→ Turkish Sentences From Tatoeba 9 → Začněte se učit / Stáhněte si MP3 karty

otázka		odpověď
What is on Channel 10? začněte se učit		Onuncu kanalda ne var?
What is the next stop? začněte se učit		Sonraki durak nedir?
What made her do that? začněte se učit		Onu ona ne yaptırdı?
What makes you so sad? začněte se učit		Seni o kadar üzen nedir?
What size do you take? začněte se učit		Kaç beden giyiyorsunuz?
What time did you eat? začněte se učit		Saat kaçta yediniz?
What time do we leave? začněte se učit		Biz ne zaman yola çıkarız?
What time? začněte se učit		Saat kaç?
What'd the doctor say? začněte se učit		Doktor ne dedi?
What's the difference? začněte se učit		Ne farkeder?
What's this all about? začněte se učit		Bunun hepsi ne hakkında?
What's your shoe size? začněte se učit		Ayakkabı ölçün nedir?
When did he come here? začněte se učit		O buraya o zaman geldi?
When did they go home? začněte se učit		Onlar ne zaman eve gittiler?
When did you get back? začněte se učit		Ne zaman döndün?
When did you get here? začněte se učit		Buraya ne zaman geldiniz?
When did you get home? začněte se učit		Eve ne zaman vardın?
When did you go? začněte se učit		Ne zaman gittin?
When did you meet him? začněte se učit		Onunla ne zaman tanıştınız?
When is checkout time? začněte se učit		Ayrılma saati ne zaman?
When is your birthday? začněte se učit		Doğum günün ne zaman?
When will they arrive? začněte se učit		Ne zaman gelecekler?
When will you be free? začněte se učit		Ne zaman boş olacaksın?
Where are the showers? začněte se učit		Duş nerede?
Where do you stay? začněte se učit		Nerede kalıyorsun?
Where are your things? začněte se učit		Şeylerin nerede?
Where can I buy books? začněte se učit		Nereden kitap alabilirim?
Where do you see him? začněte se učit		Onu nerede gördün?
Where do I get stamps? začněte se učit		Pulları nereden alabilirim?
Where do they do that? začněte se učit		Onu nerede yapıyorlar.
Where do you live now? začněte se učit		Şimdi nerede yaşıyorsun?
Where is the elevator? začněte se učit		Asansör nerede?
Where is Tony playing? začněte se učit		Tony nerede oynuyor?
Where's the newspaper? začněte se učit		Gazete nerede?
Which way should I go? začněte se učit		Hangi yoldan gitmeliyim?
Who broke this window? začněte se učit		Bu camı kim kırdı?
Who built the snowman? začněte se učit		Kardan adamı kim yaptı.
Who can speak English? začněte se učit		Kim İngilizce konuşabilir?
Who discovered radium? začněte se učit		Radyumu kim keşfetti?
Who do you think I am? začněte se učit		Kim olduğumu sanıyorsun?
Who does he look like? začněte se učit		O kime benziyor?
Who does Tom work for? začněte se učit		Tom kim için çalışır?
Who helps your mother? začněte se učit		Annene kim yardım eder?
Who is standing there? začněte se učit		Orada kim duruyor.
Who is that gentleman? začněte se učit		O beyefendi kim?
Who is that old woman? začněte se učit		O yaşlı kadın kimdir?
Who told you the news? začněte se učit		Haberi size kim söyledi?
Who will come with me? začněte se učit		Kim benimle gelecek?
Who wrote that letter? začněte se učit		Bu mektubu kim yazdı?
Who's the D. J. today? začněte se učit		Bugün D.J. kim?
Whose books are these? začněte se učit		Bunlar kimin kitapları?
Whose books are those? začněte se učit		Onlar kimin kitapları?
Whose handbag is this? začněte se učit		Bu kimin el çantası?
Whose shoes are these? začněte se učit		Bunlar kimin ayakkabıları.
Whose shoes are those? začněte se učit		Şunlar kimin ayakkabıları?
Whose turn is it next? začněte se učit		Bir sonraki kimin sırası?
Why did you come here? začněte se učit		Neden buraya geldin?
Why don't you ask Tom? začněte se učit		Niçin Tom'a sormuyorsunuz?
Why don't you come in? začněte se učit		Niçin içeriye gelmiyorsun?
Will he come tomorrow? začněte se učit		O, yarın gelecek mi?
Will he get well soon? začněte se učit		O yakında iyileşecek mi?
Will it clear up soon? začněte se učit		Yakında hava açacak mı?
Will it rain tomorrow? začněte se učit		Yarın yağmur yağacak mı?
Will you give me some? začněte se učit		Bana biraz verir misin?
Will you go on a trip? začněte se učit		Bir seyahata gidecek misin?
Will you open the bag? začněte se učit		Çantayı açar mısın?
Will you stay at home? začněte se učit		Evde kalacak mısın?
Will you stop talking? začněte se učit		Konuşmayı keser misin?
Will you take a check? začněte se učit		Bir çek kabul eder misiniz?
Will you travel alone? začněte se učit		Yalnız seyahat edecekmisin?
Winter is coming soon. začněte se učit		Kış yakında geliyor.
Would you like a ride? začněte se učit		Bir gezinti ister misiniz?
Write me sometime, OK? začněte se učit		Bir ara bana yaz tamam mı?
Yeah. I think so, too. začněte se učit		Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
You alone can do this. začněte se učit		Tek başına bunu yapabilirsin.
You are a mean person. začněte se učit		Sen kötü bir insansın.
You are a pretty girl. začněte se učit		Güzel bir kızsın.
You are going too far. začněte se učit		Çok ileri gidiyorsun.
You are her daughters. začněte se učit		Siz onun kızlarısınız.
You are not a student. začněte se učit		Sen bir öğrenci değilsin.
You are off the point. začněte se učit		Konunun dışına çıktın.
You came home at 5:00. začněte se učit		Sen 05:00'te eve geldin.
You can count on Jack. začněte se učit		Jack güvenebilirsiniz.
You can have the rest. začněte se učit		Dinlenebilirsiniz.
You cannot swim here. začněte se učit		Burada yüzemezsin.
You can't run my life. začněte se učit		Sen benim hayatımı yönetemezsin.
You deserve the prize. začněte se učit		Ödülü hak ediyorsun.
You don't have to eat. začněte se učit		Yemek zorunda değilsiniz.
You don't look so hot. začněte se učit		Çok sıcaklamış görünmüyorsun.
You must be joking! začněte se učit		Şaka yapıyor olmalısın.
You have to pay taxes. začněte se učit		Vergileri ödemek zorundasın.
You have to work hard. začněte se učit		Sıkı çalışmak zorundasın.
You may take the book. začněte se učit		Kitabı alabilirsin.
You must do your best. začněte se učit		Elinizden geleni yapmalısınız.
You must do your duty. začněte se učit		Görevini yapmalısın.
You must see a doctor. začněte se učit		Bir doktorla görüşmen gerekir.
You need not go there. začněte se učit		Oraya gitmenize gerek yok.
You recovered quickly. začněte se učit		Hızlı bir şekilde iyileştin.
You should make notes. začněte se učit		Notlar tutmalısın.
You should smoke less. začněte se učit		Daha az sigara içmelisin.
You'd better back off. začněte se učit		Geri adım atsan iyi olur.
You'll get it someday. začněte se učit		Bir gün onu alırsınız.
You'll miss the train. začněte se učit		Treni kaçıracaksın.
You'll never be alone. začněte se učit		Asla yalnız olma.
You always sing. začněte se učit		Her zaman şarkı söylüyorsun.
You arrived too early. začněte se učit		Çok erken geldin.
Your father wants you. začněte se učit		Baban seni istiyor.
Your hair is too long. začněte se učit		Saçınız çok uzun.
Your Japanese is good. začněte se učit		Senin Japoncan iyi.
Your nose is bleeding. začněte se učit		Burnun kanıyor.
Yukiko likes potatoes. začněte se učit		Yukiko patatesleri sever.
Zero comes before one. začněte se učit		Sıfır birden önce gelir.
A fox is a wild animal. začněte se učit		Tilki vahşi bir hayvandır.
A good idea struck her. začněte se učit		Onun aklına iyi bir fikir geldi.
A hard wind is blowing. začněte se učit		Sert bir rüzgar esiyor.
A horse is very useful. začněte se učit		Bir at çok faydalıdır.
A lot of fish perished. začněte se učit		Bir sürü balık öldü.
A magnet attracts iron. začněte se učit		Mıknatıs demiri çeker.
A mosquito just bit me. začněte se učit		Bir sivrisinek az önce beni ısırdı.
A promise is a promise. začněte se učit		Söz sözdür.
A rabbit has long ears. začněte se učit		Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
A stranger spoke to me. začněte se učit		Bir yabancı benimle konuştu.
A thousand yen will do. začněte se učit		Bin yen iş görür.
Aaron killed Elizabeth. začněte se učit		Aaron, Elizabeth'i öldürdü.
Alister killed Barbara. začněte se učit		Alister Barbara'yı öldürdü.
All Jack does is sleep. začněte se učit		Jack'in bütün yaptığı uyumak.
All of them went there. začněte se učit		Onların hepsi oraya gitti.
All right. It's a deal. začněte se učit		Pekala, anlaştık.
All the boys went away. začněte se učit		Bütün çocuklar uzaklaştı.
