Turkish sentences from Tatoeba 5

 0    1 000 kartičky    aleksandra.eska
stáhnout mp3 Vytisknout hrát zkontrolovat se
 
otázka odpověď
Washing is my work.
začněte se učit
Yıkama benim işim.
Watching TV is fun.
začněte se učit
TV seyretmek eğlencelidir.
We adopted a child.
začněte se učit
Biz bir çocuğu evlatlık aldık.
We are Australians.
začněte se učit
Biz Avustralyalılarız.
We are watching TV.
začněte se učit
Biz TV izliyoruz.
We ate lunch early.
začněte se učit
Biz öğle yemeğini erken yedik.
We ate some apples.
začněte se učit
Birkaç elma yedik.
We beat the man up.
začněte se učit
Biz adamı dövdük.
We chartered a bus.
začněte se učit
Biz bir otobüs kiraladık.
We don't know her.
začněte se učit
Onu tanımıyoruz.
We enjoyed skating.
začněte se učit
Biz patenle kaymayı seviyoruz.
We found him alive.
začněte se učit
Biz onu canlı bulduk.
We grow wheat here.
začněte se učit
Biz burada buğday yetiştiririz.
We have to act now.
začněte se učit
Şimdi harekete geçmeliyiz.
We kept them quiet.
začněte se učit
Biz onları sessiz tuttuk.
We love each other.
začněte se učit
Biz birbirimizi seviyoruz.
We need some money.
začněte se učit
Biraz paraya ihtiyacım var.
We played baseball.
začněte se učit
Biz beyzbol oynadık.
We prayed for rain.
začněte se učit
Biz yağmur için dua ettik.
We ran out of food.
začněte se učit
Yiyeceğimiz bitti.
We slept in a tent.
začněte se učit
Biz bir çadırda uyuduk.
We started to walk.
začněte se učit
Biz yürümeye başladık.
We studied English.
začněte se učit
Biz İngilizce eğitimi gördüm.
We swam in the sea.
začněte se učit
Biz denizde yüzdük.
We were in a hurry.
začněte se učit
Acelemiz vardı.
We were very tired.
začněte se učit
Biz çok yorgunduk.
We're able dancers.
začněte se učit
Biz yetenekli dansçılarız.
We're almost there.
začněte se učit
Biz neredeyse oradayız.
What a big pumpkin!
začněte se učit
Ne büyük bir kabak!
What are these for?
začněte se učit
Bunlar ne için?
What're you doing?
začněte se učit
Ne yapıyorsun?
What did Jean make?
začněte se učit
Jean ne yaptı?
What do horses eat?
začněte se učit
Atlar ne yer?
What does she have?
začněte se učit
Onun neyi var?
What does Tom want?
začněte se učit
Tom ne istiyor?
What is Ken eating?
začněte se učit
Ken ne yiyor?
What's in there?
začněte se učit
Oradaki nedir?
What's Tony doing?
začněte se učit
Tony ne yapıyor?
What narrow stairs!
začněte se učit
Ne dar merdivenler!
What vile behavior!
začněte se učit
Ne iğrenç davranış!
What was your name?
začněte se učit
Adınız neydi?
What will you have?
začněte se učit
Ne istiyorsunuz?
What will you have?
začněte se učit
Ne alacaksınız?
What will you do?
začněte se učit
Ne yapacaksın?
What do you say?
začněte se učit
Ne diyorsun?
What's in this bag?
začněte se učit
Bu çantada ne var?
What's that flower?
začněte se učit
O çiçek nedir?
What's your answer?
začněte se učit
Cevabınız nedir?
When can I see you?
začněte se učit
Seni ne zaman görebilirim?
When does it begin?
začněte se učit
Ne zaman başlar?
When were you born?
začněte se učit
Ne zaman doğdunuz?
Where are you hurt?
začněte se učit
Nereyi incittin?
Where does he live?
začněte se učit
Nerede yaşıyor?
Where does he live?
začněte se učit
O nerede yaşıyor?
Where does it hurt?
začněte se učit
Neresi acıyor?
Where has she gone?
začněte se učit
O nereye gitti?
Where is it hidden?
začněte se učit
Nerede gizli?
Where is the vodka?
začněte se učit
Votka nerede?
Where is your room?
začněte se učit
Odanız nerede?
Where should I sit?
začněte se učit
Nerede oturmam gerekiyor.
Where should we go?
začněte se učit
Nereye gitmeliyiz?
Where was he going?
začněte se učit
O nereye gidiyordu?
Where was Tom born?
začněte se učit
Tom nerede doğdu?
Where will we meet?
začněte se učit
Biz nerede buluşacağız?
Where's the museum?
začněte se učit
Müze nerede?
Where's the toilet?
začněte se učit
Tuvalet nerede?
Which bag is yours?
začněte se učit
Hangi çanta sizinki?
Which boy is Masao?
začněte se učit
Hangi çocuk Masao'dur?
Which cap is yours?
začněte se učit
Hangi şapka seninkidir?
Which dog is yours?
začněte se učit
Hangi köpek sizin?
Which is your book?
začněte se učit
Hangisi senin kitabın?
Who broke the vase?
začněte se učit
Vazoyu kim kırdı?
Who broke this pen?
začněte se učit
Bu kalemi kim kırdı?
Who does Tony like?
začněte se učit
Tony kimi sever?
Who made this cake?
začněte se učit
Bu keki kim yaptı?
Who made this plan?
začněte se učit
Bu planı kim yaptı?
Who owns this land?
začněte se učit
Bu toprakların sahibi kimdir?
Who telephoned Ann?
začněte se učit
Ann'e kim telefon etti?
Whose book is this?
začněte se učit
Bu kitap kimin?
Whose book is this?
začněte se učit
Bu kitap kimin kitabı?
Whose book is this?
začněte se učit
Bu kimin kitabı?
Whose friend is he?
začněte se učit
O kimin arkadaşı?
Whose room is this?
začněte se učit
Bu kimin odası.
Whose side are you?
začněte se učit
Hangi taraftasın?
Why are you crying?
začněte se učit
Neden ağlıyorsun?
Why can't you come?
začněte se učit
Neden gelemiyorsun?
Why can't you come?
začněte se učit
Neden gelemiyorsun.
Why do you need it?
začněte se učit
Niçin ona ihtiyacınız var?
Why were you there?
začněte se učit
Niçin oradaydın?
Will I have a scar?
začněte se učit
Bir yara izim olacak mı?
Will it hurt a lot?
začněte se učit
Çok incitecek mi?
Will it rain today?
začněte se učit
Bugün yağmur yağacak mı?
Will you help them?
začněte se učit
Onlara yardım edecek misin?
Women like to talk.
začněte se učit
Kadınlar konuşmayı sever.
Won't you sit down?
začněte se učit
Oturmayacak mısın?
Would you like ice?
začněte se učit
Biraz buz ister misiniz?
Would you teach me?
začněte se učit
Bana öğretir misin?
Write it in pencil.
začněte se učit
Onu kurşun kalemle yazın.
Yes. That's right.
začněte se učit
Evet, o doğru.
You are a good boy.
začněte se učit
Sen iyi bir çocuksun.
You are a nice boy.
začněte se učit
Sen güzel bir çocuksun.
You are very brave.
začněte se učit
Çok cesursun.
You broke the rule.
začněte se učit
Kuralı bozdun.
You can rely on me.
začněte se učit
Bana güvenebilirsiniz.
You can smoke here.
začněte se učit
Burada sigara içebilirsin.
You can study here.
začněte se učit
Burada eğitim görebilirsiniz.
You can't eat here.
začněte se učit
Burada yiyemezsin.
You have been busy.
začněte se učit
Sen meşguldün.
You have cute eyes.
začněte se učit
Sevimli gözlerin var.
You know who he is.
začněte se učit
Sen onun kim olduğunu biliyorsun.
You like elephants.
začněte se učit
Sen filleri seversin.
You like Kawaguchi.
začněte se učit
Kawaguchi seversin.
You look beautiful.
začněte se učit
Güzel görünüyorsun.
You look contented.
začněte se učit
Sen mutlu görünüyorsun.
You look exhausted.
začněte se učit
Bitkin görünüyorsun.
You look great.
začněte se učit
Harika görünüyorsun.
You look hot today.
začněte se učit
Bugün çok ateşli görünüyorsun.
You may go at once.
začněte se učit
Bir kere gidebilirsin.
You may go at once.
začněte se učit
Bir kez gidebilirsin.
You may go at once.
začněte se učit
Bir defa gidebilirsin.
You may use my car.
začněte se učit
Sen benim arabamı kullanabilirsin.
You may use my pen.
začněte se učit
Sen benim kalemimi kullanabilirsin.
You might meet him.
začněte se učit
Onunla karşılaşabilirsin.
You might meet Tom.
začněte se učit
Tom'la karşılaşabilirsin.
You must not smoke.
začněte se učit
Sigara içmemelisin.
You should know it.
začněte se učit
Onu bilmelisin.
You'll feel better.
začněte se učit
Sen daha iyi hissedeceksiniz.
You're quite right.
začněte se učit
Çok haklısın.
You're still young.
začněte se učit
Hala gençsin.
