→ Turkish Sentences From Tatoeba 8 → Začněte se učit / Stáhněte si MP3 karty

otázka		odpověď
I can't wait any more. začněte se učit		Ben daha fazla bekleyemem.
I carried three books. začněte se učit		Ben üç kitap taşıdım.
I come from Australia. začněte se učit		Avustralya'lıyım.
I did not meet anyone. začněte se učit		Ben kimseye rastlamadım.
I didn't get his joke. začněte se učit		Ben onun şakasını anlamadım.
I didn't get the joke. začněte se učit		Ben fıkrayı anlamadım.
I didn't study at all. začněte se učit		Hiç çalışmadım.
I dislike being alone. začněte se učit		Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
I do not get up early. začněte se učit		Erken kalkmam.
I do not go to school. začněte se učit		Ben okula gitmem.
I do not like science. začněte se učit		Ben bilimi sevmiyorum.
I don't care for beer. začněte se učit		Ben bira istemiyorum.
I don't care for eggs. začněte se učit		Yumurtalar umurumda değil.
I don't want meat. začněte se učit		Et istemiyorum.
I don't care for wine. začněte se učit		Ben şarap istemiyorum.
I don't drink alcohol. začněte se učit		Ben alkol içmem.
I don't have a ticket. začněte se učit		Benim bir biletim yok.
I don't have any pens. začněte se učit		Hiç kalemim yok.
I don't know anything. začněte se učit		Bir şey bilmiyorum.
I don't know his name. začněte se učit		Ben onun adını bilmiyorum.
I don't like drinking. začněte se učit		Ben içmeyi sevmiyorum.
I don't like her face. začněte se učit		Ben onun yüzünü sevmiyorum.
I don't like homework. začněte se učit		Ben ödev sevmiyorum.
I don't like studying. začněte se učit		Ben eğitimi sevmiyorum.
I don't like this hat. začněte se učit		Ben bu şapkayı sevmiyorum.
I don't like this one. začněte se učit		Ben bunu sevmiyorum.
I don't mind the cold. začněte se učit		Ben soğuğu umursamıyorum.
I don't mind the heat. začněte se učit		Sıcaklığı umursamıyorum.
I don't see Tom often. začněte se učit		Ben sık sık Tom'u görmem.
I don't want any more. začněte se učit		Ben artık istemiyorum.
I explained it to him. začněte se učit		Ben onu ona açıkladım.
I feed meat to my dog. začněte se učit		Benim köpeğimi etle besledim.
I feel like going out. začněte se učit		Canım dışarı gitmek istiyor.
I feel terrible today. začněte se učit		Ben bugün berbat hissediyorum.
I forgave his mistake. začněte se učit		Ben onun hatasını bağışladım.
I found out the truth. začněte se učit		Ben gerçeği öğrendim.
I found the book easy. začněte se učit		Ben kitabı kolay buldum.
I found the box empty. začněte se učit		Kutuyu boş buldum.
I found the game easy. začněte se učit		Ben oyunu kolay buldum.
I gave him my address. začněte se učit		Ona adresimi verdim.
I gave my cold to him. začněte se učit		Soğuk algınlığımı ona bulaştırdım.
I get lonely at times. začněte se učit		Bazen yalnız hissediyorum.
I go to bed about ten. začněte se učit		Ben yaklaşık onda yatağa giderim.
I go to bed at eleven. začněte se učit		Ben onda yatağa giderim.
I go to church by car. začněte se učit		Ben araba ile kiliseye giderim.
I go to school by bus. začněte se učit		Okula otobüs ile giderim.
I got a big pay raise. začněte se učit		Ben büyük bir ücret artışı aldım.
I got off at the park. začněte se učit		Ben parkta indim.
I got out of the taxi. začněte se učit		Taksiden indim.
I got wet to the skin. začněte se učit		İliklerime kadar ıslandım.
I guess you are right. začněte se učit		Haklısınız sanırım.
I guess you are right. začněte se učit		Sanırım haklısınız.
I had a narrow escape. začněte se učit		Zor kurtuldum.
I had a new suit made. začněte se učit		Yeni bir takım yaptırdım.
I had a race with him. začněte se učit		Onunla bir yarışım vardı.
I had my fortune told. začněte se učit		Ben falıma baktırdım.
I had my money stolen. začněte se učit		Paramı çaldırdım.
I had my room cleaned. začněte se učit		Odamı temizlemiştim.
I had my watch stolen. začněte se učit		Saatimi çaldırdım.
I had no other choice. začněte se učit		Başka seçimim yoktu.
I had to get up early. začněte se učit		Erken kalkmak zorundaydım.
I handed him a map. začněte se učit		Ona bir harita verdim.
I have a bad headache. začněte se učit		Korkunç derecede başım ağrıyor.
I have a favor to ask. začněte se učit		Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
I have a headache now. začněte se učit		Şimdi bir baş ağrım var.
I have a large family. začněte se učit		Benim büyük bir ailem var.
I have a slight fever. začněte se učit		Benim hafif bir ateşim var.
I have a student visa. začněte se učit		Benim bir öğrenci vizem var.
I have a tourist visa. začněte se učit		Benim bir turist vizem var.
I have an old bicycle. začněte se učit		Benim eski bir bisikletim var.
I have another sister. začněte se učit		Benim başka bir kız kardeşim var.
I have been to Canada. začněte se učit		Kanada'dadaydım.
I have been to London. začněte se učit		Londra'da bulundum.
I have class tomorrow. začněte se učit		Yarın dersim var.
I have got a new bike. začněte se učit		Benim yeni bir bisikletim var.
I have just come here. začněte se učit		Buraya az önce geldim.
I have kidney trouble. začněte se učit		Böbrek sorunum var.
I have life insurance. začněte se učit		Hayat sigortam var.
I have lost my pencil. začněte se učit		Ben kalemimi kaybettim.
I lost my purse. začněte se učit		Cüzdanımı kaybettim.
I have lost my wallet. začněte se učit		Ben cüzdanımı kaybettim.
I have many abilities. začněte se učit		Pek çok yeteneklerim var.
I have met her before. začněte se učit		Daha önce onunla tanıştım.
I have met him before. začněte se učit		Onunla daha önce tanıştım.
I have no money today. začněte se učit		Bugün hiç param yok.
I have nothing to say. začněte se učit		Söyleyecek bir şeyim yok.
I have three brothers. začněte se učit		Üç erkek kardeşim var.
I have to go shopping. začněte se učit		Ben alışverişe gitmek zorundayım.
I haven't decided yet. začněte se učit		Ben henüz karar vermedim.
I hear Robert is sick. začněte se učit		Robert'n hasta olduğunu duydum.
I hear Robert is sick. začněte se učit		Robert'ın hasta olduğunu duyuyorum.
I heard a funny noise. začněte se učit		Ben tuhaf bir gürültü duydum.
I heard the bell ring. začněte se učit		Ben zilin çaldığını duydum.
I heard the door open. začněte se učit		Ben kapının açıldığını duydum.
I hid under the table. začněte se učit		Ben masanın altına saklandım.
I hit him on the chin. začněte se učit		Onun çenesine vurdum.
I hope you'll like it. začněte se učit		Ondan hoşlanacağınızı umuyorum.
I know it well enough. začněte se učit		Ben onu yeterince iyi tanıyorum.
I know where he lives. začněte se učit		Onun nerede yaşadığını biliyorum.
I know where you live. začněte se učit		Nerede yaşadığınızı biliyorum.
I know you are clever. začněte se učit		Akıllı olduğunu biliyorum.
I know you don't care. začněte se učit		Umurunda olmadığını biliyorum.
I laughed at his joke. začněte se učit		Onun şakasına güldüm.
I lent him a magazine. začněte se učit		Ona bir dergi ödünç verdim.
I like dogs very much. začněte se učit		Ben köpekleri çok severim.
I like English better. začněte se učit		İngilizceyi daha çok severim.
I like Kenshin Uesugi. začněte se učit		Kenshin Uesugi'i seviyorum.
I like playing sports. začněte se učit		Spor yapmayı severim.
I like playing tennis. začněte se učit		Ben tenis oynamayı seviyorum.
I like Sachiko better. začněte se učit		Sachiko'yu daha çok seviyorum.
I like skating better. začněte se učit		Patenle kaymayı daha çok severim.
I like that young man. začněte se učit		O genç adamı seviyorum.
I like the color blue. začněte se učit		Ben mavi renkten hoşlanırım.
I like their pictures. začněte se učit		Ben onların resimlerini seviyorum.
I like this book best. začněte se učit		En çok bu kitabı seviyorum.
I like this love song. začněte se učit		Bu aşk şarkısını severim.
I like to play soccer. začněte se učit		Futbol oynamayı severim.
I live in the country. začněte se učit		Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
I looked into the box. začněte se učit		Ben kutuya baktım.
I love rock musicians. začněte se učit		Rock müzisyenleri seviyorum.
I love roller skating. začněte se učit		Ben pateni seviyorum.
I made a doll for Ann. začněte se učit		Ann için bir bebek yaptım.
I met her an hour ago. začněte se učit		Ben bir saat önce onunla karşılaştım.
I met her by accident. začněte se učit		Tesadüfen onunla karşılaştım.
I met Ken at the park. začněte se učit		Parkta Ken'le karşılaştım.
I met your girlfriend. začněte se učit		Ben senin kız arkadaşınla karşılaştım.