All the buses are full. začněte se učit		Tüm otobüsler dolu.
All the dogs are alive. začněte se učit		Bütün köpekler canlı.
All the money was gone. začněte se učit		Tüm para bitti.
Am I on the right road? začněte se učit		Doğru yolda mıyım?
Am I on the wrong road? začněte se učit		Yanlış yolda mıyım?
Anne has many admirers. začněte se učit		Anne'in birçok hayranları var.
Anything is OK with me. začněte se učit		Benim için her şey iyi.
Aoi's hobby is dancing. začněte se učit		Aoi'nin hobisi dans etmektir.
Are these bananas ripe? začněte se učit		Bu muzlar olgun mu?
Are you feeling better? začněte se učit		Daha iyi hissediyor musun?
Are you going anywhere? začněte se učit		Bir yere gidiyor musun?
Are you going to be OK? začněte se učit		Sen iyileşecek misin?
Are you laughing at me? začněte se učit		Bana gülüyor musun?
Are you looking for me? začněte se učit		Beni arıyor musun?
Are you ready to order? začněte se učit		Sipariş vermek için hazır mısınız?
Are you ready to start? začněte se učit		Başlamaya hazır mısın?
Are you related to him? začněte se učit		Onunla akraba mısınız?
Aren't they Englishmen? začněte se učit		Onlar İngiliz değiller mi?
Better late than never. začněte se učit		Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
Bill is my best friend. začněte se učit		Bill benim en iyi arkadaşımdır.
Bill is my best friend. začněte se učit		Bil benim en iyi arkadaşımdır.
Bin lived in Singapore. začněte se učit		Bin Singapurda yaşadı.
Bob became an engineer. začněte se učit		Bob bir mühendis oldu.
Bring me a moist towel. začněte se učit		Bana nemli bir havlu getirin.
Bring me the magazines. začněte se učit		Bana dergileri getir.
Bring me the newspaper. začněte se učit		Bana gazeteyi getir.
Bring me today's paper. začněte se učit		Bana bugünkü gazeteyi getir.
Business is looking up. začněte se učit		İş gelişiyor.
Business is quite slow. začněte se učit		İş oldukça yavaştır.
By all means. Go ahead. začněte se učit		Kesinlikle. Devam et.
Call me this afternoon. začněte se učit		Bu öğleden sonra beni ara.
Call up Tom right away. začněte se učit		Derhal Tom'u ara.
Can anyone believe you? začněte se učit		Herhangi biri sana inanabilir mi?
Can I have a paper bag? začněte se učit		Bir kağıt torba alabilir miyim?
Can I have a paper bag? začněte se učit		Kağıt bir torba alabilir miyim?
Can I have this orange? začněte se učit		Bu portakalı alabilir miyim?
Can she ride a bicycle? začněte se učit		O, bisiklet sürebilir mi?
Can we talk in private? začněte se učit		Özel konuşabilir miyiz?
Can you climb the tree? začněte se učit		Ağaca tırmanabilir misin?
Can you do bookkeeping? začněte se učit		Muhasebecilik yapabilir misin?
Can you give me a boat? začněte se učit		Bana bir tekne verebilir misin?
Can you give me a ride? začněte se učit		Beni götürebilir misin?
Can you lend me a dime? začněte se učit		Bana 10 sent ödünç verebilir misin?
Can you play the organ? začněte se učit		Org çalabilir misin?
Can you play the piano? začněte se učit		Piyano çalabilir misin?
Can you ride a bicycle? začněte se učit		Bisiklete binebilir misin?
Can you say that again? začněte se učit		Onu tekrar söyler misin?
Can you sing this song? začněte se učit		Bu şarkıyı söyleyebilir misin?
Can you use a computer? začněte se učit		Bilgisayar kullanabilir misin?
Carl looked very happy. začněte se učit		Carl çok mutlu görünüyordu.
Carlos waited a moment. začněte se učit		Carlos bir müddet bekledi.
Carol lives in Chicago. začněte se učit		Carol, Şikago'da yaşıyor.
Cathy has a hot temper. začněte se učit		Cathy'nin sıcacık bir ruh hali var.
Cats dislike being wet. začněte se učit		Kediler ıslak olmaktan hoşlanmazlar.
Cats usually hate dogs. začněte se učit		Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.
Charge this bill to me. začněte se učit		Bu faturayı benim hesabıma yazın.
Charity begins at home. začněte se učit		Yardımseverlik evde başlar.
Choose between the two. začněte se učit		İkisi arasında seç.
Come on! We'll be late. začněte se učit		Haydi! Geç kalacağız.
Come whenever you like. začněte se učit		Ne zaman istersen gel.
Come with me, will you? začněte se učit		Benimle gel, olur mu?
Cooking is interesting. začněte se učit		Aşçılık ilginçtir.
Could I have the check? začněte se učit		Hesabı alabilir miyim.
Could I use your phone? začněte se učit		Telefonunu kullanabilir miyim?
Could you gift wrap it? začněte se učit		Onu hediye paketi yapar mısınız?
Could you turn it down? začněte se učit		Onu kısar mısın?
Did Tom arrive on time? začněte se učit		Tom zamanında vardı mı?
Did you enjoy yourself? začněte se učit		Eğlendiniz mi?
Did you find your keys? začněte se učit		Anahtarlarını buldun mu?
Did you finish the job? začněte se učit		İşi bitirdin mi?
Did you get good marks? začněte se učit		İyi notlar aldın mı?
Did you like the movie? začněte se učit		Siz filmi beğendiniz mi?
Did you order the book? začněte se učit		Kitabı sipariş ettin mi?
Did you read it at all? začněte se učit		Onu hiç okudunuz mu?
Did you see a bag here? začněte se učit		Burada bir çanta gördün mü?
Did you see him go out? začněte se učit		Onun dışarı gittiğini gördün mü?
Did you watch the game? začněte se učit		Maçı izledin mi?
Did you work yesterday? začněte se učit		Dün çalıştınız mı?
Dinner is almost ready. začněte se učit		Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
Dinner is almost ready. začněte se učit		Akşam yemeği neredeyse hazır.
Do as I told you to do. začněte se učit		Sana yapmanı söylediğim gibi yap.
Do ghosts really exist? začněte se učit		Hayaletler gerçekten var mı?
Do I make myself clear? začněte se učit		Amacımı açıklayabilir miyim?
Do I need an operation? začněte se učit		Ameliyat olmam gerekiyor mu?
Do I need to reconfirm? začněte se učit		Yeniden onaylamalı mıyım?
Do one thing at a time. začněte se učit		Bir seferde bir şey yapın.
Do those insects sting? začněte se učit		Bu böcekler sokarlar mı?
Do we have enough food? začněte se učit		Yeterli yiyeceğimiz var mı?
Do you believe in UFOs? začněte se učit		UFO'lara inanır mısın?
Do you give to charity? začněte se učit		Hayır kurumuna yardım eder misin?
Do you have a headache? začněte se učit		Başın ağrıyor mu?
Do you have an opinion? začněte se učit		Bir fikriniz var mı?
Do you have any apples? začněte se učit		Hiç bir elman var mı?
Do you have everything? začněte se učit		Her şeyin var mı?
Do you have hot towels? začněte se učit		Sıcak havluların var mı?
Do you know each other? začněte se učit		Birbirinizi tanıyor musunuz?
Do you know her at all? začněte se učit		Onu bir zerre tanıyor musun?
Do you know him at all? začněte se učit		Onu zerre kadar tanıyor musun?
Do you know Noah's ark? začněte se učit		Nuh'un gemisinin biliyor musunuz?
Do you know that hotel? začněte se učit		O oteli biliyor musun?
Do you know the reason? začněte se učit		Sebebi biliyor musunuz?
Do you know what it is? začněte se učit		Onun ne olduğunu biliyor musunuz?
Do you like this color? začněte se učit		Bu rengi sever misiniz?
May I smoke? začněte se učit		Sigara içebilir miyim?
Do you mind if I smoke? začněte se učit		Sigara içmemin sakıncası var mı?
Do you need much money? začněte se učit		Çok paraya ihtiyacın var mı?
Do you play any sports? začněte se učit		Herhangi bir spor yapıyor musunuz?
You see what I mean? začněte se učit		Demek istediğimi anlıyor musun?
Do you sell mini disks? začněte se učit		Mini diskler satıyor musunuz?
Do you speak Esperanto? začněte se učit		Esperanto konuşabiliyor musun?
Do you study chemistry? začněte se učit		Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Do you think I'm crazy? začněte se učit		Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm crazy? začněte se učit		Sizce ben deli miyim?
Do you want to be rich? začněte se učit		Zengin olmak ister misin?
Does he live near here? začněte se učit		O buraya yakın bir yerde mi yaşıyor?
Does she speak English? začněte se učit		O, ingilizce konuşur mu?
Does Tom like tomatoes? začněte se učit		Tom domatesten hoşlanır mı?
Does Tom work for Mary? začněte se učit		Tom Mary için çalışıyor mu?
Don't ask me for money. začněte se učit		Benden para isteme.
Don't be late for work. začněte se učit		İşe geç kalma.
Don't change your mind. začněte se učit		Fikrinizi değiştirmeyin.
Don't feed the animals. začněte se učit		Hayvanları besleme.
Don't go near the fire. začněte se učit		Ateşe yaklaşma.