Your bath is ready.
začněte se učit
Banyonuz hazır.
A cold wind blew in.
začněte se učit
Evde soğuk bir rüzgar esti.
A dog has four legs.
začněte se učit
Bir köpeğin dört bacağı var.
A green light is on.
začněte se učit
Bir yeşil ışık açık.
A noise woke her up.
začněte se učit
Bir gürültü onu uyandırdı.
A storm is imminent.
začněte se učit
Bir fırtına yakındır.
A truck hit the dog.
začněte se učit
Bir kamyon köpeğe çarptı.
A whale is a mammal.
začněte se učit
Balina bir memelidir.
All I have is books.
začněte se učit
Sahip olduğum herşey kitaplardır.
All I want is money.
začněte se učit
Bütün istediğim paradır.
We're all happy.
začněte se učit
Hepimiz mutluyuz.
Ann came downstairs.
začněte se učit
Ann alt kata geldi.
Ann loves chocolate.
začněte se učit
Ann çikolatayı sever.
Ann seems to be ill.
začněte se učit
Ann hasta görünüyor.
Answer my questions.
začněte se učit
Sorularıma cevap verin.
Answer the question.
začněte se učit
Soruyu cevapla.
Anybody can do that.
začněte se učit
Herhangi biri bunu yapabilir.
Anybody can read it.
začněte se učit
Birisi onu okuyabilir.
Anybody want a lift?
začněte se učit
Araba ile gitmek isteyen biri var mı?
Are seats available?
začněte se učit
Koltuklar müsait mi?
Are they in the gym?
začněte se učit
Onlar spor salonundalar mı?
Are you on Facebook?
začněte se učit
Facebook'ta mısınız?
Are you ready to go?
začněte se učit
Gitmeye hazır mısınız?
Believe in yourself.
začněte se učit
Kendine inan.
Bob became a pastor.
začněte se učit
Bob bir papaz oldu.
Bob hit me, not her.
začněte se učit
John bana vurdu, ona değil.
Bring it back to me.
začněte se učit
Onu bana geri getirin.
Bring me my glasses.
začněte se učit
Gözlüğümü getir.
Can he speak French?
začněte se učit
O Fransızca konuşabilir mi?
Can I get a blanket?
začněte se učit
Bir battaniye alabilir miyim?
Can I go for a walk?
začněte se učit
Yürüyüşe gidebilir miyim?
Can I pay on credit?
začněte se učit
Ben kredi ile ödeme yapabilir miyim?
Can I use this bike?
začněte se učit
Bu bisikleti kullanabilir miyim?
Can you answer this?
začněte se učit
Bunu cevaplayabilir misiniz?
Can you cook a meal?
začněte se učit
Yemek pişirebilir misin?
Can you drive a car?
začněte se učit
Bir araba sürebilir misin?
Can you really swim?
začněte se učit
Gerçekten yüzebilir misiniz?
Can you swim at all?
začněte se učit
Gerçekten yüzebilir misin?
Change your clothes.
začněte se učit
Giysilerini değiştir.
Christmas is coming.
začněte se učit
Noel geliyor.
Clear off the table.
začněte se učit
Tabloyu temizleyin.
Come again any time.
začněte se učit
Her zaman tekrar gel.
Come again tomorrow.
začněte se učit
Yarın tekrar gel.
Could you sign here?
začněte se učit
Burayı imzalar mısınız?
Cut it with a knife.
začněte se učit
Onu bir bıçakla kes.
Dad bought a camera.
začněte se učit
Babam bir kamera satın aldı.
Did you leave a tip?
začněte se učit
Bir bahşiş bıraktın mı?
Did you play tennis?
začněte se učit
Tenis oynadın mı?
Did you take a bath?
začněte se učit
Banyo yaptın mı?
Do I curse too much?
začněte se učit
Ben çok lanetler miyim?
Do you drink coffee?
začněte se učit
Kahve içer misiniz?
Do you have a child?
začněte se učit
Çocuğun var mı?
Do you have a fever?
začněte se učit
Ateşiniz var mı?
Do you have a match?
začněte se učit
Ateşin var mı?
Do you have any CDs?
začněte se učit
Hiç CD'in var mı?
Do you have any gum?
začněte se učit
Hiç sakızın var mı?
Do you keep a diary?
začněte se učit
Bir günlük tutuyor musunuz?
Do you like bowling?
začněte se učit
Bowling sever misiniz?
Do you like cooking?
začněte se učit
Yemek pişirmeyi sever misiniz?
Do you like cooking?
začněte se učit
Aşçılığı sever misin?
Do you like dancing?
začněte se učit
Dans etmeyi sever misiniz?
Do you like English?
začněte se učit
İngilizceyi sever misiniz?
Do you like singing?
začněte se učit
Şarkı söylemeyi sever misin?
Do you like surfing?
začněte se učit
Sörf sever misiniz?
Do you speak German?
začněte se učit
Almanca konuşuyor musun?
Do you speak German?
začněte se učit
Almanca konuşur musun?
Do you want a drink?
začněte se učit
Bir içki ister misin?
Do you want to rest?
začněte se učit
Dinlenmek istiyor musunuz?
Does she play piano?
začněte se učit
O, piyano çalar mı?
Don't ask for money.
začněte se učit
Para isteme.
Don't be noisy here.
začněte se učit
Burada gürültülü olmayın.
Don't climb on this!
začněte se učit
Buna tırmanma!
Don't drop that cup.
začněte se učit
O fincanı düşürme.
Don't listen to her.
začněte se učit
Onu dinleme.
Don't open the door.
začněte se učit
Kapıyı açmayın.
Don't phone her now.
začněte se učit
Şimdi ona telefon etmeyin.
Don't slam the door.
začněte se učit
Kapıyı çarpmayın.
Don't speak so fast.
začněte se učit
Çok hızlı konuşmayın.
Don't stand near me.
začněte se učit
Benim yanımda durma.
Don't work too hard.
začněte se učit
Çok sıkı çalışma.
Don't you feel cold?
začněte se učit
Üşümüyor musun?
Eat more vegetables.
začněte se učit
Daha fazla sebze ye.
Enjoy your holidays.
začněte se učit
İyi tatiller.
Enjoy your holidays.
začněte se učit
Tatilin keyfini çıkarın.
Enjoy your vacation.
začněte se učit
Tatilinizin tadını çıkarın.
Every seat was full.
začněte se učit
Her koltuk doluydu.
Everybody loves her.
začněte se učit
Onu herkes sever.
Everyone has faults.
začněte se učit
Herkesin hataları vardır.
Everyone. Listen up.
začněte se učit
Herkes. Dinleyin.
Everything's ready.
začněte se učit
Her şey hazır.
Evil sometimes wins.
začněte se učit
Kötülük bazen kazanır.
Extension 45 please.
začněte se učit
45 numarayı bağlar mısınız, lütfen?
Few people think so.
začněte se učit
Birkaç kişi öyle düşünüyor.
Fish is cheap today.
začněte se učit
Balık bugün ucuz.
Freedom is not free.
začněte se učit
Özgürlük özgür değildir.
Get Tom out of here.
začněte se učit
Tom'u dışarı çıkart.
Get Tom to help you.
začněte se učit
Tom size yardımcı olsun.
Give me some credit.
začněte se učit
Bana biraz kredi verin.
Glass breaks easily.
začněte se učit
Cam kolayca kırılır.
Hand in your papers.
začněte se učit
Raporlarınızı teslim edin.
Has he failed again?
začněte se učit
Yine başarısız oldu mu?
Has he gone already?
začněte se učit
O zaten gitti mi?
Has he returned yet?
začněte se učit
Henüz geri döndü mü?
Have a good weekend!
začněte se učit
İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle!
Have a nice weekend.
začněte se učit
Güzel bir hafta sonu geçirin.
He accepted my idea.
začněte se učit
O benim fikrimi kabul etti.
He accepted the job.
začněte se učit
O işi kabul etti.
He asked for a beer.
začněte se učit
O bir bira istedi.
He became a pianist.
začněte se učit
O bir piyanist oldu.
He became irritated.
začněte se učit
O tedigin oldu.
He bought her a dog.
začněte se učit
O, ona bir köpek satın aldı.
She broke into tears.
začněte se učit
O, gözyaşlarına boğuldu.
He called me a taxi.
začněte se učit
O bana bir taksi çağırdı.
He called me Ichiro.
začněte se učit
O bana Ichiro dedi.
He came home at ten.
začněte se učit
O saat onda eve geldi.
He can be relied on.
začněte se učit
Ona güvenilebilir.
He can play a flute.
začněte se učit
O bir flüt çalabilir.
He can ride a horse.
začněte se učit
O ata binebilir.
He changed his mind.
začněte se učit
Onun fikrini değiştirdi.
He chased the thief.
začněte se učit
O hırsızı kovaladı.
He climbed Mt. Fuji.
začněte se učit
O, Fuji Dağı'na tırmandı.
He cured my illness.
začněte se učit
O benim hastalğımı tedavi etti.
He deals in whiskey.
začněte se učit
O viski ticareti yapar.
He denied the rumor.
začněte se učit
O söylentiyi yalanladı.
