→ Turkish Sentences From Tatoeba 3 → Začněte se učit / Stáhněte si MP3 karty

otázka		odpověď
Nobody taught me. začněte se učit		Kimse bana öğretmedi.
Note how I do it. začněte se učit		Onu nasıl yaptığımı not et.
Pass me the salt. začněte se učit		Tuzu bana iletin.
Peter loves Jane. začněte se učit		Peter Jane'i seviyor.
Please be gentle. začněte se učit		Lütfen nazik olun.
Please come here. začněte se učit		Lütfen buraya gel.
Please copy this. začněte se učit		Lütfen bunu kopyalayın.
Please don't ask. začněte se učit		Lütfen sormayın.
Please don't cry. začněte se učit		Lütfen ağlama.
Please don't die. začněte se učit		Lütfen ölme.
Please enter now. začněte se učit		Lütfen şimdi giriniz.
Please follow me. začněte se učit		Lütfen beni izleyiniz.
Please let me go. začněte se učit		Lütfen gitmeme izin verin.
Please make sure. začněte se učit		Lütfen emin olun.
Please phone him. začněte se učit		Lütfen ona telefon et.
Please step back. začněte se učit		Lütfen geri çekilin.
Put on your coat. začněte se učit		Ceketini giy.
Put out the fire. začněte se učit		Ateşi söndür.
Red wine, please. začněte se učit		Kırmızı şarap, lütfen.
Rome is in Italy. začněte se učit		Roma İtalya'dadır.
See you at lunch. začněte se učit		Öğle yemeğinde görüşürüz.
She attacked him. začněte se učit		O, ona saldırdı.
She became happy. začněte se učit		O mutlu oldu.
She began crying. začněte se učit		O, ağlamaya başladı.
She came at once. začněte se učit		O derhal geldi.
She defeated him. začněte se učit		O onu yendi.
She despised him. začněte se učit		O onu hor gördü.
She despises him. začněte se učit		O onu küçümsüyor.
She disliked him. začněte se učit		O onu sevmiyordu.
She divorced him. začněte se učit		O ondan boşandı.
She hit him hard. začněte se učit		O ona sert vurdu.
She idolized him. začněte se učit		O onu idolleştirmişti.
She insulted him. začněte se učit		O ona hakaret etti.
She is a pianist. začněte se učit		O bir piyanist.
She is a student. začněte se učit		O bir öğrenci.
She is easygoing. začněte se učit		O yumuşak başlı.
She is mad at me. začněte se učit		O bana deli oluyor.
She's stubborn. začněte se učit		O inatçı.
She is on a diet. začněte se učit		O bir diyette.
She is very busy. začněte se učit		O çok meşgul.
She is very wise. začněte se učit		O çok akıllıdır.
She kept working. začněte se učit		O çalışmaya devam etti.
She lost her way. začněte se učit		Ona yolunu kaybetti.
He may not come. začněte se učit		O gelmeyebilir.
She must be sick. začněte se učit		O hasta olmalı.
He denied it. začněte se učit		O onu reddetti.
She repulses him. začněte se učit		O onu kovar.
She rode a camel. začněte se učit		O bir deveye bindi.
She said goodbye. začněte se učit		O, hoşçakal dedi.
She smiled at me. začněte se učit		Bana gülümsedi.
She startled him. začněte se učit		O onu ürküttü.
She stood by him. začněte se učit		O onun yanında durdu.
She took my hand. začněte se učit		O benim elimi tuttu.
She was promoted. začněte se učit		O, terfi ettirildi.
She waved at him. začněte se učit		O ona el salladı.
She wore glasses. začněte se učit		O gözlük takıyordu.
She worships him. začněte se učit		O ona tapar.
She wrote in ink. začněte se učit		O mürekkeple yazdı.
Sit down with me. začněte se učit		Benimle otur.
Sit down, please. začněte se učit		Oturun, lütfen.
Someone is lying. začněte se učit		Birisi yalan söylüyor.
Sorry I'm late. začněte se učit		Geç kaldığım için üzgünüm.
Stand up, please. začněte se učit		Ayağa kalk, lütfen.
Stop saying that! začněte se učit		Böyle söylemeyi bırak!
Summer has ended. začněte se učit		Yaz sona erdi.
Swimming is easy. začněte se učit		Yüzme kolaydır.
Take a short cut. začněte se učit		Kestirmeden gidelim.
Take me with you. začněte se učit		Beni de götür.
Tell him to wait. začněte se učit		Ona beklemesini söyle.
Tell me about it. začněte se učit		Bana ondan bahset.
That baby is Tom. začněte se učit		O bebek Tom'dur.
That bag is mine. začněte se učit		O çanta benim.
That car is hers. začněte se učit		O araba onunki.
That car is mine. začněte se učit		O araba benimki.
That is a pagoda. začněte se učit		O bir pagodadır.
That is a pencil. začněte se učit		O bir kurşun kalem.
That's his house. začněte se učit		Bu onun evi.
That's no excuse. začněte se učit		O mazeret değil.
That's not funny. začněte se učit		Hiç komik değil.
That's our house. začněte se učit		O bizim ev.
The baby's awake. začněte se učit		Bebek uyanık.
The battery died. začněte se učit		Pil öldü.
The book is easy. začněte se učit		Kitap kolay.
The boy ran away. začněte se učit		Çocuk kaçtı.
The boy was full. začněte se učit		Çocuk toktu.
The can is empty. začněte se učit		Teneke boş.
The car is ready. začněte se učit		Araba hazır.
The curtain fell. začněte se učit		Perde düştü.
The curtain rose. začněte se učit		Perde kalktı.
The dog is dying. začněte se učit		Köpek ölüyor.
The dog is white. začněte se učit		Köpek beyaz.
The dog was dead. začněte se učit		Köpek öldü.
The food is cold. začněte se učit		Yiyecekler soğuk.
The game is over. začněte se učit		Oyun bitti.
The kid got hurt. začněte se učit		Çocuk incindi.
The light is out. začněte se učit		Işık söndü.
The line is busy. začněte se učit		Hat meşgul.
The man ran away. začněte se učit		Adam kaçtı.
The man stood up. začněte se učit		Adam ayağa kalktı.
The show is over. začněte se učit		Gösteri bitti.
The sky is clear. začněte se učit		Gökyüzü açık.
The sky was dark. začněte se učit		Gökyüzü karanlıktı.
The sun came out. začněte se učit		Güneş çıktı.
The well ran dry. začněte se učit		Kuyu kurudu.
The whistle blew. začněte se učit		Düdük üfledi.
The work is done. začněte se učit		İş yapılmıştır.
There's no doubt. začněte se učit		Hiç şüphe yok.
There's no hurry. začněte se učit		Hiç acelesi yok.
They are artists. začněte se učit		Onlar sanatçılar.
They are at work. začněte se učit		Onlar işteler.
They are doctors. začněte se učit		Onlar doktordur.
They are singers. začněte se učit		Onlar şarkıcıdır.
They call me Bob. začněte se učit		Onlar bana Bob diyorlar.
They call me Bob. začněte se učit		Onlar bana Bob derler.
They dug a grave. začněte se učit		Onlar bir mezar kazdı.
They feel hungry. začněte se učit		Onlar açlık hissediyorlar.
They go shopping. začněte se učit		Alışverişe giderler.
They got married. začněte se učit		Onlar evlendiler.
They had no food. začněte se učit		Onların yiyecekleri yoktu.
They like apples. začněte se učit		Onlar elma severler.
They made her go. začněte se učit		Onlar onu gönderdiler.
They respect him. začněte se učit		Onlar ona saygı duyuyorlar.
This bag is mine. začněte se učit		Bu çanta benim.
This book is new. začněte se učit		Bu kitap yeni.
This book is old. začněte se učit		Bu kitap eski.
I own this car. začněte se učit		Bu araba benim.
This doesn't fit. začněte se učit		Bu uymuyor.
This hat is mine. začněte se učit		Bu şapka benim.
This is her book. začněte se učit		Bu onun kitabı.
This is the life. začněte se učit		Hayat budur.
This is too long. začněte se učit		Bu çok uzun.
This is your key. začněte se učit		Bu sizin anahtarınız.
This tastes good. začněte se učit		Bunun tadı iyi.
Those are my CDs. začněte se učit		Onlar benim CD'lerim.
Tom arrived last. začněte se učit		Tom son olarak vardı.
Tom beat Mary up. začněte se učit		Tom Mary'yi dövdü.