I must go and see him. začněte se učit		Gitmeliyim ve onunla görüşmeliyim.
I must help my mother. začněte se učit		Anneme yardımcı olmalıyım.
I must hurry to class. začněte se učit		Hemen sınıfa gitmeliyim.
I must ride a bicycle. začněte se učit		Ben bisiklete binmek zorundayım.
I need a bit of sugar. začněte se učit		Benim biraz şekere ihtiyacım var.
I need it by tomorrow. začněte se učit		Yarına kadar ona ihtiyacım var.
I need to get a stamp. začněte se učit		Ben bir pul almalıyım.
I never hear anything. začněte se učit		Ben asla bir şey duymuyorum.
I never liked biology. začněte se učit		Ben biyolojiyi hiç sevmedim.
I often get the blues. začněte se učit		Ben sık sık efkarlanırım.
I owe her 100,000 yen. začněte se učit		Ona 100.000 yen borçluyum.
I owe you ten dollars. začněte se učit		Sana on dolar borçluyum.
I paid for the damage. začněte se učit		Ben, hasar için ödeme yaptım.
I prefer cats to dogs. začněte se učit		Kedileri köpeklere tercih ederim.
I prefer fish to meat. začněte se učit		Balığı ete tercih ederim.
I ran a race with him. začněte se učit		Onunla bir yarış yaptım.
I ran away in a hurry. začněte se učit		Aceleyle kaçtım.
I ran toward the door. začněte se učit		Ben kapıya doğru koştum.
I rarely catch a cold. začněte se učit		Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
I really do want that. začněte se učit		Ben gerçekten onu istiyorum.
I really like my job. začněte se učit		İşimi gerçekten seviyorum.
I really wanted to go. začněte se učit		Ben gerçekten gitmek istedim.
I remember seeing her. začněte se učit		Onu gördüğümü hatırlıyorum.
I remember the letter. začněte se učit		Ben mektubu hatırlıyorum.
I saw him in the park. začněte se učit		Ben onu parkta gördüm.
I saw him twice today. začněte se učit		Ben bugün onu iki kez gördüm.
I saw my sister there. začněte se učit		Ben orada kızkardeşimi gördüm.
I saw Tom play tennis. začněte se učit		Tom'un tenis oynadığını gördüm.
I say it all the time. začněte se učit		Ben onu her zaman söylerim.
I see a red car ahead. začněte se učit		Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
I shave every morning. začněte se učit		Ben her sabah tıraş olurum.
I stayed home all day. začněte se učit		Bütün gün evde kaldım.
I stayed up all night. začněte se učit		Ben bütün gece yatmadım.
I sympathize with you. začněte se učit		Sana sempati duyuyorum.
I think I need braces. začněte se učit		Sanırım pantolon askısına ihtiyacım var.
I think Tom likes you. začněte se učit		Sanırım Tom senden hoşlanıyor.
I thought he was sick. začněte se učit		Ben onun hasta olduğunu düşündüm.
I thought it was true. začněte se učit		Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
I told him what to do. začněte se učit		Ne yapacağımı ona söyledim.
I took a swing at him. začněte se učit		Ben ona bir yumruk attım.
I turned the doorknob. začněte se učit		Kapı kolunu çevirdim.
I used my imagination. začněte se učit		Ben hayal gücümü kullandım.
I usually get up late. začněte se učit		Ben genellikle geç kalkarım.
I usually play tennis. začněte se učit		Ben genellikle tenis oynarım.
I walked about a mile. začněte se učit		Ben yaklaşık bir mil yürüdüm.
I want a book to read. začněte se učit		Okumak için bir kitap istiyorum.
I want to be a doctor. začněte se učit		Ben bir doktor olmak istiyorum.
I want to go to Italy. začněte se učit		İtalya'ya gitmek istiyorum.
I want to go with you. začněte se učit		Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
I want to leave early. začněte se učit		Ben erken ayrılmak istiyorum.
I want to lose weight. začněte se učit		Ben kilo vermek istiyorum.
I want to sing a song. začněte se učit		Ben bir şarkı söylemek istiyorum.
I want to take a rest. začněte se učit		Ben dinlenmek istiyorum.
I want to talk to her. začněte se učit		Onunla konuşmak istiyorum.
I want to visit Korea. začněte se učit		Kore'yi görmek istiyorum.
I want you to see her. začněte se učit		Ben onu görmeni istiyorum.
I was a healthy child. začněte se učit		Ben sağlıklı bir çocuktum.
I was a little afraid. začněte se učit		Ben biraz korkuyordum.
I was born in America. začněte se učit		Ben Amerika'da doğdum.
I was deceived by him. začněte se učit		Onun tarafından aldatıldım.
I was falsely accused. začněte se učit		Ben yanlışlıkla suçlandım.
I was happy yesterday. začněte se učit		Dün mutluydum.
I was not a bit tired. začněte se učit		Ben hiç te yorgun değildim.
I wasn't always happy. začněte se učit		Ben her zaman mutlu değildim.
I watch TV off and on. začněte se učit		Ara sıra televizyon izlerim.
I wear contact lenses. začněte se učit		Kontakt lens kullanıyorum.
I went out by bicycle. začněte se učit		Ben bisikletle dışarı gittim.
I went to the station. začněte se učit		Ben istasyona gittim.
I went up to the door. začněte se učit		Kapıya tırmandım.
I will do it tomorrow. začněte se učit		Onu yarın yapacağım.
I will get it for you. začněte se učit		Onu sizin için alacağım.
I will give it to you. začněte se učit		Onu sana vereceğim.
I will go if you come. začněte se učit		Eğer gelirsen gideceğim.
I will make her happy. začněte se učit		Onu mutlu edeceğim.
I will make you happy. začněte se učit		Ben seni mutlu edeceğim.
I wish I had seen her. začněte se učit		Keşke onu görseydim.
I wish I were younger. začněte se učit		Keşke daha genç olsam.
I wish to be a doctor. začněte se učit		Bir doktor olmak istiyorum.
I won't see her again. začněte se učit		Ben onu tekrar görmeyeceğim.
I wonder who they are. začněte se učit		Ben kim olduklarını merak ediyorum.
I work for a hospital. začněte se učit		Ben bir hastane için çalışıyorum.
I would rather go out. začněte se učit		Dışarı çıkmayı tercih ederim.
I would rather not go. začněte se učit		Gitmeyi tercih etmiyorum.
I'd bet my life on it. začněte se učit		Ben hayatımı bahis ediyorum.
I'd like orange juice. začněte se učit		Ben portakal suyu istiyorum
I'd like to check out. začněte se učit		Ben kontrol etmek istiyorum.
I'd like to go skiing. začněte se učit		Ben kayağa gitmek istiyorum.
I'd like you to drive. začněte se učit		Senin sürmeni istiyorum.
I'll be busy tomorrow. začněte se učit		Ben yarın meşgul olacağım.
I'll be there at once. začněte se učit		Derhal orada olacağım.
I'll call him tonight. začněte se učit		Onu bu gece arayacağım.
I'll call you at noon. začněte se učit		Ben öğleyin sizi ararım.
I'll do as you advise. začněte se učit		Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
I'll drive to Detroit. začněte se učit		Detroit'e gideceğim.
I'll get some glasses. začněte se učit		Birkaç bardak getireceğim.
I'll go meet him soon. začněte se učit		Kısa sürede onunla buluşmaya gideceğim.
I'll love you forever. začněte se učit		Seni ebediyen seveceğim.
I'll make some coffee. začněte se učit		Biraz kahve yapacağım.
I'll make tea for you. začněte se učit		Senin için çay yapacağım.
I'll meet them at six. začněte se učit		Saat altıda onları karşılayacağız.
I'll miss you so much. začněte se učit		Seni çok özleyeceğim.
I'll pick him up at 5. začněte se učit		Saat 5:00'da onu alacağım.
I'll see you Saturday. začněte se učit		Cumartesi görüşürüz.
I'll show you my room. začněte se učit		Ben sana odamı göstereceğim.
I'll show you the way. začněte se učit		Ben size yolu göstereceğim.
I'll stand up for you. začněte se učit		Ben seni savunacağım.
I'll stay if it rains. začněte se učit		Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
I'll take these roses. začněte se učit		Ben bu gülleri alacağım.
I'll tell him so then. začněte se učit		Ben ona daha sonra söylerim.
I'll tell you a story. začněte se učit		Ben size bir hikaye anlatacağım.
I'll water the garden. začněte se učit		Bahçeyi sulayacağım.
I'm a big fan of golf. začněte se učit		Ben golfün büyük bir hayranıyım.
I'm a councillor, too. začněte se učit		Ben de, bir belediye meclisi üyesiyim.
I'm a country boy now. začněte se učit		Şimdi, bir taşra çocuğuyum.
I'm about ready to go. začněte se učit		Neredeyse gitmeye hazırım.
I'm all for your plan. začněte se učit		Tamamen senin planı destekliyorum.
I'm busy all the time. začněte se učit		Ben her zaman meşgulüm.
I'm doing my homework. začněte se učit		Ev ödevimi yapıyorum.
I'm from Tokyo, Japan. začněte se učit		Ben Tokyo, Japonya' lıyım.
I'm glad I could help. začněte se učit		Ben yardım edebildiğime sevindim.
I'm glad to hear that. začněte se učit		Bunu duyduğuma sevindim.