He designed the car.
začněte se učit
O, arabayı tasarladı.
He did not want war.
začněte se učit
O savaş istemiyordu.
He drives very fast.
začněte se učit
O çok hızlı araba sürer.
He ended up in jail.
začněte se učit
O sonunda hapishaneyi boyladı.
He entered the army.
začněte se učit
O orduya girdi.
He entered the room.
začněte se učit
O odaya girdi.
He feels very happy.
začněte se učit
O çok mutlu hissediyor.
He felt very lonely.
začněte se učit
O çok yalnız hissetti.
He gave me a record.
začněte se učit
O bana bir kayıt verdi.
He gave me the salt.
začněte se učit
O bana tuz verdi.
He gets up at seven.
začněte se učit
O, saat yedide kalkar.
He got on the train.
začněte se učit
O trene bindi.
He grows a mustache.
začněte se učit
O bıyık uzatıyor.
He had already gone.
začněte se učit
O daha önce gitti.
He had his hair cut.
začněte se učit
O saçını kestirdi.
He had just arrived.
začněte se učit
Henüz ulaştı.
He had just arrived.
začněte se učit
O az önce gelmişti.
He had one daughter.
začněte se učit
Onun bir kızı vardı.
He has a big family.
začněte se učit
Onun büyük bir ailesi vardır.
He has a deep voice.
začněte se učit
Onun derin bir sesi var.
He has a loud voice.
začněte se učit
O yüksek bir sese sahip.
He has a warm heart.
začněte se učit
Onun sıcak bir kalbi vardır.
He has his own room.
začněte se učit
Onun kendi odası var.
He has left already.
začněte se učit
O zaten gitti.
He has two Picassos.
začněte se učit
O iki Pikasoya sahiptir.
He hates air travel.
začněte se učit
O hava yolculuğundan nefret ediyor.
He held her tightly.
začněte se učit
O onu sıkıca tuttu.
He hoped to succeed.
začněte se učit
Başarılı olmayı umuyordu.
He hung up his coat.
začněte se učit
O ceketini astı.
He is a fast runner.
začněte se učit
O hızlı bir koşucu.
He is a good doctor.
začněte se učit
O iyi bir doktor.
He is a good writer.
začněte se učit
O iyi bir yazar.
He is a hard worker.
začněte se učit
O çok çalışkandır.
He is a nice person.
začněte se učit
O hoş bir insan.
He is a rude person.
začněte se učit
O kaba bir kişidir.
He is about my size.
začněte se učit
O yaklaşık benim beden ölçümde.
He is always joking.
začněte se učit
O her zaman şaka yapıyor.
He is an active boy.
začněte se učit
O aktif bir çocuktur.
He is an honest man.
začněte se učit
O dürüst bir adam.
He is angry with me.
začněte se učit
O bana kızgın.
He is at home today.
začněte se učit
O bugün evde.
He is good at rugby.
začněte se učit
O ragbide iyidir.
He's in a bad mood.
začněte se učit
O kötü bir ruh hali içinde.
He's my old friend.
začněte se učit
O benim eski arkadaşım.
He is not available.
začněte se učit
O, mevcut değil.
He is over 80 kilos.
začněte se učit
O, 80 kilonun üzerinde.
He is playing music.
začněte se učit
O müzik çalıyor.
He is playing there.
začněte se učit
O orada oynuyor.
He is probably dead.
začněte se učit
Muhtemelen öldü.
He is ready to work.
začněte se učit
O çalışmaya hazırdır.
He is taking a walk.
začněte se učit
O bir yürüyüş yapıyor.
He is very busy now.
začněte se učit
O, şimdi çok meşgul.
He is very handsome.
začněte se učit
O, çok yakışıklıdır.
He is very sociable.
začněte se učit
O çok sosyaldir.
He is washing a car.
začněte se učit
O bir araba yıkıyor.
He knows everything.
začněte se učit
O her şeyi bilir.
He knows no English.
začněte se učit
O hiç İngilizce bilmez.
He knows the secret.
začněte se učit
O sırrı biliyor.
He lacks experience.
začněte se učit
O deneyimden yoksundur.
He lacks motivation.
začněte se učit
O motivasyondan yoksundur.
He laid on his back.
začněte se učit
O sırt üstü uzandı.
He left a while ago.
začněte se učit
Bir süre önce ayrıldı.
He left an hour ago.
začněte se učit
Bir saat önce ayrıldı.
He left immediately.
začněte se učit
O aniden gitti.
He likes air travel.
začněte se učit
O hava seyahatini seviyor.
He lives by begging.
začněte se učit
O dilenerek yaşıyor.
He lives by himself.
začněte se učit
O tek başına yaşar.
He lives in comfort.
začněte se učit
O konfor içinde yaşıyor.
He lives next to me.
začněte se učit
O benim bitişiğimde yaşıyor.
He lives off campus.
začněte se učit
O kampüs dışından yaşıyor.
He looks suspicious.
začněte se učit
O şüpheli görünüyor.
He made me go there.
začněte se učit
O beni oraya gönderdi.
He may have said so.
začněte se učit
O öyle söylemiş olabilir.
He may have seen it.
začněte se učit
Onu görmüş olabilir.
He may not be happy.
začněte se učit
O mutlu olmayabilir.
He must be homesick.
začněte se učit
O, yurdunu özlemiş olmalı.
He must be innocent.
začněte se učit
O masum olmalı.
He often comes late.
začněte se učit
O, sık sık geç gelir.
He often dates Mary.
začněte se učit
O Mary ile hangi sıklıkta buluşur?
He opened the cages.
začněte se učit
O, kafesleri açtı.
He opposed the plan.
začněte se učit
O plana karşı çıktı.
He raised his hands.
začněte se učit
O, ellerini kaldırdı.
He ran out of money.
začněte se učit
Onun parası bitti.
He reached his goal.
začněte se učit
O, amacına ulaştı.
He refused to do so.
začněte se učit
O bunu reddetti.
He remains sick bed.
začněte se učit
O hasta yatağında kalmaktadır.
He runs a shoe shop.
začněte se učit
O bir ayakkabı dükkanı çalıştırıyor.
He runs a shoe shop.
začněte se učit
O bir ayakkabı dükkanı işletir.
He said he was busy.
začněte se učit
O meşgul olduğunu söyledi.
He sat on the bench.
začněte se učit
O bankta oturdu.
He seems to be rich.
začněte se učit
O zengin gibi görünüyor.
He seems to be sick.
začněte se učit
O hasta gibi görünüyor.
He seems to know us.
začněte se učit
O bizi tanıyor gibi görünüyor.
He shined his shoes.
začněte se učit
O ayakkabılarını parlattı.
He signed the check.
začněte se učit
O çek imzaladı.
He stopped to smoke.
začněte se učit
Sigara içmek için durdu.
He stuck to his job.
začněte se učit
O işine sarıldı.
He told me to do it.
začněte se učit
O bana onu yapmamı söyledi.
He took a short cut.
začněte se učit
O, kestirmeden gitti.
He took off his hat.
začněte se učit
Şapkasını çıkardı.
He used to love her.
začněte se učit
O onu severdi.
He walked up to her.
začněte se učit
O, ona doğru yürüdü
He was born in Ohio.
začněte se učit
O, Ohio'da doğdu.
He was disappointed.
začněte se učit
O hayal kırıklığına uğradı.
He was hit by a car.
začněte se učit
O bir araba tarafından çarpıldı.
He was leaving then.
začněte se učit
O zaman o, gidiyordu.
He was made captain.
začněte se učit
O kaptan yapıldı.
He was shy at first.
začněte se učit
O, ilk bakışta utangaç.
He was sound asleep.
začněte se učit
O sesli uyuyordu.
He was very patient.
začněte se učit
O çok sabırlıydı.
He was wet all over.
začněte se učit
O tamamen ıslaktı.
He went up Mt. Fuji.
začněte se učit
O Fuji Dağı'na gitti.
He will not say yes.
začněte se učit
O evet demeyecek.
He works for a bank.
začněte se učit
O bir banka için çalışıyor.
He wrote the report.
začněte se učit
O rapor yazdı.
He'll be here again.
začněte se učit
O yine burada olacak.
He'll get well soon.
začněte se učit
Yakında iyileşecektir.
He'll return at six.
začněte se učit
O, altıda dönecek.
He's a late bloomer.
začněte se učit
O geç olgunlaştı.
He's away on a trip.
začněte se učit
O bir geziye çıktı.
He's in the kitchen.
začněte se učit
O, mutfaktadır.
He's really selfish.
začněte se učit
O gerçekten bencil.
He's the oldest son.
začněte se učit
O, en büyük oğul.
Heed public opinion.
začněte se učit
Kamuoyunu dikkate alın.
Hello, this is Mike.
začněte se učit
Merhaba, ben Mike.
Her face turned red.
začněte se učit
Onun yüzü kızardı.
Her son is a genius.
začněte se učit
Onun oğlu bir deha.
Here are two stamps.
začněte se učit
Burada iki pul vardır.
Here is your change.
začněte se učit
İşte paranızın üstü.
Here's your pudding.
začněte se učit
İşte pudingin.
