→ Turkish Sentences From Tatoeba 6 → Začněte se učit / Stáhněte si MP3 karty

otázka		odpověď
Tom is Mary's uncle. začněte se učit		Tom Mary'nin amcası.
Tom is on death row. začněte se učit		Tom ölüm hücresinde.
Tom is on the phone. začněte se učit		Tom telefonda.
Tom is out to lunch. začněte se učit		Tom öğle yemeğine çıktı.
Tom is really sorry. začněte se učit		Tom gerçekten üzgün.
Tom is right-handed. začněte se učit		Tom sağlaktır.
Tom is still in bed. začněte se učit		Tom hala yatakta.
Tom is very capable. začněte se učit		Tom çok yetenekli.
Tom isn't ready yet. začněte se učit		Tom henüz hazır değildir.
Tom isn't religious. začněte se učit		Tom dindar değildir.
Tom kicked the ball. začněte se učit		Tom topu tekmeledi.
Tom knows Mary lied. začněte se učit		Tom Mary'nin yalan söylediğini biliyor.
Tom laughed at Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye güldü.
Tom lay on his back. začněte se učit		Tom sırtüstü uzandı.
Tom left work early. začněte se učit		Tom işten erken ayrıldı.
Tom let the cat out. začněte se učit		Tom kedisinin dışarı çıkmasına izin verdi.
Tom likes hot curry. začněte se učit		Tom sıcak köriyi sever.
Tom likes traveling. začněte se učit		Tom seyahat etmeyi sever.
Tom lives in Boston. začněte se učit		Tom Boston'da yaşıyor.
Tom lives near Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye yakın yaşıyor.
Tom locked the door. začněte se učit		Tom kapıyı kilitledi.
Tom looks dignified. začněte se učit		Tom ağırbaşlı görünüyor.
Tom lost his memory. začněte se učit		Tom hafızasını kaybetti.
Tom lost his wallet. začněte se učit		Tom cüzdanını kaybetti.
Tom made it on time. začněte se učit		Tom onu zamanında yaptı.
Tom made Mary happy. začněte se učit		Tom Mary'yi mutlu etti.
Tom made no comment. začněte se učit		Tom hiç bir yorum yapmadı.
Tom missed the exit. začněte se učit		Tom çıkışı aradı.
Tom needs a haircut. začněte se učit		Tom'un saçını kestirmesi gerekiyor.
Tom needs a new car. začněte se učit		Tom'un yeni bir arabaya ihtiyacı var.
Tom needs more time. začněte se učit		Tom'un biraz daha zamana ihtiyacı var.
Tom needs our input. začněte se učit		Tom'un bizim girdimize ihtiyacı var.
Tom needs some rest. začněte se učit		Tom'un biraz dinlenmeye ihtiyacı var.
Tom never wears red. začněte se učit		Tom asla kırmızı giymez.
Tom opened a window. začněte se učit		Tom bir pencere açtı.
Tom opened his eyes. začněte se učit		Tom gözlerini açtı.
Tom ordered a drink. začněte se učit		Tom bir içki ısmarladı.
Tom owes Mary a lot. začněte se učit		Tom Mary'ye çok şey borçludur.
Tom packed his bags. začněte se učit		Tom çantalarını düzenledi.
Tom passed the test. začněte se učit		Tom testi geçti.
Tom picked the lock. začněte se učit		Tom kilidi sivri bir şeyle açtı.
Tom pointed at Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi gösterdi.
Tom pulled a muscle. začněte se učit		Tom bir kasını incitti.
Tom put on his robe. začněte se učit		Tom cüppesini giydi.
Tom raised his hand. začněte se učit		Tom elini kaldırdı.
Tom ran out of food. začněte se učit		Tom'un yiyeceği tükendi.
Tom ran out of time. začněte se učit		Tom'un zamanı bitti.
Tom remained silent. začněte se učit		Tom sessiz kaldı.
Tom reserved a seat. začněte se učit		Tom bir koltuk ayırdı.
Tom sat at his desk. začněte se učit		Tom masasında oturdu.
Tom sat beside Mary. začněte se učit		Tom Mary'nin yanına oturdu.
Tom says he's rich. začněte se učit		Tom zengin olduğunu söylüyor.
Tom says he is rich. začněte se učit		Tom onun zengin olduğunu söylüyor.
Tom sealed the deal. začněte se učit		Tom anlaşmayı mühürledi.
Tom sealed the room. začněte se učit		Tom odayı mühürledi.
Tom seems so lonely. začněte se učit		Tom çok yalnız görünüyor.
Tom shaved his head. začněte se učit		Tom başını tıraş etti.
Tom should've known. začněte se učit		Tom bilmeliydi.
Tom slit his wrists. začněte se učit		Tom bileklerini kesti.
Tom sorted the mail. začněte se učit		Tom postayı sınıflandırdı.
Tom swims very fast. začněte se učit		Tom çok hızlı yüzer.
Tom talked too much. začněte se učit		Tom çok fazla konuştu.
Tom threatened Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi tehdit etti.
Tom unplugged the iron. začněte se učit		Tom ütünün fişini çekti.
Tom unplugged the lamp. začněte se učit		Tom lambanın fişini çekti.
Tom waited his turn. začněte se učit		Tom sırasını bekledi.
Tom wants a divorce. začněte se učit		Tom boşanmak istiyor.
Tom wants a rematch. začněte se učit		Tom bir rövanş istiyor.
Tom was daydreaming. začněte se učit		Tom hayal görüyordu.
Tom was embarrassed. začněte se učit		Tom mahcup oldu.
Tom was fast asleep. začněte se učit		Tom derin uykudaydı.
Tom was out all day. začněte se učit		Tom, bütün gün dışardaydı.
Tom was put in jail. začněte se učit		Tom hapse konuldu.
Tom went home angry. začněte se učit		Tom eve kızgın gitti.
Tom will be furious. začněte se učit		Tom öfkeli olacaktır.
Tom wiped the table. začněte se učit		Tom tabloyu sildi.
Tom worked overtime. začněte se učit		Tom fazla mesai yaptı.
Tom works with Mary. začněte se učit		Tom Mary ile çalışır.
Tom wouldn't say no. začněte se učit		Tom hayır demezdi.
Tom yelled for help. začněte se učit		Tom yardım için bağırdı.
Tom isn't breathing. začněte se učit		Tom nefes almıyor.
Tommy is a nice man. začněte se učit		Tommy sevimli bir adam.
Tony runs every day. začněte se učit		Tony her gün koşar.
Try it out yourself. začněte se učit		Onu kendiniz deneyin.
Try on this sweater. začněte se učit		Bu kazağı deneyin.
Try to act your age. začněte se učit		Yaşına göre hareket etmeye çalış.
Turn the radio down. začněte se učit		Radyonun sesini kıs.
Was I really boring? začněte se učit		Ben gerçekten sıkıcı mıydım?
We all like cycling. začněte se učit		Hepimiz bisiklete binmekten hoşlanırız.
We are good friends. začněte se učit		Biz iyi arkadaşlarız.
We are very similar. začněte se učit		Biz çok benzeriz.
We caught the thief. začněte se učit		Biz hırsızı yakalandık.
We did it ourselves. začněte se učit		Onu kendimiz yaptık.
We dislike violence. začněte se učit		Biz şiddet sevmeyiz.
We enjoyed swimming. začněte se učit		Yüzmenin tadını çıkardık.
We enjoyed swimming. začněte se učit		Yüzmekten hoşlandık.
We gave up the plan. začněte se učit		Biz plandan vazgeçtik.
We had a quiz today. začněte se učit		Biz bugün bir sınav olduk.
We had a rough time. začněte se učit		Bizim fırtınalı bir zamanımız oldu.
We had an oral exam. začněte se učit		Bizim sözlü sınavımız vardı.
We had little water. začněte se učit		Bizim biraz suyumuz vardı.
We have lots to do. začněte se učit		Yapacak çok şeyimiz var.
We have enough time. začněte se učit		Bizim yeterince zamanımız var.
We lay on the grass. začněte se učit		Biz çimlerin üzerinde uzandık.
We love you so much. začněte se učit		Sizi çok seviyoruz.
We must leave early. začněte se učit		Biz erken çıkmalıyız.
We obeyed the rules. začněte se učit		Biz kurallara itaat ettik.
We regret his death. začněte se učit		Biz onun ölümüne üzülüyoruz.
We swam in the lake. začněte se učit		Gölde yüzdük.
We talked until two. začněte se učit		Biz ikiye kadar konuştuk.
We traveled on foot. začněte se učit		Biz yaya gezdik.
We will do our best. začněte se učit		Biz elimizden geleni yapacağız.
We will let him try. začněte se učit		Biz onun onu denemesine izin vereceğiz.
We will never agree. začněte se učit		Biz asla anlaşamayacağız.
We're close friends. začněte se učit		Biz yakın arkadaşlarız.
We're eating apples. začněte se učit		Biz elma yiyoruz.
Welcome to our home. začněte se učit		Evimize hoş geldiniz.
What am I to do now? začněte se učit		Şimdi ne yapacağım.