Don't let him touch it. začněte se učit		Ona dokunmasına izin verme.
Don't lose your temper. začněte se učit		Kendini kaybetme.
Don't make fun of them. začněte se učit		Onlarla alay etme.
Don't release that dog. začněte se učit		O köpeği serbest bırakmayın.
Don't rely on his help. začněte se učit		Onun yardımına güvenme.
Don't say such a thing. začněte se učit		Öyle bir şey söylemeyin.
Don't sit on the floor. začněte se učit		Yere oturma.
Don't spoil your child. začněte se učit		Çocuğunu şımartma.
Don't tell anyone this. začněte se učit		Bunu kimseye söyleme.
Don't throw trash here. začněte se učit		Buraya çöp atmayın.
Don't waste your money. začněte se učit		Paranı boşa harcama.
Don't worry about that. začněte se učit		Bu konuda endişe etmeyin.
Ellie is very feminine. začněte se učit		Ellie çok dişil.
Ellie is very feminine. začněte se učit		Ellie çok kadınsı.
Emi will study English. začněte se učit		Emi İngilizce eğitimi alacak.
Eric has begun to sing. začněte se učit		Eric şarkı söylemeye başladı.
Even a child can do it. začněte se učit		Bir çocuk bile onu yapabilir.
Everybody puts me down. začněte se učit		Herkes beni küçümsüyor.
Everyone knew the song. začněte se učit		Herkes şarkıyı biliyordu.
Everything looked nice. začněte se učit		Her şey güzel görünüyordu.
Excuse me. Who are you? začněte se učit		Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Fire is very dangerous. začněte se učit		Yangın çok tehlikelidir.
Fish live in the water. začněte se učit		Balıklar suda yaşar.
Foxes are wild animals. začněte se učit		Tilkiler yabani hayvanlardır.
Get me a chair, please. začněte se učit		Lütfen bana bir sandalye al.
Get me a cup of coffee. začněte se učit		Bana bir fincan kahve getir.
Get me a glass of milk. začněte se učit		Bana da bir bardak süt getir.
Give it to me straight. začněte se učit		Onu doğruca bana ver.
Give me a little money. začněte se učit		Bana biraz para ver.
Give me another chance. začněte se učit		Bana bir şans daha verin.
Give me some milk, too. začněte se učit		Bana da biraz süt ver.
Good morning, everyone. začněte se učit		Herkese günaydın.
Grace hasn't come yet. začněte se učit		Grace henüz gelmedi.
Happy Thanksgiving Day. začněte se učit		Mutlu Şükran Günü.
Has Flight 123 arrived? začněte se učit		Uçuş 123 geldi mi?
Has Mike quit drinking? začněte se učit		Mike içmeyi bıraktı mı?
Has something happened? začněte se učit		Birşey oldu mu?
Have him wait a moment. začněte se učit		Onu biraz beklet.
Have you been to Kyoto? začněte se učit		Kyota'da bulundun mu?
Have you ever seen her? začněte se učit		Onu hiç gördünüz mü?
He accepted my present. začněte se učit		O, benim hediyemi kabul etti.
He acted like a madman. začněte se učit		O, bir deli gibi hareket etti.
He admitted his defeat. začněte se učit		O, yenilgisini kabul etti.
He asked a favor of me. začněte se učit		O benden bir iyilik istedi.
He asked for my advice. začněte se učit		O benim tavsiyemi istedi.
He asked for my pardon. začněte se učit		O affımı rica etti.
He asked me a question. začněte se učit		O, bana bir soru sordu.
He attempted to escape. začněte se učit		O, kaçma girişiminde bulundu.
He began to cry loudly. začněte se učit		O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
He blew out the candle. začněte se učit		O, mumu söndürdü.
He bought a dozen eggs. začněte se učit		O bir düzine yumurta aldı.
He broke the door open. začněte se učit		O kapıyı kırarak girdi.
He brought us sad news. začněte se učit		O, bize üzücü haber getirdi.
He burst into laughter. začněte se učit		O, gülmekten kırıldı.
He called out for help. začněte se učit		O, bağırarak yardım istedi.
He came after you left. začněte se učit		Sen gittikten sonra geldi.
He came after you left. začněte se učit		Sen ayrıldıktan sonra geldi.
He came home very late. začněte se učit		O, eve çok geç geldi.
He came when I was out. začněte se učit		O ben dışardayken geldi.
He can drive a car now. začněte se učit		O, şimdi araba sürebiliyor.
He can play the guitar. začněte se učit		O gitar çalabilir.
He can't run very fast. začněte se učit		O çok hızlı koşamaz.
He can't speak English. začněte se učit		O, İngilizce konuşamaz.
He can't walk any more. začněte se učit		O artık yürüyemiyor.
He changed a few words. začněte se učit		O birkaç kelime değiştirdiler.
He changed his address. začněte se učit		O, adresini değiştirdi.
He delivers newspapers. začněte se učit		O gazete dağıtır.
He demanded better pay. začněte se učit		Daha iyi bir ücret talep etti.
He deserves punishment. začněte se učit		O cezayı hak ediyor.
He did it just for fun. začněte se učit		O, onu eğlence amacıyla yaptı.
He didn't come on time. začněte se učit		O, zamanında gelmedi.
He didn't say anything. začněte se učit		O, birşey söylemedi.
He didn't stop talking. začněte se učit		O, konuşmayı kesmedi.
He didn't stop the car. začněte se učit		O, arabayı durdurmadı.
He didn't study at all. začněte se učit		O hiç çalışmadı.
He died of lung cancer. začněte se učit		O akciğer kanserinden öldü.
He doesn't like coffee. začněte se učit		O, kahveyi sevmez.
He doesn't mince words. začněte se učit		O, dolambaçlı konuşmaz.
He earns a good salary. začněte se učit		O iyi bir aylık kazanıyor.
He escaped from prison. začněte se učit		O, hapishaneden kaçtı.
He fell into the river. začněte se učit		O, nehre düştü.
He found me a good job. začněte se učit		O bana iyi bir iş buldu.
He found me a nice tie. začněte se učit		O, bana hoş bir kravat buldu.
He gave a vague answer. začněte se učit		O, belirsiz bir yanıt verdi.
He gave me a hard time. začněte se učit		O bana zor zamanlar yaşattı.
He gave me some stamps. začněte se učit		O bana birkaç pul verdi.
He gave the dog a bone. začněte se učit		O, köpeğe bir kemik verdi.
He got his watch fixed. začněte se učit		O, saatini tamir ettirdi.
He got the first prize. začněte se učit		O, birincilik ödülü aldı.
He had a new suit made. začněte se učit		O, yeni bir takım yaptırdı.
He had a strange dream. začněte se učit		O tuhaf bir rüya gördü.
He had dark brown hair. začněte se učit		Koyu kahverengi saçları vardı.
He had the gas cut off. začněte se učit		O benzini kestirdi.
He handed a note to me. začněte se učit		O bana bir not uzattı.
He handed in his paper. začněte se učit		O, raporunu uzattı.
He handles horses well. začněte se učit		O atları iyi idare eder.
He has a good appetite. začněte se učit		Onun iyi bir iştahı var.
He has been to America. začněte se učit		O, Amerika'da bulunmuştur.
He has broad shoulders. začněte se učit		Onun geniş omuzları vardı.
He has gone to America. začněte se učit		O, Amerika'ya gitti.
He has gone to Britain. začněte se učit		O Britanya'ya gitti.
He has left his family. začněte se učit		O ailesini terk etti.
He has no common sense. začněte se učit		Onun sağ duyusu yok.
He hasn't appeared yet. začněte se učit		O, henüz ortaya çıkmadı.
He hasn't returned yet. začněte se učit		O henüz dönmedi.
He held on to the rope. začněte se učit		O, ipe tutundu.
He hid behind the tree. začněte se učit		O, ağacın arkasına saklandı.
He is a careful player. začněte se učit		O dikkatli bir oyuncudur.
He is a careful worker. začněte se učit		O dikkatli bir işçidir.
He is a good carpenter. začněte se učit		O iyi bir marangozdur.
He is a good violinist. začněte se učit		O iyi bir kemancıdır.
He is a lovable person. začněte se učit		O, sevimli bir kişidir.
He is a man of ability. začněte se učit		O, bir yetenek insanı.
He is a real gentleman. začněte se učit		O gerçek bir centilmen.
He is a very smart boy. začněte se učit		O, çok zeki bir çocuktur.
He is afraid of snakes. začněte se učit		O, yılanlardan korkar.
He is allergic to dust. začněte se učit		Onun toza karşı allerjisi var.
He is always on the go. začněte se učit		O her zaman aktif.
He is an active person. začněte se učit		O aktif bir kişidir.
He is an expert driver. začněte se učit		O uzman bir sürücüdür.
He is an office worker. začněte se učit		O bir büro elemanıdır.
He is blind in one eye. začněte se učit		Onun bir gözü görmüyor.
He is busier than Taro. začněte se učit		O, Taro'dan daha meşguldür.
He is by no means kind. začněte se učit		O, hiçbir şekilde kibar değil.
He is crazy about jazz. začněte se učit		O cazı çok seviyor.
He is far from perfect. začněte se učit		O mükemmel olmaktan uzaktır.
He is fluent in French. začněte se učit		O, Fransızcada akıcıdır.