His dog barks at me.
začněte se učit
Onun köpeği bana havlar.
His dream came true.
začněte se učit
Onun hayali gerçek oldu.
His eyesight is bad.
začněte se učit
Onun görme yeteneği kötü.
His eyesight is bad.
začněte se učit
Onun görme kabiliyeti kötü.
His shoes are brown.
začněte se učit
Onun ayakkabıları kahverengidir.
His speech moved us.
začněte se učit
Onun konuşması bizi harekete geçirdi.
How can I reach you?
začněte se učit
Size nasıl ulaşabilirim?
How did the exam go?
začněte se učit
Sınav nasıl geçti?
How did you like it?
začněte se učit
Onu nasıl buldun?
How'd you do it?
začněte se učit
Onu nasıl yaptın?
How do you feel now?
začněte se učit
Şimdi nasıl hissediyorsunuz?
How I've missed you!
začněte se učit
Seni nasıl da özledim!
How long will it be?
začněte se učit
Ne kadar sürer.
How old is that dog?
začněte se učit
O köpek kaç yaşında?
How was your flight?
začněte se učit
Uçuşun nasıl?
How was your summer?
začněte se učit
Yazın nasıldı?
I admire his talent.
začněte se učit
Ben onun yeteneğine hayranım.
I agree to his plan.
začněte se učit
Onun planını kabul ediyorum.
I always study hard.
začněte se učit
Ben her zaman sıkı çalışırım.
I am a teacher, too.
začněte se učit
Ben de bir öğretmenim.
I am eating noodles.
začněte se učit
Erişte yiyorum.
I am engaged to her.
začněte se učit
Onunla nişanlıyım.
I am fed up with it.
začněte se učit
Ben ondan bıktım.
I am getting a cold.
začněte se učit
Ben soğuk alıyorum.
I am going to do it.
začněte se učit
Onu yapacağım.
I am going to start.
začněte se učit
Başlayacağım.
I am going to study.
začněte se učit
Ben çalışacağım.
I am in Tokyo today.
začněte se učit
Bugün Tokyo'dayım.
I am Kazuto Iwamoto.
začněte se učit
Ben Kazuto Iwamoto'yum.
I am older than him.
začněte se učit
Ben ondan daha yaşlıyım.
I am poor at tennis.
začněte se učit
Ben teniste kötüyüm.
I am reading a book.
začněte se učit
Ben bir kitap okuyorum.
I am reading a book.
začněte se učit
Bir kitap okuyorum.
I am ready to start.
začněte se učit
Ben başlamaya hazırım.
I am sad to hear it.
začněte se učit
Ben onu duyduğuma üzüldüm.
I don't have money.
začněte se učit
Param yok.
I arrived in London.
začněte se učit
Londra'ya vardım.
I asked where to go.
začněte se učit
Nereye gideceğimi sordum.
I ate a hasty lunch.
začněte se učit
Ben acele bir öğle yemeği yedim.
I ate a light lunch.
začněte se učit
Hafif bir öğle yemeği yedim.
I beat him at chess.
začněte se učit
Satrançta onu yendim.
I became a director.
začněte se učit
Ben bir yönetmen oldum.
I believe her story.
začněte se učit
Ben onun hikayesine inanıyorum.
I believe in ghosts.
začněte se učit
Hayaletlere inanırım.
I bought an old car.
začněte se učit
Ben eski bir araba satın aldım.
I built a new house.
začněte se učit
Ben yeni bir ev inşa ettim.
I can come at three.
začněte se učit
Üçte gelebilirim.
I can peel an apple.
začněte se učit
Bir elmayı soyabilirim.
I can read them all.
začněte se učit
Ben bütün onları okuyabilirim.
I can see the light.
začněte se učit
Ben ışığı görebiliyorum.
I can speak English.
začněte se učit
İngilizce konuşabilirim.
I can teach English.
začněte se učit
İngilizce öğretebilirim.
I can't do anything.
začněte se učit
Ben bir şey yapamam.
I can't find my bag.
začněte se učit
Ben çantamı bulamıyorum.
I can't find my key.
začněte se učit
Ben anahtarımı bulamıyorum.
I can't find my pen.
začněte se učit
Benim kalemimi bulamıyorum.
I can't help crying.
začněte se učit
Ağlamadan duramıyorum.
I can't help crying.
začněte se učit
Ağlamamak elimde değil.
I can't swim at all.
začněte se učit
Ben hiç yüzemem.
I cleared the table.
začněte se učit
Ben masayı temizledim.
I come from England.
začněte se učit
Ben İngiltere'liyim.
I come from Saitama.
začněte se učit
Saitama'lıyım.
I continued singing.
začněte se učit
Şarkı söylemeye devam ettim.
I continued working.
začněte se učit
Ben çalışmaya devam ettim.
I counted up to 200.
začněte se učit
200'e kadar saydım.
I decided not to go.
začněte se učit
Gitmemeye karar verdim.
I disagree with you.
začněte se učit
Sana katılmıyorum.
I love ice cream.
začněte se učit
Dondurmayı severim.
I do not like music.
začněte se učit
Ben müzik sevmiyorum.
I do not read books.
začněte se učit
Ben kitap okumam.
I don't understand.
začněte se učit
Anlamadım.
I don't like movies.
začněte se učit
Ben filmleri sevmiyorum.
I don't like summer.
začněte se učit
Yaz mevsimini sevmem.
I don't want dinner.
začněte se učit
Ben akşam yemeği istemiyorum.
I feel better today.
začněte se učit
Bugün kendimi daha iyi hissediyorum.
I feel like a drink.
začněte se učit
Canım içki istiyor.
I feel like singing.
začněte se učit
Canım şarkı söylemek istiyor.
I felt very awkward.
začněte se učit
Ben çok garip hissettim.
I find swimming fun.
začněte se učit
Ben yüzmeyi eğlenceli buluyorum.
I fix broken radios.
začněte se učit
Ben bozuk radyoları onardım.
I gave him the book.
začněte se učit
Ona kitabı verdim.
I got home at seven.
začněte se učit
Ben yedide eve vardım.
I got off the train.
začněte se učit
Ben trenden indim.
I got up about five.
začněte se učit
Ben yaklaşık beşte kalktım.
I had a close shave.
začněte se učit
Sinekkaydı tıraş oldum.
I had a great night.
začněte se učit
Ben harika bir gece geçirdim.
I had a light lunch.
začněte se učit
Ben hafif bir öğle yemeği yedim.
I had my car stolen.
začněte se učit
Arabamı çaldırdım.
I had my pen stolen.
začněte se učit
Kalemimi çaldırdım.
I have a chest cold.
začněte se učit
Göğsümü üşüttüm.
I have a dictionary.
začněte se učit
Benim bir sözlüğüm var.
I have a high fever.
začněte se učit
Benim yüksek ateşim var.
I have a pretty dog.
začněte se učit
Benim güzel bir köpeğim var.
I have a suggestion.
začněte se učit
Benim bir önerim var.
I have chapped lips.
začněte se učit
Benim dudaklarım çatlamış.
I have lost the key.
začněte se učit
Anahtarı kaybettim.
I have tennis elbow.
začněte se učit
Bende tenisçi dirseği var.
I have to go to bed.
začněte se učit
Ben yatmaya gitmeliyim.
I have to stay home.
začněte se učit
Ben evde kalmak zorundayım.
I heard her singing.
začněte se učit
Onun şarkı söylediğini duydum.
I hope to marry her.
začněte se učit
Onunla evlenmeyi umuyorum.
I keep a female cat.
začněte se učit
Dişi bir kedi besliyorum.
I knew it all along.
začněte se učit
Ben başından beri bunu biliyordum.
I know how you feel.
začněte se učit
Nasıl hissettiğini biliyorum.
I know none of them.
začněte se učit
Onların hiçbiri bilmiyorum.
I know what that is.
začněte se učit
Onun ne olduğunu biliyorum.
I know where he is.
začněte se učit
Onun nerede olduğunu biliyorum.
I know you are rich.
začněte se učit
Ben sizin zengin olduğunuzu biliyorum.
I like light colors.
začněte se učit
Ben açık renkleri severim.
I like movies a lot.
začněte se učit
Ben sinemaları çok seviyorum.
I like none of them.
začněte se učit
Ben onların hiçbirini sevmiyorum.
I like playing golf.
začněte se učit
Ben golf oynamayı severim.
I like wild flowers.
začněte se učit
Kır çiçeklerini severim.
I live in Kyoto now.
začněte se učit
Şimdi Kyoto'da yaşıyorum.
I locked myself out.
začněte se učit
Kendimi dışarıda kilitledim.
I love Italian food.
začněte se učit
İtalyan yemeğini severim.
I love this picture.
začněte se učit
Ben bu resmi seviyorum.
I meant what I said.
začněte se učit
Söylediğimi kastettim.
I met her by chance.
začněte se učit
Ben tesadüfen onunla karşılaştım.
I met him by chance.
začněte se učit
Ben onunla şans eseri tanıştım.
I met him yesterday.
začněte se učit
Onunla dün tanıştım.
I met Ken yesterday.
začněte se učit
Dün Ken'le karşılaştım.
