He asked me what I expected.
začněte se učit
O, bana beklediğim şeyi sordu.
He asked me which way to go.
začněte se učit
Bana hangi yöne gideceğini sordu.
He attended many ceremonies.
začněte se učit
O birçok törenlere katıldı.
He banged the door in anger.
začněte se učit
O, öfkeyle kapıyı çarptı.
He became known as a doctor.
začněte se učit
O, bir doktor olarak tanındı.
He believes in Santa Clause.
začněte se učit
O, Noel Baba'ya inanıyor.
She brought him to our place.
začněte se učit
O, onu bizim yerimize getirdi.
He calls her up every night.
začněte se učit
O, her gece onu arar.
He came a little after noon.
začněte se učit
Öğleden az sonra geldi.
He came home exactly at ten.
začněte se učit
O, tam onda eve geldi.
He came to school very late.
začněte se učit
O, okula çok geç geldi.
He can pull strings for you.
začněte se učit
O, senin için torpil yapabilir.
He can't speak much English.
začněte se učit
O, fazla İngilizce konuşamaz.
He carried the box upstairs.
začněte se učit
O, kutuyu üst kata taşıdı.
He changed school last year.
začněte se učit
O geçen yıl okul değiştirdi.
He claims that he is honest.
začněte se učit
O, dürüst olduğunu iddia ediyor.
He cleared the roof of snow.
začněte se učit
O, çatının karını temizledi.
He closed the door suddenly.
začněte se učit
O, birden kapıyı kapattı.
He composes beautiful poems.
začněte se učit
O, güzel şiirler besteler.
He considered himself lucky.
začněte se učit
O kendini şanslı addetti.
He could make nothing of it.
začněte se učit
O, onunla ilgili bir şey yapamadı.
He could not breathe deeply.
začněte se učit
Derin nefes alamadı.
He decided to give it a try.
začněte se učit
O, denemeye karar verdi.
He did a very foolish thing.
začněte se učit
O, çok aptalca bir şey yaptı.
He did his best to help her.
začněte se učit
Ona yardım etmek için elinden geleni yaptı.
He did his best to the last.
začněte se učit
O, sonuna kadar elinden geleni yaptı.
He did his best, but failed.
začněte se učit
O, elinden geleni yaptı, ancak başarısız oldu.
He did not buy it after all.
začněte se učit
Beklenin tersine onu almadı.
He did not know what to say.
začněte se učit
O, ne diyeceğini bilmiyordu.
He did not know where to go.
začněte se učit
Nereye gideceğini bilmiyordu.
He didn't care for swimming.
začněte se učit
O, yüzmek istemedi.
He didn't explain it at all.
začněte se učit
O, onu hiç açıklamadı.
He didn't like her at first.
začněte se učit
O ilk defa ondan hoşlanmadı.
He didn't reveal his secret.
začněte se učit
O, onun sırrını açığa çıkarmadı.
He didn't turn up after all.
začněte se učit
Beklenenin tersine dönmedi.
He died from lack of oxygen.
začněte se učit
Oksijen yetersizliğinden öldü.
He died of cancer last year.
začněte se učit
O, geçen yıl kanserden öldü.
He does not have to do this.
začněte se učit
O, bunu yapmak zorunda değildir.
He does not watch TV at all.
začněte se učit
O, hiç tv seyretmez.
He doesn't always come late.
začněte se učit
O her zaman geç gelmez.
He doesn't have any friends.
začněte se učit
Onun hiç arkadaşı yoktur.
He drives a car, doesn't he?
začněte se učit
O, bir araba sürer, değil mi?
He drove slowly up the hill.
začněte se učit
O, tepeye doğru yavaşça sürdü.
He dug a hole in the garden.
začněte se učit
O, bahçede bir çukur kazdı.
He enjoyed playing baseball.
začněte se učit
O, beyzbol oynamaktan zevk aldı.
He exhausted all his energy.
začněte se učit
O bütün enerjisini tüketti.
He explained the rule to me.
začněte se učit
O, kuralı bana açıkladı.
He failed the entrance exam.
začněte se učit
O, giriş sınavında başarısız oldu.
He felt himself growing old.
začněte se učit
O, yaşlandığını hissetti.
He finished school in March.
začněte se učit
O, Mart ayında okulu bitirdi.
He flew a kite with his son.
začněte se učit
O, oğluyla birlikte bir uçurtma uçurdu.
He gave three wrong answers.
začněte se učit
O, üç yanlış cevap verdi.
He goes there now and again.
začněte se učit
O, arada sırada oraya gider.
He got a loan from the bank.
začněte se učit
O, bankadan bir kredi aldı.
He got an easy English book.
začněte se učit
O, kolay bir İngilizce kitabı aldı.
He got engaged to my cousin.
začněte se učit
O, benim kuzenimle nişanlandı.
He got sick during the trip.
začněte se učit
O, yolculuk sırasında hastalandı.
He got the book for nothing.
začněte se učit
O, kitabı boş yere aldı.
He grabbed me by the collar.
začněte se učit
O, beni yakamdan yakaladı.
He had access to the papers.
začněte se učit
Onun belgelere erişim hakkı vardı.
He had barely enough to eat.
začněte se učit
Neredeyse onun yeterli yiyeceği yoktu.
He had no friend to talk to.
začněte se učit
Onun konuşacak arkadaşı yoktu.
He had the table to himself.
začněte se učit
O, masayı kendine ayırdı.
He had to leave the village.
začněte se učit
O, köyü terk etmek zorunda kaldı.
He had to pay his own debts.
začněte se učit
O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
He had to think for himself.
začněte se učit
O, kendisi için düşünmek zorunda kaldı.
He hardly ever opens a book.
začněte se učit
O, neredeyse hiç kitap açmaz.
He has a good school record.
začněte se učit
Onun iyi bir okul kaydı var.
He has a grudge against you.
začněte se učit
Onun size karşı bir kini var.
He has a pension to live on.
začněte se učit
Geçimini sağlamak için bir emekli maaşı var.
She has a strong personality.
začněte se učit
Onun güçlü bir kişiliği vardır.
He has a strong personality.
začněte se učit
O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.
He has been sick for a week.
začněte se učit
O bir hafta boyunca hastadır.
He got through with his work.
začněte se učit
O, işini bitirdi.
He has hit upon a good idea.
začněte se učit
Aklına iyi bir fikir geldi.
He has more books than I do.
začněte se učit
O, benim sahip olduğumdan daha çok kitaba sahiptir.
He has no family to support.
začněte se učit
Onu destekleyecek bir ailesi yok.
He has one dog and six cats.
začněte se učit
Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
He has only to ask for help.
začněte se učit
O, sadece yardım istemek zorunda.
He hasn't read the book yet.
začněte se učit
O, kitabı henüz okumadı.
He helped me do my homework.
začněte se učit
Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.
He is a bit like his father.
začněte se učit
O, biraz babasına benzer.
He is a novelist and artist.
začněte se učit
O bir yazar ve sanatçıdır.
He is a promising young man.
začněte se učit
O, umut verici genç bir adamdır.
He is a very careful driver.
začněte se učit
O çok dikkatli bir sürücüdür.
He is a very selfish person.
začněte se učit
O, çok bencil bir kişidir.
He is a waiter and an actor.
začněte se učit
O bir garson ve bir aktördür.
He is almost always at home.
začněte se učit
O, hemen hemen her zaman evdedir.
He is always friendly to me.
začněte se učit
O, her zaman bana karşı cana yakındır.
He is always late for class.
začněte se učit
O, zaman sınıfa geç kalır.
He is always short of money.
začněte se učit
O her zaman parasızdır.
He is an authority on China.
začněte se učit
O, Çin'de bir otoritedir.
He is an old friend of mine.
začněte se učit
O benim eski bir arkadaşım.