I'm glad you liked it. začněte se učit		Onu beğendiğine memnun oldum.
I'm going to Hokkaido. začněte se učit		Hokkaido'ya gidiyorum.
I'm going to the bank. začněte se učit		Ben bankaya gidiyorum.
I'm just doing my job. začněte se učit		Ben sadece işimi yapıyorum.
I'm leaving it to you. začněte se učit		Onu size bırakıyorum.
I'm leaving on Sunday. začněte se učit		Pazar günü gidiyorum.
I'm looking for a job. začněte se učit		Bir iş arıyorum.
I'm not hungry at all. začněte se učit		Ben hiç aç değilim.
I'm playing a TV game. začněte se učit		Ben bir TV oyunu oynuyorum.
I'm sure he will come. začněte se učit		Ben onun geleceğinden eminim.
I'm tied up right now. začněte se učit		Ben şu anda bağlıyım.
I'm tired of studying. začněte se učit		Ben eğitimden yoruldum.
I'm too tired to walk. začněte se učit		Yürümekten yoruldum.
I'm used to the noise. začněte se učit		Ben gürültüye alışkınım.
I've been there twice. začněte se učit		Ben iki kez orada bulundum.
I've been to the bank. začněte se učit		Bankadaydım.
I've been to the mall. začněte se učit		Alışveriş merkezine gittim.
I've climbed Mt. Fuji. začněte se učit		Mt. Fuji'ye tırmandım.
I've had a good sleep. začněte se učit		İyi bir uyku aldım.
I've run out of money. začněte se učit		Benim param bitti.
Is it a boy or a girl? začněte se učit		O, bir erkek mi yoksa bir kız mı?
Is it a direct flight? začněte se učit		O bir direkt uçuş mu?
Is it near your house? začněte se učit		O, evinize yakın mı?
Is it too far to walk? začněte se učit		Yürümek için çok uzak mı?
Is Okayama a big city? začněte se učit		Okayama büyük bir şehir mi?
Is that a common name? začněte se učit		O bir ortak isim midir?
Is that clock working? začněte se učit		O saat işliyor mu?
Is there a difference? začněte se učit		Bir fark var mıdır?
Is this a local train? začněte se učit		Bu yerel bir tren mi?
Is this your umbrella? začněte se učit		O senin şemsiyen mi?
Is your baby sleeping? začněte se učit		Bebeğinizin uyuyor mu?
Is your watch correct? začněte se učit		Saatinizin doğru mudur?
Isn't the answer easy? začněte se učit		Cevap kolay değil mi?
It frosted last night. začněte se učit		Dün gece buz tuttu.
It is of little value. začněte se učit		O, çok az değerlidir.
It is raining heavily. začněte se učit		Aşırı derecede yağmur yağıyor.
It is Sunday tomorrow. začněte se učit		Yarın pazar.
Tomorrow is Sunday. začněte se učit		Yarın Pazar.
It is too hot to work. začněte se učit		Hava çalışılmayacak kadar çok sıcak.
It is too warm for me. začněte se učit		Hava benim için çok sıcak.
It is under the chair. začněte se učit		O, sandalyenin altında.
It may not be a dream. začněte se učit		Bu bir rüya olmayabilir.
It serves our purpose. začněte se učit		Bu bizim amacımıza hizmet eder.
It takes two to tango. začněte se učit		Tango yapmak iki kişi gerektirir.
It tastes really good. začněte se učit		Onun tadı gerçekten iyi.
It was a terrible day. začněte se učit		O korkunç bir gündü.
It was a very hot day. začněte se učit		O çok sıcak bir gündü.
It was cold yesterday. začněte se učit		Dün soğuktu.
It was extremely cold. začněte se učit		Hava son derece soğuktu.
It was hot last night. začněte se učit		Dün gece sıcaktı.
It was real hard work. začněte se učit		O gerçekten zor bir işti.
It was Saturday night. začněte se učit		Cumartesi gecesi idi.
It was sunny and warm. začněte se učit		Hava güneşli ve sıcaktı.
That was so cool. začněte se učit		O çok güzeldi.
It was very difficult. začněte se učit		O çok zordu.
It will be ready soon. začněte se učit		Yakında hazır olacak.
It will clear up soon. začněte se učit		Yakında hava açık olacak.
It won't take so long. začněte se učit		O kadar uzun sürmez.
It'll definitely rain. začněte se učit		Yağmur kesinlikle yağacak.
It's a common mistake. začněte se učit		Bu yaygın bir hatadır.
It's almost rush hour. začněte se učit		Neredeyse yoğun saatler.
It's been a long time. začněte se učit		Uzun bir zaman oldu.
It's midnight already. začněte se učit		Zaten gece yarısı.
It's my favorite food. začněte se učit		Bu benim favori yiyeceğim.
It's my favorite song. začněte se učit		Bu benim en sevdiğim şarkı.
Nice to meet you. začněte se učit		Tanıştığımıza memnun oldum.
It's OK not to eat it. začněte se učit		Onu yemek zorunda değilsin.
It's our duty to help. začněte se učit		Yardımcı olmak bizim görevimizdir.
It's really hot there. začněte se učit		Hava orada gerçekten çok sıcak.
It's time for a break. začněte se učit		Mola zamanı.
Jack can speak French. začněte se učit		Jack Fransızca konuşabilir.
Jane looks very happy. začněte se učit		Jane çok mutlu görünüyor.
Jane plays tennis too. začněte se učit		Jane de tenis oynar.
Jane plays tennis too. začněte se učit		Jane de tenis oynuyor.
Jim can read Japanese. začněte se učit		Jim Japonca okuyabilir.
John broke the window. začněte se učit		John pencereyi kırdı.
John built a bookcase. začněte se učit		John bir kitaplık yaptı.
John is good at chess. začněte se učit		John satrançta iyidir.
John is on duty today. začněte se učit		John bugün görevde.
Judy dances very well. začněte se učit		Judy çok iyi dans eder.
Just a moment, please. začněte se učit		Bir saniye, lütfen.
Kate came home by bus. začněte se učit		Kate otobüsle eve geldi.
Kate is very charming. začněte se učit		Kate çok çekici.
Keep in touch with me. začněte se učit		Benimle iletişimi koparmayın.
Keep next Sunday free. začněte se učit		Önümüzdeki Pazar gününü boş tutun.
Keep your hands clean. začněte se učit		Ellerini temiz tut.
Leave it off the list. začněte se učit		Onu listeden kaldırın.
Leave my camera alone. začněte se učit		Benim kameramı yalnız bırakın.
Let in some fresh air. začněte se učit		Biraz temiz hava girsin.
Let me fix the switch. začněte se učit		Anahtarı onarayım.
Let the bird fly away. začněte se učit		Kuşun uçmasına izin ver.
Let's ask the teacher. začněte se učit		Öğretmene soralım.
Let's call him Snoopy. začněte se učit		Ona Snoopy diyelim.
Let's eat out tonight. začněte se učit		Bu gece dışarıda yiyelim.
Let's get off the bus. začněte se učit		Otobüsten inelim.
Let's get out of here. začněte se učit		Buradan çıkalım.
Let's go to the beach. začněte se učit		Haydi plaja gidelim.
Let's have a go at it. začněte se učit		Onu bir deneyelim.
Let's help each other. začněte se učit		Birbirimize yardım edelim.
Let's just go see him. začněte se učit		Onu görmeye gidelim.
Let's leave her alone. začněte se učit		Onu yalnız bırakalım.
Let's meet again soon. začněte se učit		Kısa sürede tekrar buluşalım.
Let's not do the work. začněte se učit		İşi yapmayalım.
Let's not play tennis. začněte se učit		Tenis oynamayalım.
Let's not talk to her. začněte se učit		Onunla konuşmayalım.
Let's open the window. začněte se učit		Pencereyi açalım.
Let's play dodge ball. začněte se učit		Yakar top oynayalım.
Let's play volleyball. začněte se učit		Voleybol oynayalım.
Let's postpone dinner. začněte se učit		Akşam yemeğini erteleyelim.
Let's review Lesson 5. začněte se učit		5. dersi tekrarlayalım.
Let's start the party. začněte se učit		Haydi partiyi başlat.
Let's start with beer. začněte se učit		Bira ile başlayalım.
Let's swim over there. začněte se učit		Orada yüzelim.
Let's take the subway. začněte se učit		Metroya binelim.
Let's talk man to man. začněte se učit		Erkek erkeğe konuşalım.
Let's turn off the TV. začněte se učit		TV'yi kapatalım.
Linda loves chocolate. začněte se učit		Linda çikolata seviyor.
Look at that building. začněte se učit		Şu binaya bakın.
Look at that mountain. začněte se učit		O dağa bakın.
Look at the next page. začněte se učit		Bir sonraki sayfaya bakın.
Make yourself at home. začněte se učit		Kendi evinizde gibi davranın.
Make yourself at home. začněte se učit		Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
Many of us were tired. začněte se učit		Birçoğumuz yorgunduk.
Mary is Tom's ex-wife. začněte se učit		Mary'nin eski-karısıdır.
Masuo can bend spoons. začněte se učit		Masuo kaşıkları eğebilir.
May I ask you a favor? začněte se učit		Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
May I borrow this pen? začněte se učit		Bu kalemi ödünç alabilir miyim?
May I borrow your car? začněte se učit		Arabanızı ödünç alabilir miyim?