Tom began to cry. začněte se učit		Tom ağlamaya başladı.
Tom can run fast. začněte se učit		Tom hızlı koşabilir.
Tom changed jobs. začněte se učit		Tom işleri değiştirdi.
Tom did his best. začněte se učit		Tom elinden geleni yaptı.
Tom didn't do it. začněte se učit		Tom onu yapmadı.
Tom died in 2009. začněte se učit		Tom 2009 yılında öldü.
Tom drinks a lot. začněte se učit		Tom çok içer.
Tom drives a BMW. začněte se učit		Tom bir BMW sürer.
Tom felt awkward. začněte se učit		Tom garip hissetti.
Tom felt foolish. začněte se učit		Tom aptalca hissetti.
Tom gave up hope. začněte se učit		Tom ümidini yitirdi.
Tom got a suntan. začněte se učit		Tom'un bir bronzlaşması var.
Tom got a tattoo. začněte se učit		Tom'un bir dövmesi var.
Tom got into bed. začněte se učit		Tom yatağa girdi.
Tom got some pie. začněte se učit		Tom biraz turta aldı.
Tom had no money. začněte se učit		Tom'un hiç parası yoktu.
Tom hailed a cab. začněte se učit		Tom bir taksi çağırdı.
Tom has gone mad. začněte se učit		Tom delirdi.
Tom has insomnia. začněte se učit		Tom'un uyuyama hastalığı var.
Tom has two jobs. začněte se učit		Tom'un iki mesleği var.
Tom hit a triple. začněte se učit		Tom üçlü çarptı.
Tom hurt himself. začněte se učit		Tom kendini incitti.
Tom ignored Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi görmezden geldi.
Tom is a bad boy. začněte se učit		Tom kötü bir çocuk.
Tom is a refugee. začněte se učit		Tom bir mülteci.
Tom is a shy boy. začněte se učit		Tom utangaç bir çocuktur.
Tom is a student. začněte se učit		Tom bir öğrencidir.
Tom is a veteran. začněte se učit		Tom bir eski kurttur.
Tom is dangerous. začněte se učit		Tom tehlikelidir.
Tom is easygoing. začněte se učit		Tom babacan.
Tom is in prison. začněte se učit		Tom cezaevinde.
Tom is my friend. začněte se učit		Tom, benim arkadaşımdır.
Tom is my friend. začněte se učit		Tom benim arkadaşımdır.
Tom is our guest. začněte se učit		Tom bizim misafirimiz.
Tom is unpopular. začněte se učit		Tom popüler değildir.
Tom is very kind. začněte se učit		Tom çok naziktir.
Tom is very tall. začněte se učit		Tom çok uzun boyludur.
Tom isn't a fool. začněte se učit		Tom bir aptal değildir.
Tom isn't stupid. začněte se učit		Tom aptal değildir.
Tom isn't up yet. začněte se učit		Tom Henüz kalkmadı.
Tom lied to Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye yalan söyledi.
Tom likes cheese. začněte se učit		Tom peynir sever.
Tom lit the fire. začněte se učit		Tom ateş yaktı.
Tom lit the oven. začněte se učit		Tom fırını yaktı.
Tom looked happy. začněte se učit		Tom mutlu görünüyordu.
Tom looks strong. začněte se učit		Tom güçlü görünüyor.
Tom lost his job. začněte se učit		Tom işini kaybetti.
Tom lost his job. začněte se učit		Tom kovuldu.
Tom lost his way. začněte se učit		Tom yolunu kaybetti.
Tom lost the bet. začněte se učit		Tom bahsi kaybetti
Tom loves skiing. začněte se učit		Tom kayak sever.
Tom may be right. začněte se učit		Tom haklı olabilir.
Tom may be wrong. začněte se učit		Tom hatalı olabilir.
Tom may not come. začněte se učit		Tom gelmeyebilir.
Tom never cheats. začněte se učit		Tom asla aldatmaz.
Tom put on a tie. začněte se učit		Tom bir kravat taktı.
Tom quit smoking. začněte se učit		Tom sigara içmekten vazgeçti.
Tom saw a doctor. začněte se učit		Tom bir doktora gitti.
Tom scolded Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi azarladı.
Tom slapped Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi tokatladı.
Tom took the job. začněte se učit		Tom işi aldı.
Tom walks slowly. začněte se učit		Tom yavaşça yürür.
Tom was confused. začněte se učit		Tom'un kafası karıştı.
Tom was ecstatic. začněte se učit		Tom kendinden geçmişti.
Tom was executed. začněte se učit		Tom idam edildi.
Tom was homesick. začněte se učit		Tom vatan hasreti çekiyordu.
Tom was startled. začněte se učit		Tom ürktü.
Tom was worn out. začněte se učit		Tom yıpranmıştı.
Tom went bonkers. začněte se učit		Tom keçileri kaçırdı.
Tom went bonkers. začněte se učit		Tom kafayı sıyırdı.
Tom went too far. začněte se učit		Tom çok uzağa gitti.
Tom will survive. začněte se učit		Tom yaşayacak.
Tom won the race. začněte se učit		Tom yarışı kazandı.
Tom won't get it. začněte se učit		Tom onu almayacaktır.
Try it once more. začněte se učit		Bir kez daha deneyin.
Turn off the gas. začněte se učit		Gazı kapatın.
Turn to the left. začněte se učit		Sola dön.
Walk ahead of me. začněte se učit		Benim önümde yürü.
Walk more slowly. začněte se učit		Daha yavaş yürüyün.
Water the plants. začněte se učit		Bitkileri sula.
We aim to please. začněte se učit		Biz müşteri memnuniyeti için çalışıyoruz.
We arrived first. začněte se učit		Biz ilk olarak vardık.
We call him Mike. začněte se učit		Ona Mike diye çağırırız.
We depend on you. začněte se učit		Biz size bağlıyız.
We enjoy talking. začněte se učit		Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.
We hate violence. začněte se učit		Biz şiddetten nefret ederiz.
We have no sugar. začněte se učit		Hiç şekerimiz yok.
We heard her cry. začněte se učit		Biz onun çığlık attığını duyduk.
We left by train. začněte se učit		Biz trenle gittik.
We like children. začněte se učit		Biz çocukları severiz.
We lost the game. začněte se učit		Biz oyunu kaybettik.
We saw her dance. začněte se učit		Biz onun dansını gördük.
We won the match. začněte se učit		Biz maçı kazandık.
We're classmates. začněte se učit		Biz sınıf arkadaşlarıyız.
We're in a hurry. začněte se učit		Bizim acelemiz var.
Welcome to Japan. začněte se učit		Japonya'ya hoş geldiniz.
What a fine view! začněte se učit		Ne güzel bir manzara!
What a good shot! začněte se učit		Ne güzel vuruş!
What did she say? začněte se učit		O ne dedi?
What did you buy? začněte se učit		Ne satın aldınız?
What did you say? začněte se učit		Ne dediniz?
What did you say? začněte se učit		Ne dedin?
What've you got? začněte se učit		Neyin var?
What do you make? začněte se učit		Ne yaparsın?
What do you mean? začněte se učit		Ne demek istiyorsun?
What do you want? začněte se učit		Ne istiyorsun?
What does she do? začněte se učit		O ne iş yapar?
What does Tom do? začněte se učit		Tom ne iş yapar?
What is he after? začněte se učit		O neyin peşinde?
What is he doing? začněte se učit		O ne yapıyor?
What is he up to? začněte se učit		O ne işler çeviriyor?
What is the news? začněte se učit		Haber nedir?
What woke you up? začněte se učit		Seni ne uyandırdı?
What's that bird? začněte se učit		O kuş nedir?
What's the cause? začněte se učit		Neden nedir?
What's the point? začněte se učit		Ne faydası var?
When does it end? začněte se učit		Ne zaman biter?
Where can I park? začněte se učit		Nereye park edebilirim?
Where did you go? začněte se učit		Nereye gittin?
Where is my seat? začněte se učit		Benim koltuğum nerede?
Where's the boss? začněte se učit		Patron nerede?
Who doesn't know? začněte se učit		Kim bilmiyor?
Who is that lady? začněte se učit		O bayan kim?
Who will help me? začněte se učit		Bana kim yardım edecek.
Who wrote Hamlet? začněte se učit		Hamlet'i kim yazdı?
Whose turn is it? začněte se učit		Kimin sırası?
Why did you quit? začněte se učit		Neden bıraktın?