I met Ken yesterday.
začněte se učit
Dün Ken ile buluştum.
I must be going now.
začněte se učit
Şimdi gitmem gerek.
I must get it fixed.
začněte se učit
Onu tamir ettirmeliyim.
I must have lost it.
začněte se učit
Onu kaybetmiş olmalıyım.
I need a police car.
začněte se učit
Bir polis arabasına ihtiyacım var.
I need medical help.
začněte se učit
Tıbbi yardıma ihtiyacım var.
I need some hangers.
začněte se učit
Birkaç askıya ihtiyacım var.
I never go anywhere.
začněte se učit
Asla bir yere gitmem.
I often call on him.
začněte se učit
Sık sık onu ziyaret ederim.
I often call on him.
začněte se učit
Ben sık sık onu ziyaret ederim.
I often catch colds.
začněte se učit
Ben sık sık soğuk algınlığına yakalanırım.
I only saw him once.
začněte se učit
Onu sadece bir kez gördüm.
I owe it all to you.
začněte se učit
Ben hepsini size borçluyum.
I owe you 3,000 yen.
začněte se učit
Sana 3000 yen borçluyum.
I quickly ate lunch.
začněte se učit
Ben çabucak öğle yemeği yedim.
I ran out of breath.
začněte se učit
Nefes nefese koştum.
I really enjoyed it.
začněte se učit
Ben gerçekten ondan keyif aldım.
I remember him well.
začněte se učit
Onu iyi hatırlıyorum.
I remember the word.
začněte se učit
Sözü hatırlıyorum.
I respect Mr. Brown.
začněte se učit
Bay Brown'a saygı duyuyorum.
I retired last year.
začněte se učit
Geçen yıl emekli oldum.
I retired last year.
začněte se učit
Geçen sene emekli oldum.
I retired last year.
začněte se učit
Ben geçen yıl emekli oldum.
I returned to Japan.
začněte se učit
Ben Japonya'ya ger döndüm.
I saw her last week.
začněte se učit
Geçen hafta onu gördüm.
I saw nobody around.
začněte se učit
Etrafta kimseyi görmedim.
I saw Tom kiss Mary.
začněte se učit
Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.
I stared at the man.
začněte se učit
Ben adama baktım.
I talked to friends.
začněte se učit
Ben arkadaşlarla konuştum.
I think he is angry.
začněte se učit
Sanırım o öfkeli.
I think he is right.
začněte se učit
Sanırım o haklı.
I think she is kind.
začněte se učit
Sanırım o kibardır.
I think she is sick.
začněte se učit
Onun hasta olduğunu düşünüyorum.
I think you're cute.
začněte se učit
Senin sevimli olduğunu düşünüyorum.
I told Dad about it.
začněte se učit
Babama ondan bahsettim.
I tried to run fast.
začněte se učit
Ben hızlı koşmak için gayret ettim.
I tried to tell you.
začněte se učit
Ben bunu sana anlatmaya çalıştım.
I want another beer.
začněte se učit
Başka bir bira istiyorum.
I want him to leave.
začněte se učit
Onun terketmesini istiyorum.
I want to go abroad.
začněte se učit
Uzağa gitmek istiyorum.
I want to marry her.
začněte se učit
Onunla evlenmek istiyorum.
I want to marry you.
začněte se učit
Seninle evlenmek istiyorum.
I want to stay here.
začněte se učit
Ben burada kalmak istiyorum.
I want your opinion.
začněte se učit
Ben senin görüşünü istiyorum.
I wanted her to win.
začněte se učit
Onun kazanmasını istiyordu.
I was a naughty boy.
začněte se učit
Ben yaramaz bir çocuktum.
I was born in Kyoto.
začněte se učit
Kyoto'da doğdum.
I was born in Osaka.
začněte se učit
Osaka'da doğdum.
I was drinking milk.
začněte se učit
Süt içiyordum.
I was eighteen then.
začněte se učit
O zaman on sekiz yaşındaydım.
I was ill yesterday.
začněte se učit
Dün hastaydım.
I was making a cake.
začněte se učit
Ben bir kek yapıyordum.
I will be back soon.
začněte se učit
Yakında geri döneceğim.
I will do it myself.
začněte se učit
Ben onu kendim yapacağım.
I will go on a trip.
začněte se učit
Ben bir geziye gideceğim.
I will miss you all.
začněte se učit
Hepinizi özleyeceğim.
I will stay at home.
začněte se učit
Ben evde kalacağım.
I will try it again.
začněte se učit
Onu tekrar deneyeceğim.
I wish he were here.
začněte se učit
Keşke o burada olsa.
I wish I could swim.
začněte se učit
Keşke yüzebilsem.
I wish I were young.
začněte se učit
Keşke ben genç olsam.
I wish to go abroad.
začněte se učit
Ben yurtdışına gitmek istiyorum.
I worked for a bank.
začněte se učit
Bir banka için çalıştım.
I'd like a city map.
začněte se učit
Ben bir şehir haritası istiyorum.
I'd like a daiquiri.
začněte se učit
Ben bir daiquiri istiyorum.
I want to see it.
začněte se učit
Onu görmek istiyorum.
I'll be back at six.
začněte se učit
Ben altıda geri döneceğim.
I'll be back at ten.
začněte se učit
Onda geri döneceğim.
I'll buy you a beer.
začněte se učit
Sana bir bira ısmarlayacağım.
I'll call him later.
začněte se učit
Daha sonra onu arayacağım.
I'll come right now.
začněte se učit
Ben derhal geleceğim.
I'll do it later on.
začněte se učit
Ben onu daha sonra yapacağım
I'll drive you home.
začněte se učit
Ben seni eve götüreceğim.
I'll drive you home.
začněte se učit
Ben sizi eve götüreceğim.
I'll find one later.
začněte se učit
Daha sonra bir tane bulacağım.
I'll give him a pen.
začněte se učit
Ona bir kalem vereceğim.
I'll go to the park.
začněte se učit
Ben parka gideceğim.
I'll join you later.
začněte se učit
Size sonra katılacağım.
I'll lend it to you.
začněte se učit
Ben onu sana ödünç vereceğim.
I'll make you happy.
začněte se učit
Seni mutlu edeceğim.
I'll make you happy.
začněte se učit
Sizi mutlu edeceğim.
I'll return at 6:30.
začněte se učit
06:30 da geri dönüş yapacağım.
I'll take you there.
začněte se učit
Ben sizi oraya götüreceğim.
I'll wait till noon.
začněte se učit
Ben öğlene kadar bekleyeceğim.
I'm a light sleeper.
začněte se učit
Benim uykum hafiftir.
I'm a stranger here.
začněte se učit
Ben burada bir yabancıyım.
I'm already so late.
začněte se učit
Zaten çok geç kaldım.
I'm as busy as ever.
začněte se učit
Her zamanki gibi meşgulüm.
I'm as old as he is.
začněte se učit
Ben onun kadar yaşlıyım.
I'm being picked up.
začněte se učit
Ben arabayla alınacağım.
I'm counting on you.
začněte se učit
Ben sana güveniyorum.
I'm doing all I can.
začněte se učit
Elimden gelen her şeyi yapıyorum.
I'm dying of thirst.
začněte se učit
Ben susuzluktan ölüyorum.
I'm fed up with her.
začněte se učit
Ondan bıktım.
I'm fine, thank you.
začněte se učit
İyiyim, teşekkür ederim.
I'm getting married.
začněte se učit
Evleniyorum.
I'm glad to see you.
začněte se učit
Seni gördüğüme memnunum.
I'm good at singing.
začněte se učit
Ben şarkı söylemede iyiyim.
I'm looking for you.
začněte se učit
Ben sizi arıyorum.
I'm not a bit tired.
začněte se učit
Ben biraz yorgun değilim.
I'm paid by the day.
začněte se učit
Bana günlük ödeniyor.
I'm proud of my son.
začněte se učit
Oğlumla gurur duyuyorum.
I'm ready to depart.
začněte se učit
Ben yola çıkmaya hazırım.
I'm really confused.
začněte se učit
Gerçekten kafam karıştı.
I'm right, aren't I?
začněte se učit
Haklıyım, değil mi?
I'm slightly hungry.
začněte se učit
Ben biraz açım.
I'm taller than you.
začněte se učit
Ben sizden daha uzun boyluyum.
I'm trying to sleep.
začněte se učit
Uyumaya çalışıyorum.
I'm very busy today.
začněte se učit
Ben bugün çok meşgulüm.
I'm very hungry now.
začněte se učit
Ben şimdi çok açım.
I'm very sleepy now.
začněte se učit
Ben şimdi çok uykuluyum.
I'm waiting for him.
začněte se učit
Ben onu bekliyorum.
I got the flu.
začněte se učit
Grip oldum.
I've changed my job.
začněte se učit
İşimi değiştirdim.
I've just come back.
začněte se učit
Ben az önce geri döndüm.
I've lost my pencil.
začněte se učit
Kurşun kalemimi kaybettim.
I've lost my ticket.
začněte se učit
Biletimi kaybettim.
Is it far from here?
začněte se učit
O buradan uzak mı?
Is it getting worse?
začněte se učit
O kötüleşiyor mu?