May I borrow your pen? začněte se učit		Ben senin kalemini ödünç alabilir?
May I do it right now? začněte se učit		Onu hemen yapabilir miyim?
Can I eat this orange? začněte se učit		Bu portakalı yiyebilir miyim?
May I escort you home? začněte se učit		Eve kadar size eşlik edebilir miyim?
May I go to the river? začněte se učit		Ben nehire gidebilir miyim?
May I lie on the sofa? začněte se učit		Kanepeye uzanabilir miyim?
May I show you around? začněte se učit		Sana etrafı göstereyim mi?
May I sit next to you? začněte se učit		Senin yanında oturabilir miyim?
May I talk to you now? začněte se učit		Seninle şimdi konuşabilir miyim?
May I use this pencil? začněte se učit		Bu kalemi kullanabilir miyim?
May I use your toilet? začněte se učit		Ben tuvaletinizi kullanabilir miyim?
Mayuko called me back. začněte se učit		Mayuko beni tekrar aradı.
Mayuko was dead tired. začněte se učit		Mayuko çok yorgundu.
Meg has a lovely face. začněte se učit		Meg'in güzel bir yüzü var.
Meg is as tall as Ken. začněte se učit		Meg Ken kadar uzun boylu.
Meg is beating a drum. začněte se učit		Meg bir davul çalıyor.
Mom didn't mention it. začněte se učit		Annem ondan bahsetmedi.
Move forward one step. začněte se učit		Bir adım ileriye ilerle.
Move your car, please. začněte se učit		Arabanı ilerlet, lütfen.
My back is killing me. začněte se učit		Sırtım beni öldürüyor.
My bicycle was stolen. začněte se učit		Benim bisikletim çalındı.
My brother is healthy. začněte se učit		Erkek kardeşim sağlıklı.
My brother swims well. začněte se učit		Erkek kardeşim iyi yüzer.
My car is not running. začněte se učit		Benim arabam çalışmıyor.
My father's a doctor. začněte se učit		Babam bir doktordur.
My father loves pizza. začněte se učit		Babam, pizza seviyor
My house is very cold. začněte se učit		Benim ev çok soğuk.
My left arm is asleep. začněte se učit		Sol kolum uyuşmuş.
My life was in danger. začněte se učit		Hayatım tehlikedeydi.
My mother loves music. začněte se učit		Annem müziği sever.
My mother makes cakes. začněte se učit		Annem kek yapar.
My nose is stuffed up. začněte se učit		Burnum tıkalı.
My right hand is numb. začněte se učit		Benim sağ elim uyuşmuş.
My room is very small. začněte se učit		Benim odam çok küçük.
My room is very small. začněte se učit		Odam çok küçük.
My shoes are worn out. začněte se učit		Benim ayakkabılar yıpranmış.
My sister got engaged. začněte se učit		Kız kardeşim nişanlandı.
My sister has a piano. začněte se učit		Kız kardeşimin bir piyanosu var.
My sister often cries. začněte se učit		Kız kardeşim sık sık ağlar.
My son is just idling. začněte se učit		Oğlum sadece aylaklık ediyor.
My suitcase is broken. začněte se učit		Valizim kırık.
My uncle runs a hotel. začněte se učit		Amcam bir otel çalıştırıyor.
My whole body is sore. začněte se učit		Benim bütün vücudum ağrıyor.
Nancy is stressed out. začněte se učit		Nancy aşırı stress altındadır.
Next time phone ahead. začněte se učit		Gelecek sefer önceden telefon edin.
Nice talking with you. začněte se učit		Sizinle konuşmak güzeldi.
Nice to see you again. začněte se učit		Seni tekrar görmek güzel.
No one knows her name. začněte se učit		Hiç kimse onun adını bilmiyor.
No one knows the fact. začněte se učit		Hiç kimse gerçeği bilmiyor.
No one seemed to hear. začněte se učit		Hiç kimse duymuş gibi görünmüyordu.
No, I didn't write it. začněte se učit		Hayır, ben onu yazmadım.
Nobody listened to me. začněte se učit		Kimse beni dinlemedi
Nobody understands me. začněte se učit		Kimse beni anlamıyor.
None of them is alive. začněte se učit		Onların hiçbiri hayatta değil.
None of us is perfect. začněte se učit		Hiçbirimiz mükemmel değiliz.
None of your business. začněte se učit		Seni ilgilendirmez.
Not a sound was heard. začněte se učit		Bir ses duyulmadı.
Not all birds can fly. začněte se učit		Bütün kuşlar uçamaz.
Nothing is ever right. začněte se učit		Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.
Obviously, he is lying. začněte se učit		Belli ki yalan söylüyor.
Obviously he is wrong. začněte se učit		Açıkçası o hatalı.
One of my teeth hurts. začněte se učit		Benim dişlerimden biri acıyor.
Open the door, please. začněte se učit		Kapıyı aç, lütfen.
Our dog has gone away. začněte se učit		Köpeğimiz uzaklaştı.
Our team won the game. začněte se učit		Bizim takım oyunu kazandı.
Our water pipes burst. začněte se učit		Bizim su boruları patlamış.
Pat is very talkative. začněte se učit		Pat çok geveze.
Paul was born in Rome. začněte se učit		Paul Roma'da doğdu
Paul was born in Rome. začněte se učit		Paul Roma'da doğdu.
Playing tennis is fun. začněte se učit		Tenis oynamak eğlenceli.
Please close the door. začněte se učit		Lütfen kapıyı kapatın.
Please copy this page. začněte se učit		Lütfen bu sayfayı kopyalayın.
Please give me a call. začněte se učit		Lütfen beni ara.
Please give me a hand. začněte se učit		Bana yardım et, lütfen.
Please go to the bank. začněte se učit		Lütfen bankaya git.
Please iron the shirt. začněte se učit		Lütfen gömleği ütüle.
Please leave me alone. začněte se učit		Lütfen beni yalnız bırak.
Please light a candle. začněte se učit		Lütfen bir mum yakın.
Please read that book. začněte se učit		Lütfen şu kitabı oku.
Please repair the car. začněte se učit		Lütfen arabayı tamir ediniz.
Please show me around. začněte se učit		Lütfen bana çevreyi göster.
Please take this seat. začněte se učit		Lütfen buraya oturun.
Please think about it. začněte se učit		Lütfen onun hakkında düşün.
Please throw the ball. začněte se učit		Lütfen topu at.
Please turn on the TV. začněte se učit		Lütfen TV'yi açın.
Please wait till noon. začněte se učit		Lütfen öğleye kadar bekleyin.
Please wake me at six. začněte se učit		Lütfen altıda beni uyandırır.
Put away your bicycle. začněte se učit		Bisikletini bir kenara koy.
Put it where you like. začněte se učit		Onu istediğiniz yere bırakın.
Put the baby to sleep. začněte se učit		Bebeği uyutun.
Put this into English. začněte se učit		Bunu İngilizceye çevir.
Raise your right hand. začněte se učit		Sağ elinizi kaldırın.
Rats carry the plague. začněte se učit		Sıçanlar veba taşırlar.
Sadako smiled at them. začněte se učit		Sadako, onlara gülümsedi.
Say it in another way. začněte se učit		Başka bir yolla söyle.
School begins at nine. začněte se učit		Okul dokuzda başlar.
School starts at 8:40. začněte se učit		Okul 08:40'da başlar.
Send me a new catalog. začněte se učit		Bana yeni bir katalog gönder.
She accepted his gift. začněte se učit		O onun hediyesini kabul etti.
She achieved her goal. začněte se učit		O hedefine ulaştık.
She acted in the play. začněte se učit		O oyunda rol yaptı.
She almost passed out. začněte se učit		O neredeyse bayıldı.
She always looks pale. začněte se učit		O hep soluk görünüyor.
She always works hard. začněte se učit		O her zaman çok çalışır.
She and I get on well. začněte se učit		O ve ben iyi geçiniriz.
She answered in tears. začněte se učit		O, gözyaşları içinde yanıtladı.
She baked three cakes. začněte se učit		O üç kek pişirdi.
She beat him to death. začněte se učit		O, onu öldüresiye dövdü.
She became an actress. začněte se učit		O bir aktris oldu.
She called him a fool. začněte se učit		Ona bir aptal dedi.
She called him a liar. začněte se učit		Ona bir yalancı dedi.
She came out of there. začněte se učit		O orada çıktı.
She can play the drum. začněte se učit		O davul çalabilir.
She can sew very well. začněte se učit		O çok iyi dikiş dikebilir.
She can speak Russian. začněte se učit		O, Rusça konuşabilir.
She cared for her son. začněte se učit		O oğluna baktı.
She committed a crime. začněte se učit		O bir suç işledi.
She cut a cake in two. začněte se učit		O pastayı ikiye kesti.
She decided not to go. začněte se učit		O gitmemeye karar verdi.
She decided to resign. začněte se učit		O istifa etmeye karar verdi.
She felt like dancing. začněte se učit		Onun canı dansetmek istedi.
She followed him home. začněte se učit		O onu eve kadar izledi.
She gave me a present. začněte se učit		O, bana bir hediye verdi.
She gave us a present. začněte se učit		O bize bir hediye verdi.
She gave us some food. začněte se učit		O bize biraz yiyecek verdi.
She got him a new hat. začněte se učit		O, ona yeni bir şapka aldı.