Why do you study? začněte se učit		Niçin çalışıyorsun?
Why is it so hot? začněte se učit		Neden bu kadar sıcak?
Will he get well? začněte se učit		O iyileşecek mi?
Will you go, too? začněte se učit		Sen de gidecek misin?
Will you help me? začněte se učit		Bana yardımcı olur musun?
Will you join us? začněte se učit		Bize katılır mısınız?
Will you tell me? začněte se učit		Bana söyler misin?
You are a doctor. začněte se učit		Sen bir doktorsun.
You are to blame. začněte se učit		Sen suçlanacaksın.
You can't go out. začněte se učit		Dışarı çıkamazsın.
You look amazing. začněte se učit		Müthiş görünüyorsun.
You look so pale. začněte se učit		Çok solgun görünüyorsun.
You may be right. začněte se učit		Haklı olabilirsin.
You may go there. začněte se učit		Oraya gidebilirsin.
You may sit here. začněte se učit		Buraya oturabilirsin.
You may swim now. začněte se učit		Şimdi yüzebilirsin.
You must go home. začněte se učit		Eve gitmelisin.
You should sleep. začněte se učit		Uyumalısın.
You shouldn't go. začněte se učit		Gitmemelisin.
Your dog is here. začněte se učit		Köpeğiniz burada.
Your face is red. začněte se učit		Yüzün kızarmış.
A boy spoke to me. začněte se učit		Bir çocuk benimle konuştu.
A dog bit her leg. začněte se učit		Bir köpek onun bacağını ısırdı.
A dog was running. začněte se učit		Bir köpek koşuyordu.
All men are equal. začněte se učit		Bütün insanlar eşittir.
Am I making sense? začněte se učit		Sözlerimin anlamı var mı?
Am I under arrest? začněte se učit		Ben tutuklu muyum?
Are they American? začněte se učit		Onlar Amerikalı mı?
Are they Japanese? začněte se učit		Onlar Japon mu?
Are you a student? začněte se učit		Sen bir öğrenci misin?
Are you all ready? začněte se učit		Hepiniz hazır mısınız?
Are your eyes bad? začněte se učit		Gözlerin kötü mü?
Aren't you hungry? začněte se učit		Aç değil misin?
Aren't you sleepy? začněte se učit		Uykulu değil misin?
Ask your question. začněte se učit		Sorunu sor.
Be kind to others. začněte se učit		Başkalarına karşı nazik olun.
Betty drives fast. začněte se učit		Betty hızlı araba sürer.
Betty drives fast. začněte se učit		Betty hızlı sürer.
Bill was in Japan. začněte se učit		Bill, Japonya'daydı.
Bill was in Japan. začněte se učit		Bill Japonya'daydı.
Birds build nests. začněte se učit		Kuşlar yuvalar yaparlar.
Bob saw him again. začněte se učit		Bob onu tekrar gördü.
Call an ambulance. začněte se učit		Bir ambulans çağırın.
Call her tomorrow. začněte se učit		Onu yarın arayın.
Can I do anything? začněte se učit		Ben bir şey yapabilir miyim?
Can I go home now? začněte se učit		Şimdi eve gidebilir miyim?
Can I have a bite? začněte se učit		Ben bir ısırık alabilir miyim?
Can we rent a car? začněte se učit		Bir araba kiralayabilir miyiz?
Can you handle it? začněte se učit		Onu tutar mısın?
Can you swim well? začněte se učit		İyi yüzebilir misin?
Carry this for me. začněte se učit		Bunu benim için taşı.
Champagne, please. začněte se učit		Şampanya, lütfen.
Choose one person. začněte se učit		Bir kişi seçin.
Christmas is soon. začněte se učit		Noel yakında.
Clean up the room. začněte se učit		Odayı temizleyin.
Come closer to me. začněte se učit		Bana yakın gel.
Come here at once. začněte se učit		Hemen buraya gel.
Come home at once. začněte se učit		Derhal eve gel.
Come home by 6:30. začněte se učit		6:30'a kadar eve gel.
Come into my room. začněte se učit		Odama gel.
Come sing with me. začněte se učit		Gel benimle şarkı söyle.
Come swim with me. začněte se učit		Gel benimle yüz.
Could you help me? začněte se učit		Bana yardımcı olabilir misiniz?
Crime doesn't pay. začněte se učit		Suç ödemez.
Deal us the cards. začněte se učit		Bize kartları dağıt.
Did Cathy go, too? začněte se učit		Cathy de gitti mi?
Did you know that? začněte se učit		Onu biliyor muydunuz?
Did you live here? začněte se učit		Burada yaşadın mı?
Didn't you go out? začněte se učit		Dışarı çıkmadın mı?
Do it by yourself. začněte se učit		Onu tek başına yap.
Do it this way. začněte se učit		Onu bu şekilde yap.
Do we have a deal? začněte se učit		Bizim bir anlaşmamız var mı?
Do you believe me? začněte se učit		Bana inanıyor musun?
Do you have a car? začněte se učit		Bir araban var mı?
Do you have a pen? začněte se učit		Bir kalemin var mı?
Do you have a pet? začněte se učit		Bir evcil hayvanın var mı?
Do you like sushi? začněte se učit		Suşi sever misiniz?
Do you want a car? začněte se učit		Bir araba istiyor musunuz?
Do you want money? začněte se učit		Para istiyor musunuz?
Do your very best. začněte se učit		En iyisini yapın.
Does she know you? začněte se učit		O seni biliyor mu?
Dogs are faithful. začněte se učit		Köpekler sadıktır.
Don't be so angry. začněte se učit		O kadar kızgın olmayın.
Don't laugh at me. začněte se učit		Bana gülme.
Don't let me down. začněte se učit		Benim yüzümü kara çıkarma.
Don't let me down. začněte se učit		Beni hayal kırıklığına uğratma.
Don't run so fast. začněte se učit		O kadar hızlı çalışmayın.
Don't threaten me. začněte se učit		Beni tehdit etmeyin.
Don't touch these. začněte se učit		Bunlara dokunmayın.
Earth is a planet. začněte se učit		Dünya bir gezegendir.
Every bus is full. začněte se učit		Her otobüs doludur.
Fill in this form. začněte se učit		Bu formu doldurun.
Fry an egg for me. začněte se učit		Benim için bir yumurta kızartın.
Get me my glasses. začněte se učit		Bana gözlüğümü getir.
Get ready quickly. začněte se učit		Çabucak hazırlanın.
Give me five days. začněte se učit		Bana beş gün verin.
Give me some milk. začněte se učit		Bana biraz süt ver.
Go ahead and talk. začněte se učit		Devam edin ve konuşun.
Go straight ahead. začněte se učit		Dümdüz gidin.
Green suits Alice. začněte se učit		Yeşil Alice'e uyuyor.
Green suits Alice. začněte se učit		Green Alice'e yakışır.
Has the bell rung? začněte se učit		Zil çaldı mı?
Have your own way. začněte se učit		Dilediğiniz gibi yapın.
He asked for food. začněte se učit		O yiyecek istedi.
He began to shout. začněte se učit		O bağırmaya başladı.
He blocked my way. začněte se učit		O benim önümü kesti.
He bought a Honda. začněte se učit		O bir Honda aldı.
He called my name. začněte se učit		O ismimi çağırdı.
He came about two. začněte se učit		O yaklaşık ikide geldi.
He came back soon. začněte se učit		O kısa süre sonra geri geldi.
He came in person. začněte se učit		O bizzat geldi.
He came to see me. začněte se učit		O beni görmeye geldi.
He can be trusted. začněte se učit		O güvenilir olabilir.
He deals in grain. začněte se učit		O tahıl ticareti yapar.
He did it for fun. začněte se učit		O, eğlence için onu yaptı.
He did it himself. začněte se učit		O onu kendisi yaptı.
He did not say so. začněte se učit		O öyle söylemedi.
He died of cancer. začněte se učit		O kanserden öldü.
He died yesterday. začněte se učit		O, dün öldü.
He drives roughly. začněte se učit		O, sert araba sürer.
He dropped a vase. začněte se učit		O bir vazo düşürdü.
He gave me a hint. začněte se učit		O bana bir ipucu verdi.
He gave me a wink. začněte se učit		Bana bir göz kırptı.
He got me a watch. začněte se učit		Bana bir saat aldı.
He got very drunk. začněte se učit		O, çok sarhoş oldu.