He is fond of painting. začněte se učit		O resim yapmaya düşkündür.
He is fond of swimming. začněte se učit		O yüzmeyi seviyor.
He is free to go there. začněte se učit		O, oraya gitmekte serbesttir.
He is good at basketball. začněte se učit		O, basketbolda iyidir.
He is good at handball. začněte se učit		O, hentbolde iyidir.
He is having lunch now. začněte se učit		O, şimdi öğle yemeği yiyor.
He is in an angry mood. začněte se učit		O, kızgın bir ruh hali içinde.
He is in great trouble. začněte se učit		Onun büyük bir sorunu var.
He is in great trouble. začněte se učit		Onun başı belada.
He is in love with her. začněte se učit		O, ona aşıktır.
He needs money. začněte se učit		Onun paraya ihtiyacı var.
He is in with the boss. začněte se učit		o patronla birlikte içeride.
He is leaving home now. začněte se učit		O, şimdi evden ayrılıyor.
He is nervous about it. začněte se učit		O bu konuda gergin olabilir.
He is on another phone. začněte se učit		O diğer telefonda.
He is paid by the week. začněte se učit		Ona haftalık ödenir.
He is playing outdoors. začněte se učit		O dışarıda oynuyor.
He is poor, but honest. začněte se učit		O fakir, ama dürüsttür.
He is proud of his son. začněte se učit		O, oğlu ile gurur duyar.
He is riding a bicycle. začněte se učit		O, bir bisiklet sürüyor.
He is speaking English. začněte se učit		O, İngilizce konuşuyor.
He is terrible at math. začněte se učit		O matematikte kötüdür.
He is thinking it over. začněte se učit		O üzerinde düşünüyor.
He is used to the work. začněte se učit		O, işe alışkındır.
He jumped on the train. začněte se učit		O, trene atladı.
He jumped over a ditch. začněte se učit		O hendekten atladı.
He kept an eye on them. začněte se učit		O, onlara göz kulak oldu.
He kept reading a book. začněte se učit		O, kitap okumayı sürdürdü.
He kept silent all day. začněte se učit		O, bütün gün sessiz kaldı.
He knocked at the door. začněte se učit		O, kapıyı çaldı.
He knows the city well. začněte se učit		O, şehri iyi bilir.
He lay awake all night. začněte se učit		Bütün gece uyumadan uzandı.
He lay down on the bed. začněte se učit		O, yatağa uzandı.
He learned how to swim. začněte se učit		O, yüzmeyi öğrendi.
He left three days ago. začněte se učit		O, üç gün önce ayrıldı.
He likes to read books. začněte se učit		O kitapları okumaktan hoşlanır.
He lives near my house. začněte se učit		O, evime yakın yaşıyor.
He looked at his watch. začněte se učit		O saatine baktı.
He looked into the box. začněte se učit		O kutuya baktı.
He loved her very much. začněte se učit		O, onu çok sevdi.
He loves you very much. začněte se učit		O seni çok seviyor.
He made a bet with her. začněte se učit		o, onunla bahis tutuştu.
He made her a new coat. začněte se učit		O ona yeni bir manto yaptı.
He made us do the work. začněte se učit		O, bize işi yaptırdı.
He married a rich girl. začněte se učit		O, zengin bir kızla evlendi.
He may have told a lie. začněte se učit		O bir yalan söylemiş olabilir.
He might come tomorrow. začněte se učit		O, yarın gelebilir.
He must be about forty. začněte se učit		O yaklaşık kırk olmalı.
He must be an American. začněte se učit		O bir Amerikalı olmalı.
He named his son James. začněte se učit		O, oğluna James adını verdi.
He often falls in love. začněte se učit		O, sık sık aşık olur.
He often goes to Tokyo. začněte se učit		O, sık sık Tokyo'ya gider.
He often quotes Milton. začněte se učit		O sık sık Milton'un sözlerinden alıntı yapar.
He picked up the phone. začněte se učit		O ahizeyi aldı.
He played piano by ear. začněte se učit		O, piyanoyu notasız çalabilir.
He postponed the party. začněte se učit		O, partiyi erteledi.
He probably won't come. začněte se učit		O, muhtemelen gelmeyecek.
He put down his racket. začněte se učit		O, raketini yere bıraktı.
He quit without notice. začněte se učit		O, uyarmadan ayrıldı.
He really turns me off. začněte se učit		O gerçekten beni bıktırıyor.
He regrets what he did. začněte se učit		O, yaptığına pişmandır.
He repairs his own car. začněte se učit		O kendi arabasını tamir eder.
He respects his father. začněte se učit		O, babasına saygı duyar.
He retires next spring. začněte se učit		O, gelecek bahar emekli olur.
He returned to America. začněte se učit		Amerika'ya geri döndü
He runs as fast as you. začněte se učit		O senin kadar hızlı koşar.
He said he could do it. začněte se učit		O, onu yapabileceğini söyledi.
He said that I must go. začněte se učit		O, gitmem gerektiğini söyledi.
He sat down by my side. začněte se učit		Yanıbaşıma oturdu.
He saves what he earns. začněte se učit		O kazandığını biriktirir.
He seems very pleasant. začněte se učit		O çok keyifli görünüyor.
He sent a card to Mary. začněte se učit		O Mary'ye bir kart gönderdi.
He shook hands with me. začněte se učit		O, benimle tokalaştı.
He sometimes visits me. začněte se učit		Beni bazen ziyaret eder.
He speaks English well. začněte se učit		O, iyi İngilizce konuşur.
He stayed in the hotel. začněte se učit		O, otelde kaldı.
He still wants to come. začněte se učit		O hala gelmek istiyor.
He told me a sad story. začněte se učit		O bana üzücü bir hikaye anlattı.
He told me where to go. začněte se učit		Bana nereye gideceğini söyledi.
He took a notebook out. začněte se učit		O, dizüstü bilgisayarı çıkardı.
He took out some coins. začněte se učit		O biraz para çıkardı.
He tore the book apart. začněte se učit		O, kitabı parçaladı.
He turned a somersault. začněte se učit		O parande attı.
He turned on the radio. začněte se učit		O, radyoyu açtı.
He used the dictionary. začněte se učit		O, sözlüğü kullandı.
He visited Nara by bus. začněte se učit		O, Nara'yı otobüsle ziyaret etti.
He was a brave soldier. začněte se učit		O, cesur bir askerdi.
He was dressed in blue. začněte se učit		O, mavi giyinmişti.
He was frozen to death. začněte se učit		O soğuktan donmuştu.
He was going to school. začněte se učit		O, okula gidiyordu.
He was happily married. začněte se učit		Onun mutlu bir evliliği oldu.
He was in good spirits. začněte se učit		O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
He was learning a poem. začněte se učit		O bir şiir öğreniyordu.
He was sick of his job. začněte se učit		O işinden bıkmıştı.
He was too old to walk. začněte se učit		O, yürümek için çok yaşlıydı.
He was unwilling to go. začněte se učit		o gitmeye isteksizdi.
He wears thick glasses. začněte se učit		O, kalın gözlük takar.
He went along with her. začněte se učit		O, onunla birlikte gitti.
He went for the doctor. začněte se učit		O, doktor için gitti.
He went in place of me. začněte se učit		O benim yerime gitti.
He went off in a hurry. začněte se učit		O aceleyle gitti.
He went out in a hurry. začněte se učit		O, aceleyle dışarı çıktı.
He went out the window. začněte se učit		o pencereden çıktı.
He went to the dentist. začněte se učit		O, dişçiye gitti.
He will come back soon. začněte se učit		O, yakında geri dönecek.
He will come down soon. začněte se učit		Yakında burnu sürtülecek.
He will not come today. začněte se učit		O bugün gelmeyecek.
He won the race easily. začněte se učit		O, yarışı kolayca kazandı.
He won the third prize. začněte se učit		O, üçüncülük ödülünü kazandı.
He won't come, will he? začněte se učit		O gelmeyecek, değil mi?
He wore a dark sweater. začněte se učit		O koyu renkli bir kazak giymişti.
He wouldn't believe us. začněte se učit		O bize inanmazdı.
He zipped his bag shut. začněte se učit		O, çantasının fermuarını kapadı.
He'll be busy tomorrow. začněte se učit		O, yarın meşgul olacak.
He's afraid of the sea. začněte se učit		O, denizden korkar.
He's getting cold feet. začněte se učit		Onun gözü yemiyor.
He has lots of money. začněte se učit		Onun çok parası var.
He's nice to everybody. začněte se učit		O, herkese karşı sevimlidir.
He's not young anymore. začněte se učit		O artık genç değil.
He's out taking a walk. začněte se učit		Yürüyüş için dışarı çıktı.
He's probably sleeping. začněte se učit		O, muhtemelen uyuyor.
He's stronger than you. začněte se učit		O senden daha güçlüdür.
Henry wants to see you. začněte se učit		Henry seni görmek istiyor.
Her dress looked cheap. začněte se učit		Onun elbisesi ucuz görünüyordu.
Her father is Japanese. začněte se učit		Onun babası Japondur.
Her friend is a singer. začněte se učit		Onun arkadaşı bir şarkıcıdır.
Her hair is very short. začněte se učit		Onun saçı çok kısa.
Her sister looks young. začněte se učit		Onun kız kardeşi genç görünüyor.