What are they after? začněte se učit		Onlar neyin peşindeler?
What are they doing? začněte se učit		Onlar ne yapıyorlar.
What do you suggest? začněte se učit		Ne önerirsiniz?
What I mean is this. začněte se učit		Demek istediğim budur.
What is in the desk? začněte se učit		Masanın içindeki nedir?
What is in this box? začněte se učit		Bu kutudaki nedir?
What is on the desk? začněte se učit		Masanın üstündeki nedir?
What is popular now? začněte se učit		Şimdi popüler olan nedir?
What should I bring? začněte se učit		Ne getirmem gerekir?
What time is dinner? začněte se učit		Akşam yemeği saat kaçta?
What time is supper? začněte se učit		Akşam yemeği ne zaman?
What was that noise? začněte se učit		O gürültü neydi?
What was that sound? začněte se učit		O ses neydi?
What's it made from? začněte se učit		O, neyden yapılmıştır.
What's the big idea? začněte se učit		Büyük fikir nedir?
What's the bus fare? začněte se učit		Otobüs ücreti nedir?
What's this key for? začněte se učit		Bu anahtar ne içindir?
What's worrying you? začněte se učit		Seni ne endişelendiriyor?
What's your opinion? začněte se učit		Sizin fikriniz nedir?
When did you buy it? začněte se učit		Onu ne zaman satın aldınız?
When did you get up? začněte se učit		Ne zaman kalktın?
When did you return? začněte se učit		Ne zaman geri döndün?
When do I get there? začněte se učit		Oraya ne zaman varırım?
When does it arrive? začněte se učit		O ne zaman varır?
When is school over? začněte se učit		Okul ne zaman biter?
When do we arrive? začněte se učit		Ne zaman varacağız?
When will you leave? začněte se učit		Ne zaman gideceksin?
Where are the girls? začněte se učit		Kızlar neredeler?
Where are you bound? začněte se učit		Nereye gidiyorsun?
Where shall we meet? začněte se učit		Biz nerede buluşalım?
Which book is yours? začněte se učit		Hangi kitap seninkidir.
White bread, please. začněte se učit		Beyaz ekmek, lütfen.
Who did you go with? začněte se učit		Kimle birlikte gittin?
Who do you work for? začněte se učit		Kim için çalışıyorsun?
Who is in this room? začněte se učit		Bu odada kim var?
Who is your teacher? začněte se učit		Öğretmenin kimdir?
Who owns this house? začněte se učit		Bu evin sahibi kimdir?
Who stole the apple? začněte se učit		Elmayı kim çaldı?
Who wrote this book? začněte se učit		Bu kitabı kim yazdı?
Who wrote this poem? začněte se učit		Bu şiiri kim yazdı?
Who's your favorite? začněte se učit		Senin favorin kim?
Why are you so late? začněte se učit		Neden bu kadar geç kaldın?
Why did he run away? začněte se učit		O niçin kaçtı?
Why did she do that? začněte se učit		O, niçin onu yaptı?
Why did this happen? začněte se učit		Bu neden oldu?
Why did you do that? začněte se učit		Onu niçin yaptınız.
Why didn't you come? začněte se učit		Neden sen gelmedin?
Why do you say that? začněte se učit		Bunu neden söylüyorsun?
Why do you say that? začněte se učit		Neden böyle söylüyorsun?
Why do you think so? začněte se učit		Neden böyle düşünüyorsunuz?
Why is the sky blue? začněte se učit		Gökyüzü niçin mavidir?
Will you go with us? začněte se učit		Bizimle gidecek misin?
You are a good cook. začněte se učit		Sen iyi bir aşçısın.
You are always late. začněte se učit		Her zaman geç kalıyorsun.
You're lying to me. začněte se učit		Bana yalan söylüyorsun.
You are quite a man. začněte se učit		Tam bir erkek.
You are quite right. začněte se učit		Tamamen haklısın.
You can call me Bob. začněte se učit		Bana Bob diyebilirsin.
You can go home now. začněte se učit		Şimdi eve gidebilirsin.
You can rely on her. začněte se učit		Ona güvenebilirsiniz.
You can't trust him. začněte se učit		Ona güvenemezsin.
You can't trust Tom. začněte se učit		Tom'a güvenemezsin.
You have many books. začněte se učit		Çok sayıda kitabın var.
You look pale today. začněte se učit		Bugün solgun görünüyorsun.
You look very tired. začněte se učit		Çok yorgun görünüyorsun.
You may go anywhere. začněte se učit		İstediğiniz yere gidebilirsiniz.
You may go home now. začněte se učit		Şimdi eve gidebilirsiniz.
You may not come in. začněte se učit		İçeriye girmeyebilirsin.
You can trust him. začněte se učit		Ona güvenebilirsin.
You must be joking! začněte se učit		Şaka yapıyor olmalısın!
You must go at once. začněte se učit		Derhal gitmelisin.
You must keep quiet. začněte se učit		Sessiz olmak zorundasın.
You must study hard. začněte se učit		Sıkı çalışmalısınız.
You must study more. začněte se učit		Daha çok çalışmalısın.
You should eat more. začněte se učit		Daha fazla yemelisiniz.
You should exercise. začněte se učit		Egzersiz yapmalısın.
You'd better not go. začněte se učit		Gitmesen iyi olur.
You'll catch a cold. začněte se učit		Üşüteceksin.
You'll have to wait. začněte se učit		Beklemeniz gerekecek.
You're irresistible. začněte se učit		Sen dayanılmazsın.
You're just on time. začněte se učit		Tam zamanında geldin.
Your father is tall. začněte se učit		Baban uzun boylu.
Your guess is wrong. začněte se učit		Tahmininiz yanlış.
Your job isn't easy. začněte se učit		Sizin işiniz kolay değil.
Your order is ready. začněte se učit		Siparişiniz hazır.
Your tie is crooked. začněte se učit		Sizin kravatınız yamuk.
Yours is over there. začněte se učit		Seninki orada.
Yumi has many books. začněte se učit		Yumi birçok kitabı vardır.
Yumi has many books. začněte se učit		Yumi'nin birçok kitabı var.
Yumi has many books. začněte se učit		Yumi'nin birçok kitapları var.
Zucchinis are green. začněte se učit		Kabaklar yeşildirler.
A bus got in the way. začněte se učit		Bir otobüs yoluma çıktı.
A cat has nine lives. začněte se učit		Bir kedi dokuz canlıdır.
A cup of tea, please. začněte se učit		Bir fincan çay, lütfen.
A horse is an animal. začněte se učit		At bir hayvandır.
A horse runs quickly. začněte se učit		Bir at hızlı koşar.
A man must be honest. začněte se učit		Bir insan dürüst olmalı.
A permanent is extra. začněte se učit		Ekstra kalıcı bir maliyettir.
A piano is expensive. začněte se učit		Bir piyano pahalıdır.
A squid has ten legs. začněte se učit		Bir kalamarın on bacağı vardır.
Add up these figures. začněte se učit		Bu sayıları toplayın.
All I have is a book. začněte se učit		Bütün sahip olduğum bir kitaptır.
All the meat was bad. začněte se učit		Bütün et kokmuştu.
Am I handsome or not? začněte se učit		Yakışıklı mıyım yoksa değil miyim?
Ann can't find a job. začněte se učit		Ann, bir iş bulamıyor.
Ann has many friends. začněte se učit		Ann'in birçok arkadaşı var.
Ann is a cheerleader. začněte se učit		Ann bir amigo.
Ann is a little girl. začněte se učit		Ann, küçük bir kızdır.
Aoi dances very well. začněte se učit		Aoi çok iyi dans eder.
Apes are intelligent. začněte se učit		Maymunlar akıllıdır.
Apples grow on trees. začněte se učit		Elmalar ağaçlarda büyür.
Are you able to type? začněte se učit		Yazabiliyor musunuz?
Are you eating lunch? začněte se učit		Öğle yemeği yiyor musun?
Are you fond of golf? začněte se učit		Golf sever misiniz?
Are you free tonight? začněte se učit		Bu gece boş musun?
Are you going or not? začněte se učit		Gidiyor musun yoksa gitmiyor musun?
Are you ready to eat? začněte se učit		Yemek için hazır mısınız?
Are you still around? začněte se učit		Hala bu civarda mısın?
Are your hands clean? začněte se učit		Ellerin temiz mi?
Be quiet, all of you. začněte se učit		Hepiniz sessiz olun.
Beware of imitations. začněte se učit		Taklitlerinden sakının.
Bill stopped smoking. začněte se učit		Bill, sigarayı bıraktı.
Birds fly in the sky. začněte se učit		Kuşlar gökyüzünde uçarlar.
Bob is a nice person. začněte se učit		Bob sevimli bir kişidir.
Both dogs are asleep. začněte se učit		Her iki köpek uykuda.
Bring me a dry towel. začněte se učit		Bana kuru bir havlu getirin.
Bring the laundry in. začněte se učit		Çamaşırı içeri getir.
Business is business. začněte se učit		İş iştir.
But you're not there. začněte se učit		Ama sen orada değilsin.
Call her up at three. začněte se učit		Saat üçte onu ara.