He had no coat on. začněte se učit		Onun üzerinde bir ceketi yok.
He had three sons. začněte se učit		Üç oğlu vardı.
He hanged himself. začněte se učit		Kendisini astı.
He has a cold now. začněte se učit		O soğuk almış.
He has brown eyes. začněte se učit		Onun kahverengi gözleri var.
He is a biologist. začněte se učit		O bir biyolog.
He is a brave man. začněte se učit		O cesur bir adam.
He is a daredevil. začněte se učit		O gözüpek.
He is a dramatist. začněte se učit		O bir oyun yazarı.
He is a gentleman. začněte se učit		O bir beyefendi.
He is a physicist. začněte se učit		O bir fizikçi.
He is a scientist. začněte se učit		O bir bilim adamıdır.
He is about forty. začněte se učit		O yaklaşık olarak 40 yaşında.
He is about forty. začněte se učit		O aşağı yukarı 40 yaşında.
He is an American. začněte se učit		O bir Amerikalı.
He is an evil man. začněte se učit		O kötü bir adam.
He is at his desk. začněte se učit		Onun masasındadır.
He is beyond hope. začněte se učit		O umutsuzdur.
He is but a child. začněte se učit		O, ancak bir çocuk.
He is fast runner. začněte se učit		O hızlı koşucu.
He is getting old. začněte se učit		O yaşlanıyor.
He is in business. začněte se učit		O ticaret yapmaktadır.
He is influential. začněte se učit		O nüfuzludur.
He is just my age. začněte se učit		O tam benim yaşımda.
He is kind to her. začněte se učit		O, ona karşı naziktir.
He is not so tall. začněte se učit		O o kadar uzun boylu değil.
He is on the team. začněte se učit		O takımdadır.
He is quite right. začněte se učit		O oldukça haklı.
He is running now. začněte se učit		O şimdi çalışıyor.
He is still alive. začněte se učit		O hala hayatta.
He is still angry. začněte se učit		O hala kızgın.
He is still young. začněte se učit		O hala genç.
He is sure to win. začněte se učit		O kazanacağından emin.
He is unrealistic. začněte se učit		O gerçekçi değildir.
He is very honest. začněte se učit		O çok dürüst.
He is walking now. začněte se učit		O şimdi yürüyor.
He is watching TV. začněte se učit		O TV seyrediyor.
He isn't here now. začněte se učit		O şimdi burada değil.
He keeps his word. začněte se učit		O, sözünü tutar.
He keeps two cats. začněte se učit		O iki kedi besler.
He kept it secret. začněte se učit		O onu gizli tuttul.
He lives close by. začněte se učit		O yakın yaşıyor.
He lost his honor. začněte se učit		Onun onurunu kaybetti.
He made a mistake. začněte se učit		O bir hata yaptı.
He made her happy. začněte se učit		Onu mutlu etti.
He made me a suit. začněte se učit		O, bana bir takım elbise yaptı.
He may come today. začněte se učit		O, bugün gelebilir.
He moved to Tokyo. začněte se učit		Tokyo'ya taşındı.
He must work hard. začněte se učit		O çok çalışmalı.
He needed to rest. začněte se učit		Onun dinlenmesi gerekiyordu.
He ordered a beer. začněte se učit		O bir bira aldı.
He owns this land. začněte se učit		O, bu toprağın sahibidir.
He raised his arm. začněte se učit		O kolunu kaldırdı.
He ran five miles. začněte se učit		O beş mil koştu.
He runs very fast. začněte se učit		O çok hızlı çalışır.
He sat on the bed. začněte se učit		O, yatağın üzerine oturdu.
He shook his head. začněte se učit		Başını salladı.
He speaks English. začněte se učit		O İngilizce konuşur.
He stole my watch. začněte se učit		O benim saatimi çaldı.
He struck a match. začněte se učit		O, bir kibrit yaktı.
He talks too fast. začněte se učit		O çok hızlı konuşur.
He threw the ball. začněte se učit		O, topu attı.
He threw the ball. začněte se učit		O, topu fırlattı.
He told the truth. začněte se učit		O gerçeği söyledi.
He took a day off. začněte se učit		O bir gün izin aldı.
He took a picture. začněte se učit		O bir resim çekti.
He turned the key. začněte se učit		O anahtarı döndürdü.
He wakes up early. začněte se učit		O erken uyanır.
He walked quietly. začněte se učit		O sessizce yürüdü.
He was a tall man. začněte se učit		O uzun boylu bir adamdı.
He was very happy. začněte se učit		O çok mutluydu.
He will come soon. začněte se učit		O yakında gelecek.
He writes scripts. začněte se učit		O senaryolar yazar.
He's a big coward. začněte se učit		O büyük bir korkak.
He's already left. začněte se učit		Zaten gitti.
He's just arrived. začněte se učit		O az önce geldi.
He's now studying. začněte se učit		[sound: O+C59Fimdi+eC49Fitim+gC3B6rC3BCyor. mp3] O şimdi eğitim görüyor.
He's studying now. začněte se učit		[sound: O+C59Fimdi+eC49Fitim+yapC4B1yor. mp3] O şimdi eğitim yapıyor.
He's swimming now. začněte se učit		[sound: O+C59Fimdi+yC3BCzC3BCyor. mp3] O şimdi yüzüyor.
Her eyes are blue. začněte se učit		[sound: Onun+gC3B6zleri+mavidir. mp3] Onun gözleri mavidir.
Here is your book. začněte se učit		[sound: C4B0C59Fte+kitabC4B1n. mp3]İşte kitabın.
Here's my receipt. začněte se učit		[sound: C4B0C59Fte+benim+makbuz. mp3]İşte benim makbuz.
Here's some water. začněte se učit		[sound: C4B0C59Fte+bir+miktar+su. mp3]
His car is a Ford. začněte se učit		[sound: Onun+arabasC4B1+bir+ford. mp3]  Onun arabası bir ford.
How about a drink? začněte se učit		[sound: Bir+iC3A7kiye+ne+dersin. mp3] Bir içkiye ne dersin?
How are you, Mike? začněte se učit		[sound: NasC4B1lsC4B1n2C+Mike. mp3] Nasılsın, Mike?
How complex is it? začněte se učit		[sound: Ne+kadar+karmaC59FC4B1k. mp3]  Ne kadar karmaşık?
How lucky you are! začněte se učit		[sound: Ne+kadar+C59FanslC4B1sC4B1n21. mp3] Ne kadar şanslısın!
How should I know? začněte se učit		[sound: Nereden+bileyim. mp3] Nereden bileyim?
How was your trip? začněte se učit		[sound: YolculuC49Fun+nasC4B1ldC4B1. mp3] Yolculuğun nasıldı?
How was your walk? začněte se učit		Yürüyüşünüz nasıldı?
How's the weather? začněte se učit		Hava durumu nasıl?
How is the family? začněte se učit		Aileniz nasıl?
How's your mother? začněte se učit		Annen nasıl?
How's your sister? začněte se učit		Kız kardeşin nasıl?
I agreed with her. začněte se učit		Onunla aynı fikirdeydim.
I also went there. začněte se učit		Ben de oraya gittim.
I am a cat person. začněte se učit		Bir bir kedi insanım.
I am afraid to go. začněte se učit		Gitmeye korkuyorum.
I am from Shikoku. začněte se učit		Şikokulu'yum.
I am good at math. začněte se učit		Ben matematik iyiyim.
I am studying now. začněte se učit		Şimdi çalışıyorum.
I am the same age. začněte se učit		Ben aynı yaştayım.
I am very pleased. začněte se učit		Ben çok memnunum.
I baited the hook. začněte se učit		Oltayı yemledim.
I bought that car. začněte se učit		Ben şu arabayı satın aldım.
I called for help. začněte se učit		Ben yardım için çağrıda bulundum.
I can comfort her. začněte se učit		Onu teselli edebilirim.
I can hardly swim. začněte se učit		Ben hemen hemen hiç yüzemem.
I can hardly walk. začněte se učit		Güçlükle yürüyebiliyorum.
I can play soccer. začněte se učit		Ben futbol oynayabilirim.
I can play tennis. začněte se učit		Ben tenis oynayabilirim.
I can't trust him. začněte se učit		Ona güvenemem.
I changed my mind. začněte se učit		Fikrimi değiştirdim.
I climbed Mt. Aso. začněte se učit		Ben Aso Dağı'na tırmandım.
I come from Japan. začněte se učit		Ben Japonya'lıyım.