Her son is a jet pilot. začněte se učit		Onun oğlu bir jet pilotudur.
Here comes our teacher. začněte se učit		İşte öğretmenimiz geliyor.
Here's my mail address. začněte se učit		İşte e-posta adresim.
Here's my mail address. začněte se učit		İşte posta adresim.
Hi, Susan. How are you? začněte se učit		Merhaba, Susan. Nasılsın?
His car is really cool. začněte se učit		Onun arabası gerçekten klas.
His father is Japanese. začněte se učit		Babası Japondur.
His money was all gone. začněte se učit		Bütün parası bitti.
His music is too noisy. začněte se učit		Onun müziği çok gürültülü.
His story must be true. začněte se učit		Onun hikayesi gerçek olmalı.
History repeats itself. začněte se učit		Tarih kendini tekrarlar.
Hope is not a strategy. začněte se učit		Ummak bir strateji değildir.
How about a cup of tea? začněte se učit		Bir bardak çaya ne dersiniz?
How about another beer? začněte se učit		Bir biraya daha ne dersin?
How are you these days? začněte se učit		Bugünlerde nasılsın?
How big is Tom's house? začněte se učit		Tom'un evi ne kadar büyük?
How can you be so calm? začněte se učit		Nasıl bu kadar sakin olabilirsin?
How did your speech go? začněte se učit		Konuşman nasıldı?
How do I get to Gate 5? začněte se učit		Kapı 5'e nasıl giderim?
How do I open the hood? začněte se učit		Kaputu nasıl açarım?
How high is Mont Blanc? začněte se učit		Blanc Dağı'nın yüksekliği nedir?
How high is that tower? začněte se učit		O kulenin yüksekliği nedir?
How long is that story? začněte se učit		O hikayenin uzunluğu nedir?
How long is the bridge? začněte se učit		Köprü ne kadar uzunluktadır?
How much is this dress? začněte se učit		Bu elbise ne kadar?
How much is this radio? začněte se učit		Bu radyo ne kadardır?
How much is this watch? začněte se učit		Bu saat ne kadar?
How old is that church? začněte se učit		O kilise kaç yıllık?
How old is this church? začněte se učit		Bu kilise kaç yıllık?
How old is your father? začněte se učit		Baban kaç yaşında?
How thick is the board? začněte se učit		Tahta ne kadar kalın?
How was your afternoon? začněte se učit		Öğleden sonran nasıldı?
How wide is this river? začněte se učit		Bu nehir ne kadar genişlikte?
I actually saw a ghost. začněte se učit		Gerçekten bir hortlak gördüm.
I advise you not to go. začněte se učit		Gitmemeni tavsiye ederim.
I agree to go with him. začněte se učit		Onunla gitmeyi kabul ediyorum.
I agreed with his plan. začněte se učit		Onun planını kabul ettim.
I allowed my horse run. začněte se učit		Atımın koşmasına izin verdim.
I always get up at six. začněte se učit		Ben her zaman altıda kalkarım.
I always keep promises. začněte se učit		Ben her zaman sözlerimi tutarım.
I am a 22 year-old man. začněte se učit		Ben, 22 yaşında bir adamım.
I am afraid she is ill. začněte se učit		Korkarım ki o hastadır.
I am aware of the fact. začněte se učit		Gerçeğin farkındayım.
I am friendly with her. začněte se učit		Ben onunla samimiyim.
I am friends with Mike. začněte se učit		Mike ile arkadaşım.
I am happy to help you. začněte se učit		Sana yardım ettiğim için mutluyum.
I am in charge of this. začněte se učit		Bundan ben sorumluyum.
I am in the music club. začněte se učit		Müzik kulübündeydim.
I am leaving next week. začněte se učit		Gelecek hafta ayrılıyorum.
I am moving next month. začněte se učit		Gelecek ay taşınıyorum.
I am off duty tomorrow. začněte se učit		Yarın izinliyim.
I'm ready to help you. začněte se učit		Sana yardım etmeye hazırım.
I am taking a bath now. začněte se učit		Şimdi banyo yapıyorum.
I am tired of homework. začněte se učit		Ev ödevinden bıktım.
I am tired of the work. začněte se učit		İşten bıktım.
I am to meet him there. začněte se učit		Onu orada karşılayacağım.
I appreciate your help. začněte se učit		Ben yardımınıza minnettarım.
I approve of your plan. začněte se učit		Ben planınızı onaylıyorum.
I asked a favor of him. začněte se učit		Ben ondan bir iyilik istedim.
I asked for Bob's help. začněte se učit		Bob'un yardımını istedim.
I asked her for a date. začněte se učit		Ondan bir randevu istedim.
I asked him a question. začněte se učit		Ona bir soru sordum.
I asked him to do that. začněte se učit		Ona onu yapmasını rica ettim.
I asked him to help me. začněte se učit		Ona bana yardım etmesini rica ettim.
I asked Ken to help me. začněte se učit		Ken'in bana yardımcı olmasını rica ettim.
I ate lunch in a hurry. začněte se učit		Acele ile öğle yemeği yedim.
I attended his funeral. začněte se učit		Ben onun cenaze törenine katıldım.
I begged her not to go. začněte se učit		Gitmemesi için ona yalvardım.
I believe Tom is right. začněte se učit		Tom'un haklı olduğuna inanıyorum.
I believe what he says. začněte se učit		Onun her dediğine inanırım.
I believe what he says. začněte se učit		Onun söylediğine inanırım.
I bought a good camera. začněte se učit		İyi bir kamera aldım.
I bought her a new car. začněte se učit		Ona yeni bir araba aldım.
I bought John an album. začněte se učit		John'a bir albüm satın aldım.
I can't agree with you. začněte se učit		Seninle aynı fikirde olamam.
I can't bear this pain. začněte se učit		Bu acıya dayanamam.
I can't drink any more. začněte se učit		Artık kahve içemem.
I can't figure him out. začněte se učit		Onu anlayamıyorum.
I can't go any farther. začněte se učit		Daha ileri gidemem.
I can't go any further. začněte se učit		Ben daha ileriye gidemem.
I can't hear very well. začněte se učit		Ben çok iyi duyamıyorum.
I can’t stand him. začněte se učit		Ona tahammül edemiyorum.
I can't read your mind. začněte se učit		Düşünceni okuyamam.
I can't sleep at night. začněte se učit		Gece uyuyamıyorum.
I can't stand raw fish. začněte se učit		Çiğ balığa katlanamam.
I can't stand the cold. začněte se učit		Soğuğa dayanamıyorum.
I can't stand the heat. začněte se učit		Sıcağa dayanamam.
I change my mind a lot. začněte se učit		Ben fikrimi çok değiştiririm.
I chose him a nice tie. začněte se učit		Ona güzel bir kravat seçtim.
I completely forget it. začněte se učit		Onu tamamen unuttum.
I contacted my parents. začněte se učit		Ebeveynlerimle temas kurdum.
I cried all night long. začněte se učit		Ben bütün gece boyunca ağladım.
I decided to buy a car. začněte se učit		Bir araba almaya karar verdim.
I decided to try again. začněte se učit		Tekrar denemeye karar verdim.
I didn't get your name. začněte se učit		Ben adınızı almadım.
I didn't used to smoke. začněte se učit		Sigara içmezdim.
I dislike cold weather. začněte se učit		Soğuk havayı sevmem.
I do not have a sister. začněte se učit		Bir kız kardeşim yok.
I don't agree with him. začněte se učit		Onunla aynı fikirde değilim.
I don't agree with you. začněte se učit		Sizinle aynı fikirde değilim.
I don't care for Alice. začněte se učit		Alice umrumda değil.
I don't have a bicycle. začněte se učit		Bir bisikletim yok.
I don't have much time. začněte se učit		Çok zamanım yok.
I don't know who he is. začněte se učit		Onun kim olduğunu bilmiyorum.
I don't like it at all. začněte se učit		Onu hiç sevmiyorum.
I don't like shellfish. začněte se učit		Kabuklu deniz hayvanlarını sevmiyorum.
I don't need your help. začněte se učit		Benim sizin yardımınıza ihtiyacımız yok.
I don't speak Japanese. začněte se učit		Japonca konuşamıyorum.
I don't want to go out. začněte se učit		Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
I enjoyed your company. začněte se učit		Sizin şirketten hoşlandım.
I envied his new house. začněte se učit		Onun yeni evini kıskandım.
I expected him to come. začněte se učit		Onun gelmesini umuyordum.
I feel like crying now. začněte se učit		Şimdi ağlayacak gibi hissediyorum.
I feel much better now. začněte se učit		Şimdi çok daha iyi hissediyorum.
I feel secure with him. začněte se učit		Onunla birlikte güvenli hissediyorum.
I fell down on the ice. začněte se učit		Buzun üstünde düştüm.
I felt a little scared. začněte se učit		Biraz korktuğumu hissettim.
I felt like I was dead. začněte se učit		Ölü gibi hissettim.
I felt the floor shake. začněte se učit		Yerin sallandığını hissettim.
I felt the house shake. začněte se učit		Ben evin sallandığını hissettim.
I finished work at six. začněte se učit		Altıda işi bitirdim.
I forgot, she answered. začněte se učit		Unuttum, o cevap verdi.
I found a real bargain. začněte se učit		Ben gerçek bir kelepir buldum.
I found my car missing. začněte se učit		Arabamı kayıp buldum.