Call me this evening. začněte se učit		Bu akşam beni arayın.
Can he speak English? začněte se učit		O, İngilizce konuşabilir mi?
Can I take a day off? začněte se učit		Bir günlük izin alabilir miyim?
Can I take a message? začněte se učit		Ben bir mesaj alabilir miyim?
Can I take books out? začněte se učit		Kitapları çıkarabilir miyim?
Can I turn on the TV? začněte se učit		TV'yi açabilir miyim?
Can she come in time? začněte se učit		O zamanında gelebilir mi?
Can you come at nine? začněte se učit		Dokuzda gelebilir misin?
Can you deliver that? začněte se učit		Onu teslim edebilir misin?
Can you deliver this? začněte se učit		Bu teslim edebilir misin?
Can you fix our sink? začněte se učit		Lavabomuzu tamir edebilir misin?
Can you guess my age? začněte se učit		Benim yaşımı tahmin edebilir misiniz?
Can you meet tonight? začněte se učit		Bu gece karşılayabilir misin?
Can you ride a horse? začněte se učit		Ata binebilir misin?
Are you able to speak French? začněte se učit		Fransızca konuşabilir misin?
Charge it to my room. začněte se učit		Onu benim oda hesabına yazın.
Check back next week. začněte se učit		Önümüzdeki hafta tekrar kontrol edin.
Clean up the kitchen. začněte se učit		Mutfağı temizleyin.
Clothes make the man. začněte se učit		Giysi insan yapar.
Colds are contagious. začněte se učit		Soğuk algınlığı bulaşıcıdır.
Come home before six. začněte se učit		Altıdan önce eve gel.
Cotton absorbs water. začněte se učit		Pamuk su emer.
Could I change rooms? začněte se učit		Odaları değiştirebilir miyim?
Could we have a fork? začněte se učit		Bir çatal alabilir miyiz?
David is very active. začněte se učit		David çok aktif.
Did he pass the exam? začněte se učit		O sınavı geçti mi?
Did he pass the test? začněte se učit		O testi geçti mi?
Is anything up? začněte se učit		Bir şey mi oldu?
Did the car look old? začněte se učit		Araba eski görünüyor muydu?
Did you behave today? začněte se učit		Bugün görgülü davrandın mı?
Did you see a doctor? začněte se učit		Bir doktora göründünüz mü?
Did you speak at all? začněte se učit		Hiç konuştunuz mu?
Didn't I tell you so? začněte se učit		Size öyle söylemedim mi?
Do come and visit us. začněte se učit		Gel ve bizi ziyaret et.
Do come by all means. začněte se učit		Kesinlikle gel.
Do snakes bother you? začněte se učit		Yılanlar sizi rahatsız eder mi?
Do what he tells you. začněte se učit		Sana söylediğini yap.
Suit yourself. začněte se učit		İstediğini yap.
Do you drink alcohol? začněte se učit		Alkol Kullanıyor musunuz?
Do you ever date her? začněte se učit		Onunla flört ediyor musun?
Do you have a budget? začněte se učit		Bir bütçen var mı?
Do you have a camera? začněte se učit		Bir kameran var mı?
Do you have a family? začněte se učit		Bir ailen var mı?
Do you have a minute? začněte se učit		Bir dakikanız var mı?
Do you have a pencil? začněte se učit		Bir kurşun kalemin var mı?
Do you have a tattoo? začněte se učit		Bir dövmen var mı?
Do you have a ticket? začněte se učit		Bir biletin var mı?
Do you have a violin? začněte se učit		Bir kemanın var mı?
Do you have any pain? začněte se učit		Herhangi bir ağrın var mı?
Do you have any pets? začněte se učit		Herhangi bir evcil hayvanın var mı?
Do you have blankets? začněte se učit		Battaniyelerin var mı?
Do you have the time? začněte se učit		Zamanınız var mı?
Do you know baseball? začněte se učit		Beyzbol biliyor musun?
Do you know Tom well? začněte se učit		Tom'u iyi tanır mısınız?
Do you like baseball? začněte se učit		Beyzbol sever misiniz?
Do you live in Tokyo? začněte se učit		Tokyo'da yaşıyor musunuz?
Do you look your age? začněte se učit		Yaşında görünüyor musun?
Do you need any food? začněte se učit		Herhangi bir gıdaya ihtiyacın var mı?
Do you need the book? začněte se učit		Kitaba ihtiyacın var mı?
Do you run every day? začněte se učit		Her gün çalışır mısın?
Do you see her often? začněte se učit		Onu sık sık görüyor musun?
Do you speak English? začněte se učit		İngilizce konuşuyor musun?
Do you speak Italian? začněte se učit		İtalyanca konuşuyor musun?
Do you think I'm fat? začněte se učit		Benim şişman olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm fat? začněte se učit		Sizce ben şişman mıyım?
Do you want anything? začněte se učit		Bir şey istiyor musunuz?
Do your homework now. začněte se učit		Şimdi ödevinizi yapın.
Does Ken play tennis? začněte se učit		Ken tenis oynar mı?
Does this make sense? začněte se učit		Bu mantıklı mı?
Don't be so childish. začněte se učit		Öyle çocuksu olmayın.
Don't disappoint him. začněte se učit		Onu hayal kırıklığına uğratma.
Don't eat like a pig. začněte se učit		Domuz gibi yemek yemeyin.
Don't exert yourself. začněte se učit		Kendiniz uygulamayın.
Don't let the dog in. začněte se učit		Köpeğin içeri girmesine izin vermeyin.
Don't lose your cool. začněte se učit		Soğukkanlılığını kaybetme.
Don't make a mistake. začněte se učit		Bir hata yapma.
Don't push me around. začněte se učit		Beni itip kalkma.
Don't push your luck. začněte se učit		Şansınızı zorlamayın.
Don't shut your eyes. začněte se učit		Gözlerini kapatma.
Don't smoke too much. začněte se učit		Çok fazla sigara içmeyin.
Don't worry about it. začněte se učit		Onun hakkında üzülme.
Don't worry about it. začněte se učit		Onu dert etmeyin.
Don't worry about me. začněte se učit		Benim hakkımda endişe etmeyin.
Don't worry about us. začněte se učit		Hakkımızda endişe etmeyin.
Don't worry. It's OK. začněte se učit		Merak etmeyin. Tamam.
Don't you believe me? začněte se učit		Bana inanmıyor musunuz?
Everybody knows that. začněte se učit		Onu herkes bilir.
Everyone's saying it. začněte se učit		Onu herkes söylüyor.
Excuse my clumsiness. začněte se učit		Beceriksizliğimi affedin.
Finally, it's Friday. začněte se učit		Nihayet bugün Cuma.
Finally, it's Friday. začněte se učit		Sonunda bugün Cuma.
Fish live in the sea. začněte se učit		Balık denizde yaşar.
Flowers attract bees. začněte se učit		Çiçekler arıları çeker.
France borders Italy. začněte se učit		Fransa İtalya'nın sınır komşusudur.
Get that book for me. začněte se učit		Bu kitabı benim için alın.
Go and see who it is. začněte se učit		Git ve kim olduğunu gör.
Go back to your seat. začněte se učit		Koltuğunuza geri dönün.
Return to your seat. začněte se učit		Koltuğuna geri dön.
Go tell him yourself. začněte se učit		Git ona kendin söyle.
Go to the barber. začněte se učit		Berbere git.
Has anything changed? začněte se učit		Herhangi bir şey değişti mi?
Has anything changed? začněte se učit		Bir şey değişti mi?
Have you been abroad? začněte se učit		Yurtdışında bulundun mu?
Have you fed the dog? začněte se učit		Köpeği besledin mi?
Have you finished it? začněte se učit		Onu bitirdin mi?
Have you got a light? začněte se učit		Bir lamban var mı?
Have you met him yet? začněte se učit		Henüz onunla tanıştın mı?
He accepted her gift. začněte se učit		O, onun hediyesini kabul etti.
He achieved his goal. začněte se učit		O amacına ulaştı.
He acted as my guide. začněte se učit		O benim rehberim olarak davrandı.
He always works hard. začněte se učit		O her zaman çok çalışıyor.
He and I are cousins. začněte se učit		O ve ben kuzenleriz.
He arrived too early. začněte se učit		O çok erken vardı.
He asked for my help. začněte se učit		O benden yardım istedi.
He ate it in no time. začněte se učit		O hiçbir zaman onu yemedi.
He attained his goal. začněte se učit		O hedefine ulaştı.
He began with a joke. začněte se učit		O bir şaka ile başladı.
He built a new house. začněte se učit		Yeni bir ev inşa etti.
He called me by name. začněte se učit		O bana ismimle seslendi.
He calls the boy Tom. začněte se učit		O, çocuğu Tom olarak çağırır.
He came into my room. začněte se učit		O benim odama geldi.
He came to my rescue. začněte se učit		O, beni kurtarmak için geldi.
He can play baseball. začněte se učit		O beyzbol oynayabilir.
He caught three fish. začněte se učit		O üç balık yakaladı.
He commited suicide. začněte se učit		O intihar etti.
He deals in hardware. začněte se učit		O donanımla ilgilenir.