I couldn't get in. začněte se učit		Ben içeri giremedim.
I couldn't get it. začněte se učit		Ben anlayamadım.
I didn't hear you. začněte se učit		Ben seni duymadım.
I do not feel sad. začněte se učit		Ben üzgün değilim.
I do not think so. začněte se učit		Öyle düşünmüyorum.
I don't blame you. začněte se učit		Seni suçlamıyorum.
I don't like dogs. začněte se učit		Ben köpekleri sevmem.
I don't like eggs. začněte se učit		Ben yumurta sevmiyorum.
I don't like this. začněte se učit		Bunu sevmiyorum.
I doubt his story. začněte se učit		Ben onun hikayesinden şüphe duyuyorum.
I failed the exam. začněte se učit		Sınavda başarısız oldum.
I felt very happy. začněte se učit		Ben çok mutlu hissettim.
I finally escaped. začněte se učit		Sonunda kaçtım.
I forget his name. začněte se učit		Onun adını unuturum.
I forgot her name. začněte se učit		Onun adını unuttum.
I forgot her name. začněte se učit		Onun ismini unuttum.
I found him a job. začněte se učit		Ona bir iş buldum.
I gave him a book. začněte se učit		Ona bir kitap verdim.
I got a bee sting. začněte se učit		Beni bir arı soktu.
I got a flat tire. začněte se učit		Patlak bir lastiğim var.
I got a flat tire. začněte se učit		Kabak bir lastiğim var.
I got a good seat. začněte se učit		Benim iyi bir koltuğum var.
I got my hair cut. začněte se učit		Saçımı kestirdim.
I got to know him. začněte se učit		Onu bilmek lazım.
I got up at seven. začněte se učit		Ben yedide kalktım.
I got very sleepy. začněte se učit		Ben çok uykuluyum.
I had a good idea. začněte se učit		İyi bir fikrim vardı.
I had a good time. začněte se učit		Ben iyi vakit geçirdim.
I had a hard time. začněte se učit		Zor bir zaman geçirdim.
I had a nightmare. začněte se učit		Ben bir kabus gördüm.
My back hurts. začněte se učit		Sırtım ağrıyor.
I have a bad cold. začněte se učit		Benim kötü bir soğuk algınlığım var.
I have a cold now. začněte se učit		Şimdi bir soğuk algınlığım var.
I have a computer. začněte se učit		Benim bir bilgisayarım var.
I have a cut here. začněte se učit		Benim burada bir kesiğim var.
I have a few pens. začněte se učit		Bir kaç kalemim var.
I have a hangover. začněte se učit		Akşamdan kalmalığım var.
I have a headache. začněte se učit		Benim başım ağrıyor.
I have a migraine. začněte se učit		Benim migrenim var.
I have a question. začněte se učit		Bir sorum var.
I have an earache. začněte se učit		Kulağım ağrıyor.
I have an opinion. začněte se učit		Bir görüşüm var.
I have an opinion. začněte se učit		Bir düşüncem var.
I have bad breath. začněte se učit		Kötü nefesim var.
I have many books. začněte se učit		Benim çok sayıda kitabım var.
I have no friends. začněte se učit		Hiç arkadaşım yok.
I have no sisters. začněte se učit		Hiç kız kardeşim yok.
I have one sister. začněte se učit		Bir kız kardeşim var.
I have seen a UFO. začněte se učit		Ben bir UFO gördüm.
I have some money. začněte se učit		Benim biraz param var.
I have three dogs. začněte se učit		Benim üç köpeğim var.
I have to find it. začněte se učit		Ben onu bulmak zorundayım.
I have to go home. začněte se učit		Eve gitmek zorundayım.
I haven't met her. začněte se učit		Ona rastlamadım.
I haven't met him. začněte se učit		Ben onunla karşılaşmadım.
I held his sleeve. začněte se učit		Onun kolunu tuttum.
I hit the jackpot. začněte se učit		Turnayı gözünden vurdum.
I hit the jackpot. začněte se učit		Büyük ikramiyeyi kazandım.
I hope to see you. začněte se učit		Sizi görmeyi umuyorum.
I know he is busy. začněte se učit		Ben onun meşgul olduğunu biliyorum.
I know his family. začněte se učit		Onun ailesi biliyorum.
I know how to ski. začněte se učit		Ben nasıl kayacağımı biliyorum.
I know what to do. začněte se učit		Ne yapacağımı biliyorum.
I like coffee hot. začněte se učit		Kahveyi sıcak severim.
I like jazz music. začněte se učit		Ben caz müziği severim.
I like Kevin Nash. začněte se učit		Kevin Nash'i severim.
I like short hair. začněte se učit		Kısa saç seviyorum.
I listen to music. začněte se učit		Müzik dinlerim.
I love music, too. začněte se učit		Ben de müzik seviyorum.
I love that chair. začněte se učit		O sandalyeyi seviyorum.
I love this photo. začněte se učit		Bu fotoğrafı seviyorum.
I made Ann a doll. začněte se učit		Ann'e oyuncak bir bebek yaptım.
I made her a doll. začněte se učit		Ona bir bebek yaptım.
I made John happy. začněte se učit		John'ı mutlu ettim.
I mean what I say. začněte se učit		Söylediğim demek istediğimdir.
I met your friend. začněte se učit		Ben senin arkadaşınla buluştum.
I need an ashtray. začněte se učit		Bir kül tablasına ihtiyacım var.
I need some paper. začněte se učit		Biraz kağıda ihtiyacım var.
I should go home. začněte se učit		Eve gitmeliyim.
I owe him 100 yen. začněte se učit		Ona 100 yen borçluyum.
I owe him my life. začněte se učit		Ona hayatımı borçluyum.
I play the violin. začněte se učit		Keman çalarım.
I played football. začněte se učit		Ben futbol oynadım.
I pulled a muscle. začněte se učit		Ben bir kası incittim.
I put up a notice. začněte se učit		Ben bir haber koydum.
I ran for my life. začněte se učit		Hayatım için çalıştım.
I ran into a tree. začněte se učit		Ben bir ağaca rastladım.
I really like you. začněte se učit		Seni gerçekten seviyorum.
I saw him running. začněte se učit		Onun çalışmasını gördüm.
I saw you cooking. začněte se učit		Senin yemek pişirmeni gördüm.
I seem to be lost. začněte se učit		Kaybolmuş gibi görünüyorum.
I sent her a doll. začněte se učit		Ona bir oyuncak bebek gönderdim.
I share your idea. začněte se učit		Ben senin fikrini paylaşıyorum.
I should head out. začněte se učit		Ben gitmeliyim.
I sometimes skate. začněte se učit		Bazen patenle kayarım.
I stand corrected. začněte se učit		Hatamı kabul ediyorum.
I stopped smoking. začněte se učit		Sigara içmekten vazgeçtim.
I study at school. začněte se učit		Ben okulda eğitim görüyorum.
I think he did it. začněte se učit		Onun onu yaptığını düşünüyorum.
I think I'm right. začněte se učit		Ben haklı olduğumu düşünüyorum.
I think it's true. začněte se učit		Sanırım bu doğru.
I think otherwise. začněte se učit		Ben başka türlü düşünüyorum.
I took Highway 58. začněte se učit		Highway 58'i seçtim.
I tried to escape. začněte se učit		Ben kaçmaya çalıştım.
I usually eat out. začněte se učit		Ben genellikle dışarıda yerim.
I want a computer. začněte se učit		Ben bir bilgisayar istiyorum.
I want a lot more. začněte se učit		Çok daha fazlasını istiyorum.
I want a new oven. začněte se učit		Yeni bir fırın istiyorum.
I want a notebook. začněte se učit		Ben bir dizüstü bilgisayar istiyorum.
I want some money. začněte se učit		Ben biraz para istiyorum.
I want some paper. začněte se učit		Bir miktar kağıt istiyorum.
I want some water. začněte se učit		Biraz su istiyorum.
I want to see you. začněte se učit		Seni görmek istiyorum.
I was an outsider. začněte se učit		Ben bir yabancıydım.
I was embarrassed. začněte se učit		Ben utandım.
I was just mugged. začněte se učit		Az önce saldırıya uğradım.
I was out all day. začněte se učit		Ben bütün gün dışardaydım.
I was tired today. začněte se učit		Bugün yoruldum.
I was very hungry. začněte se učit		Ben çok acıktım.
I went on reading. začněte se učit		Ben okumaya devam ettim.