She got home at seven. začněte se učit		O saat yedide eve vardı.
She had to go herself. začněte se učit		Kendi gitmek zorunda kaldı.
She handed him a book. začněte se učit		O, ona bir kitap uzattı.
She has a good figure. začněte se učit		O iyi bir şahsiyete sahiptir.
She has a pretty doll. začněte se učit		Onun güzel bir bebeği var.
She has a pretty face. začněte se učit		Onun güzel bir yüzü var.
She has been to Paris. začněte se učit		O Paris'te bulundu.
She has gone to Italy. začněte se učit		O İtalya'ya gitti.
He left for Paris. začněte se učit		O, Paris'e gitti.
She has lunch at home. začněte se učit		Öğle yemeğini evde yedi.
She hated her husband. začněte se učit		Kocasından nefret etti.
She hated her husband. začněte se učit		Eşinden nefret etti.
She hated him so much. začněte se učit		O ondan çok fazla nefret ediyordu.
She held out her hand. začněte se učit		O elini uzattı.
She helped cook lunch. začněte se učit		O öğle yemeğini pişirmeye yardım etti.
She hit the ball hard. začněte se učit		O, topa sert vurdu.
She ironed his shirts. začněte se učit		O onun gömleğini ütüledi.
She is a great talker. začněte se učit		O, harika bir konuşmacıdır.
He is about to leave. začněte se učit		O gitmek üzere.
She is afraid of cats. začněte se učit		O kedilerden korkuyor.
She is afraid of dogs. začněte se učit		O köpeklerden korkuyor.
He's always smiling. začněte se učit		O her zaman gülümsüyor.
She is as tall as you. začněte se učit		O senin kadar uzun boylu.
She is close to sixty. začněte se učit		O altmışa yakındır.
She is engaged to him. začněte se učit		O onunla nişanlıdır.
She is evidently sick. začněte se učit		O açıkça hastadır.
She is five years old. začněte se učit		O beş yaşında.
She is good at skiing. začněte se učit		O kaymada iyidir.
She is good with kids. začněte se učit		O çocuklarla iyidir.
She is likely to come. začněte se učit		O muhtemelen gelecek.
She is related to him. začněte se učit		O onunla ilgileniyor.
She is sewing a dress. začněte se učit		O bir elbise dikiyor.
She is visiting Paris. začněte se učit		O, Paris'i ziyaret ediyor.
She is weak by nature. začněte se učit		O yaratılıştan zayıftır.
She isn't a good cook. začněte se učit		O iyi bir aşçı değildir.
She isn't at home now. začněte se učit		O şimdi evde değil.
She isn't kind to him. začněte se učit		O, ona karşı nazik değildir.
She likes Lake Mashuu. začněte se učit		O, Mashuu Gölünü sever.
She likes the teacher. začněte se učit		O, öğretmeni seviyor.
She lived a long life. začněte se učit		O uzun bir ömür yaşadı.
She lives in Yokohama. začněte se učit		O Yokohama'da yaşıyor.
She looked all around. začněte se učit		O bütün etrafına bakındı.
She looks very afraid. začněte se učit		O çok korkuyor görünüyor.
She looks very lovely. začněte se učit		O çok hoş görünüyor.
She loves Tom, not me. začněte se učit		O, Tom'u sever, beni değil.
She made a man of him. začněte se učit		O ondan bir adam yaptı.
She must be very busy. začněte se učit		O çok meşgul olmalı.
She named him Charles. začněte se učit		O, ona Charles adını verdi.
She played basketball. začněte se učit		O basketbol oynadı.
She put it in the box. začněte se učit		O onu kutunun içine koydu.
She refused his offer. začněte se učit		Onun teklifini reddeti.
She returned his kiss. začněte se učit		Onun öpücüğünü döndürdü.
She said with a smile. začněte se učit		O bir tebessümle söyledi.
She screamed for help. začněte se učit		O yardım için çığlık attı.
She seems to be happy. začněte se učit		O mutlu gibi görünüyor.
She seems to hate you. začněte se učit		O, senden nefret ediyor gibi görünüyor.
She sings out of tune. začněte se učit		O uyumsuz şarkı söylüyor.
She stayed at a hotel. začněte se učit		O bir otelde kaldı.
She stood on her head. začněte se učit		O, başının üzerinde durdu.
She taught us singing. začněte se učit		O bize şarkı söylemeyi öğretti.
He told her to study. začněte se učit		O, ona çalışmasını söyledi.
She took off her coat. začněte se učit		O ceketini çıkardı.
She turned eighty-one. začněte se učit		O seksenbir yaşına girdi.
She understands music. začněte se učit		O müzikten anlar.
She wanted me to come. začněte se učit		O benim gelmemi istedi.
She wants to kiss him. začněte se učit		Onu öpmek istiyor.
She was aging quickly. začněte se učit		O, hızla yaşlanıyordu.
She was kissed by him. začněte se učit		O onun tarafından öpüldü.
She was unkind to him. začněte se učit		O ona karşı kabaydı.
She was wearing pumps. začněte se učit		O dans ayakkabıları giyiyordu.
She watched him dance. začněte se učit		Onun dansını izledi.
She weeded the garden. začněte se učit		Bahçenin yabani otlarını temizledi.
She weighs 120 pounds. začněte se učit		O, 120 paund ağırlığındadır.
She will be a teacher. začněte se učit		O bir öğretmen olacak.
She wore a pretty hat. začněte se učit		O güzel bir şapka giydi.
She's in a depression. začněte se učit		O bir depresyonda.
She's in the restroom. začněte se učit		O tuvalettedir.
She's my older sister. začněte se učit		O, benim ablam.
She's taller than him. začněte se učit		O ondan daha uzun boyludur.
Should I take the bus? začněte se učit		Otobüse binmeli miyim?
Show me another watch. začněte se učit		Bana başka bir saat göster.
Show me today's paper. začněte se učit		Bana bugünkü gazeteyi göster.
Shut the door, please. začněte se učit		Kapıyı kapat, lütfen.
Sign across the stamp. začněte se učit		Pulun üzerini imzalayın.
Sit down on the bench. začněte se učit		Bankta oturun.
Sit wherever you like. začněte se učit		İstediğiniz yere oturun.
So you give up, right? začněte se učit		Öyleyse vazgeçiyorsun, doğru mu?
Some people were late. začněte se učit		Bazı insanlar geç kalmıştı.
Someone lost a wallet. začněte se učit		Birisi bir cüzdan kaybetti.
Someone stole my cash. začněte se učit		Birisi benim paramı çaldı.
Sorry, I've got to go. začněte se učit		Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Stocks hit a new high. začněte se učit		Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.
Tadpoles become frogs. začněte se učit		Tetarlar kurbağa olurlar.
Take care of yourself. začněte se učit		Kendinize iyi bakın.
Take hold of the rope. začněte se učit		Halatı tutun.
Taro is studying hard. začněte se učit		Taro, sıkı çalışıyor.
Tell me what happened. začněte se učit		Bana ne olduğunu anlat.
Tell me what you mean. začněte se učit		Ne demek istediğini bana söyle.
Tell me what you want. začněte se učit		Bana ne istediğinizi söyleyin.
Tell me when to start. začněte se učit		Ne zaman başlayacağını bana söyle.
Tests start next week. začněte se učit		Testler önümüzdeki hafta başlar.
Thank you for calling. začněte se učit		Aradığınız için teşekkür ederim.
Thank you for writing. začněte se učit		Yazdığın için teşekkür ederim.
Thanks for your reply. začněte se učit		Cevabınız için teşekkürler.
That apple is bruised. začněte se učit		O elma çürümüş.
That car is quite new. začněte se učit		O araba oldukça yeni.
That cost him his job. začněte se učit		O onun işine maloldu.
That is an old camera. začněte se učit		O eski bir kamera.
That is an old castle. začněte se učit		O eski bir kale.
That is my dictionary. začněte se učit		O benim sözlüğümdür.
That joke isn't funny. začněte se učit		Bu fıkra komik değil.
That serves you right. začněte se učit		O sana hak ettiğin cezayı verir.
That smells delicious. začněte se učit		O lezzetli kokuyor.
That was a close call. začněte se učit		O yakın bir çağrıydı.
That's a nice T-shirt. začněte se učit		O güzel bir T-shirt.
That's enough for now. začněte se učit		Şimdilik bu kadar yeterli.
That's good, isn't it? začněte se učit		O iyi, değil mi?
That's not a bad idea. začněte se učit		O kötü bir fikir değil.
That's not my concern. začněte se učit		Benim endişem bu değil.
That's what I thought. začněte se učit		Düşündüğüm odur.
That's why I was late. začněte se učit		Geç kalmamın nedeni odur.
The baby smiled at me. začněte se učit		Bebek bana gülümsedi.
The bear ran after me. začněte se učit		Ayı beni kovaladı.
The birds are singing. začněte se učit		Kuşlar şakıyorlar.
The box was too heavy. začněte se učit		Kutu çok ağırdı.
The boy is over there. začněte se učit		Çocuk orada.
The brake didn't work. začněte se učit		Fren işe yaramadı.
The bus has just left. začněte se učit		Otobüs az önce ayrıldı.
The candle burned out. začněte se učit		Mum yandı.
The drawer won't open. začněte se učit		Çekmece açılmaz.
The faucet is leaking. začněte se učit		Musluk sızdırıyor.