He did as I told him. začněte se učit		O ona söylediğim gibi yaptı.
He did nothing wrong. začněte se učit		O yanlış bir şey yapmadı.
He didn't say a word. začněte se učit		O bir kelime söylemedi.
He died one year ago. začněte se učit		O bir yıl önce öldü.
He died the next day. začněte se učit		Ertesi gün hayatını kaybetti.
He doesn't like fish. začněte se učit		O balık sevmez.
He doesn't sing well. začněte se učit		O, iyi şarkı söylemez.
He doesn't tell lies. začněte se učit		O yalan söylemez.
He easily gets angry. začněte se učit		O, kolayca öfkelenir.
He fired three shots. začněte se učit		O üç el ateş etti.
He found his parents. začněte se učit		O, ebeveynlerini buldu.
He gave me a present. začněte se učit		O bana bir hediye verdi.
He gave me this book. začněte se učit		O bana bu kitabı verdi.
He tires easily. začněte se učit		O kolayca yorulur.
He got angry with me. začněte se učit		O bana sinirlendi.
He got angry with us. začněte se učit		O bize sinirlendi.
He got off the train. začněte se učit		O trenden indi.
He got us nice seats. začněte se učit		O bize güzel koltuklar aldı.
He had a hungry look. začněte se učit		Onun aç bir görünümü vardı.
He had fifty dollars. začněte se učit		Onun elli doları vardı.
He hardly ever works. začněte se učit		O neredeyse hiç çalışmaz.
He has a few friends. začněte se učit		Onun bir kaç arkadaşı var.
He has a good memory. začněte se učit		O iyi bir hafızaya sahiptir.
He has a lot of land. začněte se učit		Onun bir sürü arazisi var.
He has a strong body. začněte se učit		O güçlü bir gövdeye sahip.
He has a strong mind. začněte se učit		Onun güçlü bir zihni vardır.
He has good eyesight. začněte se učit		O iyi görme duyusuna sahip.
He has no girlfriend. začněte se učit		Hiç kız arkadaşı yok.
He has nothing to do. začněte se učit		Onun yapacak bir şeyi yok.
He has poor eyesight. začněte se učit		O kötü görme duyusuna sahip.
He has powerful arms. začněte se učit		Onun güçlü bir kolları var.
He has strange ideas. začněte se učit		Onun tuhaf fikirleri var.
He has to study hard. začněte se učit		O çok çalışmak zorunda.
He has two daughters. začněte se učit		Evli ve iki kız çocuk babasıdır.
He hit me by mistake. začněte se učit		O bana yanlışlıkla vurdu.
He hit me in the eye. začněte se učit		O benim gözüme vurdu.
He is a fast speaker. začněte se učit		O hızlı bir konuşucu.
He is a good athlete. začněte se učit		O iyi bir atlet.
He is a good speaker. začněte se učit		O iyi bir konuşmacı.
He is a good student. začněte se učit		O iyi bir öğrenci.
He is a good swimmer. začněte se učit		O iyi bir yüzücü.
He is a handsome man. začněte se učit		O yakışıklı bir adam.
He is a Japanese boy. začněte se učit		O bir Japon çocuk.
He is a lazy student. začněte se učit		O tembel bir öğrenci.
He is a man of faith. začněte se učit		O bir inanç insanıdır.
He is about your age. začněte se učit		O yaklaşık senin yaşında.
He's afraid of dogs. začněte se učit		O, köpeklerden korkar.
He is afraid to swim. začněte se učit		O yüzmeye korkuyor.
He is always reading. začněte se učit		O her zaman okuyor.
He is always with me. začněte se učit		O, her zaman benledir.
He is apt to be late. začněte se učit		O geç kalmaya eğilimli.
He is as tall as her. začněte se učit		O, onun kadar uzun boylu.
He is away from home. začněte se učit		O evden uzakta.
He is bad at driving. začněte se učit		O araba sürmede kötüdür.
He is close to sixty. začněte se učit		O altmışa yakın.
He is cool, isn't he? začněte se učit		O, harika, değil mi?
He is doing his work. začněte se učit		O işini yapıyor.
He is far from happy. začněte se učit		O, hiç mutlu değildir.
He is five feet tall. začněte se učit		O beş fit boyunda.
He is getting better. začněte se učit		O daha iyileşiyor.
He is good at soccer. začněte se učit		O, futbolda iyi.
He is good at tennis. začněte se učit		O teniste iyidir.
He's hard to please. začněte se učit		Onu memnun etmek zordur.
He is in his library. začněte se učit		O, kütüphanesindedir.
He is in poor health. začněte se učit		Onun sağlığı kötü.
He is in trouble now. začněte se učit		Şimdi onun başı belada.
He is lazy by nature. začněte se učit		O, doğası gereği tembel.
He is likely to come. začněte se učit		O muhtemelen gelecektir.
He is making cookies. začněte se učit		O kurabiye yapıyor.
He's my best friend. začněte se učit		O benim en iyi arkadaşım.
He is my close friend začněte se učit		O benim yakın arkadaşım
He is no longer here. začněte se učit		O artık burada değil.
He is now on his own. začněte se učit		O şimdi kendi başına.
He is reading a book. začněte se učit		O bir kitap okuyor.
He is sadly mistaken. začněte se učit		Ne yazık ki yanılmıştır.
He is still standing. začněte se učit		Halen ayakta duruyor.
He is Taro's brother. začněte se učit		O, Taro'nun erkek kardeşidir.
He is very depressed. začněte se učit		O çok bunalımdaydı.
He is wearing gloves. začněte se učit		O, eldiven giyiyordu.
He is young at heart. začněte se učit		O kalbinde genç.
He isn't here, is he? začněte se učit		O burada değil, değil mi?
He jumped out of bed. začněte se učit		O yataktan fırladı.
He laid down the gun. začněte se učit		O silahı yere bıraktı.
He left home at 8:00. začněte se učit		O, saat 8:00 'de evden çıktı.
He lent me two books. začněte se učit		O bana iki kitap ödünç verdi.
He likes music a lot. začněte se učit		O müzikten çok hoşlanır.
He likes this guitar. začněte se učit		O bu gitarı sever.
He likes to watch TV. začněte se učit		O, TV izlemeyi sever.
He likes watching TV. začněte se učit		TV izlemeyi seviyor.
He lives in Nagasaki. začněte se učit		O, Nagasaki'de yaşıyor.
He looked tired then. začněte se učit		O, o zaman yorgun görünüyordu.
He looked very happy. začněte se učit		O çok mutlu görünüyordu.
He lost his eyesight. začněte se učit		O, görme duyusunu kaybetti.
He lost his eyesight. začněte se učit		O görme yeteneğini kaybetti.
He made a rude reply. začněte se učit		O, kaba bir yanıt verdi.
He made her his wife. začněte se učit		O, onu eşi yaptı.
He made up an excuse. začněte se učit		O bir bahane uydurdu.
He managed to escape. začněte se učit		O kaçmayı başardı.
He married for money. začněte se učit		O para için evlendi.
He married my cousin. začněte se učit		O, benim kuzenimle evlendi.
He married my sister. začněte se učit		O benim kız kardeşim ile evlendi.
He must have seen it. začněte se učit		Onu görmüş olmalı.
He ordered us steaks. začněte se učit		O bize biftek ısmarladı.
He picked up a stone. začněte se učit		O bir taş aldı.
He pressed his pants. začněte se učit		O pantolonunun ütüledi.
He ran into the room. začněte se učit		O, odasına koştu.
He ran up the stairs. začněte se učit		O merdivenleri çıktı.
He rang the doorbell. začněte se učit		O, kapı zilini çaldı.
He repeated it again. začněte se učit		O, onu yine tekrarladı.
He saw a pretty girl. začněte se učit		O güzel bir kız gördü.
He says he will come. začněte se učit		O onun geleceğini söylüyor.
He screamed for help. začněte se učit		O, yardım için çığlık attı.
He seems quite happy. začněte se učit		O oldukça mutlu görünüyor.
He seems to be happy. začněte se učit		O, mutlu gibi görünüyor.
He seems to be lying. začněte se učit		O yalan söylüyor gibi görünüyor.
He seems to think so. začněte se učit		O öyle düşünüyor gibi görünüyor.
He rarely went there. začněte se učit		O, nadiren oraya gitti.
He sent for a doctor. začněte se učit		O bir doktor çağırttı.
He sent me a present. začněte se učit		O bana bir hediye gönderdi.
He slipped me a note. začněte se učit		O bana gizlice bir not verdi.
He sold all his land. začněte se učit		O bütün arazisini sattı.
He spoke very loudly. začněte se učit		Çok yüksek sesle konuştu.
He studies very hard. začněte se učit		O çok fazla çalışır.
He suddenly fell ill. začněte se učit		Aniden hastalandı.
He talked to himself. začněte se učit		O kendi kendine konuştu.
He took off his coat. začněte se učit		O paltosunu çıkardı.
He tried to stand up. začněte se učit		O ayağa kalkmaya çalıştı.
He turned the corner. začněte se učit		O, köşeyi döndü.