I went to the zoo. začněte se učit		Hayvanat bahçesine gittim.
I will do my best. začněte se učit		Ben elimden geleni yapacağım.
I will go on foot. začněte se učit		Ben yaya gideceğim.
I will never tell! začněte se učit		Asla söylemeyeceğim.
I wish I could go. začněte se učit		Keşke gidebilsem.
I won the lottery. začněte se učit		Ben piyango kazandım.
I work for a bank. začněte se učit		Ben bir banka için çalışırım.
I worry about him. začněte se učit		Onu hakkında endişe ediyorum.
I wrote this book. začněte se učit		Bu kitabı yazdım.
I'll be back soon. začněte se učit		Yakında döneceğim.
I'll get off here. začněte se učit		Burada ineceğim.
I'll see you soon. začněte se učit		Yakında görüşürüz.
I'll shut you out. začněte se učit		Seni dışarda bırakacağım.
I'll wait for you. začněte se učit		Senin için bekleyeceğim.
I'm a careful man. začněte se učit		Ben dikkatli bir adamım.
I'm a salesperson. začněte se učit		Bir satış elemanıyım.
I'm bad at sports. začněte se učit		Ben sporlarda kötüyüm.
I'm being patient. začněte se učit		Ben sabırlı oluyorum.
I'm busy as a bee. začněte se učit		Bir arı gibi meşgulüm.
I'm extremely fat. začněte se učit		Ben son derece şişmanım.
I'm feeling tired. začněte se učit		Kendimi yorgun hissediyorum.
I'm getting happy. začněte se učit		Ben mutlu oluyorum.
I'm just starving. začněte se učit		Ben sadece açlıktan ediyorum.
I'm kind of happy. začněte se učit		Ben az çok mutluyum.
I'm losing weight. začněte se učit		Ben kilo kaybettim.
I'm not ready yet. začněte se učit		Ben henüz hazır değilim.
I'm not satisfied. začněte se učit		Ben memnun değilim.
I'm still on duty. začněte se učit		Ben halen görevdeyim.
I'm taking a bath. začněte se učit		Banyo yapıyorum.
I've visited Nara. začněte se učit		Nara'yı ziyaret ettim.
Is he nice to her? začněte se učit		O ona karşı kibar mı?
Is her story true? začněte se učit		Onun hikayesi gerçek mi?
Is his story true? začněte se učit		Onun hikayesi doğru mudur?
Is Mr. Johnson in? začněte se učit		Bay Johnson içeride mi?
Is somebody there? začněte se učit		Orada biri var mı?
Is that pure gold? začněte se učit		O saf altın mı?
Is that your book? začněte se učit		Şu senin kitabın mı?
Is that your room? začněte se učit		O senin odan mı?
Is the bath clean? začněte se učit		Banyo temiz mi?
Is the bath ready? začněte se učit		Banyo hazır mı?
Is there a curfew? začněte se učit		Bir sokağa çıkma yasağı var mı?
Is this hat yours? začněte se učit		Bu şapka senin mi?
Is this Tom's bag? začněte se učit		Bu Tom'un çantası mı?
Is this your bike? začněte se učit		Bu senin bisikletin mi?
Is this your book? začněte se učit		Bu senin kitabın mı?
It doesn't matter. začněte se učit		Bu önemli değil.
It fell to pieces. začněte se učit		O, parçalara ayrıldı.
It has cooled off. začněte se učit		O sakinleşti.
It has to be true. začněte se učit		O doğru olmak zorundadır.
It is a small dog. začněte se učit		Bu küçük bir köpek.
It is a white lie. začněte se učit		O, beyaz bir yalandır.
It is clearing up. začněte se učit		Hava açıyor.
It is raining now. začněte se učit		Şimdi yağmur yağıyor.
It rained heavily. začněte se učit		Şiddetli yağmur yağdı.
It was a warm day. začněte se učit		Bu sıcak bir gündü.
It was quite cold. začněte se učit		Hava oldukça soğuktu.
It won't clear up. začněte se učit		Hava açık olmayacak.
It's a cloudy day. začněte se učit		Bulutlu bir gün.
It's a dictionary. začněte se učit		O bir sözlük.
It's a lovely day. začněte se učit		Bu güzel bir gün.
It's a short walk. začněte se učit		O kısa bir yürüyüş.
It's already 7:00. začněte se učit		Zaten 07:00.
It's an old piano. začněte se učit		O eski bir piyano.
It's blowing hard. začněte se učit		Sert esiyor.
It's cloudy today. začněte se učit		Bugün hava bulutlu.
It's dark outside. začněte se učit		Dışarısı karanlık.
It's like a dream. začněte se učit		O bir rüya gibi.
It's my brother's. začněte se učit		O, erkekkardeşimin.
It's not my fault! začněte se učit		Bu benim hatam değil!
It's not my fault. začněte se učit		Bu benim hatam değil.
It's now or never. začněte se učit		Ya şimdi ya da asla.
It's our pleasure. začněte se učit		O zevk bize ait.
It's starting now. začněte se učit		O şimdi başlıyor.
It's time for bed. začněte se učit		Yatma zamanıdır.
It's too late now. začněte se učit		Artık çok geç.
It's touch and go. začněte se učit		O çok tehlikeli bir durum.
It's unbelievable. začněte se učit		Bu inanılmaz bir şey.
John has two sons. začněte se učit		John'ın iki oğlu var.
John has two sons. začněte se učit		John'ın iki oğlu vardır.
John is my nephew. začněte se učit		John benim yeğenim.
John is my nephew. začněte se učit		John benim yeğenimdir.
John sits by Jack. začněte se učit		John, Jack'le birlikte oturuyor.
Judy looked at me. začněte se učit		Judy bana baktı.
Judy smiled at me. začněte se učit		Judy bana gülümsedi.
Just be cool. začněte se učit		Sadece sakin ol.
Keep away from me. začněte se učit		Benden uzak durun.
Keiko is a singer. začněte se učit		Keiko bir şarkıcıdır.
Ken likes camping. začněte se učit		Ken kamp yapmayı sever.
Knock on the door. začněte se učit		Kapıyı çal.
Let me have a try. začněte se učit		Bir kere deneyelim.
Let me in, please. začněte se učit		Lütfen içeri girmeme izin verin.
Let them all come. začněte se učit		Hepsi gelsin.
Let us go, please. začněte se učit		Gidelim lütfen.
Let's do it again. začněte se učit		Onu tekrar yapalım.
Let's do the work. začněte se učit		İşi yapalım.
Let's get married. začněte se učit		Evlenelim.
Let's have dinner. začněte se učit		Akşam yemeği yiyelim.
Let's leave early. začněte se učit		Erken ayrılalım.
Let's play soccer. začněte se učit		Futbol oynayalım.
Let's shake hands. začněte se učit		Tokalaşalım.
Let's sing a song. začněte se učit		Bir şarkı söyleyelim.
Let's take a rest. začněte se učit		Dinlenelim.
Let's get a cab. začněte se učit		Bir taksiye binelim.
Let's take a trip. začněte se učit		Bir gezi yapalım.
Let's take a walk. začněte se učit		Bir yürüyüş yapalım.
Let's talk turkey. začněte se učit		Dobra dobra konuşalım.
Life is beautiful. začněte se učit		Hayat güzeldir.
Life is enjoyable. začněte se učit		Yaşam tatlıdır.
Long time, no see. začněte se učit		Uzun süre görüşmedik.
Look at the girls. začněte se učit		Kızlara bak.
Look into the box. začněte se učit		Kutunun içine bakın.
Look out for bees. začněte se učit		Arılara dikkat edin.
May I go with you? začněte se učit		Ben sizinle birlikte gidebilir miyim?
May I put it here? začněte se učit		Onu buraya koyabilir miyim?
May I take a bath? začněte se učit		Ben bir banyo yapabilir miyim?
May I take a rest? začněte se učit		Ben dinlenebilir miyim?
May I talk to you? začněte se učit		Sizinle konuşabilir miyim?
Miho is a pianist. začněte se učit		Miho bir piyanist.
Monday's not good. začněte se učit		Pazartesi iyi değil.
Muiriel is 20 now. začněte se učit		Muiriel 20 yaşında.
Muiriel is 20 now. začněte se učit		Muiriel şimdi 20.
My arms went numb. začněte se učit		Kollarım uyuştu.
My bag was stolen. začněte se učit		Çantam çalındı.