He is an unmanageable child.
začněte se učit
O, ele avuca sığmayan bir çocuk.
He is as tall as his father.
začněte se učit
O babası kadar uzundur.
He is as tall as my brother.
začněte se učit
O, benim erkek kardeşim kadar uzundur.
He is being very kind today.
začněte se učit
O bugün çok nazikleşiyor.
He is busy learning English.
začněte se učit
O, İngilizce öğrenmekle meşgul.
He is busy with job hunting.
začněte se učit
O, iş aramakla meşguldür.
He is clumsy with his hands.
začněte se učit
O elleriyle beceriksizdir
He is digging his own grave.
začněte se učit
O, kendi mezarını kazıyor.
He is doing it with my help.
začněte se učit
O, onu benim yardımım vasıtasıyla yapıyor.
He is entirely in the wrong.
začněte se učit
O, tamamen hatalı.
He is every bit a gentlemen.
začněte se učit
O, tam bir beyefendi.
He is famous as a scientist.
začněte se učit
O, bir bilim adamı olarak ünlüdür.
He is far from being honest.
začněte se učit
O, dürüst olmaktan uzaktır.
He is glad to hear the news.
začněte se učit
O, haberi duyduğuna memnun.
He is good at taking photos.
začněte se učit
O, fotoğraf çekmede iyidir.
He is in high spirits today.
začněte se učit
Bugün onun morali yüksek.
He is in his early thirties.
začněte se učit
O, otuzlu yaşların başlarındadır.
He is in his early twenties.
začněte se učit
O, yirmili yaşlarının başındadır.
He is innocent of the crime.
začněte se učit
O, suçsuzdur.
He is jealous of her talent.
začněte se učit
O, onun yeteneğini kıskanıyor.
He is just pulling your leg.
začněte se učit
O, sadece seninle şaka yapıyor.
He is known as a great poet.
začněte se učit
O, büyük bir şair olarak bilinmektedir.
He is leaving in three days.
začněte se učit
O, üç gün içinde ayrılıyor.
He is likely to arrive soon.
začněte se učit
O, muhtemelen yakında gelecektir.
He is looking forward to it.
začněte se učit
O, ona can atıyor.
He is much taller than I am.
začněte se učit
O benden çok daha uzun.
He is no better than a baby.
začněte se učit
O bir çocukla hemen hemen aynı.
He is no longer in business.
začněte se učit
O, artık çalışmıyor.
He doesn't live here anymore.
začněte se učit
O, artık burada yaşamıyor.
He is no match for his wife.
začněte se učit
O, karısının dengi değil.
He is not equal to the task.
začněte se učit
O, görev için yeterli değildir.
He is not likely to succeed.
začněte se učit
O, muhtemelen başarılı olmayacak.
He is not much of an artist.
začněte se učit
O, çok iyi bir sanatçı değil.
He is not very good company.
začněte se učit
O, çok iyi bir arkadaş değildir.
He is nothing but a student.
začněte se učit
O, sadece bir öğrenci.
He is often late for school.
začněte se učit
O, sık sık okula geç kalır.
He is on the point of death.
začněte se učit
O, ölmek üzeredir.
He is pleased with his work.
začněte se učit
O, işinden memnundur.
He is pleased with the plan.
začněte se učit
O, plandan memnundur.
He is proficient in English.
začněte se učit
O, İngilizcede yeterlidir.
He is rarely in a good mood.
začněte se učit
O, nadiren iyi bir ruh hali içindedir.
He is rather hard to please.
začněte se učit
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
He is related to the family.
začněte se učit
O, aile ile akrabadır.
He is respected by everybody.
začněte se učit
Ona herkes tarafından saygı duyulur.
He is roasting coffee beans.
začněte se učit
O, kahve çekirdeklerini kavuruyor.
He is standing on the stage.
začněte se učit
O sahnede duruyor.
He is staying with his aunt.
začněte se učit
O, halası ile kalıyor.
He is still very much alive.
začněte se učit
O hala çok canlıdır.
He is suffering from a cold.
začněte se učit
O, soğuk algınlığından çekiyor.
He is sure to come tomorrow.
začněte se učit
O, kesinlikle yarın gelecek.
He is sure to pass the exam.
začněte se učit
O, sınavı geçeceğinden emin.
He is swimming in the river.
začněte se učit
O, nehirde yüzüyor.
He is tall and looks strong.
začněte se učit
O uzun boyludur ve güçlü görünüyor.
She is terrified of the dark.
začněte se učit
O karanlıktan çok korkar.
He is unfit to be a teacher.
začněte se učit
O, bir öğretmen olmak için uygun değil.
He joined the baseball club.
začněte se učit
O, beyzbol Kulübüne katıldı.
He joined the opposing team.
začněte se učit
O, karşı takıma katıldı.
He keeps a diary in English.
začněte se učit
O, İngilizce bir günlük tutar.
He kept silent all day long.
začněte se učit
O, gün boyu sessiz kaldı.
He kept walking all the day.
začněte se učit
O, bütün gün yürümeye devam etti.
He kicked in a lot of money.
začněte se učit
O, çok miktarda para bağışladı.
He left here a few days ago.
začněte se učit
O, birkaç gün önce buradan ayrıldı.
He left the box unprotected.
začněte se učit
O kutuyu korumasız bıraktı.
He left the last page blank.
začněte se učit
O, son sayfayı boş bıraktı.
He likes baseball very much.
začněte se učit
O, beyzbolu çok sever.
He likes to read newspapers.
začněte se učit
O, gazete okumayı sever.
He lit a candle in the dark.
začněte se učit
O, karanlıkta bir mum yaktı.
He lived here ten years ago.
začněte se učit
O, on yıl önce burada yaşadı.
He lives from hand to mouth.
začněte se učit
O, kıt kanaat geçiniyor.
He looked at me in surprise.
začněte se učit
O, şaşkınlıkla bana baktı.
She looked up at the ceiling.
začněte se učit
O, tavana baktı.
He looks like an honest man.
začněte se učit
O, dürüst bir adam gibi görünüyor.
He looks tired this evening.
začněte se učit
O, bu akşam yorgun görünüyor.
He lost control of his legs.
začněte se učit
O, bacaklarının kontrolünü kaybetti.
He lost everything he owned.
začněte se učit
O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.
He lost his way in the snow.
začněte se učit
O, karda yolunu kaybetti.
He lost two sons in the war.
začněte se učit
O, iki oğlunu savaşta kaybetti.
He made fun of me in public.
začněte se učit
O, herkesin içinde benimle alay etti.
He made his way to the room.
začněte se učit
O, odaya doğru gitti.
He made several corrections.
začněte se učit
O, birkaç düzeltme yaptı.
He made up his mind quickly.
začněte se učit
O, çabuk karar verdi.
He may be on the next train.
začněte se učit
O, bir sonraki trende olabilir.
He may have read the letter.
začněte se učit
O, mektubu okumuş olabilir.
He met Sam purely by chance.
začněte se učit
O, tamamen şans eseri Sam ile karşılaştı.
He might be our new teacher.
začněte se učit
O bizim yeni öğretmenimiz olabilir.
He mistook me for my mother.
začněte se učit
O, beni annemle karıştırdı.
He must have been home then.
začněte se učit
O, o zaman evde olmalıydı.
He needs something to drink.
začněte se učit
İçecek bir şeye ihtiyacı var.
He often makes people angry.
začněte se učit
O sık sık insanları kızdırır.
He painted the ceiling blue.
začněte se učit
O, tavanı maviye boyadı.
He picked out the best book.
začněte se učit
O, en iyi kitabı aldı.
He plays baseball every day.
začněte se učit
O her gün beyzbol oynar.
He prefers French to German.
začněte se učit
O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
She pretended not to hear me.
začněte se učit
O beni duymamış gibi davrandı.