He used to live here. začněte se učit		O burada yaşardı.
He wanted to succeed. začněte se učit		O başarılı olmak istedi.
He wants to meet you. začněte se učit		O seninle tanışmak istiyor.
He was almost asleep. začněte se učit		Neredeyse uyuyordu.
He was badly wounded. začněte se učit		O kötü bir şekilde yaralandı.
He was born in Osaka. začněte se učit		O Osaka'da doğdu.
He was drunk on beer. začněte se učit		O, biradan sarhoş oldu.
He was elected mayor. začněte se učit		O, belediye başkanı seçildi.
He was made to do so. začněte se učit		Ona öyle yaptırıldı.
He was out of breath. začněte se učit		O, nefes nefese idi.
He was put in a cell. začněte se učit		O bir hücreye konuldu.
He was put in prison. začněte se učit		O hapseneye atıldı.
He was shot to death. začněte se učit		O vurularak öldürüldü.
He went to bed early. začněte se učit		O, yatağa erken gitti.
He will be back soon. začněte se učit		Yakında geri dönecek.
He's eating an apple. začněte se učit		O bir elma yiyor.
He's got lung cancer. začněte se učit		Onun akciğer kanseri var.
He's in bed with flu. začněte se učit		O grip yüzünden yatakta.
Here comes the train. začněte se učit		İşte tren geliyor.
Hey you! Please wait. začněte se učit		Hey siz! Lütfen bekleyin.
Hi! Do you work here? začněte se učit		Merhaba! Burada mı çalışıyorsunuz?
His blood is boiling. začněte se učit		Onun kanı kaynıyor.
His hands were empty. začněte se učit		Onun elleri boştu.
His mother was right. začněte se učit		Annesi haklıydı.
How big is this park? začněte se učit		Bu park ne kadar büyük?
How can they do this? začněte se učit		Onlar bunu nasıl yapabilirler?
How can you say that? začněte se učit		Onu nasıl söyleyebilirsin?
How deep is the hole? začněte se učit		Delik ne kadar derin?
How deep is the lake? začněte se učit		Göl ne kadar derin?
How did he come here? začněte se učit		O buraya nasıl geldi?
How did the party go? začněte se učit		Parti nasıl gitti?
How did you get them? začněte se učit		Onları nasıl aldın?
How do you like that? začněte se učit		Onun hakkında ne düşünüyorsun?
How fast does he run? začněte se učit		O ne kadar hızlı çalışır?
How high is Mt. Fuji? začněte se učit		Fuji Dağı'nın yüksekliği nedir?
How long is the ride? začněte se učit		Yolculuk ne kadardır?
How much is the tour? začněte se učit		Tur ne kadar?
How much is this pen? začněte se učit		Bu kalem ne kadar?
How much is this tie? začněte se učit		Bu kravat ne kadar?
How was today's game? začněte se učit		Bugünkü oyun nasıldı?
How was today's test? začněte se učit		Bugünkü test nasıldı?
How was your weekend? začněte se učit		Hafta sonun nasıl geçti?
How's Saturday night? začněte se učit		Cumartesi gecesi nasıl?
I admire your talent. začněte se učit		Ben senin yeteneğine hayranım.
I agree to your plan. začněte se učit		Planınızı kabul ediyorum.
I almost believe you. začněte se učit		Neredeyse size inanıyoruz.
I already called him. začněte se učit		Ben zaten onu aradım.
I always feel hungry. začněte se učit		Ben her zaman aç hissediyorum.
I always feel sleepy. začněte se učit		Her zaman uykulu hissederim.
I am afraid of bears. začněte se učit		Ayılardan korkarım.
I am afraid of dying. začněte se učit		Ben ölmekten korkuyorum.
I am eating an apple. začněte se učit		Ben bir elma yiyorum.
I am leaving at four. začněte se učit		Ben dörtte gidiyorum.
I am no longer tired. začněte se učit		Ben artık yorgun değilim.
I am poor at drawing. začněte se učit		Ben çizimde kötüyüm.
I am ready for death. začněte se učit		Ben ölmeye hazırım.
I am sure of success. začněte se učit		Ben başarıdan eminim.
I am terribly hungry. začněte se učit		Ben korkunç açım.
I applied for a visa. začněte se učit		Bir vize için başvuruda bulundum.
I bought an old lamp. začněte se učit		Ben eski bir lamba satın aldım.
I bought her a clock. začněte se učit		Ona bir saat aldım.
I broke my right leg. začněte se učit		Ben sağ bacağımı kırdım.
I broke your ashtray. začněte se učit		Kültablanı kırdım.
I can hear something. začněte se učit		Ben bir şey duyabiliyorum.
I can ride a bicycle. začněte se učit		Ben bisiklet sürebilirim.
I can swim very fast. začněte se učit		Ben çok hızlı yüzebilirim.
I can wait no longer. začněte se učit		Daha fazla bekleyemem.
I can't afford a car. začněte se učit		Ben bir araba almayı göze alamam.
I can't do it either. začněte se učit		Ben de bunu yapamam.
I can't eat any more. začněte se učit		Ben daha fazla yiyemem.
I can't say for sure. začněte se učit		Emin olarak söyleyemem.
I can't see anything. začněte se učit		Ben bir şey göremiyorum.
I can't speak French. začněte se učit		Fransızca konuşamam.
I caught up with you. začněte se učit		Ben size yetiştim.
I closed my umbrella. začněte se učit		Şemsiyemi kapadım.
I collect rare coins. začněte se učit		Ben nadir paralar toplarım.
I cut myself shaving. začněte se učit		Tıraş olurken kendimi kestim.
I do not like spring. začněte se učit		Ben baharı sevmiyorum.
I don't enjoy tennis. začněte se učit		Ben tenisten hoşlanmıyorum.
I don't feel like it. začněte se učit		Canım onu istemiyor.
I don't know Russian. začněte se učit		Rusça bilmiyorum.
I don't like English. začněte se učit		İngilizceyi sevmiyorum.
I don't mind waiting. začněte se učit		Beklemeyi umursamıyorum.
I don't mind walking. začněte se učit		Yürüyüşe itirazım yok.
I don't see Tom much. začněte se učit		Ben Tom'u çok görmüyorum.
I expect him to come. začněte se učit		Onun gelmesini bekliyoruz.
I expect much of him. začněte se učit		Ben ondan çok şey bekliyorum.
I feel like vomiting. začněte se učit		İçimden kusmak geliyor.
I feel like vomiting. začněte se učit		Ben kusacakmış gibi hissediyorum.
I feel sorry for her. začněte se učit		Ben onun için üzülüyorum.
I forget who said it. začněte se učit		Onu kimin söylediğini unutuyorum.
I forgot his address. začněte se učit		Ben onun adresini unuttum.
I found him the book. začněte se učit		Ona kitabı buldum.
I found the building. začněte se učit		Binayı buldum.
I go to Osaka by bus. začněte se učit		Osaka'ya otobüsle giderim.
I got it for nothing. začněte se učit		Ben onu boş yere aldım.
I got my eyes tested. začněte se učit		Gözlerimi test ettirdim.
I guessed at her age. začněte se učit		Onun yaşında tahminde bulundum.
I had a heart attack. začněte se učit		Ben bir kalp krizi geçirdim.
I had my watch fixed. začněte se učit		Saatimi tamir ettirdim.
I had never seen her. začněte se učit		Onu hiç görmemiştim.
I had no time to eat. začněte se učit		Benim yemek için vaktim yoktu.
I hate jealous women. začněte se učit		Ben kıskanç kadınlardan nefret ederim.
I have a bad sunburn. začněte se učit		Benim kötü bir güneş yanığım var.
I have a few friends. začněte se učit		Benim bir kaç arkadaşım var.
I have a job for you. začněte se učit		Senin için bir işim var.
I have a new bicycle. začněte se učit		Yeni bir bisikletim var.
I have a new red car. začněte se učit		Yeni bir kırmızı arabam var.
I have a nice camera. začněte se učit		Benim güzel bir kameram var.
I have a reservation. začněte se učit		Rezervasyon yaptırmıştım.
I have a sharp knife. začněte se učit		Benim keskin bir bıçağım var.
I have a slight cold. začněte se učit		Ben hafif soğuk almışım.
I have a sore throat. začněte se učit		Boğazım ağrıyor.
I have a stomachache. začněte se učit		Karnım ağrıyor.
I have a sweet tooth. začněte se učit		Ben tatlıya düşkünüm.
I have a wooden comb. začněte se učit		Benim bir tahta tarağım var.
I am in Paris. začněte se učit		Paris'teyim.
I have been to India. začněte se učit		Hindistan'da bulundum.
I have been to Kyoto. začněte se učit		Kyotoda bulundum.
I have gained weight. začněte se učit		Kilo aldım.
I have good eyesight. začněte se učit		Benim iyi görme yeteneğim var.
I have lost my place. začněte se učit		Ben yerimi kaybettim.
I have lost my watch. začněte se učit		Kol saatimi kaybettim.
I have lunch at noon. začněte se učit		Ben öğle yemeğini öğleyin yerim.
I have poor eyesight. začněte se učit		Benim kötü görüşüm var.