I found the cage empty. začněte se učit		Kafesi boş buldum.
I found the room empty. začněte se učit		Odayı boş buldum.
I gave him a few books. začněte se učit		Ona birkaç kitap verdim.
I gave him some advice. začněte se učit		Ona biraz nasihat verdim.
I go skiing very often. začněte se učit		Ben çok sık kayak yapmaya giderim.
I go to bed very early. začněte se učit		Ben çok erken yatarım.
I walk to school. začněte se učit		Okula yaya giderim.
I go to work every day. začněte se učit		Her gün işe giderim.
I got a traffic ticket. začněte se učit		Ben bir trafik cezası aldım.
I got lost in the snow. začněte se učit		Karda kayboldum.
I got on the wrong bus. začněte se učit		Ben yanlış otobüse bindim.
I got the engine going. začněte se učit		Motoru çalıştırdım.
I guess that she is 40. začněte se učit		Onun 40 olduğunu sanıyorum.
I had a wonderful time. začněte se učit		Harika bir zaman geçirdim.
I had an asthma attack. začněte se učit		Bir astım krizi geçirdim.
I had him carry my bag. začněte se učit		Ona çantamı taşıttım.
I had him fix my watch. začněte se učit		Ona saatimi tamir ettirdim.
I had him wash the car. začněte se učit		Ona arabayı yıkattım.
I had my camera stolen. začněte se učit		Kameramı çaldırdım.
I had my hat blown off. začněte se učit		Şapkamı uçurdum.
I had my house painted. začněte se učit		Evimi boyattım.
I had my picture taken. začněte se učit		Resmimi çektirdim.
I had my shoes cleaned. začněte se učit		Ayakkabılarımı temizlettim.
I had my wallet stolen. začněte se učit		Cüzdanımı çaldırdım.
I had to go to America. začněte se učit		Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.
I have a bad pain here. začněte se učit		Burada kötü bir ağrım var.
I have a bad toothache. začněte se učit		Kötü bir diş ağrım var.
I have a business visa. začněte se učit		Benim iş vizem var.
I have a cat and a dog. začněte se učit		Benim bir kedim ve bir köpeğim var.
I have a dog and a cat. začněte se učit		Bir köpeğim ve bir kedim var.
I have a good appetite. začněte se učit		İyi bir iştahım var.
I have a poor appetite. začněte se učit		Kötü bir iştahım var.
I have a terrible pain. začněte se učit		Berbat bir ağrım var.
I have about 5,000 yen. začněte se učit		Benim yaklaşık 5,000 yenim var.
I have already done it. začněte se učit		Ben onu zaten yaptım.
I am busy today. začněte se učit		Bugün meşgulüm.
I have done it already. začněte se učit		Ben onu şimdiden yaptım.
I have heard the story. začněte se učit		Hikayeyi duydum.
I have many model cars. začněte se učit		Çok sayıda model arabalarım var.
I have no energy today. začněte se učit		Bugün enerjim yok.
I have no time to read. začněte se učit		Okuyacak zamanım yok.
I have nothing to hide. začněte se učit		Saklayacak bir şeyim yok.
I have often been here. začněte se učit		Sık sık burada bulundum.
I have only just begun. začněte se učit		Daha az önce başladım.
I have seen her before. začněte se učit		Daha önce onu gördüm.
I have tennis practice. začněte se učit		Tenis çalışmam var.
I have the blues today. začněte se učit		Bugün sıkıntıdan patlıyorum.
I have to change tires. začněte se učit		Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
I have to comb my hair. začněte se učit		Saçımı taramak zorundayım.
I have to do something. začněte se učit		Ben bir şey yapmak zorundayım.
I have to leave school. začněte se učit		Okuldan ayrılmak zorundayım.
I have visited America. začněte se učit		Amerika'yı ziyaret ettim.
I hear a strange sound. začněte se učit		Tuhaf bir ses duyuyorum.
I heard a woman scream. začněte se učit		Bir kadının çığlık attığını duydum.
I heard my name called. začněte se učit		Adımın çağrıldığını duydum.
I heard someone scream. začněte se učit		Birinin çığlık attığını duydum.
I heard that he'd died. začněte se učit		Onun öldüğünü duydum.
I heard the door close. začněte se učit		Kapının kapandığını duydum.
I helped him yesterday. začněte se učit		Dün ona yardım ettim.
I hit him in the belly. začněte se učit		Onun midesine vurdum.
I hit upon a good idea. začněte se učit		İyi bir fikir buldum.
I hope that John comes. začněte se učit		John'un geleceğini umuyorum.
I just had an accident. začněte se učit		Az önce bir kaza gördüm.
I knew he would accept. začněte se učit		Kabul edeceğini biliyordum.
I know how old you are. začněte se učit		Kaç yaşında olduğunu biliyorum.
I know neither of them. začněte se učit		Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
I know he is sleeping. začněte se učit		Onun uyuduğunu biliyorum.
I know you can make it. začněte se učit		Yapabileceğini biliyorum.
I left my purse behind. začněte se učit		Çantamı geride bıraktım.
I like classical music. začněte se učit		Ben klasik müziği severim.
I like dark red better. začněte se učit		Koyu kırmızıyı daha çok severim.
I like music very much. začněte se učit		Müziği çok severim.
I like my steak medium. začněte se učit		Bifteğimi orta büyüklükte severim.
I like neither of them. začněte se učit		Onlardan hiç birini sevmiyorum.
I like pizza very much. začněte se učit		Ben pizzayı çok severim.
I like spring the best. začněte se učit		En çok İlkbaharı severim.
I like summer the best. začněte se učit		En çok yaz mevsimini seviyorum.
I like tennis and golf. začněte se učit		Tenis ve Golfü severim.
I like this blue dress. začněte se učit		Bu mavi elbiseyi seviyorum.
I like this color, too. začněte se učit		Ben de bu rengi severim.
I like to travel alone. začněte se učit		Yalnız seyahat etmeyi severim.
I like you a whole lot. začněte se učit		Senden gerçekten çok hoşlanıyorum.
I live in a small town. začněte se učit		Küçük bir kasabada yaşıyorum.
I live in an apartment. začněte se učit		Bir apartmanda yaşıyorum.
I live with my parents. začněte se učit		Ebeveynlerimle birlikte yaşıyorum.
I love American movies. začněte se učit		Amerikan filmlerini seviyorum.
I love that commercial. začněte se učit		O reklamı seviyorum.
I made my dog lie down. začněte se učit		Köpeğimi yatırdım.
I made the woman angry. začněte se učit		Kadını kızdırdım.
I meet her once a week. začněte se učit		Haftada bir kez onunla buluşurum.
I meet him at the club. začněte se učit		Kulüpte ona rastladım.
I met him in the crowd. začněte se učit		Onunla kalabalıkta buluştum.
I met Jane by accident. začněte se učit		Kazara Jane ile karşılaştım.
I met your father once. začněte se učit		Bir keresinde babanla karşılaştım.
I must open the window. začněte se učit		Pencereyi açmalıyım.
I must return his call. začněte se učit		Onun çağrısına geri dönmeliyim.
I need an extra pillow. začněte se učit		Ekstra bir yastığa ihtiyacım var.
I must buy new skis. začněte se učit		Yeni kayaklar almam gerekiyor.
I never agree with him. začněte se učit		Onunla asla aynı fikirde değilim.
I never heard him sing. začněte se učit		Onun şarkı söylediğini asla duymadım.
I never read that book. začněte se učit		O kitabı hiç okumadım.
I never read that book. začněte se učit		O kitabı asla okumam.
I only slept two hours. začněte se učit		Ben sadece iki saat uyudum.
I played the accordion. začněte se učit		Akardeon çaldı.
I prefer coffee to tea. začněte se učit		Ben kahveyi çaya tercih ederim.
I prefer rice to bread. začněte se učit		Pirinci ekmeğe tercih ederim.
I prefer tea to coffee. začněte se učit		Ben çayı kahveye tercih ederim.
I put bait on the hook. začněte se učit		Oltaya yem taktım.
I put handcuffs on him. začněte se učit		Ona kelepçe taktım.
I read it to my family. začněte se učit		Onu aileme okurum.
I remembered everybody. začněte se učit		Ben herkesi hatırladım.
I returned from abroad. začněte se učit		Yurt dışından döndüm.
I sat next to him. začněte se učit		Onun yanına oturdum.
I saw a beautiful bird. začněte se učit		Güzel bir kuş gördüm.
I saw a flock of sheep. začněte se učit		Bir koyun sürüsü gördüm.
I saw a light far away. začněte se učit		Ben uzakta bir ışık gördüm.
I saw a woman in black. začněte se učit		Siyah giyinmiş bir kadın gördüm.
I saw Bob this morning. začněte se učit		Bu sabah Bob'ı gördüm.
I saw her at the party. začněte se učit		Onu partide gördüm.
I saw him running away. začněte se učit		Onu kaçarken gördüm.
I saw him wash the car. začněte se učit		Onu araba yıkarken gördüm.
I saw Tom a while back. začněte se učit		Bir süre önce Tom'u gördüm.
I seem to have a fever. začněte se učit		Benim ateşim var gibi geliyor.
I sell clothing online. začněte se učit		İnternetten giysi satıyorum.
I sell clothing online. začněte se učit		Ben çevrimiçi giysi satarım.