He pretended to be a doctor.
začněte se učit
O, bir doktor gibi davrandı.
He pretended to be sleeping.
začněte se učit
O, uyuyor gibi yapıyordu.
He put a cover over his car.
začněte se učit
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
He put his affairs in order.
začněte se učit
O, işlerini sıraya koydu.
He put his money in the box.
začněte se učit
O, parasını kutuya koydu.
He put the box on the table.
začněte se učit
O, kutuyu masaya koydu.
He ran like a scared rabbit.
začněte se učit
O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.
He reached out for the book.
začněte se učit
O, kitabı almak için uzandı.
He read this book yesterday.
začněte se učit
Dün bu kitabı okudum.
He really likes music a lot.
začněte se učit
O, müziği gerçekten çok sever.
He really wants to meet you.
začněte se učit
O gerçekten seninle tanışmak istiyor.
He received a lot of praise.
začněte se učit
O, bir çok övgü aldı.
He repaired my watch for me.
začněte se učit
O benim için saatimi tamir etti.
She repeated her name slowly.
začněte se učit
Yavaşça adını tekrarladı.
He runs a company in Meguro.
začněte se učit
O, Meguro'da bir şirket işletir.
He rushed out of the office.
začněte se učit
O ofisten dışarı fırladı.
He said he didn't like this.
začněte se učit
O, bundan hoşlanmadığını söyledi.
bir tarafından ezildi. She was run over by the car.
začněte se učit
O
gerçek bir güzelliktir. His sister is a real beauty.
začněte se učit
Onun kız kardeşi
seçeneği destekliyorum. I am in favor of the option.
začněte se učit
Ben
geçen ay ondan haber aldım. I heard from him last month.
začněte se učit
En son
I live in this neighborhood.
začněte se učit
Ben bu mahallede yaşarım.
I located the town on a map.
začněte se učit
Ben kasabayı harita üzerinde belirledim.
I looked into the next room.
začněte se učit
Bitişik odayı inceledim.
I lost my way in the forest.
začněte se učit
Ormanda yolumu kaybettim.
I lost the book you lent me.
začněte se učit
Bana ödünç verdiğin kitabı kaybettim.
I love her and she loves me.
začněte se učit
Ben onu seviyorum ve o beni seviyor.
I made an apple pie for you.
začněte se učit
Senin için elmalı turta yaptım.
I made him go there at once.
začněte se učit
Onu derhal oraya gönderdim.
I made that dress by myself.
začněte se učit
O elbiseyi kendim yaptım.
I met my teacher on the way.
začněte se učit
Yolda öğretmenime rastladım.
I met nobody on my way home.
začněte se učit
Evime giderken kimseye rastlamadım.
I met the president himself.
začněte se učit
Ben başkanın kendisiyle buluştum.
I met the principal himself.
začněte se učit
Müdürün kendisiyle görüştüm.
I met your father yesterday.
začněte se učit
Dün babanla karşılaştım.
I might as well leave today.
začněte se učit
Bugün gitmemem için bir neden yok.
I mistook him for Mr. Brown.
začněte se učit
Onu Bay Brown zannettim.
I must have my car repaired.
začněte se učit
Arabamı tamir ettirmeliyim.
I must help her at any cost.
začněte se učit
Ben, ne pahasına olursa olsun ona yardım etmeliyim.
I must leave early tomorrow.
začněte se učit
Yarın erken ayrılmalıyım.
I must make up for the loss.
začněte se učit
Kaybı telafi etmeliyim.
I must prepare for the exam.
začněte se učit
Sınava hazırlanmalıyım.
I need a bag to carry it in.
začněte se učit
Onu taşımak için bir çantaya ihtiyacım var.
I need someone to talk with.
začněte se učit
Konuşmak için birine ihtiyacım var.
I need to get some shut eye.
začněte se učit
Biraz kestirmeye ihtiyacım var.
I need to search for my pen.
začněte se učit
Dolma kalemimi aramalıyım.
I never get sick of dancing.
začněte se učit
Ben asla dans etmekten usanmam.
I noticed her hands shaking.
začněte se učit
Onun ellerinin titrediğini farkettim.
I often go to the bookstore.
začněte se učit
Ben sık sık kitapçıya giderim.
I often have ear infections.
začněte se učit
Sık sık kulak enfeksiyonu geçiriyorum.
I only took a bite of bread.
začněte se učit
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
I painted a picture for you.
začněte se učit
Senin için bir resim yaptım.
I parked my car by the gate.
začněte se učit
Arabamı kapının yanına park ettim.
I plan to break up with her.
začněte se učit
Ondan ayrılmayı planlıyorum.
I plan to play a flute solo.
začněte se učit
Ben bir flüt solo çalmayı düşünüyorum.
I plan to see him on Monday.
začněte se učit
Onu Pazartesi günü görmeyi planlıyorum.
I plan to stay there a week.
začněte se učit
Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
I play tennis an hour a day.
začněte se učit
Günde bir saat tenis oynarım.
I prefer reading to writing.
začněte se učit
Okumayı yazmaya tercih ederim.
I prefer soccer to baseball.
začněte se učit
Futbolu beyzbola tercih ederim.
I prefer swimming to skiing.
začněte se učit
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
I prefer swimming to skiing.
začněte se učit
Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
I prefer tennis to baseball.
začněte se učit
Tenisi beyzbola tercih ederim.
I prefer to do it on my own.
začněte se učit
Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.
I promise you I'll help you.
začněte se učit
Ben sana, sana yardım edeceğime söz veriyorum.
I put my coat on inside out.
začněte se učit
Paltomu ters giydim.
I quit smoking and drinking.
začněte se učit
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
I ran as quickly as I could.
začněte se učit
Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
I ran out and caught a taxi.
začněte se učit
Dışarı koştum ve bir taksiye bindim.
I received a good job offer.
začněte se učit
İyi bir iş teklifi aldım.
I regret becoming a teacher.
začněte se učit
Bir öğretmen olduğuma pişmanım.
I regret missing the speech.
začněte se učit
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
I remember locking the door.
začněte se učit
Kapıyı kilitlediğimi hatırlıyorum.
I remember reading the book.
začněte se učit
Kitabı okuduğumu hatırlıyorum.
I rent a car from my friend.
začněte se učit
Ben arkadaşımdan bir araba kiraladım.
I rode fifty miles that day.
začněte se učit
Ben o gün elli mil sürdüm.
I rode in a hot air balloon.
začněte se učit
Sıcak hava balonuna bindim.
I saw a girl with long hair.
začněte se učit
Ben uzun saçlı bir kız gördüm.
I saw a strange woman there.
začněte se učit
Orada tuhaf bir kadın gördüm.
I saw her for the last time.
začněte se učit
Ben onu son kez gördüm.
I saw him crossing the road.
začněte se učit
Onun yolu geçtiğini gördüm.
I saw Jessie standing there.
začněte se učit
Jessie'nin orada durduğunu gördüm.
I scarcely believed my eyes.
začněte se učit
Ben gözlerime güçlükle inandım.
I scarcely believed my eyes.
začněte se učit
Neredeyse gözlerime inanamıyordum.
I seldom eat dairy products.
začněte se učit
Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.
I sensed what was happening.
začněte se učit
Ne olduğunu hissettim.
I shook my head a few times.
začněte se učit
Kafamı birkaç kez salladım.
I should not have said that.
začněte se učit
Onu söylememeliydim.
I shouldn't have kissed Tom.
začněte se učit
Tom'u öpmemeliydim.
I shouldn't have logged off.
začněte se učit
Oturumu kapatmamalıydım.
I showered before breakfast.
začněte se učit
Kahvaltıdan önce duş aldım.
I solved the problem easily.
začněte se učit
Problemi kolayca hallettim.
I spent hours reading books.
začněte se učit
Saatlerce kitap okudum.