I have seen Mt. Fuji. začněte se učit		Mt Fuji'yi gördüm.
I have three cameras. začněte se učit		Üç kameram var.
I have three cousins. začněte se učit		Üç kuzenim var.
I have to go to work. začněte se učit		İşe gitmek zorundayım.
I have two bad teeth. začněte se učit		İki kötü dişim var.
I have two daughters. začněte se učit		İki kızım var.
I held the door open. začněte se učit		Ben kapıyı açık tuttum.
I hit on a good idea. začněte se učit		Aklıma iyi bir fikir geldi.
I hugged her tightly. začněte se učit		Ben ona sıkıca sarıldım.
I intend to go there. začněte se učit		Oraya gitmek niyetindeyim.
I just cut my finger. začněte se učit		Ben az önce parmağımı kestim.
I just took a shower. začněte se učit		Ben az önce bir duş aldım.
I keep thirteen cats. začněte se učit		Ben onüç kedi besliyorum.
I know her very well. začněte se učit		Ben onu çok iyi tanıyorum.
I know him very well. začněte se učit		Onu çok iyi tanıyorum.
I know the gentleman. začněte se učit		Beyefendiyi biliyorum.
I know what you mean. začněte se učit		Ne demek istediğinizi biliyorum.
I know why he did it. začněte se učit		Onun onu neden yaptığını biliyorum.
I left home at seven. začněte se učit		Ben yedide evden ayrıldım.
I left the door open. začněte se učit		Ben kapıyı açık bıraktım.
I lent her my camera. začněte se učit		Kameramı ona ödünç verdim.
I like coffee better. začněte se učit		Ben kahveyi daha çok severim.
I like her dark eyes. začněte se učit		Koyu gözleri severim.
I like Japanese food. začněte se učit		Japon yemeğini severim.
I like my steak rare. začněte se učit		Bifteğimi az pişmiş severim.
I like pro wrestling. začněte se učit		Ben profesyonel güreşi seviyorum.
I like reading books. začněte se učit		Ben kitap okumayı severim.
I like to eat apples. začněte se učit		Ben elma yemeyi severim.
I like to sing songs. začněte se učit		Şarkı söylemekten hoşlanıyorum.
I live in a big city. začněte se učit		Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.
I looked for the key. začněte se učit		Ben anahtarı aradım.
I love American food. začněte se učit		Amerikan yemeğini seviyorum.
I love French movies. začněte se učit		Fransız filmlerini seviyorum.
I love green peppers. začněte se učit		Yeşil biberleri severim.
I love reading books. začněte se učit		Kitap okumayı seviyorum.
I made a model plane. začněte se učit		Ben bir model uçak yaptım.
I made a paper plane. začněte se učit		Ben bir kağıt uçak yaptım.
I major in economics. začněte se učit		Ekonomide uzmanlaşıyorum.
I majored in history. začněte se učit		Ben tarih eğitimi aldım.
I may as well go now. začněte se učit		Şimdi gidebilirim.
I meant it as a joke. začněte se učit		Ben onu şaka olarak söylemiştim.
I met a friend there. začněte se učit		Orada bir arkadaşla karşılaştım.
I met him about noon. začněte se učit		Yaklaşık öğleyin onunla karşılaştım.
I met Mary yesterday. začněte se učit		Dün Mary ile buluştum.
I met Tom on the way. začněte se učit		Yolda Tom'a rastladım.
I mortgaged my house. začněte se učit		Evimi ipotek ettirdim.
I must buy some milk. začněte se učit		Ben biraz süt almalıyım.
I must go right away. začněte se učit		Derhal gitmeliyim.
I need a new bicycle. začněte se učit		Benim yeni bir bisiklete ihtiyacım var.
I need it right away. začněte se učit		Ona hemen ihtiyacım var.
I need to go to work. začněte se učit		Ben işe gitmeliyim.
I need to study math. začněte se učit		Matematik eğitimi görmeliyim.
I often go to London. začněte se učit		Sık sık Londra'ya giderim.
I once lived in Rome. začněte se učit		Ben bir zamanlar Roma'da yaşadım.
I owe him 50,000 yen. začněte se učit		Ona 50.000 yen borçluyum.
I owe him some money. začněte se učit		Ona biraz para borçluyum.
I paid $200 in taxes. začněte se učit		Ben 200 dolar vergi ödedim.
I paid him the money. začněte se učit		Ona parayı ödedim.
I pumped up the tire. začněte se učit		Lastiğe hava bastım.
I put on my trousers. začněte se učit		Pantolonumu giydim.
I put up my umbrella. začněte se učit		Ben şemsiyemi açtım.
I ran like lightning. začněte se učit		Ben yıldırım gibi koştum.
I regret going there. začněte se učit		Oraya gittiğime pişmanım.
I rejected the offer. začněte se učit		Ben teklifi reddettim.
I am like my mother. začněte se učit		Ben anneme benzerim.
I run as fast as Jim. začněte se učit		Jim kadar hızlı koşarım.
I said it might rain. začněte se učit		Yağmur yağabileceğini düşündüm.
I saw her a week ago. začněte se učit		Ben bir hafta önce onu gördüm.
I showed her my room. začněte se učit		Ona kendi odamı gösterdim.
I shut my eyes again. začněte se učit		Tekrar gözlerimi kapattım.
I sometimes watch TV. začněte se učit		Bazen TV izlerim.
I sort of understand. začněte se učit		Ben bir tür anlıyorum.
I studied last night. začněte se učit		Ben dün gece çalıştım.
I swim in the summer. začněte se učit		Ben yazın yüzerim.
I talked about music. začněte se učit		Ben müzik hakkında konuştum.
I think he is honest. začněte se učit		Onun dürüst olduğunu sanıyorum.
I think he was angry. začněte se učit		Sanırım o kızgındı.
I think I understand. začněte se učit		Sanırım anlıyorum.
I think I understood. začněte se učit		Bence anladım.
I think that's wrong. začněte se učit		Bence o yanlış.
I think Tom won't go. začněte se učit		Sanırım Tom gitmeyecek.
I think you're right. začněte se učit		Sanırım sen haklısın.
I told her not to go. začněte se učit		Ona gitmemesini söyledim.
I took the wrong bus. začněte se učit		Ben yanlış bir otobüse bindim.
I traveled by myself. začněte se učit		Tek başıma seyahat ettim.
I tried not to laugh. začněte se učit		Ben gülmemeye çalıştım.
I used to drink beer. začněte se učit		Bira içerdim.
I walked up the hill. začněte se učit		Ben tepeye yürüdüm.
I want some potatoes. začněte se učit		Birkaç patates istiyorum.
I want somebody else. začněte se učit		Ben başka birini istiyorum.
I want to be a nurse. začněte se učit		Bir hemşire olmak istiyorum.
I want to drink milk. začněte se učit		Ben süt içmek istiyorum.
I want to play cards. začněte se učit		Ben kart oynamak istiyorum.
I want to study math. začněte se učit		Ben matematik okumak istiyorum.
I wanted to go there. začněte se učit		Ben oraya gitmek istedim.
I was at the theater. začněte se učit		Ben tiyatrodaydım.
I was busy yesterday. začněte se učit		Dün meşguldüm.
I was in Canada then. začněte se učit		O zaman Kanada'daydım.
I was looking at her. začněte se učit		Ona bakıyordum.
I went into the army. začněte se učit		Orduya girdim.
I will come with you. začněte se učit		Sizinle geleceğim.
I will have him come. začněte se učit		Onu gelmiş.
I will never see him. začněte se učit		Onu asla görmeyeceğim.
I'll take you home. začněte se učit		Seni eve götüreceğim.
I wish I were taller. začněte se učit		Keşke daha uzun boylu olsam.
I wish this was over. začněte se učit		Keşke bu bitse.
I wish Tom were here. začněte se učit		Keşke Tom burada olsa.
I'd like to check in. začněte se učit		Ben giriş yapmak istiyorum.
I want to kiss you. začněte se učit		Seni öpmek istiyorum.
I'd like to watch TV. začněte se učit		TV izlemek istiyorum.
I'd rather stay here. začněte se učit		Ben burada kalmayı tercih ederim.
I'll admit I'm wrong. začněte se učit		Ben hatalı olduğumu itiraf ederim.
I'll be glad to come. začněte se učit		Gelmekten memnuniyet duyarım.
I'll be watching you. začněte se učit		Seni izliyor olacağım.
I'll bite the bullet. začněte se učit		Sıkıntıya katlanacağım.
I'll buy you a drink. začněte se učit		Sana bir içecek alacağım.
I'll buy you a drink. začněte se učit		Sana bir içki ısmarlayacağım.
I'll call my husband. začněte se učit		Kocamı arayacağım.
I'll call you a taxi. začněte se učit		Size bir taksi çağıracağım.
I'll do what you ask. začněte se učit		İstediğini yapacağım.
I'll give you a book. začněte se učit		Sana bir kitap vereceğim.
I'll give you a lift. začněte se učit		Seni arabayla götüreceğim.
I'll give you a shot. začněte se učit		Sana bir enjeksiyon vereceğim.