Is it going to rain?
začněte se učit
Yağmur yağacak mı?
Is it Japanese food?
začněte se učit
O, Japon yiyeceği midir?
Is my laundry ready?
začněte se učit
Benim çamaşır hazır mı?
Is she your teacher?
začněte se učit
O sizin öğretmeniniz mi?
Is the dog swimming?
začněte se učit
Köpek yüzüyor mu?
Is there any danger?
začněte se učit
Herhangi bir tehlike var mı?
Is this radio yours?
začněte se učit
Bu radyo senin mi?
Is this the Taylors?
začněte se učit
Bu Taylor'ların evi mi?
Isn't that annoying?
začněte se učit
Sıkıcı değil mi?
It is called a lily.
začněte se učit
Ona zambak denir.
It is freezing cold.
začněte se učit
Hava dondurucu soğuk.
It is going to snow.
začněte se učit
Kar yağacak.
It is white as snow.
začněte se učit
O kar gibi beyaz.
It isn't hard to do.
začněte se učit
Bunu yapmak zor değil.
It may rain tonight.
začněte se učit
Bu gece yağmur yağabilir.
It rained yesterday.
začněte se učit
Dün yağmur yağdı.
It smells delicious.
začněte se učit
Bu lezzetli kokuyor
It tastes very good.
začněte se učit
Çok iyi tadı var.
It took all evening.
začněte se učit
O bütün akşam sürdü.
It was a lot of fun.
začněte se učit
O çok eğlenceli idi.
It was fine all day.
začněte se učit
Bütün gün hava güzeldi.
It was getting dark.
začněte se učit
Hava kararıyordu.
It was really cheap.
začněte se učit
Gerçekten ucuzdu.
It was really close.
začněte se učit
O gerçekten kapalıydı.
It was seven thirty.
začněte se učit
Saat yedi otuzdu.
It'll rain for sure.
začněte se učit
Yağmur kesin yağacak.
It'll snow tomorrow.
začněte se učit
Yarın kar yağacak.
It's a comedy movie.
začněte se učit
O bir komedi filmi.
It's a real bargain.
začněte se učit
Bu gerçek bir kelepir.
It's already eleven.
začněte se učit
Saat şimdiden onbirdir.
It's as cold as ice.
začněte se učit
O buz gibi soğuk.
It's free of charge.
začněte se učit
Bu ücretsiz.
It's getting cloudy.
začněte se učit
Hava bulutlanıyor.
It's in plain sight.
začněte se učit
O, açık görüş içinde.
It's not worth much.
začněte se učit
Bu çok değmez.
Time to get up.
začněte se učit
Kalkma zamanı.
It's unbearably hot.
začněte se učit
Hava dayanılmaz sıcak.
It's your turn next.
začněte se učit
Daha sonraki sizin sıranız.
Jack speaks English.
začněte se učit
Jack İngilizce konuşur.
Jack speaks English.
začněte se učit
Jack, İngilizce bilmektedir.
Jane is sick in bed.
začněte se učit
Jane yatakta hasta.
Jim called me a cab.
začněte se učit
Jim bana bir taksi çağırdı.
Jim hasn't come yet.
začněte se učit
Jim henüz gelmedi.
Jim put his hand up.
začněte se učit
Jim elini kaldırdı.
Keep going straight.
začněte se učit
Doğru gitmeye devam et.
Keep your eyes open.
začněte se učit
Gözlerini açık tut.
Keep your head down.
začněte se učit
Başınızı eğik tutun.
Ken has a white dog.
začněte se učit
Ken'in beyaz bir köpeği var.
Ken lit the candles.
začněte se učit
Ken mumları yaktı.
Ken wants a bicycle.
začněte se učit
Ken, bir bisiklet istiyor.
Kim was still alive.
začněte se učit
Kim hala hayattaydı.
Large fries, please.
začněte se učit
Büyük patates kızartması, lütfen.
Lay it on the table.
začněte se učit
Onu masaya bırakın.
Let him do it alone.
začněte se učit
Onu tek başına yapsın.
Let me pay my share.
začněte se učit
Kendi hissemi ödeyeyim.
Let's call it a day.
začněte se učit
Haydi paydos edelim.
Let's do the dishes.
začněte se učit
Bulaşıkları yıkayalım.
Let's go to a movie.
začněte se učit
Bir sinemaya gidelim.
Let's have some fun.
začněte se učit
Haydi biraz eğlenelim.
Let's keep in touch.
začněte se učit
Teması sürdürelim.
Let's play baseball!
začněte se učit
Haydi beyzbol oynayalım!
Let's play baseball.
začněte se učit
Beyzbol oynayalım.
Let's read Lesson 3.
začněte se učit
Ders 3'ü okuyalım.
Let's speak English.
začněte se učit
İngilizce konuşalım.
Let's study English.
začněte se učit
İngilizce çalışalım.
Let's try this cake.
začněte se učit
Bu keki deneyelim.
Let's try this plan.
začněte se učit
Bu planı deneyelim.
Let's watch TV here.
začněte se učit
Burada TV izleyelim.
Life is not all fun.
začněte se učit
Hayatın tümü eğlenceden ibaret değil.
Look at the picture.
začněte se učit
Resme bakın.
Look straight ahead.
začněte se učit
Dosdoğru bakın.
Madonna is a beauty.
začněte se učit
Madonna bir güzelliktir.
Many cars passed by.
začněte se učit
Birçok otomobil geçti.
Maria has long hair.
začněte se učit
Maria'nın uzun saçları var.
Mary can dance well.
začněte se učit
Mary iyi dans edebilir.
Mary is very pretty.
začněte se učit
Mary çok güzeldir.
May I eat that cake?
začněte se učit
O pastayı yiyebilir miyim?
May I say something?
začněte se učit
Bir şey söyleyebilir miyim?
May I set the table?
začněte se učit
Sofrayı hazırlayabilir miyim?
May I speak to Bill?
začněte se učit
Bill ile konuşabilir miyim?
May I take a shower?
začněte se učit
Bir duş alabilir miyim?
May I use the phone?
začněte se učit
Ben telefonu kullanabilir miyim?
Maybe she is coming.
začněte se učit
O belki geliyor.
Monkeys climb trees.
začněte se učit
Maymunlar ağaçlara tırmanırlar.
My aunt looks young.
začněte se učit
Teyzem genç görünüyor.
My back still hurts.
začněte se učit
Sırtım hala acıyor.
My gums are swollen.
začněte se učit
Benim dişetleri şiş.
My money was stolen.
začněte se učit
Param çalınmıştı.
My sister is famous.
začněte se učit
Kız kardeşim ünlüdür ünlüdür.
My sister is pretty.
začněte se učit
Kız kardeşim güzeldir.
My throat feels dry.
začněte se učit
Benim boğazım kuru.
My trousers are wet.
začněte se učit
Benim pantolon ıslak.
My wife is a doctor.
začněte se učit
Eşim bir doktordur.
My work is finished.
začněte se učit
İşim bitti.
Nancy seldom smiles.
začněte se učit
Nancy nadiren gülümser.
No drinkers allowed.
začněte se učit
Alkollüler giremez.
No one gave up hope.
začněte se učit
Hiç kimse bize umut vermedi.
No, I didn't go out.
začněte se učit
Hayır, ben dışarı gitmedim.
Nobody bowed to him.
začněte se učit
Kimse ona boyun eğmedi.
Nobody speaks to me.
začněte se učit
Hiç kimse benle konuşmuyor.
Nothing is forgiven.
začněte se učit
Hiçbir şey bağışlanmaz.
Now eat your supper.
začněte se učit
Şimdi akşam yemeğini yiyin.
Now it's your serve.
začněte se učit
Şimdi hizmetinizdeyim.
Of course I'll wait.
začněte se učit
Elbette ben bekleyeceğim.
Oh! That's too bad.
začněte se učit
Oh! Bu çok kötü.
Old habits die hard.
začněte se učit
Eski alışkanlıklar zor biter.
Only time will tell.
začněte se učit
Sadece zaman gösterecek.
Ostriches can't fly.
začněte se učit
Devekuşları uçamaz.
Our team is winning.
začněte se učit
Takımımız kazanıyor.
Paper burns quickly.
začněte se učit
Kağıt hızlı yanar.
People love freedom.
začněte se učit
İnsanlar özgürlüğü seviyor.
Perhaps that's true.
začněte se učit
Belki de o doğrudur.
Peter is not in now.
začněte se učit
Peter şimdi içeride değil.
Please air the room.
začněte se učit
Lütfen odayı havalandır.
Please call me Taro.
začněte se učit
Beni lütfen Taro diye çağır.
Please come thirsty.
začněte se učit
Lütfen susuz gel.
Please don't bother.
začněte se učit
Lütfen zahmet etmeyin.
Please don't get up.
začněte se učit
Lütfen kalkma.
Please listen to me.
začněte se učit
Beni dinle lütfen.
Please make the bed.
začněte se učit
Lütfen yatağı yapın.
Please wish me luck.
začněte se učit
Lütfen bana şans dile.
Poison can kill you.
začněte se učit
Zehir sizi öldürebilir.