I spent hours reading books.
začněte se učit
Kitapları okurken saatler harcadım.
I spoke to him by telephone.
začněte se učit
Onunla telefonda konuştum.
I started sailing last year.
začněte se učit
Ben geçen yıl yelken açmaya başladım.
I stayed at home last night.
začněte se učit
Ben dün gece evde kaldım.
I stood with my arms folded.
začněte se učit
Kollarım katlı durdum.
I stopped and gazed at them.
začněte se učit
Ben durdum ve onlara baktım.
I take a walk every morning.
začněte se učit
Her sabah yürüyüşe çıkarım.
I talked to her for an hour.
začněte se učit
Bir saat boyunca onunla konuştum.
I talked to him after class.
začněte se učit
Ben, dersten sonra onunla konuştum.
I thanked Mary for her help.
začněte se učit
Mary'ye yardımı için teşekkür ettim.
I thanked Mary for her help.
začněte se učit
Ben yardımı için Mary'ye teşekkür ettim.
I think he is a good driver.
začněte se učit
Ben onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyorum.
I think he will do his best.
začněte se učit
Sanırım o elinden geleni yapacaktır.
I think he's a great writer.
začněte se učit
Sanırım o büyük bir yazar.
I think his novel is boring.
začněte se učit
Sanırım onun romanı sıkıcı.
I think I hurt his feelings.
začněte se učit
Sanırım onun duygularını incittim.
I think I've lost my ticket.
začněte se učit
Sanırım biletimi kaybettim.
I think I've met you before.
začněte se učit
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
I think it's getting warmer.
začněte se učit
Sanırım hava ısınıyor.
I think of you all the time.
začněte se učit
Sürekli seni düşünüyorum.
I think Tom is going to win.
začněte se učit
Sanırım Tom kazanacak.
I thought he was my brother.
začněte se učit
Onun benim kardeşim olduğunu düşündüm.
I thought that he was angry.
začněte se učit
Ben onun kızgın olduğunu düşündüm.
I thought that Tom was kind.
začněte se učit
Tom'un nazik olduğunu sandım.
I thought you were Japanese.
začněte se učit
Japon olduğunuzu düşünmüştüm.
I thought you wouldn't come.
začněte se učit
Senin gelmeyeceğini düşündüm.
I told them to study harder.
začněte se učit
Onlara daha çok çalışmalarını söyledim.
I took a cab to the station.
začněte se učit
İstasyona taksi ile gittim.
I took his name and address.
začněte se učit
Ben onun adını ve adresini aldım.
I took over my father's job.
začněte se učit
Babamın işini devraldım.
I took the fact for granted.
začněte se učit
Gerçeği sorgulamadan kabul ettim.
I tried solving the problem.
začněte se učit
Ben sorunu halletmeye çalıştım.
I tried standing on my head.
začněte se učit
Başımın üstünde durmaya çalıştım.
I tried to keep from crying.
začněte se učit
Ağlamamaya çalıştım.
I tried to soothe the child.
začněte se učit
Ben çocuğu yatıştırmaya çalıştım.
I usually go to bed at nine.
začněte se učit
Genellikle dokuzda yatarım.
I usually go to bed at nine.
začněte se učit
Genellikle saat dokuzda yatmaya giderim.
I visit him every other day.
začněte se učit
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
I visited my father's grave.
začněte se učit
Babamın mezarını ziyaret ettim.
I want to buy a new bicycle.
začněte se učit
Yeni bir bisiklet almak istiyorum.
I want to go abroad someday.
začněte se učit
Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.
I want to go over to France.
začněte se učit
Ben Fransa'ya gitmek istiyorum.
I want to keep my car there.
začněte se učit
Arabamı orada tutmak istiyorum.
I want to learn how to swim.
začněte se učit
Nasıl yüzüleceğini öğrenmek istiyorum.
I want to make a phone call.
začněte se učit
Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
I want to ride a motorcycle.
začněte se učit
Bir motosiklete binmek istiyorum.
I want to see her very much.
začněte se učit
Ben onu çok görmek istiyorum.
I want to see him very much.
začněte se učit
Ben onu görmeyi çok istiyorum.
I want to see it for myself.
začněte se učit
Ben onu kendim için görmek istiyorum.
I want to stress this point.
začněte se učit
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I want to visit South Korea.
začněte se učit
Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
I want you to do it at once.
začněte se učit
Ben senin derhal onu yapmanı istiyorum.
I want you to sing the song.
začněte se učit
Ben senin şarkıyı söylemeni istiyorum.
I wanted to become a doctor.
začněte se učit
Ben bir doktor olmak istedim.
I warmed myself at the fire.
začněte se učit
Ben kendimi ateşte ısıttım.
I warmed myself in the bath.
začněte se učit
Ben banyoda kendimi ısıttım.
I warned him not to be late.
začněte se učit
Geç kalmaması için onu uyardım.
I was a little disappointed.
začněte se učit
Biraz hayal kırıklığına uğradım.
I was able to pass the exam.
začněte se učit
Sınavı geçebildim.
I was able to pass the test.
začněte se učit
Ben testi geçebildim.
I was absent from the party.
začněte se učit
Partide yoktum.
I was amazed at his courage.
začněte se učit
Onun cesaretine şaşırdım.
I was amazed at the results.
začněte se učit
Ben sonuçlara şaşırdım.
I was as cool as a cucumber.
začněte se učit
Ben bir salatalık kadar serindim.
I was bored with his speech.
začněte se učit
Onun konuşmasından dolayı sıkıldım.
I was born in Kyoto in 1980.
začněte se učit
1980'de Kyoto'da doğdum.
I was born in Osaka in 1977.
začněte se učit
1977'de Osaka'da doğdum.
I was born in Tokyo in 1968.
začněte se učit
1968'de Tokyo'da doğdum.
I was born on April 3, 1950.
začněte se učit
3 Nisan, 1950'de doğdum.
I was here about a year ago.
začněte se učit
Ben, yaklaşık bir yıl önce buradaydım.
I was interviewed for a job.
začněte se učit
Bir iş için mülakat yapıldım.
I was late for the last bus.
začněte se učit
Son otobüs için geç kaldım.
I was miserable and unhappy.
začněte se učit
Ben sefil ve mutsuzdum.
I was scolded by my teacher.
začněte se učit
Öğretmen tarafından azarlandım.
I was swimming in the river.
začněte se učit
Nehirde yüzüyordum.
I was tired, so I didn't go.
začněte se učit
Yorgundum bu yüzden gitmedim.
I was very scared of snakes.
začněte se učit
Yılanlardan çok korktum.
I was very tired last night.
začněte se učit
Dün gece çok yorgundum.
I went climbing in the Alps.
začněte se učit
Alp'lerde tırmanmaya gittim.
I went fishing in the river.
začněte se učit
Nehirde balık tutmaya gittim.
I went to America last fall.
začněte se učit
Geçen Sonbaharda Amerika'ya gittim.
I went to the zoo yesterday.
začněte se učit
Dün hayvanat bahçesine gittim.
I went to Tokyo to see Tony.
začněte se učit
Ben Tony'yi görmek için Tokyo'ya gittim.
I went up to the front door.
začněte se učit
Ön kapıya kadar gittim.
I will do all I can for you.
začněte se učit
Senin için yapabileceğim her şeyi yapacağım.
I will do anything but that.
začněte se učit
Onun dışında bir şey yapacağım.
I will do anything but this.
začněte se učit
Bundan başka bir şey yapacağım.
I will do whatever you wish.
začněte se učit
Ne istersen onu yapacağım.
I will have to study harder.
začněte se učit
Daha çok çalışmak zorunda olacağım.
I will help you if possible.
začněte se učit
Mümkün olursa sana yardım ederim.
I will look into the matter.
začněte se učit
Konuyu araştıracağız.