I'll live on welfare. začněte se učit		Ben refah yaşayacağım.
I'll make sure of it. začněte se učit		Ondan emin olacağım.
I'll never leave you. začněte se učit		Seni asla terk etmeyeceğim.
I'll never lose hope. začněte se učit		Umudumu asla kaybetmeyeceğim.
I'll see if he is in. začněte se učit		Onun evde olup olmadığına bakacağım.
I'll take care of it. začněte se učit		Ben onunla ilgilenirim.
I'll wash the dishes. začněte se učit		Ben bulaşıkları yıkayacağım.
I'm afraid he is ill. začněte se učit		Korkarım ki o hasta.
I'm against the bill. začněte se učit		Faturaya itirazım var.
I'm all out of ideas. začněte se učit		Ben tüm fikirlerin dışındayım.
I'm all set to start. začněte se učit		Kalkışa hazırım.
I'm allergic to fish. začněte se učit		Ben balığa alerjim var.
I'm attracted to him. začněte se učit		Ona ilgi duyuyorum.
I'm depending on you. začněte se učit		Ben sana bağlıyım.
I'm doing the dishes. začněte se učit		Ben bulaşıkları yıkıyorum.
I'm dying to see you. začněte se učit		Seni görmek için can atıyorum.
I feel fine now. začněte se učit		Şimdi iyi hissediyorum.
I'm glad I was there. začněte se učit		Orada olduğuma memnunum.
I'm glad to meet you. začněte se učit		Tanıştığımıza sevindim.
I'm going to go home. začněte se učit		Eve gideceğim.
I'm good at Japanese. začněte se učit		Japoncada iyiyim.
I'm happy to see you. začněte se učit		Seni gördüğüme mutluyum.
I'm in a hurry today. začněte se učit		Bugün acelem var.
I'm in love with her. začněte se učit		Ben ona aşığım.
I'm in the same boat. začněte se učit		Ben aynı gemideyim.
I'm just another man. začněte se učit		Ben sadece başka bir adamım.
I'm just watching TV. začněte se učit		Ben sadece TV izliyorum.
I'm looking for work. začněte se učit		Ben iş arıyorum.
I'm not at all tired. začněte se učit		Ben hiç yorgun değilim.
I'm paid by the hour. začněte se učit		Bana saat ücreti ödeniyor.
I'm sorry I can't go. začněte se učit		Üzgünüm gidemem.
I'm sorry to hear it. začněte se učit		Onu duyduğuma üzüldüm.
I'm studying English. začněte se učit		İngilizce eğitimi yapıyorum.
I'm sure they'll win. začněte se učit		Ben onların kazanacaklarından eminim.
I'm walking with her. začněte se učit		Onunla yürüyorum.
I'm writing a letter. začněte se učit		Ben bir mektup yazıyorum.
I was there once. začněte se učit		Bir zamanlar oradaydım.
I've changed my mind. začněte se učit		Ben fikrimi değiştirdim.
I've got a good idea. začněte se učit		Benim iyi bir fikrim var.
I've heard about you. začněte se učit		Senin hakkında duydum.
I've lost my car key. začněte se učit		Arabamın anahtarını kaybettim.
I've lost my glasses. začněte se učit		Benim gözlüğümü kaybettim.
I made my decision. začněte se učit		Kararımı verdim.
I've nothing to give. začněte se učit		Verecek bir şeyim yok.
Is eating pork a sin? začněte se učit		Domuz eti yemek günah mı?
Is Emily at home now? začněte se učit		Emily şimdi evde mi?
Is he reading a book? začněte se učit		O bir kitap okuyor mu?
Is his pulse regular? začněte se učit		Onun nabız düzenli mi?
Is it difficult work? začněte se učit		O, zor iş midir?
Is it hot over there? začněte se učit		Oradaki sıcak mı?
Is it open on Sunday? začněte se učit		Pazar günü açık mı?
Is my answer correct? začněte se učit		Benim cevabım doğru mu?
Is she a pretty girl? začněte se učit		O güzel bir kız mı?
Is she a taxi driver? začněte se učit		O bir taksi soförü mü?
Is she making a doll? začněte se učit		O bir oyuncak bebek yapıyor mu?
Is that a bus or car? začněte se učit		O, bir otobüs yoksa araba mı?
Is that answer right? začněte se učit		O cevap doğru mudur?
Is there an elevator? začněte se učit		Bir asansör var mı?
Is this book Takeo's? začněte se učit		Bu kitap Takeo'nun mu?
Is this diamond real? začněte se učit		Bu elmas gerçek mi?
Is this pencil yours? začněte se učit		Bu kalem senin mi?
Is your trunk locked? začněte se učit		Bagajın kilitli mi?
It began to sprinkle. začněte se učit		Yağmur çiselemeye başladı.
It is already eleven. začněte se učit		Saat zaten on bir.
It'll probably rain. začněte se učit		Muhtemelen yağmur yağacak.
It's very hot today. začněte se učit		Bugün hava çok sıcak.
Stealing is wrong. začněte se učit		Çalmak yanlıştır.
It looks like a duck. začněte se učit		O bir ördek gibi görünüyor.
It looks like an egg. začněte se učit		Bir yumurta gibi görünüyor.
It may rain tomorrow. začněte se učit		Yarın yağmur yağabilir.
It only costs $10.00! začněte se učit		Maliyeti sadece 10,00 dolar!
It pays to be polite. začněte se učit		O, nazik olmak için öder.
It took half an hour. začněte se učit		O yarım saat sürdü.
It was a long letter. začněte se učit		Bu uzun bir mektuptu.
It was a quiet night. začněte se učit		Sakin bir geceydi.
It was I who met him. začněte se učit		Onunla tanışan bendim.
It will rain tonight. začněte se učit		Bu gece yağmur yağacak.
It's a good question. začněte se učit		O iyi bir soru.
It's a piece of cake. začněte se učit		Onu yapmak çok kolay.
It's a waste of time. začněte se učit		Bu bir zaman kaybıdır.
It's all over for us. začněte se učit		Bizim için herşey bitti.
It's all Tom's fault. začněte se učit		Onun hepsi Tom'un hatası.
It's an easy victory. začněte se učit		O kolay bir zafer.
It's behind schedule. začněte se učit		Bu, proğramın gerisinde.
It's better as it is. začněte se učit		Olduğu gibi daha iyi.
It's boiling in here. začněte se učit		Burada hava çok bunaltıcı.
It's fun to watch TV. začněte se učit		TV izlemek eğlenceli.
It's good to be home. začněte se učit		Evde olmak iyi.
It's good to see you. začněte se učit		Seni görmek güzel.
It's my CD, isn't it? začněte se učit		Bu benim CD, öyle değil mi?
It's noisy next door. začněte se učit		Yan komşu gürültülü.
It's nothing serious. začněte se učit		Bu ciddi bir şey değil.
It's perfectly white. začněte se učit		Mükemmel beyaz.
It's really horrible. začněte se učit		O gerçekten korkunç.
It's time for dinner. začněte se učit		Akşam yemeği zamanı.
It's under the table. začněte se učit		O, masanın altındadır.
Jack collects stamps. začněte se učit		Jack pullar toplar.
Jane is out shopping. začněte se učit		Jane alışverişe çıktı.
Jane looks very pale. začněte se učit		Jane çok solgun görünüyor.
Jim likes the doctor. začněte se učit		Jim doktoru seviyor.
John called me names. začněte se učit		John bana küfretti.
John started the car. začněte se učit		John arabayı çalıştırdı.
Just keep moving. začněte se učit		Sadece yürümeye devam edin.
Keep the door locked. začněte se učit		Kapıyı kilitli tutun.
Keep your room clean. začněte se učit		Odanızı temiz tutun.
Ken beat me at chess. začněte se učit		Ken satrançta beni yendi.
Lend me your bicycle. začněte se učit		Bana bisikletini ödünç ver.
Let me say one thing. začněte se učit		Bir şey söyleyeyim.
Let me take you home. začněte se učit		Seni eve götüreyim.
Let's check it later. začněte se učit		Onu daha sonra kontrol edelim.
Let's clean our room. začněte se učit		Odamızı temizleyelim.
Let's go by taxi, OK? začněte se učit		Taksiyle gidelim, Tamam mı?
Let's meet on Sunday. začněte se učit		Pazar günü buluşalım.
Let's not waste time. začněte se učit		Zaman israf etmeyelim.
Let's play it by ear. začněte se učit		Onu notasız çalalım.
Let's play something. začněte se učit		Birşey oynayalım.
Let's take a picture. začněte se učit		Bir resim çekelim.
Let's try once again. začněte se učit		Bir kez daha deneyelim.
Lincoln died in 1865. začněte se učit		Lincoln 1865 yılında öldü.
Look at that big dog. začněte se učit		Şu büyük köpeğe bak.
Look at that picture. začněte se učit		Şu resme bak.
Look at the dog jump. začněte se učit		Köpeğin atlamasına bak.
Look at this picture. začněte se učit		Bu resime bak.
Look at those clouds. začněte se učit		Şu bulutlara bakın.
Look before you leap. začněte se učit		Atlamadan önce bak.