I shook hands with her. začněte se učit		Onunla tokalaştım.
I should read the book. začněte se učit		Kitabı okumalıyım.
I skipped my breakfast. začněte se učit		Sabah kahvaltımı atladım.
I slept only two hours. začněte se učit		Sadece iki saat uyudum.
I started to make stew. začněte se učit		Ben güveç yapmaya başladım.
I stayed with my uncle. začněte se učit		Amcamla birlikte kaldım.
I studied for one hour. začněte se učit		Bir saat çalıştım.
I study hard at school. začněte se učit		Okulda sıkı çalışıyorum.
I support the proposal. začněte se učit		Ben öneriyi destekliyorum.
I suppose you like her. začněte se učit		Ondan hoşlandığını sanıyorum.
I think Ann loves Jack. začněte se učit		Sanırım Ann Jack'i seviyor.
I think he has done it. začněte se učit		Sanırım o onu yaptı.
I think he is a doctor. začněte se učit		Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
I think he's competent. začněte se učit		Sanırım o yeteneklidir.
I think I broke my leg. začněte se učit		Sanırım bacağımı kırdım.
I think I'll go skiing. začněte se učit		Ben kayağa gitmeyi düşünüyorum.
I think I'm just tired. začněte se učit		Ben sadece yorgun olduğumu düşünüyorum.
I think it's true. začněte se učit		Sanırım o doğru.
I think Tom likes Mary. začněte se učit		Sanırım Tom Mary'den hoşlanıyor.
I think you can get it. začněte se učit		Ben onu alabileceğinizi düşünüyorum.
I told him to be quiet. začněte se učit		Ona sakin olmasını söyledim.
I took a trip to Tokyo. začněte se učit		Tokyo'ya bir gezi yaptım.
I trust him completely. začněte se učit		Ona tamamen güveniyorum.
I turned on the lights. začněte se učit		Işıkları açtım.
I used to keep a diary. začněte se učit		Bir günlük tutardım.
I want a chamomile tea. začněte se učit		Ben bir papatya çayı istiyorum.
I want a quart of milk. začněte se učit		Ben bir litre süt istiyorum.
I want him to go there. začněte se učit		Onun oraya gitmesini istiyorum.
I want some fresh eggs. začněte se učit		Birkaç taze yumurta istiyorum.
I want something sweet. začněte se učit		Tatlı bir şeyler istiyorum.
I want to be a pianist. začněte se učit		Bir piyanist olmak istiyorum.
I want to do it myself. začněte se učit		Onu kendim yapmak istiyorum.
I want to go and cheer. začněte se učit		Gidip tezahürat yapmak istiyorum.
I want to go to London. začněte se učit		Londra'ya gitmek isterim.
I want to learn French. začněte se učit		Fransızca öğrenmek istiyorum.
I want to live forever. začněte se učit		Ebediyen yaşamak istiyorum.
I want to ride a horse. začněte se učit		Bir ata binmek istiyorum.
I want to study abroad. začněte se učit		Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.
I want to study French. začněte se učit		Fransızca eğitimi yapmak istiyorum.
I was able to help her. začněte se učit		Ona yardım edebildim.
I was born in Yokohama. začněte se učit		Yokohama'da doğdum.
I was happy to see him. začněte se učit		Onu gördüğüme sevinmiştim.
I was in the mountains. začněte se učit		Ben dağlardaydım.
I was invited to lunch. začněte se učit		Öğle yemeğine davet edildim.
I was just making sure. začněte se učit		Sadece emin oluyordum.
I was made to go there. začněte se učit		Oraya gönderildim.
I was robbed of my bag. začněte se učit		Çantamı soydular.
I was taken for a ride. začněte se učit		Bir gezi için götürüldüm.
I was used to the heat. začněte se učit		Sıcağa alışkındım.
I watched TV yesterday. začněte se učit		Dün TV izledim.
I wear size six gloves. začněte se učit		Altı numara eldiven giyerim.
I weigh about 60 kilos. začněte se učit		Yaklaşık 60 kiloyum.
I went over the report. začněte se učit		Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
I went there yesterday. začněte se učit		Dün oraya gittim.
I went to Kyoto by car. začněte se učit		Kyoto'ya arabayla gittim.
I will be back by nine. začněte se učit		Dokuza kadar geri döneceğim.
I will do it right now. začněte se učit		Onu derhal yapacağım.
I will gladly help you. začněte se učit		Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
I will show you around. začněte se učit		Sana etrafı göstereceğim.
I wish I were a prince. začněte se učit		Keşke bir prens olsam.
I wish to go to Hawaii. začněte se učit		Hawaii'ye gitmeyi arzuluyorum.
I wonder what happened. začněte se učit		Ne olduğunu merak ediyorum.
I wonder who to invite. začněte se učit		Kimin davet edeceğini merak ediyorum.
I work at this company. začněte se učit		Bu şirkette çalışırım.
I would like mine rare. začněte se učit		Benimkini az pişmiş istiyorum.
I would like this book. začněte se učit		Bu kitabı istiyorum.
I would like to see it. začněte se učit		Ben onu görmek istiyorum.
I wrote him to ask why. začněte se učit		Sebebini sormak için ona yazdım.
I'd like a Bloody Mary. začněte se učit		Bir Bloody Mary istiyorum.
I'd like a double room. začněte se učit		Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
I'd like a window seat. začněte se učit		Pencere yanında koltuk istiyorum.
I'd like for you to go. začněte se učit		Gitmenizi istiyorum.
I'd like to go cycling. začněte se učit		Bisiklete binmeyi severim.
I'd like to rent a car. začněte se učit		Bir araba kiralamak istiyorum.
I want to change that. začněte se učit		Onu değiştirmek istiyorum.
I'd like to see my son. začněte se učit		Oğlumu görmek istiyorum.
I'd prefer a brown one. začněte se učit		Kahverengi olanını tercih ederim.
I'd rather go swimming. začněte se učit		Yüzmeye gitmeyi tercih ederim.
I'll accept your offer. začněte se učit		Teklifini kabul edeceğim.
I'll be back in a wink. začněte se učit		Gözle kaş arasında geri döneceğim.
I'll be busy next week. začněte se učit		Gelecek hafta meşgul olacağım.
I'll be here by Monday. začněte se učit		Pazartesi gününe kadar burada olacağım.
I'll be reading a book. začněte se učit		Kitap okuyor olacağım.
I'll be there tomorrow. začněte se učit		Yarın orada olacağım.
I'll call you at seven. začněte se učit		Saat yedide seni arayacağım.
I'll call you later. začněte se učit		Seni daha sonra arayacağım.
I'll check my schedule. začněte se učit		Proğramımı kontrol edeceğim.
I'll check your vision. začněte se učit		Görüşünü kontrol edeceğim.
I'll come if necessary. začněte se učit		Gerekirse geleceğim.
I'll do the best I can. začněte se učit		Yapabileceğimin en iyisini yapacağım.
I'll go no matter what. začněte se učit		Ben ne olursa olsun gideceğim.
I'll leave that to you. začněte se učit		Onu sana bırakıyorum.
I'll make a phone call. začněte se učit		Bir telefon konuşması yapacağım.
I'll miss your cooking. začněte se učit		Aşçılığını özleyeceğim.
I'll start with a beer. začněte se učit		Bir bira ile başlayacağım.
I'll study your report. začněte se učit		Ben senin raporunu çalışacağım.
I'll take the next bus. začněte se učit		Bir sonraki otobüse bineceğim.
I'll tell Daddy on you. začněte se učit		Seni babama gammazlayacağım.
I'll tell you a secret. začněte se učit		Sana bir sır söyleyeceğim.
I'll tell you my story. začněte se učit		Sana hikayemi anlatacağım.
I'm afraid to go alone. začněte se učit		Yalnız gitmeye korkuyorum.
I'm applying for a job. začněte se učit		Bir iş başvurusu yapıyorum.
I'm at the airport now. začněte se učit		Şimdi hava alanındayım.
I'm busy right now. začněte se učit		Şu anda meşgulüm.
I'm doing this for you. začněte se učit		Bunu senin için yapıyorum.
I'm dying to see Paris. začněte se učit		Paris'i görmek için can atıyorum.
I'm in the tennis club. začněte se učit		Ben tenis kulübündeyim.
I'm kind of sick today. začněte se učit		Bugün hasta gibiyim.
I'm looking for my key. začněte se učit		Anahtarımı arıyorum.
I'm looking for my pen. začněte se učit		Kalemimi arıyorum.
I'm not that drunk. začněte se učit		O kadar sarhoş değilim.
I'm not as tall as you. začněte se učit		Ben senin kadar uzun değilim.
I'm not sure right now. začněte se učit		Şu anda emin değilim.
I'm proud of my father. začněte se učit		Babamla gurur duyuyorum.
I'm proud of my school. začněte se učit		Ben benim okulum ile gurur duyuyorum.
I'm quite sure of that. začněte se učit		Ondan tamamen eminim.
I'm rather proud of it. začněte se učit		Onunla oldukça gurur duyuyorum.
I'm ready to leave now. začněte se učit		Şimdi gitmeye hazırım.
I'm sick of hearing it. začněte se učit		Onu dinlemekten bıktım.
I'm sorry to hear that. začněte se učit		Bunu duyduğuma üzgünüm.
I'm thinking about you. začněte se učit		Senin hakkında düşünüyorum.