I will never change my mind.
začněte se učit
Ben asla fikrimi değiştirmeyeceğim.
I will not attend the party.
začněte se učit
Ben partiye katılmayacağım.
I will not be free tomorrow.
začněte se učit
Yarın boş olmayacağım.
I will not see him any more.
začněte se učit
Artık onunla görüşmeyeceğim.
I will pay the money to you.
začněte se učit
Parayı sana ödeyeceğim.
I will show you the picture.
začněte se učit
Sana resmi göstereceğim.
I will start after he comes.
začněte se učit
O geldikten sonra başlayacağım.
I will tell you about Japan.
začněte se učit
Sana Japonya'dan bahsedeceğim.
I will tell you if you wish.
začněte se učit
İsterseniz size söylerim.
I will try as hard as I can.
začněte se učit
Ben elimden geldiğince çok çabalayacağım.
I will visit Nara next week.
začněte se učit
Gelecek hafta Nara'yı ziyaret edeceğim.
I will wait until she comes.
začněte se učit
Ben o gelene kadar bekleyeceğim.
I will write to him at once.
začněte se učit
Derhal ona yazacağım.
I wish I were a good singer.
začněte se učit
Keşke iyi bir şarkıcı olsam.
I wish I were a millionaire.
začněte se učit
Keşke bir milyoner olsam.
I wish you a Happy New Year.
začněte se učit
Size mutlu bir yeni yıl diliyorum.
I wish you had come with us.
začněte se učit
Keşke bizimle gelseydin.
I wish you had told me that.
začněte se učit
Keşke onu bana söylesen.
I wish you the best of luck.
začněte se učit
Sana iyi şans diliyorum.
I won't talk to him anymore.
začněte se učit
Artık onunla konuşmayacağım.
I won't work overtime today.
začněte se učit
Bugün fazla mesai yapmayacağım.
I wonder if dinner is ready.
začněte se učit
Akşam yemeğinin hazır olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder if it will be nice.
začněte se učit
Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
I wonder what's on her mind.
začněte se učit
Onun aklında ne olduğunu merak ediyorum.
I wonder where he is hiding.
začněte se učit
Onun nerede saklandığını merak ediyorum.
I wonder why he is so angry.
začněte se učit
Onun niçin o kadar kızgın olduğunu merak ediyorum.
I work every day except Sunday.
začněte se učit
Pazar hariç her gün çalışırım.
I worked far into the night.
začněte se učit
Gece geç saatlere kadar çalıştım.
I worked hard day after day.
začněte se učit
Günden güne çok çalıştım.
I would do anything for you.
začněte se učit
Sizin için bir şey yapardım.
I would like to go home now.
začněte se učit
Şimdi eve gitmek istiyorum.
I would like to go with you.
začněte se učit
Sizinle gitmek istiyorum.
I would rather stay at home.
začněte se učit
Evde kalmayı tercih ederim.
I wrote a letter in English.
začněte se učit
İngilizce bir mektup yazdım.
I wrote a letter last night.
začněte se učit
Dün gece bir mektup yazdım.
I'd like a room in the back.
začněte se učit
Arkada bir oda istiyorum.
I'd like something to drink.
začněte se učit
İçecek bir şey istiyorum.
I'd like to buy half a cake.
začněte se učit
Yarım kek almak istiyorum.
I'd like to change my image.
začněte se učit
Ben görüntümü değiştirmek istiyorum.
I'd like to join your group.
začněte se učit
Gurubunuza katılmak istiyorum.
I'd like to open an account.
začněte se učit
Bir hesap açmak istiyorum.
I'd like to see your father.
začněte se učit
Babanla görüşmek istiyorum.
I'd like to see your sister.
začněte se učit
Kardeşini görmek istiyorum.
I'd like you to cut my hair.
začněte se učit
Saçımı kesmeni istiyorum.
I'll act as a guide for you.
začněte se učit
Ben sizin için bir klavuz olarak hareket edeceğim.
I'll be as quiet as a mouse.
začněte se učit
Ben bir fare kadar sessiz olacağım.
I'll be back by six o'clock.
začněte se učit
Saat altıda döneceğim.
I'll be back within an hour.
začněte se učit
Bir saat içinde geri döneceğim.
I'll be on duty this Sunday.
začněte se učit
Bu pazar görevde olacağım.
I'll be seventeen next year.
začněte se učit
Ben gelecek yıl onyedi olacağım.
I'll be there rain or shine.
začněte se učit
Ne olursa olsun orada olacağım.
I'll buy a watch for my son.
začněte se učit
Oğlum için bir saat alacağım.
I'll catch up with you soon.
začněte se učit
Kısa sürede sana yetişirim.
I'll come and see you later.
začněte se učit
Daha sonra gelirim ve görüşürüz.
I'll do my best on the test.
začněte se učit
Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım.
I'll give you moral support.
začněte se učit
Ben sana manevi destek vereceğim.
I'll have to think about it.
začněte se učit
Onun hakkında düşünmek zorunda kalacağım.
I'll just have to improvise.
začněte se učit
Benim sadece doğaçlama yapmam gerekecek.
I'll leave this work to you.
začněte se učit
Bu işi sana bırakacağım.
I'll let you stay one night.
začněte se učit
Bir gece kalmana izin vereceğim.
I'll mail this letter today.
začněte se učit
Bugün bu mektubu postalayacağım.
I'll make you a model plane.
začněte se učit
Sana bir model uçak yapacağım.
I'll peel an orange for you.
začněte se učit
Sizin için bir portakal soyacağım.
I'll see you next Wednesday.
začněte se učit
Gelecek Çarşamba görüşürüz.
I'll soon catch up with you.
začněte se učit
Kısa sürede sana yetişeceğim.
I'll take my father's place.
začněte se učit
Ben babamın yerini alacağım.
I'll try my best today, too.
začněte se učit
Bugün bende elimden geleni yapmaya çalışacağım.
I'll try my hand at cooking.
začněte se učit
Pişirmeyi deneyeceğim.
I'll work as long as I live.
začněte se učit
Yaşadığım sürece çalışacağım.
I'm a little angry with you.
začněte se učit
Sana biraz kızgınım.
I'm a management consultant.
začněte se učit
Ben bir yönetim danışmanıyım.
I'm afraid I can't help you.
začněte se učit
Maalesef sana yardım edemem.
I'm afraid I have to go now.
začněte se učit
Maalesef şimdi gitmek zorundayım.
I'm afraid she can't answer.
začněte se učit
Korkarım ki, o cevap veremez.
I'm all for your suggestion.
začněte se učit
Ben önerinizi tamamen destekliyorum.
I'm anxious for a promotion.
začněte se učit
Ben bir tanıtım için hevesliyim.
I'm at the beach on holiday.
začněte se učit
Ben tatilde sahildeyim.
I'm coming down with a cold.
začněte se učit
Soğuk algınlığı yüzünden çöküyorum.
I'm deeply in love with you.
začněte se učit
Sana yürekten aşığım.
I'm dining out this evening.
začněte se učit
Bu akşam dışarıda yiyeceğim.
I'm dying for frozen yogurt.
začněte se učit
Dondurulmuş yoğurda can atıyorum.
I'm dying to go to New York.
začněte se učit
New York'a gitmeye can atıyorum.
I'm familiar with your name.
začněte se učit
İsminize aşinayım.
I'm familiar with your name.
začněte se učit
İsminizi daha önce duymuştum.
Tomorrow I am going shopping.
začněte se učit
Yarın alışverişe gidiyorum.
I'm going to Hawaii by ship.
začněte se učit
Ben Hawaii'ye gemiyle gidiyorum.
I'm going to propose to her.
začněte se učit
Ona evlenme teklif edeceğim.
I'm hoping that will happen.
začněte se učit
Onun olacağını umuyorum.