Put on this sweater.
začněte se učit
Bu kazağı giyin.
Put that in writing.
začněte se učit
Yazılı olarak koyun.
Put your books away.
začněte se učit
Kitaplarını yerine koy.
Give me an example.
začněte se učit
Bana bir örnek ver.
Read the book aloud.
začněte se učit
Kitabı yüksek sesle okuyun.
Roll the ball to me.
začněte se učit
Topu bana yuvarla.
Seeing is believing.
začněte se učit
Görmek inanmaktır.
She agreed with him.
začněte se učit
Onunla aynı fikirdeydi.
She became a doctor.
začněte se učit
O bir doktor oldu.
She became a singer.
začněte se učit
O bir şarkıcı oldu.
She became very ill.
začněte se učit
O çok kötü oldu.
She blackmailed him.
začněte se učit
O, ona şantaj yaptı.
She boiled the eggs.
začněte se učit
O yumurtaları kaynattı.
She called for help.
začněte se učit
O yardım için çağrıda bulundu.
She came near to me.
začněte se učit
O bana yaklaştı.
She can drive a car.
začněte se učit
O bir araba sürebilir.
She can't afford it.
začněte se učit
Ona gücü yetmez.
She can't cook well.
začněte se učit
O, iyi yemek pişiremez.
She cooks very well.
začněte se učit
O çok iyi yemek yapar.
She danced with him.
začněte se učit
O onunla dans etti.
She did not turn up.
začněte se učit
O görünmedi.
She didn't think so.
začněte se učit
Öyle olduğunu sanmıyordu.
She does talk a lot.
začněte se učit
O, çok konuşur.
She feels bad today.
začněte se učit
Bugün o kötü hissediyor.
She gave him a book.
začněte se učit
Ona bir kitap verdi.
She gave me a watch.
začněte se učit
O bana bir saat verdi.
She gave up smoking.
začněte se učit
O sigara içmekten vazgeçti.
She got in at 9 p.m.
začněte se učit
O 9:00pm'da içeri girdi.
She got in the taxi.
začněte se učit
O taksiye bindi.
She had gone to bed.
začněte se učit
O yatağa gitmişti.
She has 2,000 books.
začněte se učit
Onun 2.000 kitabı vardır.
She has a long nose.
začněte se učit
Onun uzun bir burnu var.
She has convulsions.
začněte se učit
Onun konvülsiyonları var.
She has few friends.
začněte se učit
Onun az sayıda arkadaşı var.
She has gone abroad.
začněte se učit
O, yurtdışına gitti.
She has lost weight.
začněte se učit
O kilo kaybetti.
She has many faults.
začněte se učit
Onun birçok hatası var.
She has no brothers.
začněte se učit
Onun hiç erkek kardeşi yok.
She held her breath.
začněte se učit
O nefesini tuttu.
She hit me, not him.
začněte se učit
O bana çarptı, ona değil.
She is fond of cake.
začněte se učit
O kek seviyor.
She is good-natured.
začněte se učit
O iyi-huyludur.
She is growing tall.
začněte se učit
O uzuyor.
She is hard at work.
začněte se učit
O işte sıkıdır.
She is in the wrong.
začněte se učit
O suçlu.
She is not to blame.
začněte se učit
O suçlu değil.
She is quite a poet.
začněte se učit
O tam bir şair.
She kept on talking.
začněte se učit
O, konuşmayı sürdürdü.
She kicked him hard.
začněte se učit
O ona sert tekme attı.
She laced her shoes.
začněte se učit
O ayakkabılarını bağladı.
She likes ice cream.
začněte se učit
O dondurma seviyor.
She likes that bass.
začněte se učit
O, bas gitarı seviyor.
She listened to him.
začněte se učit
O onu dinledi.
She locked the door.
začněte se učit
O kapıyı kilitledi.
She played a sonata.
začněte se učit
O, bir sonat çaldı.
She plays the piano.
začněte se učit
O piyano çalar.
He raised his hand.
začněte se učit
O elini kaldırdı.
She reserved a room.
začněte se učit
O bir oda ayırttı.
She rubbed her eyes.
začněte se učit
Gözlerini ovuşturdu.
She sat next to him.
začněte se učit
Onun yanına oturdu.
She rarely goes out.
začněte se učit
O nadiren dışarı gider.
She still loved him.
začněte se učit
O hala onu seviyordu.
She still loves him.
začněte se učit
O onu hala seviyor.
She stopped smoking.
začněte se učit
O sigarayı bıraktı.
She studies English.
začněte se učit
O İngilizce çalışıyor.
She teaches English.
začněte se učit
O, İngilizce öğretiyor.
She told him a joke.
začněte se učit
O ona fıkra anlattı.
She understands him.
začněte se učit
O onu anlar.
She wants a new hat.
začněte se učit
O yeni bir şapka istiyor.
She was full of joy.
začněte se učit
O neşe doluydu.
She watched him eat.
začněte se učit
O onun yemek yiyişini izledi.
She went for a walk.
začněte se učit
O bir yürüyüşe gitti.
She went to Ibaragi.
začněte se učit
O Ibaragi'ye gitti.
She won the contest.
začněte se učit
O yarışmayı kazandı.
She works from nine.
začněte se učit
O dokuzdan itibaren çalışır.
She works very hard.
začněte se učit
O çok sıkı çalışıyor.
She's a kind person.
začněte se učit
O kibar bir insan.
She's a tough woman.
začněte se učit
O, sert bir kadındır.
She's been poisoned.
začněte se učit
O zehirlendi.
Show me another bag.
začněte se učit
Bana başka bir çanta göster.
Somebody touched me.
začněte se učit
Birisi bana dokundu.
Stop, or I'll shoot.
začněte se učit
Dur, yoksa vuracağım.
Susan was terrified.
začněte se učit
Susan dehşete kapılmıştı.
Take off your shoes.
začněte se učit
Ayakkabılarınızı çıkartın.
Take off your socks.
začněte se učit
Çoraplarınızı çıkartın.
Tell him I'm not in.
začněte se učit
Ona içeride olmadığımı söyle.
Thank you for today.
začněte se učit
Bugün için teşekkür ederiz.
Thanks for the meal.
začněte se učit
Yemek için teşekkürler.
That book is theirs.
začněte se učit
Şu kitap onların.
That boy is running.
začněte se učit
O çocuk çalışıyor.
It won't matter.
začněte se učit
Önemli değil.
That idea isn't bad.
začněte se učit
O fikir fena değil.
That is my overcoat.
začněte se učit
O benim paltom.
That makes me angry.
začněte se učit
Şu beni kızdırıyor.
That student is Tom.
začněte se učit
O öğrenci Tom'dur.
That was my mistake.
začněte se učit
O benim hatamdı.
That won't help you.
začněte se učit
Şu sana yardım etmeyecek.
That's a great idea.
začněte se učit
O harika bir fikir.
That's a great poem.
začněte se učit
O harika bir şiir.
That's an imitation.
začněte se učit
Bu bir taklit.
That's an old trick.
začněte se učit
Bu eski bir hile.
That's common sense.
začněte se učit
Bu sağduyu.
It suits me.
začněte se učit
O bana uyar.
That's fine with me.
začněte se učit
Benim için farketmez.
It's not possible.
začněte se učit
O mümkün değil.
The apples are ripe.
začněte se učit
Elmalar olgundurlar.
The baby kept quiet.
začněte se učit
Bebek sessiz durdu.
The bell is ringing.
začněte se učit
Zil çalıyor.
The boy got scolded.
začněte se učit
Çocuk azarladı.
The boys kept quiet.
začněte se učit
Çocuklar sessiz kalmayı sürdürdü.
The boys were quiet.
začněte se učit
Çocuklar sakindi.
The bus was crowded.
začněte se učit
Otobüs kalabalıktı.
The car didn't move.
začněte se učit
Araba kıpırdamadı.
The car didn't stop.
začněte se učit
Araba durmadı.
The computer is new.
začněte se učit
Bilgisayar yeni.
The cup has a crack.
začněte se učit
Bardakta bir çatlak var.
The dog bit the man.
začněte se učit
Köpek adamı ısırdı.
The dog followed me.
začněte se učit
Köpek beni takip etti.
The door won't open.
začněte se učit
Kapı açılmaz.
The fire alarm rang.
začněte se učit
Yangın alarmı çaldı.
The grapes are sour.
začněte se učit
Üzümler ekşi.
The house is vacant.
začněte se učit
Ev boştur.
The idea is not bad.
začněte se učit
Fikir fena değil.
The kids are asleep.
začněte se učit
Çocuklar uyuyorlar.
The lake was frozen.
začněte se učit
Göl dondu.
The law was changed.
začněte se učit
Yasa değiştirildi.
The leaves blew off.
začněte se učit
Yapraklar patladı.
The man took my arm.
začněte se učit
Adam kolumu tuttu.
The meat tastes bad.
začněte se učit
Etin tadı kötü.
The milk tasted bad.
začněte se učit
Sütün tadı kötüydü.
The new car is hers.
začněte se učit
Yeni araba onun.
The news leaked out.
začněte se učit
Haber dışarı sızdırılmış.
The papers blew off.
začněte se učit
Kağıtlar uçtu.