My bag was stolen. začněte se učit		Benim çantam çalındı.
My brother is out. začněte se učit		Erkekkardeşim dışarı çıktı.
My eyes are itchy. začněte se učit		Gözlerim kaşınıyor.
My father is busy. začněte se učit		Babam meşgul.
My father is tall. začněte se učit		Babam uzun boylu.
My hair got kinky. začněte se učit		Saçlarım çok karışık oldu.
My hobby is music. začněte se učit		Benim hobim müzik.
My name is Yamada. začněte se učit		Benim adım Yamada.
My shoes are gone. začněte se učit		Benim ayakkabılar gitti.
My stomach's full. začněte se učit		Midem dolu.
Nancy has a piano. začněte se učit		Nancy'nin bir piyanosu var.
Nancy likes music. začněte se učit		Nancy müziği sever.
No problem at all! začněte se učit		Hiç sorun değil!
No, I didn't help. začněte se učit		Hayır, ben yardım etmedim.
Once more, please. začněte se učit		Bir kez daha lütfen.
Our money ran out. začněte se učit		Bizim para bitti.
Paul has dry hair. začněte se učit		Paul kuru saça sahiptir.
Please come again. začněte se učit		Lütfen yine gel.
Please correct it. začněte se učit		Lütfen onu düzeltin.
Please explain it. začněte se učit		Lütfen bunu açıklayın.
Please fix my toy. začněte se učit		Lütfen oyuncağımı tamir edin.
Please forgive me. začněte se učit		Lütfen beni affet.
Please keep quiet. začněte se učit		Lütfen sessiz durun.
Please look at me. začněte se učit		Lütfen bana bak.
Please step aside. začněte se učit		Lütfen kenara çekilin.
Please turn it on. začněte se učit		Lütfen onu açın.
Please wrap it up. začněte se učit		Lütfen onu paketleyin.
Poets write poems. začněte se učit		Şairler şiirler yazar.
Pretend you're me. začněte se učit		Benmişim gibi davran.
Pretend you're me. začněte se učit		Benmişim gibi yap.
Prices are rising. začněte se učit		Fiyatlar yükseliyor.
Put on your shoes. začněte se učit		Ayakkabılarınızı giyin.
Put out the light. začněte se učit		Işığı söndür.
Put your hands up! začněte se učit		Ellerini kaldır!
Read it once more. začněte se učit		Onu bir kez daha okuyun.
Rugs absorb sound. začněte se učit		Kilimler sesi absorbe eder.
Say it in English. začněte se učit		Lütfen İngilizce olarak söyle.
She always smiles. začněte se učit		O, hep gülümser.
She appeals to me. začněte se učit		O bana hitap ediyor.
She began to sing. začněte se učit		O şarkı söylemeye başladı.
She can handle it. začněte se učit		O, onunla başa çıkabilir.
She can jump high. začněte se učit		O yüksek sıçrayabilir.
She cooks for him. začněte se učit		O onun için yemek pişiriyor.
She decided to go. začněte se učit		O gitmeye karar verdi.
She did come here. začněte se učit		O buraya geldi.
She did it easily. začněte se učit		O onu kolayca yaptı.
She didn't go far. začněte se učit		O uzağa gitmedi.
She died of shock. začněte se učit		O şok nedeniyle hayatını kaybetti.
She got him drunk. začněte se učit		Onu sarhoş etti.
She has a picture. začněte se učit		Onun bir resmi var.
She has blue eyes. začněte se učit		Onun mavi gözleri var.
She has long hair. začněte se učit		O uzun saçlı.
She hates carrots. začněte se učit		O havuçlardan nefret ediyor.
She hates running. začněte se učit		O çalışmaktan nefret ediyor.
She heard him cry. začněte se učit		Onun çığlık attığını duydu.
She is aggressive. začněte se učit		O saldırgan.
She is attractive. začněte se učit		O çekici.
She is mad at you. začněte se učit		O sana kızgın.
She is not up yet. začněte se učit		O henüz kalkmadı.
She isn't married. začněte se učit		O evli değil.
She isn't running. začněte se učit		O çalışmıyor.
She keeps secrets. začněte se učit		O, sırlarını saklar.
She likes oranges. začněte se učit		O portakalları seviyor.
She looked lonely. začněte se učit		O yalnız görünüyordu.
She looks unhappy. začněte se učit		O mutsuz görünüyor.
She made him rich. začněte se učit		O onu zengin yaptı.
She made me hurry. začněte se učit		Bana acele ettirdi.
She married young. začněte se učit		O, genç ile evlendi.
She may be French. začněte se učit		O Fransız olabilir.
She must be angry. začněte se učit		O kızgın olmalı.
She must go there. začněte se učit		O oraya gitmeli.
She saw him smile. začněte se učit		Onun gülümsemesini gördü.
She seems excited. začněte se učit		Heyecanlı görünüyor.
She smiled at him. začněte se učit		O ona gülümsedi.
She threw him out. začněte se učit		O onu dışarı attı.
She tried to swim. začněte se učit		O yüzmeye çalıştı.
She was very busy. začněte se učit		O çok meşguldü.
She went shopping. začněte se učit		O, alışverişe gitti.
She went with him. začněte se učit		Onunla birlikte gitti.
She wept bitterly. začněte se učit		O için için ağladı.
She's fashionable. začněte se učit		O şık.
She's fashionable. začněte se učit		O modaya uygun.
She's got a point. začněte se učit		O konuyu anladı.
She's in the bath. začněte se učit		O, banyodadır.
She's our teacher. začněte se učit		O bizim öğretmenimiz.
She's unconscious. začněte se učit		O baygındır.
Stay here with us. začněte se učit		Bizimle burada kal.
Quit bothering me. začněte se učit		Beni rahatsız etmeyi bırak.
Take off your cap. začněte se učit		Kepinizi çıkarınız.
Take some aspirin. začněte se učit		Biraz aspirin al.
Tell me the truth. začněte se učit		Bana gerçeği söyle.
Tell me the truth. začněte se učit		Bana gerçeği anlat.
Thanks in advance. začněte se učit		Şimdiden teşekkür ederiz.
That boy is smart. začněte se učit		O çocuk akıllıdır.
That house is big. začněte se učit		O ev büyük.
That is her house. začněte se učit		Bu onun evidir.
That is my school. začněte se učit		Şu benim okulum.
That won't happen. začněte se učit		O olmayacak.
That's a pheasant. začněte se učit		O bir sülün.
That's my problem. začněte se učit		Bu benim sorunum.
That's news to me. začněte se učit		İlk kez duyuyorum.
That's not my job. začněte se učit		O benim işim değil.
That's not my job. začněte se učit		O beni ilgilendirmez.
That's really sad. začněte se učit		O gerçekten üzücü.
That's ridiculous. začněte se učit		O çok saçma.
The bath is ready. začněte se učit		Banyo hazırdır.
The clock stopped. začněte se učit		Bir saat durdu.
The clock stopped. začněte se učit		Saat durdu.
The dog was dying. začněte se učit		Köpek ölüyordu.
The dog went away. začněte se učit		Köpek uzaklaştı.
The doorbell rang. začněte se učit		Kapı zili çaldı.
The earth rotates. začněte se učit		Dünya dönüyor.
The fight is over. začněte se učit		Kavga sona erdi.
The fire went out. začněte se učit		Yangın söndü.
The light went on. začněte se učit		Işık gitti.
The lovers kissed. začněte se učit		Aşıklar öptüler.
The man was dying. začněte se učit		Adam ölüyordu.
The meeting ended. začněte se učit		Toplantı bitti.
The pain has gone. začněte se učit		Ağrı gitti.
The party's over. začněte se učit		Parti bitti.
The pen is broken. začněte se učit		Kalem kırık.
The river is wide. začněte se učit		Nehir geniştir.
The room was hot. začněte se učit		Oda sıcaktı.
The ship set sail. začněte se učit		Gemi yola çıktı.
The soup is thick. začněte se učit		Çorba koyu.
The sun is rising. začněte se učit		Güneş doğuyor.
The switch is off. začněte se učit		Anahtar kapalı.
The war continued. začněte se učit		Savaş devam etti.
The water is pure. začněte se učit		Su saftır.
The worst is over. začněte se učit		En kötüsü bitti.
There is no doubt. začněte se učit		Şüphe yoktur.
There is no water. začněte se učit		Hiç su yoktur.
They're all dead. začněte se učit		Onların hepsi öldü.