I'm just going to stay home.
začněte se učit
Ben sadece evde kalacağım.
I'm looking over his report.
začněte se učit
Ben onun raporuna göz atıyorum.
I'm not a creature of habit.
začněte se učit
Alışkanlıklarımdan vazgeçmeyen biri değilim.
I'm not available right now.
začněte se učit
Şu anda müsait değilim.
I'm not worried about money.
začněte se učit
Ben para konusunda endişeli değilim.
I'm now busy writing a book.
začněte se učit
Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
I'm older than your brother.
začněte se učit
Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.
I'm passionate about my job.
začněte se učit
Ben işim hakkında hırslıyım.
I'm really in love with you.
začněte se učit
Ben gerçekten sana aşığım.
I'm seeing her this evening.
začněte se učit
Bu akşam onunla görüşeceğim.
I'm sorry you're leaving us.
začněte se učit
Bizden ayrılacağın için üzgünüm.
I'm sorry, I didn't mean it.
začněte se učit
Üzgünüm, onu demek istemedim.
I'm sorry, my father is out.
začněte se učit
Üzgünüm baba dışarıda.
I'm starting to dislike her.
začněte se učit
Onu sevmemeye başlıyorum.
I'm sure I'll pass the test.
začněte se učit
Testi geçeceğimden eminim.
I am sure that he will succeed.
začněte se učit
Onun başaracağından eminim.
I'm sure that she's correct.
začněte se učit
Ben onun doğru olduğundan eminim.
I'm the leader of this team.
začněte se učit
Ben bu takımın lideriyim.
I'm fed up with her complaints.
začněte se učit
Onun şikayetlerinden bıktım.
I'm used to staying up late.
začněte se učit
Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
I'm very proud of my father.
začněte se učit
Babamla çok gurur duyuyorum.
I'm very sorry to hear that.
začněte se učit
Onu duyduğuma çok üzgünüm.
I'm worried about my weight.
začněte se učit
Ben kilom hakkında endişe duyuyorum.
I've been asked to help out.
začněte se učit
Yardım etmem istendi.
I've been asked to help you.
začněte se učit
Benden sana yardım etmem rica edildi.
I've been in Sapporo before.
začněte se učit
Daha önce Sapporo'da bulundum.
I've been there a few times.
začněte se učit
Birkaç kez orada bulundum.
I've been thinking about it.
začněte se učit
Onun hakkında düşünüyorum.
I've been to Hong Kong once.
začněte se učit
Bir zamanlar Hong Kong'ta bulundum.
I've caught a terrible cold.
začněte se učit
Çok kötü üşüttüm.
I've climbed Mt. Fuji twice.
začněte se učit
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
I've come to see the sights.
začněte se učit
Manzaraları görmek için geldim.
I've enjoyed talking to you.
začněte se učit
Seninle konuşmaktan hoşlandım.
I've figured out the puzzle.
začněte se učit
Yapbozu çözdüm.
I've had a pleasant evening.
začněte se učit
Ben hoş bir akşam geçirdim.
I've had a really tough day.
začněte se učit
Ben gerçekten zor bir gün geçirdim.
I've just washed the dishes.
začněte se učit
Bulaşıkları az önce yıkadım.
I've never been to Hokkaido.
začněte se učit
Hokkaido'da hiç bulunmadım.
I've never climbed Mt. Fuji.
začněte se učit
Mt. Fuji'ye asla tırmanmadım.
I've often seen him bullied.
začněte se učit
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
I've put on weight recently.
začněte se učit
Son zamanlarda kilo aldım.
I've seen that movie before.
začněte se učit
O filmi daha önce izledim.
I've worked out a good plan.
začněte se učit
İyi bir plan hazırladım.
If it rains, please call me.
začněte se učit
Yağmur yağarsa, lütfen beni arayın.
If you are tired, go to bed.
začněte se učit
Eğer yorgunsan yatmaya git.
In 1911, a revolt broke out.
začněte se učit
1911 yılında bir isyan patlak verdi.
In the end, he did not come.
začněte se učit
Sonunda o gelmedi.
Is eating fish good for you?
začněte se učit
Sizin için balık yemek faydalı mı?
Is eating liver bad for you?
začněte se učit
Karaciğer yemek sizin için kötü mü?
Is English spoken in Canada?
začněte se učit
Kanada'da İngilizce konuşulur mu?
Is he the owner of that car?
začněte se učit
O, o arabanın sahibi mi?
Is it a butterfly or a moth?
začněte se učit
O bir kelebek mi yoksa bir güve mi?
Is it hard to speak English?
začněte se učit
İngilizce konuşmak zor mu?
Is it made of wood or metal?
začněte se učit
O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır.
Is something wrong with you?
začněte se učit
Sana bir şey mi oldu?
Is that the best you can do?
začněte se učit
Elinden gelen o mudur?
Is the dining room open now?
začněte se učit
Yemek odası şimdi açık mı?
Is the job too much for you?
začněte se učit
İş senin için çok fazla mıdır?
Is there a cat on the table?
začněte se učit
Masanın üzerinde bir kedi var mı?
Is there a toilet near here?
začněte se učit
Buraya yakın bir tuvalet var mı?
Is there any help available?
začněte se učit
İşe yarar bir yardım var mı?
Is there anyone in the room?
začněte se učit
Odada birisi var mı?
Is there anything I must do?
začněte se učit
Yapmam gereken bir şey var mı?
Is there someone to help me.
začněte se učit
Bana yardım edecek biri var mı?
It caused quite a commotion.
začněte se učit
O oldukça bir kargaşaya neden oldu.
It doesn't make sense to me.
začněte se učit
Bana göre bir anlamı yok.
It happened a long time ago.
začněte se učit
O uzun zaman önce oldu.
It is a nice view from here.
začněte se učit
O, buradan güzel bir manzara.
It is absolutely impossible.
začněte se učit
O kesinlikle mümkün değil.
It is easier than I thought.
začněte se učit
O, düşündüğümden daha kolay.
It is hard to convince Jack.
začněte se učit
Jack'i ikna etmek zordur.
It is hard to convince John.
začněte se učit
John'u ikna etmek zordur.
It is more than I can stand.
začněte se učit
O, tahammül sınırlarımı aşar.
It is nice to see you again.
začněte se učit
Seni tekrar görmek güzel.
It is no use your resisting.
začněte se učit
Direnmenizin faydası yok.
It is none of your business.
začněte se učit
Sizi ilgilendirmez.
It is our duty to help them.
začněte se učit
Onlara yardım etmek bizim görevimiz.
It is still as cold as ever.
začněte se učit
O hala her zaman ki kadar soğuk.
It is time to shut the gate.
začněte se učit
Kapıyı kapatma zamanı geldi.
It is very cold this winter.
začněte se učit
Bu kış çok soğuk.
It is windy today, isn't it?
začněte se učit
Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
It looks as if you're right.
začněte se učit
Haklısınız gibi görünüyor.
It looks like Tom is sleepy.
začněte se učit
Tom uykulu gibi görünüyor.
It might not freeze tonight.
začněte se učit
Bu gece don olmayabilir.
It never rains but it pours.
začněte se učit
O, yanmasada gürler.
It only takes a few minutes.
začněte se učit
Sadece birkaç dakika sürer.
It rained all day yesterday.
začněte se učit
Dün bütün gün yağmur yağdı.
It really gets on my nerves.
začněte se učit
O, gerçekten sinirlerimi bozuyor.
It seems to be a good house.
začněte se učit
O iyi bir eve benziyor.
It was a very exciting game.
začněte se učit
O çok heyecan verici bir oyundu.
It was about twenty dollars.
začněte se učit
O yaklaşık yirmi dolardı.
It was an agricultural area.
začněte se učit
O bir tarım alanı idi.