The girl smiled at me. začněte se učit		Kız bana gülümsedi.
The goldfish is alive. začněte se učit		Akvaryum balığı canlı.
The guitar is in tune. začněte se učit		Bu gitar akortlu.
The house caught fire. začněte se učit		Ev yandı.
The ice is very thick. začněte se učit		Buz çok kalın.
The kettle is boiling. začněte se učit		Çaydanlık kaynıyor.
The king was executed. začněte se učit		Kral idam edildi.
The lake is deep here. začněte se učit		Göl burada derin.
The man lost all hope. začněte se učit		Adam bütün umudunu kaybetmişti.
The man lost all hope. začněte se učit		Adam bütün ümidini kaybetmişti.
The meat has gone bad. začněte se učit		Et koktu.
The milk has gone bad. začněte se učit		Süt kötüleşti.
The news made her sad. začněte se učit		Haber onu üzdü.
The old man looks sad. začněte se učit		Yaşlı adam üzgün görünüyor.
The other boys smiled. začněte se učit		Diğer çocuklar gülümsedi.
The pain was terrible. začněte se učit		Ağrı korkunçtu.
The pond has dried up. začněte se učit		Gölet kurudu.
The radio is too loud. začněte se učit		Radyonun sesi çok yüksek.
The rent is very high. začněte se učit		Kira çok yüksek.
The river is very low. začněte se učit		Nehirin seviyesi çok düşük.
The rumor may be true. začněte se učit		Söylenti doğru olabilir.
The secret leaked out. začněte se učit		Sır dışarı sızdı.
The soap hurt my eyes. začněte se učit		Sabun gözlerimi acıttı.
The sound woke her up. začněte se učit		Ses onu uyandırdı.
The station is nearby. začněte se učit		İstasyon yakındır.
The story seems true. začněte se učit		Hikaye gerçek görünüyor.
The story was amusing. začněte se učit		Hikaye eğlenceliydi.
The sun has set. začněte se učit		Güneş battı.
The sun is setting. začněte se učit		Güneş batıyor.
The sun is rising now. začněte se učit		Güneş şimdi yükseliyor.
The tide is coming in. začněte se učit		Gelgit içeri geliyor
The time is up to you. začněte se učit		Zaman size kalmış.
The train has arrived. začněte se učit		Tren geldi.
The train was crowded. začněte se učit		Tren kalabalıktı.
The treaty was signed. začněte se učit		Antlaşma imzalandı.
The typhoon hit Tokyo. začněte se učit		Tayfun Tokyo'yu vurdu.
The war ended in 1945. začněte se učit		1945 yılında savaş sona erdi.
The war ended in 1954. začněte se učit		1954 yılında savaş sona erdi.
The weather was ideal. začněte se učit		Hava ideal idi.
The wind blew all day. začněte se učit		Rüzgar bütün gün esti.
Their son grew bigger. začněte se učit		Onların oğlu büyüdü.
There are no problems. začněte se učit		Sorun yok.
There is no salt left. začněte se učit		Hiç tuz kalmadı.
There was no bathroom. začněte se učit		Hiç banyo yoktu.
There's nothing there. začněte se učit		Orada bir şey yok.
These grapes are ripe. začněte se učit		Bu üzümler olgun.
These shoes are Tom's. začněte se učit		Bu ayakkabılar Tom'unki.
They all looked happy. začněte se učit		Herkes mutlu görünüyordu.
They are all the same. začněte se učit		Onların hepsi aynı.
They are out shopping. začněte se učit		Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar.
They are the same age. začněte se učit		Onlar aynı yaşta.
They arrived too soon. začněte se učit		Onlar çok kısa sürede geldi.
They burned some coal. začněte se učit		Onlar biraz kömür yaktılar.
They could hardly see. začněte se učit		Onlar güçlükle görebiliyordu.
They found each other. začněte se učit		Onlar birbirlerini buldular.
They hated each other. začněte se učit		Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
They have tea at five. začněte se učit		Onlar saat beşte çay içerler.
They know how to swim. začněte se učit		Onlar nasıl yüzüleceğini biliyor.
They liked large cars. začněte se učit		Onlar büyük arabaları seviyorlardı.
They look alike to me. začněte se učit		Onlar bana benziyor.
They look happy today. začněte se učit		Onlar bugün mutlu görünüyor.
They made fun of Mary. začněte se učit		Onlar Mary ile alay ettiler.
They made fun of Mary. začněte se učit		Onlar Mary ile alay etti.
They made me go there. začněte se učit		Onlar beni oraya gönderdi.
They meet once a week. začněte se učit		Onlar haftada bir kez buluşurlar.
They missed the train. začněte se učit		Onlar treni kaçırdılar.
They remained friends. začněte se učit		Onlar arkadaş kaldı.
They sat side by side. začněte se učit		Onlar yan yana oturdular.
They sat under a tree. začněte se učit		Bir ağacın altına oturdular.
They sat up all night. začněte se učit		Onlar bütün gece oturdular.
They saw us yesterday. začněte se učit		Onlar dün bizi gördüler.
They settled in Japan. začněte se učit		Onlar Japonya'da yerleştiler.
They shouted for help. začněte se učit		Onlar yardım için bağırdılar.
They will never agree. začněte se učit		Onlar asla aynı fikirde olmayacaklar.
They're eating apples. začněte se učit		Onlar elmalar yiyorlar.
This blouse is cotton. začněte se učit		Bu bluz pamuktur.
This book is very new. začněte se učit		Bu kitap çok yeni.
This cloth feels soft. začněte se učit		Bu kumaş yumuşak.
This curry is too hot. začněte se učit		Bu köri çok acı.
This dog is a mongrel. začněte se učit		Bu köpek bir melez.
This game was put off. začněte se učit		Bu oyun ertelendi.
This heater burns gas. začněte se učit		Bu ısıtıcı gaz yakar.
This is a free ticket. začněte se učit		Bu ücretsiz bir bilet.
This is a wooden comb. začněte se učit		Bu tahta bir tarak.
This is based on fact. začněte se učit		Bu gerçeğe dayalıdır.
This is how I made it. začněte se učit		Onu bu şekilde yaptım.
This is Kenji's chair. začněte se učit		Bu Kenji'nin sandalyesi.
This is my dictionary. začněte se učit		Bu benim sözlük.
This is my friend Tom. začněte se učit		Bu benim arkadaşım Tom.
This is not important. začněte se učit		Bu önemli değildir.
This is the last game. začněte se učit		Bu son oyun.
This is the last time. začněte se učit		Bu, son kez.
This is what I wanted. začněte se učit		İstediğim budur.
This meat cuts easily. začněte se učit		Bu et kolayca kesiliyor.
This milk tastes sour. začněte se učit		Bu sütün tadı ekşi.
This pear smells nice. začněte se učit		Bu armut güzel kokuyor.
This room is for rent. začněte se učit		Bu oda kiralık.
This room is for VIPs. začněte se učit		Bu oda VIP'ler için.
This room is too dark. začněte se učit		Bu oda çok karanlık.
This should be plenty. začněte se učit		Bu yeterli olmalıdır.
This soup tastes good. začněte se učit		Bu çorbanın tadı iyi.
This string is strong. začněte se učit		Bu ip güçlü.
This sure tastes good! začněte se učit		Gerçekten güzel bir tadı var.
This textbook is good. začněte se učit		Bu ders kitabı iyidir.
This wine tastes good. začněte se učit		Bu şarabın tadı iyi.
This work doesn't pay. začněte se učit		Bu iş karşılığını ödemiyor.
Those are my trousers. začněte se učit		Onlar benim pantolon.
Those are their books. začněte se učit		Onlar onların kitapları.
Those photos are hers. začněte se učit		Şu fotoğraflar onun.
Tom and I are friends. začněte se učit		Tom ve ben arkadaşız.
Tom apologized to her. začněte se učit		Tom ona özür diledi.
Tom appealed for help. začněte se učit		Tom yardım başvurusunda bulundu.
Tom looks confused. začněte se učit		Tom kafası karışmış görünüyordu.
Tom asked for a raise. začněte se učit		Tom bir zam istedi.
Tom ate three hotdogs. začněte se učit		Tom üç sosisli sandviç yedi.
Tom awoke at daybreak. začněte se učit		Tom şafakta uyandı.
Tom boarded the plane. začněte se učit		Tom uçağa bindi.
Tom boiled some water. začněte se učit		Tom biraz su kaynattı.
Tom broke his glasses. začněte se učit		Tom gözlüğünü kırdı.
Tom called me by name. začněte se učit		Tom, adıyla beni aradı.
Tom can count on Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye güvenebilir.
Tom can't drive a bus. začněte se učit		Tom, bir otobüsü süremez.
Tom can't forget Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi unutamıyor.
Tom can't play tennis. začněte se učit		Tom tenis oynayamaz.
Tom can't read French. začněte se učit		Yom Fransızca okuyamaz.
Tom can't swim at all. začněte se učit		Tom hiç yüzemiyor.
Tom caught a big fish. začněte se učit		Tom büyük bir balık yakaladı.
Tom clapped his hands. začněte se učit		Tom ellerini alkışladı.
Tom cleared the table. začněte se učit		Tom tabloyu temizledi.
Tom collects antiques. začněte se učit		Tom antikalar toplar.
Tom could barely walk. začněte se učit		Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom cried for an hour. začněte se učit		Tom bir saat ağladı.