They are at lunch. začněte se učit		Onlar öğle yemeğinde.
They are in class. začněte se učit		Onlar sınıfta.
They are our cars. začněte se učit		Onlar bizim arabalarımız.
They are very big. začněte se učit		Onlar çok büyük.
They are well off. začněte se učit		Onlar iyi durumda.
They bought a car. začněte se učit		Onlar bir araba satın aldı.
They hunted foxes. začněte se učit		Tilkileri avladılar.
They kidnapped me. začněte se učit		Onlar beni kaçırdı.
They kidnapped me. začněte se učit		Onlar beni kaçırdılar.
They look healthy. začněte se učit		Onlar sağlıklı görünüyorlar.
They sang in tune. začněte se učit		Onlar ahenk içinde şarkı söyledi.
They went fishing. začněte se učit		Balığa gittiler.
This apple is bad. začněte se učit		Bu elma kötü.
This book is hers. začněte se učit		Bu kitap onunki.
This book is mine. začněte se učit		Bu kitap benimdir.
This book was new. začněte se učit		Bu kitap yeniydi.
This book will do. začněte se učit		Bu kitap işimi görür.
This coat is warm. začněte se učit		Bu ceket sıcak tutuyoır.
This desk is good. začněte se učit		Bu masa iyidir.
This egg is fresh. začněte se učit		Bu yumurta taze.
This fish is done. začněte se učit		Bu balık iyi pişmiş.
This is a picture. začněte se učit		Bu bir resim.
This is good meat. začněte se učit		Bu iyi et.
This is my choice. začněte se učit		Bu benim seçimim.
This is my cousin. začněte se učit		Bu benim kuzenim.
This is my mother. začněte se učit		Bu benim annem.
This is Tom's dog. začněte se učit		Bu Tom'un köpeği.
This is too short. začněte se učit		Bu çok kısa.
This is your book. začněte se učit		Bu senin kitabın.
This isn't my bag. začněte se učit		Bu benim çantam değil.
This lake is deep. začněte se učit		Bu göl derin.
This plane is his. začněte se učit		Bu uçak onun.
This tastes moldy. začněte se učit		Bunun tadı küflü.
Tom became a hero. začněte se učit		Tom bir kahraman oldu.
Tom began talking. začněte se učit		Tom konuşmaya başladı.
Tom blew his nose. začněte se učit		Tom burnunu sümkürdü.
Tom broke his leg. začněte se učit		Tom bacağını kırdı.
Tom can swim well. začněte se učit		Tom iyi yüzebilir.
Tom changed color. začněte se učit		Tom renk değiştirdi.
Tom cooked dinner. začněte se učit		Tom akşam yemeğini pişirdi.
Tom despised Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi hor gördü.
Tom despises Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi küçümsüyor.
Tom did it easily. začněte se učit		Tom onu kolayca yaptı.
Tom didn't get it. začněte se učit		Tom onu almadı.
Tom disliked Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi sevmiyordu.
Tom divorced Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi boşadı.
Tom doesn't agree. začněte se učit		Tom onaylamıyor.
Tom doesn't drink. začněte se učit		Tom içmez.
Tom doesn't smoke. začněte se učit		Tom sigara içmiyor.
Tom drives a Ford. začněte se učit		Tom bir Ford sürer.
Tom drives safely. začněte se učit		Tom güvenli bir şekilde araba sürer.
Tom drove the car. začněte se učit		Tom arabayı sürdü.
Tom eats too much. začněte se učit		Tom çok fazla yer.
Tom felt confused. začněte se učit		Tom şaşırmış hissetti.
Tom felt left out. začněte se učit		Tom dışarıda bırakılmış hissetti.
Tom felt relieved. začněte se učit		Tom rahatlamış hissetti.
Tom gave a speech. začněte se učit		Tom bir konuşma yaptı.
Tom gave me a pen. začněte se učit		Tom bana bir dolma kalem verdi.
Tom got a haircut. začněte se učit		Tom bir saç tıraşı oldu.
Tom got beaten up. začněte se učit		Tom'a dayak atıldı.
Tom got depressed. začněte se učit		Tom depresyona girdi.
Tom got sunburned. začněte se učit		Tom güneş yanığı oldu.
Tom had a bad day. začněte se učit		Tom kötü bir gün geçirdi.
Tom has allergies. začněte se učit		Tom'un alerjisi var.
Tom has arthritis. začněte se učit		Tom'un artriti var.
Tom has been busy. začněte se učit		Tom meşgul.
Tom has big hands. začněte se učit		Tom'un büyük elleri var.
Tom has blue eyes. začněte se učit		Tom'un mavi gözleri var.
Tom has dark skin. začněte se učit		Tom koyu tenli.
Tom has hay fever. začněte se učit		Tom'un saman nezlesi var.
Tom has heartburn. začněte se učit		Tom'un midesi ekşidi.
Tom has nice skin. začněte se učit		Tom güzel bir cilde sahiptir.
Tom has thin lips. začněte se učit		Tom'un ince dudaklar vardır.
Tom hasn't called. začněte se učit		Tom aramadı.
Tom hates his job. začněte se učit		Tom işinden nefret ediyor.
Tom heard a noise. začněte se učit		Tom bir gürültü duydu.
Tom hung up on me. začněte se učit		Tom beni kafasına taktı.
Tom insulted Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye hakaret etti.
Tom is a bad cook. začněte se učit		Tom, kötü bir aşçı.
Tom is a beginner. začněte se učit		Tom bir acemi.
Tom is a musician. začněte se učit		Tom bir müzisyen.
Tom is a reporter. začněte se učit		Tom bir muhabir.
Tom is a real man. začněte se učit		Tom gerçek bir erkek.
Tom is an amateur. začněte se učit		Tom bir amatör.
Tom is just a kid. začněte se učit		Tom tam bir çocuk.
Tom is thirty-one. začněte se učit		Tom otuz bir yaşında.
Tom is unsociable. začněte se učit		Tom sosyal değil.
Tom is very blunt. začněte se učit		Tom çok açık sözlüdür.
Tom is very hungry. začněte se učit		Tom çok aç
Tom is very smart. začněte se učit		Tom çok akıllı.
Tom is very tired. začněte se učit		Tom çok yorgun.
Tom isn't a crook. začněte se učit		Tom bir dolandırıcı değildir.
Tom isn't married. začněte se učit		Tom evli değildir.
Tom isn't so tall. začněte se učit		Tom o kadar uzun boylu değil.
Tom keeps a diary. začněte se učit		Tom bir günlük tutar.
Tom let Mary swim. začněte se učit		Tom Mary'yi yüzdürdü.
Tom likes to knit. začněte se učit		Tom örgü örmeyi sever.
Tom lit his cigar. začněte se učit		Tom purosunu yaktı.
Tom lit the stove. začněte se učit		Tom sobayı yaktı.
Tom looked lonely. začněte se učit		Tom yalnız görünüyordu.
Tom looks worried. začněte se učit		Tom endişeli görünüyor.
Tom lost the race. začněte se učit		Tom yarışı kaybetti.
Tom loves fishing. začněte se učit		Tom balık tutmayı seviyor.
Tom loves his job. začněte se učit		Tom işini seviyor.
Tom loves singing. začněte se učit		Tom şarkı söylemeyi seviyor.
Tom made Mary cry. začněte se učit		Tom Mary'yi ağlattı.
Tom needs a break. začněte se učit		Tom'un bir molaya ihtiyacı var.
Tom never gave up. začněte se učit		Tom asla vazgeçmedi.
Tom offended Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi incitti.
Tom paid the bill. začněte se učit		Tom faturayı ödedi.
Tom paid the fare. začněte se učit		Tom bilet parasını ödedi.
Tom paid the rent. začněte se učit		Tom kirayı ödedi.
Tom ran for mayor. začněte se učit		Tom belediye başkanlığı için yarıştı.
Tom should try it. začněte se učit		Tom onu denemeli.
Tom shut his eyes. začněte se učit		Tom gözlerini kapadı.
Tom skipped lunch. začněte se učit		Tom öğle yemeğini atladı.
Tom stood in line. začněte se učit		Tom kuyrukta durdu.
Tom sure can sing. začněte se učit		Tom şarkı söyleyebileceğinden emin.
Tom sure is lucky. začněte se učit		Tom şanslı olduğundan emin.
Tom took a shower. začněte se učit		Tom bir duş aldı.

Turkish sentences from Tatoeba 3

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.

více