It was dark when he came in.
začněte se učit
O, içeri girdiğinde hava kararmıştı.
It was his personal opinion.
začněte se učit
O, onun kişisel fikriydi.
It was late, so I went home.
začněte se učit
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
It was rather easy for them.
začněte se učit
O onlar için oldukça kolaydı.
It was too difficult for me.
začněte se učit
O benim için çok zordu.
It was very cold last month.
začněte se učit
Geçen ay çok soğuktu.
It was very windy yesterday.
začněte se učit
Dün çok rüzgarlıydı.
It went just as we expected.
začněte se učit
O, tam bizim beklediğimiz gibi gitti.
It would be a difficult job.
začněte se učit
O, zor bir iş olacaktı.
It'll cost about 10,000 yen.
začněte se učit
Yaklaşık 10.000 yene mal olacak.
It'll soon be three o'clock.
začněte se učit
Yakında saat üç olacak.
It's already out of fashion.
začněte se učit
O zaten demode.
It's already out of fashion.
začněte se učit
Onun zaten modası geçmiş.
It's an average day at work.
začněte se učit
Bu, iş yerinde ortalama bir gündür.
It's been snowing all night.
začněte se učit
Bütün gece kar yağıyordu.
It's eight o'clock at night.
začněte se učit
Saat gecenin ikisi.
It's going to clear up soon.
začněte se učit
Yakında hava açacak.
It's great to have a family.
začněte se učit
Bir aileye sahip olmak mükemmel.
It's hard to master English.
začněte se učit
İngilizceyi öğrenmek zordur.
It's not a road, but a path.
začněte se učit
O bir yol değil, fakat bir patika.
It's nothing to worry about.
začněte se učit
O endişelenecek bir şey değil.
It's time you faced reality.
začněte se učit
Gerçekle yüzleşmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
It's too early to go to bed.
začněte se učit
Yatmaya gitmek için çok erken.
It's too hot for us to work.
začněte se učit
İşe gitmemiz için hava çok sıcak.
Jack is busy cooking for us.
začněte se učit
Jack bizim için yemek pişirmekle meşgul.
Jack may speak Spanish, too.
začněte se učit
Jack de, İspanyolca konuşabilir.
Jackson fell from his horse.
začněte se učit
Jackson atından düştü.
Jackson said this was wrong.
začněte se učit
Jackson, bunun yanlış olduğunu söyledi.
Jane is not as tall as Mary.
začněte se učit
Jane, Mary kadar uzun değil.
Jane may not be at home now.
začněte se učit
Jane şimdi evde olmayabilir.
Jane swims better than Yumi.
začněte se učit
Jane Yumi'den daha iyi yüzer.
Jill saw the movie with Ken.
začněte se učit
Filmi Ken ile birlikte izledim.
Jill saw the movie with Ken.
začněte se učit
Jill filmi Ken ile izledi.
Jim seized Julie by the arm.
začněte se učit
Jim Julie'yi kolundan yakaladı.
John is good at mathematics.
začněte se učit
John matematikte iyidir.
John is too fat to run fast.
začněte se učit
John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.
John passed the examination.
začněte se učit
John sınavı geçti.
John went to America by air.
začněte se učit
John havayolu ile Amerika'ya gitti.
Kate is not as tall as Anne.
začněte se učit
Kate Anne kadar uzun değil.
Kate is not as tall as Anne.
začněte se učit
Kate Anne kadar uzun değildir.
Kazu likes sports very much.
začněte se učit
Kazu sporları çok sever.
Keep oil away from the fire.
začněte se učit
Yağı ateşten uzak tutun.
Keep out of the way, please.
začněte se učit
Yoldan uzak durun, lütfen.
Keep the secret to yourself.
začněte se učit
Sırrı kendinize saklayın.
Ken decided on going abroad.
začněte se učit
Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
Ken has more books than you.
začněte se učit
Ken'in senden daha fazla kitabı vardır.
Ken has never visited Kyoto.
začněte se učit
Ken Kyoto'yu asla ziyaret etmedi.
Ken met her on his way home.
začněte se učit
Ken eve dönerken onunla karşılaştı.
Kobe is famous for its port.
začněte se učit
Kobe, limanı ile ünlüdür.
Kyoko is lying on the grass.
začněte se učit
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
Kyoto has many universities.
začněte se učit
Kyoto'nun bir sürü üniversitesi var.
Learning calligraphy is fun.
začněte se učit
Hat öğrenmek eğlencelidir.
Leave it where you found it.
začněte se učit
Onu bulduğun yere bırak.
Leave the books as they are.
začněte se učit
Kitapları olduğu gibi bırak.
Lenin ordered them to rebel.
začněte se učit
Lenin onlara isyan etmelerini emretti.
Let me give you some advice.
začněte se učit
Sana biraz tavsiye vereyim.
Let me introduce you to him.
začněte se učit
Seni onunla tanıştırayım.
Let's clear up this problem.
začněte se učit
Bu sorunu açığa çıkaralım.
Let's cut down our expenses.
začněte se učit
Giderlerimizi kısalım.
Let's dine out for a change.
začněte se učit
Değişlik olsun diye dışarıda yiyelim.
Let's eat now. I'm starving.
začněte se učit
Şimdi yiyelim. Açlıktan ölüyorum.
Let's get out of this place.
začněte se učit
Bu yerden çıkalım.
Let's get together tomorrow.
začněte se učit
Yarın birlikte olalım.
Let's go back to our places.
začněte se učit
Yerlerimize geri gidelim.
Let's hope for good results.
začněte se učit
İyi sonuçlar umalım.
Let's not rule anything out.
začněte se učit
Herhangi bir şeyi gözardı etmeyelim.
Let's start with Lesson Ten.
začněte se učit
Ders on ile başlayalım.
Let's talk over a cold beer.
začněte se učit
Soğuk bir bira hakkında konuşalım.
Let's walk to the bookstore.
začněte se učit
Kitapçıya kadar yürüyelim.
Lincoln set the slaves free.
začněte se učit
Lincoln köleleri serbest bıraktı.
Living conditions were hard.
začněte se učit
Yaşam koşulları zordu.
Look at the girl over there.
začněte se učit
Oradaki kıza bak.
Look! Two boys are fighting.
začněte se učit
Bakın! İki çocuk döğüşüyor.
Luckily Tom didn't see Mary.
začněte se učit
Neyse ki Tom Mary'i görmedi.
Lucy made her parents happy.
začněte se učit
Lucy ailesini mutlu etti.
Make a sketch of your house.
začněte se učit
Evinizin bir krokisini yapın.
Make yourselves comfortable.
začněte se učit
Rahatınıza bakın.
Many Americans blamed Spain.
začněte se učit
Birçok Amerikalı İspanya'yı suçladı.
Many of the men became sick.
začněte se učit
Erkeklerin çoğu hasta oldu.
Many people think I'm crazy.
začněte se učit
Birçok insan deli olduğumu düşünür.
Many promises had been made.
začněte se učit
Bir çok sözler verilmiş.
Marble floors are beautiful.
začněte se učit
Mermer zeminler güzeldir.
Mary helped her mother cook.
začněte se učit
Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.
Mary is sitting at the desk.
začněte se učit
Mary sırada oturuyor.
Mary is Tom's granddaughter.
začněte se učit
Mary Tom'un kıztorunudur.
Mary is Tom's mother-in-law.
začněte se učit
Mary Tom'un kaynanasıdır.
Mary is Tom's sister-in-law.
začněte se učit
Mary Tom'un baldızı.
Mary loves her bamboo fence.
začněte se učit
Mary bambu çitini seviyor.
Mary takes after her father.
začněte se učit
Mary babasına benzer.
Mary weighed it in her hand.
začněte se učit
Mary onu elinde tarttı.
Mary will make a good nurse.
začněte se učit
Mary iyi bir hemşire olacak.