Tom cried like a baby. začněte se učit		Tom bir bebek gibi ağladı.
Tom cut classes again. začněte se učit		Tom tekrar dersleri astı.
Tom deserves a reward. začněte se učit		Tom bir ödülü hak ediyor.
Tom did fifty sit-ups. začněte se učit		Tom elli mekik yaptı.
Tom did it by himself. začněte se učit		Tom onu kendi başına yaptı.
Tom did it on purpose. začněte se učit		Tom onu bilerek yaptı.
Tom didn't have lunch. začněte se učit		Tom öğle yemeği yemedi.
Tom didn't marry Mary. začněte se učit		Tom Mary ile evlenmedi.
Tom didn't say a word. začněte se učit		Tom bir kelime söylemedi.
Tom died in his sleep. začněte se učit		Tom uykusunda öldü.
Tom disappointed Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.
Tom does quality work. začněte se učit		Tom kaliteli iş yapar.
Tom doesn't feel well. začněte se učit		Tom iyi hissetmiyor.
Tom doesn't know Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi tanımıyor.
Tom doesn't like beef. začněte se učit		Tom sığır eti sevmez.
Tom doesn't like cats. začněte se učit		Tom kedileri sevmez.
Tom doesn't like dogs. začněte se učit		Tom köpekleri sevmez.
Tom doesn't like Mary. začněte se učit		Tom Mary'den hoşlanmıyor.
Tom doesn't like pork. začněte se učit		Tom domuz eti sevmez.
Tom doesn't like this. začněte se učit		Tom bundan hoşlanmaz.
Tom doesn't talk much. začněte se učit		Tom çok konuşmaz.
Tom doesn't want pity. začněte se učit		Tom merhamet istemiyor.
Tom eats like a horse. začněte se učit		Tom bir at gibi yiyor.
Tom felt like dancing. začněte se učit		Tom'un canı dans etmek istedi.
Tom finally got a job. začněte se učit		Tom sonunda bir iş buldu.
Tom finished the race. začněte se učit		Tom yarışı bitirdi.
Tom flirted with Mary. začněte se učit		Tom Mary ile flört etti.
Tom gave a brief talk. začněte se učit		Tom kısa bir konuşma yaptı.
Tom gets angry easily. začněte se učit		Tom kolayca sinirlenir.
Tom gets on my nerves. začněte se učit		Tom benim sinirime dokunuyor.
Tom gets tired easily. začněte se učit		Tom kolayca yorulur.
Tom goes to bed early. začněte se učit		Tom yatmaya erken gider.
Tom got into the boat. začněte se učit		Tom tekneye bindi.
Tom got off the plane. začněte se učit		Tom uçaktan indi.
Tom got over his cold. začněte se učit		Tom soğuk algınlığını atlattı.
Tom grew up in Boston. začněte se učit		Tom Boston'da büyüdü.
Tom had a hectic week. začněte se učit		Tom yoğun bir hafta geçirdi.
Tom had his palm read. začněte se učit		Tom avuç içini okuttu.
Tom had no money left. začněte se učit		Tom'un hiç parası kalmamıştı.
Tom had to go himself. začněte se učit		Tom kendisi gitmek zorunda kaldı.
Tom has a big problem. začněte se učit		Tom'un büyük bir sorunu var.
Tom has a bloody nose. začněte se učit		Tom'un kanayan bir burnu var.
Tom has a good memory. začněte se učit		Tom, iyi bir belleğe sahiptir.
Tom has a nice camera. začněte se učit		Tom'un güzel bir kamerası var.
Tom has a pierced ear. začněte se učit		Tom'un delinmiş bir kulağı var.
Tom has a poor memory. začněte se učit		Tom'un zayıf bir hafızası var.
Tom has a reservation. začněte se učit		Tom'un bir rezervasyonu var.
Tom has a sore throat. začněte se učit		Tom'un boğazı ağrıyor.
Tom has a stomachache. začněte se učit		Tom'un midesi ağrıyor.
Tom has a sweet tooth. začněte se učit		Tom'un tatlıya düşkünlüğü var.
Tom has decided to go. začněte se učit		Tom gitmeye karar verdi.
Tom has gained weight. začněte se učit		Tom kilo aldı.
Tom has good eyesight. začněte se učit		Tom'un iyi görme yeteneği var.
Tom has good reflexes. začněte se učit		Tom'un iyi refleksleri var.
Tom has lost his keys. začněte se učit		Tom, anahtarlarını kaybetti.
Tom has poor eyesight. začněte se učit		Tom'un görme duyusu iyi değil.
Tom has three cameras. začněte se učit		Tom'un üç kamerası var.
Tom has three cousins. začněte se učit		Tom'un üç kuzeni var.
Tom has time to spare. začněte se učit		Tom'un ayıracak zamanı vardı.
Tom has to go to work. začněte se učit		Tom işe gitmek zorundadır.
Tom has turned thirty. začněte se učit		Tom otuza girdi.
Tom heard Mary crying. začněte se učit		Tom Mary'nin ağladığını duydu.
Tom heard Mary scream. začněte se učit		Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.
Tom hid under the bed. začněte se učit		Tom yatağın altına saklandı.
Tom is a good athlete. začněte se učit		Tom, iyi bir atlet.
Tom is a good student. začněte se učit		Tom, iyi bir öğrencidir.
Tom is a good swimmer. začněte se učit		Tom, iyi bir yüzücü.
Tom is a handsome man. začněte se učit		Tom yakışıklı bir adam.
Tom is a househusband. začněte se učit		Tom bir ev erkeğidir.
Tom is a truck driver. začněte se učit		Tom bir kamyon şoförü.
Tom is about to leave. začněte se učit		Tom gitmek üzeredir.
Tom is afraid of dogs. začněte se učit		Tom köpeklerden korkar.
Tom is afraid of Mary. začněte se učit		Tom Mary'den korkuyor.
Tom is as tall as Jim. začněte se učit		Tom Jim kadar uzundur.
Tom is gaining weight. začněte se učit		Tom kilo alıyor.
Tom is getting better. začněte se učit		Tom daha da iyileşiyor.
Tom is good at skiing. začněte se učit		Tom kayakta iyidir.
Tom is hard to please. začněte se učit		Tom'u memnun etmesi zordur.
Tom is in good health. začněte se učit		Tom'un sağlık durumu iyi.
Tom is Mary's brother. začněte se učit		Tom Mary'nin erkek kardeşi.
Tom is Mary's husband. začněte se učit		Tom Mary'nin kocası.
Tom is Mary's stepson. začněte se učit		Tom Mary'nin üvey oğlu.
Tom is Mary's teacher. začněte se učit		Tom Mary'nin öğretmeni.
Tom is off duty today. začněte se učit		Tom bugün çalışmıyor.
Tom is on his own now. začněte se učit		Tom şu anda kendi başına.
Tom is probably right. začněte se učit		Tom muhtemelen haklı.
Tom is quite a talker. začněte se učit		Tom tam bir konuşmacı.
Tom is thirty at most. začněte se učit		Tom en fazla otuzdur.
Tom is unfit for that job. začněte se učit		Tom bu işe uygun değildir.
Tom is very dexterous. začněte se učit		Tom çok hünerli.
Tom is very sarcastic. začněte se učit		Tom çok alaycı.
Tom isn't a good cook. začněte se učit		Tom, iyi bir aşçı değildir.
Tom isn't at home now. začněte se učit		Tom şimdi evde değil.
Tom isn't cold at all. začněte se učit		Tom hiç üşümedi.
Tom isn't so gullible. začněte se učit		Tom o kadar saf dilli değildir.
Tom jumped out of bed. začněte se učit		Tom yataktan fırladı.
Tom keeps a black cat. začněte se učit		Tom siyah bir kedi besliyor.
Tom knocked Mary down. začněte se učit		Tom Mary'ye vurup yere serdi.
Tom knows Boston well. začněte se učit		Tom Boston'u iyi bilir.
Tom knows many things. začněte se učit		Tom çok şey bilir.
Tom knows some French. začněte se učit		Tom biraz Fransızca bilir.
Tom knows who Mary is. začněte se učit		Tom Mary'nin kim olduğunu biliyor.
Tom likes being alone. začněte se učit		Tom yalnız kalmaktan hoşlanıyor.
Tom likes to have fun. začněte se učit		Tom eğlenmeyi seviyor.
Tom looked very happy. začněte se učit		Tom çok mutlu görünüyordu.
Tom looks happy today. začněte se učit		Tom bugün mutlu görünüyor.
Tom lost his eyesight. začněte se učit		Tom görme yeteneğini kaybetti.
Tom lost his passport. začněte se učit		Tom pasaportunu kaybetti.
Tom lost his umbrella. začněte se učit		Tom şemsiyesini kaybetti.
Tom misses Mary a lot. začněte se učit		Tom Mary'yi çok özlüyor.
Tom named his dog Rex. začněte se učit		Tom, köpeğinin adını Rex koydu.
Tom named his dog Rex. začněte se učit		Tom köpeğine Rex adını verdi.
Tom needed assistance. začněte se učit		Tom'un yardıma ihtiyacı vardı.
Tom needs a dry towel. začněte se učit		Tom'un kuru bir havluya ihtiyacı var.
Tom needs Mary's help. začněte se učit		Tom'un Mary'nin yardımına ihtiyacı var.
Tom never eats quiche. začněte se učit		Tom asla kiş yemez.