I'm too tired to think. začněte se učit		Düşünemeyecek kadar çok yorgunum.
I am doing the dishes. začněte se učit		Bulaşıkları yıkıyorum.
I'm working on his car. začněte se učit		Onun arabasının üzerinde çalışıyorum.
I'm younger than he is. začněte se učit		Ben ondan daha gencim.
I've caught a bad cold. začněte se učit		Ben kötü bir soğuk almışım.
I've got to leave soon. začněte se učit		Ben yakında ayrılmak zorundayım.
I've never been abroad. začněte se učit		Yurt dışında hiç bulunmadım.
I've never played golf. začněte se učit		Asla golf oynamadım.
In a sense, it is true. začněte se učit		Bir bakıma, o doğrudur.
Iron is a useful metal. začněte se učit		Demir yararlı bir metaldir.
Is anyone absent today? začněte se učit		Bugün devamsız biri var mı?
Is eating people wrong? začněte se učit		İnsanları yemek yanlış mıdır?
Is he any better today? začněte se učit		O, bugün daha iyi mi?
Is he going to help us? začněte se učit		O bize yardım edecek mi?
Is his father a doctor? začněte se učit		Onun babası bir doktor mu?
Is it a recent picture? začněte se učit		O, yeni bir resim mi?
Is it hard to fool you? začněte se učit		Seni aptal yerine koymak zor mu?
Is it OK if I sit here? začněte se učit		Burada oturmamın sakıncası var mı?
Is Kumi playing tennis? začněte se učit		Kumi tenis oynuyor mu?
Is that a cat or a dog? začněte se učit		O bir kedi mi yoksa bir köpek midir?
Is that boy Tom or Ben? začněte se učit		O çocuk Tom mu yoksa Ben mi?
Is that seat available? začněte se učit		O koltuk müsait mi.
Is there a parking lot? začněte se učit		Bir park yeri var mıdır?
Is there any salt left? začněte se učit		Hiç tuz kaldı mı?
Is this Canadian money? začněte se učit		Bu Kanadalı parası mı?
Is your mother at home? začněte se učit		Annen evde mi?
It doesn't surprise me. začněte se učit		O beni şaşırtmıyor.
It has stopped raining. začněte se učit		Yağmur yağışı durdu.
It is a kind of orange. začněte se učit		O bir tür portakal.
It is finally all over. začněte se učit		Sonunda hepsi bitti.
It is hot in this room. začněte se učit		Bu odada hava sıcak.
It is me that is wrong. začněte se učit		Hatalı olan benim.
It is not far to Paris. začněte se učit		Paris'e uzak değildir.
It is not his business. začněte se učit		O onun işi değildir.
It looks like an apple. začněte se učit		Bu bir elmaya benziyor.
It may rain any minute. začněte se učit		Her an yağmur yağabilir.
It needs new batteries. začněte se učit		Onun yeni bataryalara ihtiyacı var.
It rained hard all day. začněte se učit		Bütün gün çok yağmur yağdı.
It rains a lot in June. začněte se učit		Haziranda çok yağmur yağar.
It seems to be serious. začněte se učit		O, ciddi gibi görünüyor.
It smelled really good. začněte se učit		Gerçekten güzel koktu.
It smelled really good. začněte se učit		Sahiden güzel koktu.
It sounds like a dream. začněte se učit		Rüya gibi görünüyor.
It was a very big room. začněte se učit		O çok büyük bir odaydı.
It was chilly that day. začněte se učit		O gün serindi.
It was such a nice day. začněte se učit		Çok güzel bir gündü.
It's a present for you. začněte se učit		O sizin için bir hediye.
It's a very quiet room. začněte se učit		O çok sessiz bir oda.
It's across the street. začněte se učit		O, caddenin karşı tarafında.
It's against the rules. začněte se učit		Bu kurallara aykırıdır.
It's ahead of schedule. začněte se učit		Proğramdan ilerdeyiz.
It's almost time to go. začněte se učit		Neredeyse gitme zamanı.
It's fairly warm today. začněte se učit		Hava bugün oldukça sıcak.
It's for you to decide. začněte se učit		Size kalmış.
It's for you to decide. začněte se učit		Karar vermek size kalmış.
It's going to clear up. začněte se učit		Hava açacak.
It's great to meet you. začněte se učit		Seninle tanışmak harika.
It's no trouble at all. začněte se učit		Bu hiç sorun değil.
It's not my cup of tea. začněte se učit		Benim tarzım değil.
It's not us who did it. začněte se učit		Onu yapan biz değiliz.
It's October the third. začněte se učit		Bugün üç Ekim.
It's rather cold today. začněte se učit		Hava bugün oldukça soğuk.
It's really an eyesore. začněte se učit		O gerçekten çirkin bir görüntü.
It's really cold today. začněte se učit		Bugün gerçekten soğuk.
It's ten o'clock sharp. začněte se učit		Saat tam on.
It's time for us to go. začněte se učit		Gitme zamanımız geldi.
It's time to eat lunch. začněte se učit		Öğle yemeği yeme zamanı.
It's time to go to bed. začněte se učit		Yatağa gitme zamanı.
It's time we went home. začněte se učit		Eve gitmemizin zamanı geçiyor.
It's your turn to sing. začněte se učit		Şarkı söyleme sırası senin.
Jane has five handbags. začněte se učit		Jane'in beş el çantası vardır.
Jane is as old as I am. začněte se učit		Jane benim kadar yaşlı.
Jim called me a coward. začněte se učit		Jim bana korkak dedi.
Jim has gone to London. začněte se učit		Jim Londra'ya gitti.
Jim is not what he was. začněte se učit		Jim eskiden olduğu gibi değil.
Jim is short for James. začněte se učit		Jim James'in kısa şeklidir.
Jim stayed at my house. začněte se učit		Jim benim evimde kaldı.
John ignored my advice. začněte se učit		John benim tavsiyemi göz ardı etti.
John is a good student. začněte se učit		John iyi bir öğrenci.
John is my best friend. začněte se učit		John benim en iyi arkadaşımdır.
John ran into the room. začněte se učit		John odaya doğru koştu.
Junko is a pretty girl. začněte se učit		Junko güzel bir kız.
Just don't forget this. začněte se učit		Sadece bunu unutma.
Just follow your heart. začněte se učit		Sadece kalbini izle.
Karen is angry with me. začněte se učit		Karen bana kızgın.
Kate has a good figure. začněte se učit		Kate iyi bir endama sahip.
Kate is very energetic. začněte se učit		Kate çok enerjik.
Kate made an apple pie. začněte se učit		Kate bir elmalı turta yaptı.
Keep away from the dog. začněte se učit		Köpekten uzak durun.
Keep the meter running. začněte se učit		Sayacı çalışırken bırak.
Keep the window closed. začněte se učit		Pencereyi kapalı tut.
Keep this insect alive. začněte se učit		Bu böceği canlı tut.
Keep this money for me. začněte se učit		Bu parayı benim için sakla.
Ken calls me every day. začněte se učit		Ken her gün beni arar.
Ken can swim, can't he? začněte se učit		Ken yüzebilir, değil mi?
Ken collects old coins. začněte se učit		Ken eski paralar toplar.
Ken hit on a good idea. začněte se učit		Ken iyi bir fikir buldu.
Ken is as tall as Bill. začněte se učit		Ken Bill kadar uzun boylu.
Ken mistook you for me. začněte se učit		Ken seni ben zannetti.
Ken put on his clothes. začněte se učit		Ken elbiselerini giydi.
Ken walked on crutches. začněte se učit		Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.
Kim is living with Ken. začněte se učit		Kim, Ken ile yaşıyor.
Laughter is infectious. začněte se učit		Kahkaha bulaşıcıdır.
Leave me alone, please. začněte se učit		Beni yalnız bırak, lütfen.
Let him do as he likes. začněte se učit		Onun istediği gibi yapmasına izin ver.
Let me buy you a drink. začněte se učit		Size bir içki ısmarlamama izin verin.
Let me see your tongue. začněte se učit		Dilini görmeme izin ver.
Let's begin on page 30. začněte se učit		Sayfa otuzdan başlayalım.
Let's cross the street. začněte se učit		Caddeyi geçelim.
Let's drop the subject. začněte se učit		Konuyu kapatalım.
Let's get it over with. začněte se učit		Onu bitirip kurtulalım.
Let's go ahead and eat. začněte se učit		Önden buyuralım ve yiyelim.
Let's go to the picnic. začněte se učit		Pikniğe gidelim.
Let's leave it at that. začněte se učit		Artık onu bırakalım.
Let's play this Sunday. začněte se učit		Bu Pazar oynayalım.
Let's plug up the hole. začněte se učit		Deliği tıkayalım.
Let's put that on hold. začněte se učit		Bekleyelim.
Let's quit and go home. začněte se učit		Bırakalım ve eve gidelim.
Let's sit on the grass. začněte se učit		Çimde oturalım.
Let's start right away. začněte se učit		Derhal başlayalım.
Let's start right away. začněte se učit		Hemen başlayalım.
Let's take a break now. začněte se učit		Şimdi bir mola verelim.
Let's walk to the lake. začněte se učit		Göle doğru yürüyelim.

Turkish sentences from Tatoeba 9

Chcete-li přidat komentář, musíte se přihlásit.

více