May I ask about your family?
začněte se učit
Ailen hakkında soru sorabilir miyim?
May I bring my family along?
začněte se učit
Ailemi birlikte getirebilir miyim?
May I have a class schedule?
začněte se učit
Ben bir sınıf programı alabilir miyim?
May I have a glass of water?
začněte se učit
Bir bardak su alabilir miyim?
May I have some more coffee?
začněte se učit
Biraz daha kahve alabilir miyim?
Could I have the bill, please?
začněte se učit
Hesabı alabilir miyim, lütfen?
May I have the menu, please?
začněte se učit
Menüyü alabilir miyim, lütfen?
May I interrupt you a while?
začněte se učit
Sözünüzü biraz kesebilir miyim?
May I look at your passport?
začněte se učit
Pasaportunuza bakabilir miyim?
May I speak to Mike, please.
začněte se učit
Mike ile konuşabilir miyim, lütfen.
May I speak to you a minute?
začněte se učit
Sizinle bir dakika konuşabilir miyim?
May I take a picture of you?
začněte se učit
Bir resminizi çekebilir miyim?
May we use the language lab?
začněte se učit
Lisan Laboratuvarını kullanabilir miyiz?
Mayuko came out of the room.
začněte se učit
Mayuko odadan dışarı çıktı.
Mayuko has dropped the ball.
začněte se učit
Mayuko topu düşürdü.
Mayuko has not slept enough.
začněte se učit
Mayuko yeteri kadar uyumadı.
Mick named the baby Richard.
začněte se učit
Mick bebeğe Richard adını verdi.
Midori ate the most oranges.
začněte se učit
Midori en çok portakal yedi.
Mike is captain of our team.
začněte se učit
Mike takımımızın kaptanıdır.
Mike wore an indignant look.
začněte se učit
Mike öfkeli bir görüntü takındı.
Milk does not agree with me.
začněte se učit
Süt bana yaramıyor.
Miss Green teaches us music.
začněte se učit
Bayan Green bize müzik öğretir.
Miss Jackson did not appear.
začněte se učit
Bayan Jackson ortaya çıkmadı.
Miss Red taught me Japanese.
začněte se učit
Bayan Red bana Japonca öğretti.
Mix the flour with two eggs.
začněte se učit
Unu iki yumurta ile karıştırın.
Mom is getting dinner ready.
začněte se učit
Annem akşam yemeği hazırlıyor.
Most of us love our country.
začněte se učit
Çoğumuz ülkemizi seviyoruz.
Most people think I'm crazy.
začněte se učit
Birçok kişi deli olduğumu düşünür.
Mrs. Smith cleans that room.
začněte se učit
O odayı bayan Smith temizler.
Murder is punished by death.
začněte se učit
Cinayet ölümle cezalandırılır.
My aunt made me a new skirt.
začněte se učit
Halam bana yeni bir etek yaptı.
My birthday falls on Sunday.
začněte se učit
Doğum günüm Pazara rastlıyor.
My brother is a good skater.
začněte se učit
Erkek kardeşim iyi bir patenci.
My brother plays the guitar.
začněte se učit
Erkek kardeşim gitar çalar.
My brother speaks very fast.
začněte se učit
Erkek kardeşim çok hızlı konuşur.
My clock seems to be broken.
začněte se učit
Benim masa saati bozuk gibi görünüyor.
My daughter likes egg yolks.
začněte se učit
Kızım yumurta sarısını seviyor.
My dog has a wonderful life.
začněte se učit
Benim köpeğimin harika bir hayatı vardır.
My dog sometimes eats grass.
začněte se učit
Benim köpeğim bazen ot yer.
My family are all very well.
začněte se učit
Ailemin hepsi iyidir.
My family is not that large.
začněte se učit
Benim ailem o kadar büyük değildir.
My family is not very large.
začněte se učit
Ailem çok büyük değildir.
My father came home at nine.
začněte se učit
Benim babam dokuzda eve geldi.
My father has gone to China.
začněte se učit
Babam Çin'e gitmişti.
My father is a heavy smoker.
začněte se učit
Benim babam ağır sigara tiryakisi.
My father is an early riser.
začněte se učit
Babam erken kalkan biridir.
My father is away from home.
začněte se učit
Babam evden uzaktadır.
My father is in good health.
začněte se učit
Babam sağlıklıdır.
My father is in his fifties.
začněte se učit
Babam ellili yaşlarında.
My father made me what I am.
začněte se učit
Beni bu duruma getiren babamdır.
My father runs a restaurant.
začněte se učit
Babam bir restoran işletir.
My favorite sport is skiing.
začněte se učit
Benim en sevdiğim spor kayaktır.
My friend will be our guide.
začněte se učit
Arkadaşım rehberimiz olacak.
My girlfriend is an actress.
začněte se učit
Kız arkadaşım bir aktristir.
My grades are above average.
začněte se učit
Benim notlarım ortalamanın üzerindedir.
My grandmother was a farmer.
začněte se učit
Büyükannem bir çiftçiydi.
My hat is bigger than Jim's.
začněte se učit
Şapkam Jim'inkinden daha büyüktür.
My heart began to beat fast.
začněte se učit
Benim kalbim hızlı çarpmaya başladı.
My hobby is taking pictures.
začněte se učit
Benim hobim fotoğraflar çekmektir.
My hobby is writing stories.
začněte se učit
Benim hobim hikayeler yazmaktır.
My house faces to the south.
začněte se učit
Evim güneye bakar.
My house looks to the south.
začněte se učit
Benim evim güneye bakıyor.
My jeans shrank in the wash.
začněte se učit
Benim kot yıkamada küçüldü.
My joke went over very well.
začněte se učit
Benim şaka çok iyi gitti.
My little finger is swollen.
začněte se učit
Benim küçük parmağım şişti.
My mother didn't mention it.
začněte se učit
Annem ondan bahsetmedi.
My mother has four brothers.
začněte se učit
Annemin dört erkek kardeşi var.
My mother is an early riser.
začněte se učit
Annem sabahçıdır.
My mother left me a message.
začněte se učit
Annem bana bir mesaj bıraktı.
My mother made me a sweater.
začněte se učit
Annem bana bir kazak yaptı.
My mother prepares my meals.
začněte se učit
Benim yemeklerimi annem hazırlar.
My older sister got engaged.
začněte se učit
Benim ablam nişanlandı.
My oldest brother is single.
začněte se učit
En büyük ağabeyim bekardır.
My parents also have a farm.
začněte se učit
Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
My parents made me go there.
začněte se učit
Ebeveynlerim beni oraya gönderdi.
My plan was adopted by them.
začněte se učit
Planım onlar tarafından benimsendi.
My sister has a sweet tooth.
začněte se učit
Kız kardeşim tatlıya düşkündür.
My sister is a good swimmer.
začněte se učit
Kız kardeşim iyi bir yüzücüdür.
My sister is engaged to him.
začněte se učit
Kız kardeşim onunla nişanlıdır.
My sister's getting married.
začněte se učit
Kız kardeşim evleniyor.
My son is small for his age.
začněte se učit
Benim oğlum yaşına göre küçük.
My uncle gave him a present.
začněte se učit
Amcam ona bir hediye verdi.
My uncle gave him a present.
začněte se učit
Dayım ona bir hediye verdi.
My uncle gave his car to me.
začněte se učit
Amcam arabasını bana verdi.
My uncle has a large family.
začněte se učit
Amcamın büyük bir ailesi var.
My uncle has three children.
začněte se učit
Amcamın üç çocuğu var.
My uncle has three children.
začněte se učit
Dayımın üç çocuğu var.
My uncle lived a happy life.
začněte se učit
Amcam mutlu bir hayat yaşadı.
My uncle lived to be ninety.
začněte se učit
Amcam doksana ayak bastı

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.