Tom never got married. začněte se učit		Tom asla evlenmedi.
Tom never said a word. začněte se učit		Tom asla bir kelime söylemedi.
Tom never wears a hat. začněte se učit		Tom asla şapka takmaz.
Tom often eats in bed. začněte se učit		Tom sık sık yatakta yiyor.
Tom often skips meals. začněte se učit		Tom genellikle öğün atlar.
Tom plugged in the TV. začněte se učit		Tom televizyonu prize taktı.
Tom ran into the room. začněte se učit		Tom odaya koştu.
Tom ran up the stairs. začněte se učit		Tom merdivenlerden yukarı koştu.
Tom rang the doorbell. začněte se učit		Tom kapı zilini çaldı.
Tom really likes Mary. začněte se učit		Tom gerçekten Mary'yi seviyor.
Tom ruined my weekend. začněte se učit		Tom, benim hafta sonumu harap etti.
Tom saved Mary a seat. začněte se učit		Tom Mary'ye bir yer ayırdı.
Tom saved Mary's life. začněte se učit		Tom Mary'nin hayatını kurtardı.
Tom screamed for help. začněte se učit		Tom yardım için çığlık attı.
Tom scrubbed his feet. začněte se učit		Tom ayaklarını yıkadı.
Tom seems quite upset. začněte se učit		Tom çok üzgün görünüyor.
Tom seems to be happy. začněte se učit		Tom mutlu gibi görünüyor.
Tom seems to be sleeping. začněte se učit		Tom uyuyor gibi görünüyor.
Tom sent Mary packing. začněte se učit		Tom Mary'yi ambalajlamaya gönderdi.
Tom sold Mary his car. začněte se učit		Tom Mary'ye arabasını sattı.
Tom sounded exhausted. začněte se učit		Tom çok yorgun görünüyordu.
Tom looked surprised. začněte se učit		Tom şaşırmış görünüyordu.
Tom stood on his head. začněte se učit		Tom başının üzerinde durdu.
Tom talked me into it. začněte se učit		Tom beni ona ikna etti.
Tom teaches us French. začněte se učit		Tom bize Fransızca öğretir.
Tom thought it was OK. začněte se učit		Tom onun tamam olduğunu düşündü.
Tom threw me an apple. začněte se učit		Tom bana bir elma attı.
Tom tipped the waiter. začněte se učit		Tom garsona bahşiş verdi.
Tom told Mary his age. začněte se učit		Tom Mary'ye yaşını söyledi.
Tom took his own life. začněte se učit		Tom intihar etti.
Tom turned himself in. začněte se učit		Tom kendini ihbar etti.
Tom turned off the TV. začněte se učit		Tom TV'yi kapattı.
Tom twisted his ankle. začněte se učit		Tom bileğini burktu.
Tom twisted the truth. začněte se učit		Tom gerçeği çarpıttı.
Tom opened the safe. začněte se učit		Tom kasayı açtı.
Tom untied the ribbon. začněte se učit		Tom kurdeleyı çözdü.
Tom used to date Mary. začněte se učit		Tom Mary ile çıkardı.
Tom used to love Mary. začněte se učit		Tom Mary'yi severdi.
Tom wants more coffee. začněte se učit		Tom daha fazla kahve istiyor.
Tom wants to hug Mary. začněte se učit		Tom Mary'ye sarılmak istiyor.
Tom wants to know why. začněte se učit		Tom nedenini bilmek istiyor.
Tom was a bad student. začněte se učit		Tom kötü bir öğrenci idi.
Tom is disappointed. začněte se učit		Tom hayal kırıklığına uğradı.
Tom was in the shower. začněte se učit		Tom duştaydı.
Tom was third in line. začněte se učit		Tom sırada üçüncü idi.
Tom was very reliable. začněte se učit		Tom çok güvenilirdi.
Tom went back to work. začněte se učit		Tom işe geri döndü.
Tom went to the beach. začněte se učit		Tom plaja gitti.
Tom will be fine. začněte se učit		Tom iyi olacak.
Tom will be here soon. začněte se učit		Tom yakında burada olacak.
Tom won't let Mary go. začněte se učit		Tom, Mary'nin gitmesine izin vermeyecektir.
Tom wouldn't say that. začněte se učit		Tom onu söylemezdi.
Tom zipped up his bag. začněte se učit		Tom çanta fermuarını kapadı.
Tom zipped up his fly. začněte se učit		Tom fermuarını kapadı.
Tom, I need your help. začněte se učit		Tom, yardımına ihtiyacım var.
Tomorrow is a holiday. začněte se učit		Yarın tatil.
Tomorrow is Christmas. začněte se učit		Yarın Noel.
Tomorrow's my day off. začněte se učit		Yarın benim izin günüm.
Tony is a fast runner. začněte se učit		Tony hızlı bir koşucu.
Turn in your homework. začněte se učit		Ev ödevini teslim et.
Two men came up to me. začněte se učit		İki adam bana geldi.
Two seats were vacant. začněte se učit		İki koltuk boş.
Wait till I count ten. začněte se učit		Ben ona sayana kadar bekleyin.
Was anybody else hurt? začněte se učit		Başka kimse yaralandı mı?
Was it cold yesterday? začněte se učit		Dün soğuk muydu?
We accepted his offer. začněte se učit		Biz onun önerisini kabul ettik.
We agreed to the plan. začněte se učit		Biz planı kabul ettik.
We all agree with you. začněte se učit		Biz hepimiz seninle aynı fikirdeyiz.
We all hope for peace. začněte se učit		Hepimiz barış için umut ediyoruz.
We are short of money. začněte se učit		Bizim paramız yok.
We are soccer players. začněte se učit		Biz futbolcularız.
We call his son Jimmy. začněte se učit		Biz onun oğluna Jimmy diyoruz.
We captured the thief. začněte se učit		Biz hırsızı ele geçirdik.
We cut the pie in two. začněte se učit		Biz tartı ikiye kestik.
We didn't go very far. začněte se učit		Biz çok uzağa gitmedik.
We got along famously. začněte se učit		Biz mükemmel bir biçimde geçindik.
We got an early start. začněte se učit		Biz erken bir başlangıç yaptık.
We had an early lunch. začněte se učit		Biz erken bir öğle yemeği yedik.
We have time to spare. začněte se učit		Ayıracak zamanımız var.
We have two daughters. začněte se učit		Biz iki kıza sahibiz.
We helped one another. začněte se učit		Birbirimize yardımcı olduk.
We knelt down to pray. začněte se učit		Biz dua etmek için diz çöktük.
We left him some cake. začněte se učit		Biz ona biraz kek bıraktık.
We left the door open. začněte se učit		Kapıyı açık bıraktık.
We live in a big city. začněte se učit		Biz büyük bir şehirde yaşıyoruz.
We lost by two points. začněte se učit		Biz iki puanla kaybetti.
We love eating apples. začněte se učit		Elma yemeyi severiz.
We miss you very much. začněte se učit		Sizi çok özlüyoruz.
We must start at once. začněte se učit		Biz hemen başlamalıyız.
We must study English. začněte se učit		Biz İngilizce öğrenimi yapmalıyız.
We need to study more. začněte se učit		Biz daha çok çalışmalıyız.
We often eat fish raw. začněte se učit		Biz sık sık balığı çiğ yedik.
We ought to leave now. začněte se učit		Biz şimdi gitmeliyiz.
We ran short of money. začněte se učit		Paramız kalmadı.
We rested for a while. začněte se učit		Biz bir süre dinlendik.
We should do our best. začněte se učit		Biz elimizden geleni yapmalıyız.
We sometimes see them. začněte se učit		Biz bazen onlarla görüşürüz.
We sometimes see them. začněte se učit		Onlarla bazen görüşürüz.
We stood face to face. začněte se učit		Biz yüz yüze durduk.
We took turns driving. začněte se učit		Nöbetleşe arabayı sürdük.
We want something new. začněte se učit		Biz yeni bir şey istiyoruz.
We watch TV every day. začněte se učit		Biz her gün TV izleriz.
We went to the museum. začněte se učit		Biz müzeye gittik.
We will soon take off. začněte se učit		Yakında yola çıkacağız.
We'll begin work soon. začněte se učit		Biz, yakında çalışmaya başlayacağız.
We're on our way home. začněte se učit		Biz evimize gidiyoruz.
Well, I must be going. začněte se učit		Pekala, gidiyor olmalıyım.
What are the symptoms? začněte se učit		Belirtiler nelerdir?
What are they made of? začněte se učit		Onlar neyden yapılmıştır?
What can I do for you? začněte se učit		Sizin için ne yapabilirim?
What did you do there? začněte se učit		Orada ne yaptınız?
What do you recommend? začněte se učit		Ne tavsiye edersiniz?
What does your son do? začněte se učit		Oğlunuz ne iş yapar?
What else do you want? začněte se učit		Başka ne istiyorsun?
What floats your boat? začněte se učit		Tekneni ne yüzdürür?
What grade are you in? začněte se učit		Hangi sınıftasın?
What grade are you in? začněte se učit		Hangi sınıfa gidiyorsun?
What is he driving at? začněte se učit		O ne demek istiyor?
What is his wife like? začněte se učit		Eşi kime benziyor?
What is in the garden? začněte se učit		Bahçedeki nedir?

Turkish sentences from Tatoeba 8

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.

více