The pond froze over.
začněte se učit
Gölet dondu.
The room was locked.
začněte se učit
Oda kilitliydi.
The server was down.
začněte se učit
Sunucu çöktü.
The ship is sinking.
začněte se učit
Gemi batıyor.
The skies are clear.
začněte se učit
Gökyüzü açıktır.
The train just left.
začněte se učit
Tren az önce ayrıldı.
The TV doesn't work.
začněte se učit
Televizyon çalışmıyor.
The victory is ours.
začněte se učit
Zafer bizimdir.
There comes the bus.
začněte se učit
Otobüs geliyor.
There goes the bell.
začněte se učit
Oh, çan çalıyor.
There was a silence.
začněte se učit
Bir sessizlik vardı.
There's no evidence.
začněte se učit
Hiçbir kanıt yoktur.
These are our desks.
začněte se učit
Bunlar bizim masalarımız.
These books are new.
začněte se učit
Bu kitaplar yeni.
They are Christians.
začněte se učit
Onlar Hıristiyanlar.
They are in the way.
začněte se učit
Onlar ayak altındalar.
They are my cousins.
začněte se učit
Onlar benim kuzenlerim.
They are my friends.
začněte se učit
Onlar benim arkadaşlarım.
They have been busy.
začněte se učit
Onlar meşguller.
They have few books.
začněte se učit
Onların birkaç kitabı var.
They laughed at him.
začněte se učit
Onlar ona güldü.
They live next door.
začněte se učit
Onlar bitişikte yaşarlar.
They lived in peace.
začněte se učit
Onlar barış içinde yaşadı.
They made fun of me.
začněte se učit
Onlar benimle alay ettiler.
They questioned him.
začněte se učit
Onlar onu sorguladılar.
They went by subway.
začněte se učit
Onlar metro ile gittiler.
They'll go shopping.
začněte se učit
Alışverişe gidecekler.
They're ignoring me.
začněte se učit
Onlar beni görmezden geliyorlar.
They're my favorite.
začněte se učit
Onlar benim favorim.
This apple is sweet.
začněte se učit
Bu elma tatlıdır.
This beef is tender.
začněte se učit
Bu sığır eti yumuşak.
This bird can't fly.
začněte se učit
Bu kuş uçamaz.
This book is Tony's.
začněte se učit
Bu kitap Tony'nindir.
This car sells well.
začněte se učit
Bu araba iyi satıyor.
This desk is broken.
začněte se učit
Bu masa kırık.
This door is locked.
začněte se učit
Bu kapı kilitli.
This fits perfectly.
začněte se učit
Bu mükemmel bir uyum sergiliyor.
This is an ice cube.
začněte se učit
Bu bir buz küpü.
This is an old book.
začněte se učit
Bu eski bir kitap.
This is Tony's book.
začněte se učit
Bu Tony'nin kitabı.
This is what I need.
začněte se učit
İhtiyacım olan budur.
This is what I want.
začněte se učit
Bu benim istediğim şeydir.
This isn't for sale.
začněte se učit
Bu satılık değil.
This makes no sense.
začněte se učit
Bu mantıklı değil.
This novel bores me.
začněte se učit
Bu roman beni sıkıyor.
This paper is rough.
začněte se učit
Bu rapor taslaktır.
This play has ended.
začněte se učit
Bu oyun sona erdi.
This tooth is loose.
začněte se učit
Bu diş gevşek.
This winter is warm.
začněte se učit
Bu kış ılık.
Those are our books.
začněte se učit
Onlar bizim kitaplarımız.
Time is running out.
začněte se učit
Zaman tükeniyor.
Tokyo is a big city.
začněte se učit
Tokyo büyük bir şehir.
Tom abused my trust.
začněte se učit
Tom benim güvenimi kötüye kullandı.
Tom arrived in time.
začněte se učit
Tom zamanında geldi.
Tom became a doctor.
začněte se učit
Tom bir doktor oldu.
Tom became a father.
začněte se učit
Tom bir baba oldu.
Tom beeped the horn.
začněte se učit
Tom boynuz çaldı.
Tom came back early.
začněte se učit
Tom erken geri geldi.
Tom came right over.
začněte se učit
Tom gecikmeden geldi.
Tom can't take less.
začněte se učit
Tom daha azını alamaz.
Tom caught the ball.
začněte se učit
Tom topu yakaladı.
Tom changed clothes.
začněte se učit
Tom elbiseleri değiştirdi.
Tom closed his eyes.
začněte se učit
Tom gözlerini kapattı.
Tom combed his hair.
začněte se učit
Tom saçını taradı.
Tom cried all night.
začněte se učit
Tom, bütün gece ağladı.
Tom cut Mary's hair.
začněte se učit
Tom Mary'nin saçını kesti.
Tom dealt the cards.
začněte se učit
Tom kartları dağıttı.
Tom depends on Mary.
začněte se učit
Tom Mary'ye bağlıdır.
Tom did a cartwheel.
začněte se učit
Tom bir at arabası tekerleği yaptı.
Tom did a lousy job.
začněte se učit
Tom berbat bir iş yaptı.
Tom did it your way.
začněte se učit
Tom onu senin tarzınla yaptı.
Tom didn't go there.
začněte se učit
Tom oraya gitmedi.
Tom didn't say much.
začněte se učit
Tom fazla bir şey söylemedi.
Tom didn't say that.
začněte se učit
Tom onu söylemedi.
Tom didn't see Mary.
začněte se učit
Tom Mary'yi görmedi.
Tom died of old age.
začněte se učit
Tom yaşlılıktan öldü.
Tom disappointed me.
začněte se učit
Tom beni hayal kırıklığına uğrattı.
Tom doesn't like me.
začněte se učit
Tom beni sevmiyor.
Tom drinks a little.
začněte se učit
Tom biraz içer.
Tom drinks too much.
začněte se učit
Tom çok içiyor.
Tom drives a Toyota.
začněte se učit
Tom bir Toyota sürer.
Tom drives me crazy.
začněte se učit
Tom beni deli ediyor.
Tom drives too fast.
začněte se učit
Tom çok hızlı sürer.
Tom eats like a pig.
začněte se učit
Tom bir domuz gibi yiyor.
Tom faces a dilemma.
začněte se učit
Tom bir ikilemle karşı karşıyadır.
Tom failed the exam.
začněte se učit
Tom sınavda başarısız oldu.
Tom faked his death.
začněte se učit
Tom ölü takliti yaptı.
Tom felt frustrated.
začněte se učit
Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.
Tom felt humiliated.
začněte se učit
Tom aşağılanmış hissetti.
Tom felt persecuted.
začněte se učit
Tom zulme uğramış hissetti.
Tom found me a taxi.
začněte se učit
Tom bana bir taksi buldu.
Tom got a promotion.
začněte se učit
Tom'un bir terfisi var.
Tom got off the bus.
začněte se učit
Tom otobüsten indi.
Tom got sidetracked.
začněte se učit
Tom caydırıldı.
Tom got soaking wet.
začněte se učit
Tom iliklerine kadar ıslandı.
Tom had a bad dream.
začněte se učit
Tom kötü bir rüya gördü.
Tom had a good idea.
začněte se učit
Tom'un, iyi bir fikri vardı.
Tom had an accident.
začněte se učit
Tom bir kaza geçirdi.
Tom has a bald spot.
začněte se učit
Tom'un bir keli var.
Tom has a big house.
začněte se učit
Tom'un büyük bir evi var.
Tom has a big mouth.
začněte se učit
Tom'un büyük bir ağzı vardır.
Tom has a pacemaker.
začněte se učit
Tom'un bir kalp pili var.
Tom has a toothache.
začněte se učit
Tom bir diş ağrısı vardır.
Tom has found a job.
začněte se učit
Tom bir iş buldu.
Tom has my sympathy.
začněte se učit
Tom benim acımı paylaştı.
Tom has skinny legs.
začněte se učit
Tom'un sıska bacakları var.
Tom has tonsillitis.
začněte se učit
Tom'un tonsilliti var.
Tom has two choices.
začněte se učit
Tom'un iki seçeneği var.
Tom hasn't met Mary.
začněte se učit
Tom Mary ile karşılaşmadı.
Tom hates the rules.
začněte se učit
Tom kurallardan nefret eder.
Tom heard the alarm.
začněte se učit
Tom alarmı duydu.
Tom is a bad driver.
začněte se učit
Tom kötü bir sürücü.
Tom is a good sport.
začněte se učit
Tom, iyi bir sporsever.
Tom is a workaholic.
začněte se učit
Tom bir işkolik.
Tom is ambidextrous.
začněte se učit
Tom çok yönlüdür.
Tom is full of hope.
začněte se učit
Tom ümitle dolu.
Tom is grown up now.
začněte se učit
Tom şimdi büyümüş.
Tom is helping Mary.
začněte se učit
Tom Mary'ye yardımcı oluyor.
Tom is just like me.
začněte se učit
Tom tıpkı benim gibi.
Tom is kind to Mary.
začněte se učit
Tom Mary'ye karşı kibardır.
Tom is lying to you.
začněte se učit
Tom size yalan söylüyor.

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.