Lucy is from America. začněte se učit		Lucy Amerika'dan geldi.
Lucy is from America. začněte se učit		Lucy Amerikalıdır.
Many trees fell down. začněte se učit		Birçok ağaç yıkıldı.
Maria's hair is long. začněte se učit		Maria'nın saçı uzundur.
Mary became a typist. začněte se učit		Mary bir daktilocu oldu.
Mary designs dresses. začněte se učit		Mary elbiseleri tasarlıyor.
Mary is a single mom. začněte se učit		Mary yalnız bir anne.
Mary is Tom's cousin. začněte se učit		Mary Tom'un kuzeni.
Mary is Tom's mother. začněte se učit		Mary Tom'un annesidir.
Mary is Tom's sister. začněte se učit		Mary Tom'un kız kardeşi.
Mary plays the piano. začněte se učit		Mary piyano çalar.
Can I ask a question? začněte se učit		Bir soru sorabilir miyim?
May I borrow this CD? začněte se učit		Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?
May I go out to play? začněte se učit		Ben oynamak için dışarı çıkabilir miyim?
May I have a blanket? začněte se učit		Ben bir battaniye alabilir miyim.
May I have a program? začněte se učit		Bir proğram alabilir miyim?
May I have a receipt? začněte se učit		Ben bir makbuz alabilir miyim.
May I have this book? začněte se učit		Ben bu kitabı alabilir miyim?
May I have your name? začněte se učit		İsminizi alabilir miyim?
May I help you ma'am? začněte se učit		Size yardımcı olabilir miyim, madam?
May I play the piano? začněte se učit		Piyano çalabilir miyim?
May I take your coat? začněte se učit		Paltonuzu alabilir miyim?
May I turn on the TV? začněte se učit		Televizyonu açabilir miyim?
May I use some paper? začněte se učit		Biraz kağıt kullanabilir miyim?
May I use the toilet? začněte se učit		Ben tuvaleti kullanabilir miyim?
Can I use your phone? začněte se učit		Telefonunuzu kullanabilir miyim?
Maybe Jane will come. začněte se učit		Belki Jane gelecektir.
Maybe you'll succeed. začněte se učit		Belki başaracaksın.
Miho plays the piano. začněte se učit		Miho piyano çalar.
Mike swims very well. začněte se učit		Mike çok iyi yüzer.
Milk makes us strong. začněte se učit		Süt bizi güçlendirir.
Misery loves company. začněte se učit		Sefalet şirketi seviyor.
Most people think so. začněte se učit		Çoğu insan, öyle düşünüyor.
My camera was stolen. začněte se učit		Kameram çalındı.
My car's in the shop. začněte se učit		Arabam dükkanda.
My eyes are watering. začněte se učit		Gözlerim sulanıyor.
My headache has gone. začněte se učit		Benim baş ağrım geçti.
My hobby is shopping. začněte se učit		Hobim alışveriştir.
My house was on fire. začněte se učit		Benim evim yanıyordu.
My mother cooks well. začněte se učit		Benim annem iyi yemek pişirir.
My plan was rejected. začněte se učit		Planım reddedildi.
My pocket was picked. začněte se učit		Cebim soyuldu.
My school has a band. začněte se učit		Benim okulun bir grubu var.
My sister is married. začněte se učit		Kızkardeşim evlidir.
My socks aren't here. začněte se učit		Benim çoraplarım burada değil.
My son is not a snob. začněte se učit		Oğlum bir züppe değildir.
My study is upstairs. začněte se učit		Benim çalışma odam yukarıda.
My uncle keeps a dog. začněte se učit		Amcam bir köpek besliyor.
My watch is accurate. začněte se učit		Saatim doğrudur.
Nancy is from London. začněte se učit		Nancy Londra'lıdır.
Nancy looks so tired. začněte se učit		Nancy çok yorgun görünüyor.
Nancy smiled happily. začněte se učit		Nancy mutlu şekilde gülümsedi.
Neither is beautiful. začněte se učit		Hiçbiri güzel değil.
No news is good news. začněte se učit		Hiçbir haber iyi haber değildir.
Nobody saw Tom do it. začněte se učit		Onu Tom'un yaptığını kimse görmedi.
Oil is running short. začněte se učit		Yağ azalıyor.
One of them is a spy. začněte se učit		Onlardan biri bir casus.
Open your mouth wide. začněte se učit		Ağzınızı geniş açın.
Our dog seldom bites. začněte se učit		Bizim köpek nadiren ısırır.
Pack them in the box. začněte se učit		Kutusunda paketleyin.
People call him Dave. začněte se učit		İnsanlar ona Dave diyor.
Perhaps he will come. začněte se učit		O belki gelecek.
Playing cards is fun. začněte se učit		Kart oynamak eğlencelidir.
Please do it quickly. začněte se učit		Lütfen onu hızlı bir şekilde yap.
Please do that again. začněte se učit		Lütfen onu tekrar yapma.
Please drop in on us. začněte se učit		Lütfen bize uğra.
Please go right away. začněte se učit		Lütfen hemen git.
Please help yourself. začněte se učit		Buyrun.
Please keep in touch. začněte se učit		Lütfen görüşelim.
Please lock the safe. začněte se učit		Lütfen kasayı kilitle.
Please open this box. začněte se učit		Lütfen bu kutuyu aç.
Please open your bag. začněte se učit		Lütfen çantanı aç.
Please open your bag. začněte se učit		Lütfen çantanızı açın.
Please read after me. začněte se učit		Lütfen benden sonra okuyunuz.
Please save my place. začněte se učit		Lütfen benim yerimi ayırın.
Please send for help. začněte se učit		Lütfen yardım gönderin.
Please shut the door. začněte se učit		Lütfen kapıyı kapat.
Please think it over. začněte se učit		Lütfen onun üzerinde düşün.
Please turn the page. začněte se učit		Lütfen sayfayı çevir.
Press the bell twice. začněte se učit		Zili iki kez çalın.
Push the button here. začněte se učit		Buradaki butona bas.
Put away your things. začněte se učit		Eşyalarını yerine koy.
Put away your wallet. začněte se učit		Cüzdanını ortadan kaldır.
Put down your pencil. začněte se učit		Kalem aşağı koyun.
Raise your left hand. začněte se učit		Sol elinizi kaldırın.
Save for a rainy day. začněte se učit		Kötü bir gün için tasarruf yapın.
See you at the party. začněte se učit		Partide görüşürüz.
Seiko has no sisters. začněte se učit		Seiko'nun hiç kız kardeşi yok.
Send the kids to bed. začněte se učit		Çocukları yatağa gönder.
Send this by airmail. začněte se učit		Bunu havayolu ile gönder.
Shake hands with him. začněte se učit		Onunla tokalaş.
Shall we go together? začněte se učit		Birlikte gidelim mi?
She acted as a guide. začněte se učit		O bir rehber olarak görev yapmıştır.
She always buys milk. začněte se učit		O her zaman süt alır.
She always gets lost. začněte se učit		O her zaman kaybolur.
She arrived in a car. začněte se učit		O bir araba ile geldi.
She became a postman. začněte se učit		O bir postacı oldu.
She bought a chicken. začněte se učit		O, bir tavuk satın aldı.
She bought him a car. začněte se učit		Ona bir araba satın aldı.
She bought him a dog. začněte se učit		Ona bir köpek aldı.
She called me a taxi. začněte se učit		Bana bir taksi çağırdı.
She can speak French. začněte se učit		O, Fransızca konuşabilir.
She cooked him meals. začněte se učit		Ona yemekler pişirilir.
She did not go there. začněte se učit		O, oraya gitmedi.
She fell on her face. začněte se učit		O yüzünün üstüne düştü.
She felt like crying. začněte se učit		Canı ağlamak istiyordu.
She fixed us a snack. začněte se učit		O bize bir aperatif hazırladı.
She found him a seat. začněte se učit		Ona bir koltuk buldu.
She gave him a clock. začněte se učit		O, ona bir saat verdi.
She gave him the car. začněte se učit		Ona arabayı verdim.
She got him to drive. začněte se učit		Ona araba sürdürdü.
She got what he said. začněte se učit		O, onun söylediğini anladı.
She has a hot temper. začněte se učit		O çok öfkeli.
She has a kind heart. začněte se učit		Onun nazik bir kalbi var.
She has forgiven him. začněte se učit		O, onu bağışladı.
He has ten children. začněte se učit		O on çocuğa sahiptir.
She heard him scream. začněte se učit		O, onun çığlığını duydu.
She held him tightly. začněte se učit		O sıkıca tuttu.
She held up her head. začněte se učit		O, başını kaldırdı.
She is a bad speaker. začněte se učit		O kötü bir konuşmacı.
She is a blonde girl. začněte se učit		O, sarışın bir kız.
She is a good dancer. začněte se učit		O iyi bir dansçı.
She is a pretty girl. začněte se učit		O güzel bir kız.
She is a quiet woman. začněte se učit		O sessiz bir kadın
She is a real beauty. začněte se učit		O gerçek bir güzellik.

Turkish sentences from Tatoeba 6

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.

více